Home»Genel» Rothschild Ailesinin Dünya Üzerindeki Etkisi
BİLİNEN TARİHİN BİLİNMEYEN YANLARI
Hitler,dünya tarihine gelmiş geçmiş en faşist ve psikopat lider olarak bilinir. Çoğu kişi Hitler’in şizofrenin eşiğinde olan fanatik Alman milliyetçisi psikopat bir lider olarak tanır ancak gerçekte
hiçkimse Hitler hakkında bildiklerinin kendilerine anlatılan resmi tarih senaryosundan başka birşey olmadığını bilmez..
Hitler,hakkında en çok komplo teorisi uydurulan tarihi liderlerden(kuklalardan)birisidir..
ABD’de sivri çıkışları ve dürüst kişiliği ile tanınan Texas Üniversitesi tarih profesörlerinden
Texe Marrs’ın 2007 Mayısı’nda çıkacak olan kitabının adı Bilinen Tarihin Bilinmeyen Yanları..
Kitapta Dünyayı yöneten yahudi ailesi:Rothschild,
Osmanlı devletinin planlı olarak nasıl dağıtıldığı,Arap
birliğinin nasıl parçaralara ayrıldığı, 1.Dünya Savaşı,Kukla Diktatör Hitler,2.Dünya Savaşı,İsrail devletininkuruluşu Kennedy Suikasti,MOSSAD suikastleri ve 11 Eylül saldırıları olmak üzere 10 bölüm yer alıyor..Bu bölümlerde yazarın savunduğu iddialar basit bir komplo teorisi gibi laf dolması bilgilerle değil fiziki kanıtlar ve şahitler eşliğinde net bir biçimde ortaya koyuluyor..
Öncelikle son yıllarda Türkiye’de hızla yükselen bir trend haline gelen ”Hitler hayranlığı ve Türk nasyonel sosyalizmi” gibi
kavramların ortaya çıkmasına bir cevap olarak Hitler’in tarihi kimliğinin arkasında yatan karanlık bağlantıları kaba hatları ile sizlere aktarmaya çalışacağım..
DÜNYAYI YÖNETEN AİLE: ROTHSCHILD AİLESİ
Çoğu kişi Rothschıld ailesinin adını bile bilmez. Bu ailenin adı ne Forbes dergisinin düzenlediği ”Yılın Zenginleri” bölümünde yer alır nede dünya jet-sosyetesinin partilerinde adları eçer..Ancak birçok ülkenin diplomatı bu ailenin adını duydukları zaman beş dakika durmak zorundadır.
Çünkü bu aile dünya tarihi sahnesinde 1590 yılından beri vardır ve dünya bu yahudi ailesinin çok gizli faaliyetleri neticesinde bugünkü şeklini almıştır..
Çoğu kişi dünyada hiçbir aileninböylesine bir gücü elinde tutabileceğine inanamaz..Çünkü bir ailenin böylesine siyasi ve ekonomik bir gücü nasıl elde ettiğini anlayamaz..
Öncelikle şunu belirtmeliyimki aile derken üç-beş kişilik çekirdek bir aileden bahsetmiyorum..Roschild ailesinin bugün 1000-1500 civarında ferdi olduğu bilinmektedir.Bu aile ferdlerlerinin herbiri dünyanın gelişmiş olan yada gelişecek olan ekonomilerine sahip olan ülkelerinde çok derin faaliyetler sürdürmek üzere dağılmışlardır.
Dünyada olan her siyasi ve eknomik olan gelişmeyi İsrail devletinin çıkarlarına uygun düşecek şekilde düzenlemek en kutsal görevleridir..
Ailenin geçmişi 16.yüzyıla dayanıyor..Aile İngiliz Kraliyet Saraylarında kralın yaverliğini yapan bir aile olarak ortaya çıkıyor önceleri..Kralın stratejik ve ekonomik danışmanlıklarını, izlemesi gereken siyasi tutumlarını ve dış politika stratejilerini bu aile belirliyor..Sadece bununla da yetinmeyip kraliyet
saraylarındaki tüm ihaleleri kazanarak bu ihaleleri başarıyla sonuçlandırıp hatrı sayılır bir servetin desahibi oluyorlar..
Bu ticari faaliyetlerin yanı sıra yaptıkları her ticari ve siyasi faaliyetten yüklü komisyonlar da almayı ihmal etmiyorlar..
İngiliz saraylarındaki kariyerleri sayesinde kolayca kazandıkları astronomik paralarla tarihin ilk bankacılık faaliyetini gerçekleştirip,İngiliz çiftçilerine de astronomik faizlerle tarım kredisi vermeye başlıyorlar ve 50 sene geçmeden neredeyse İngiltere devletinden daha zengin bir hale geliyorlar..
Faaliyet alanını iyice geliştirip, derinleştiren Rothschıld ailesi Avrupadaki tüm imparatorlukların saraylarında söz sahibi olur hale geliyorlar..Sadece İngiltere’de değil Avrupa’nın dört bir yanında tarımla uğraşan insanlara yüksek faizle kredi verererek,altın ve gümüş komisyonculuğu yaparak servetlerini iyice katlıyorlar..
Ekonomik gücü aklın ve mantığın sınırlarını zorlamaya başlayan Rothschild ailesi daha da karanlık ve karlı bir işe girişiyorlar.
.İşin adı ”Savaşa giren devletlere faizle borçvermek”..
Bu işin ilk icraatını İngiltere-Fransa savaşındagerçekleştiriyorlar İngiltere’ye savaşa girmesi için sermaye olarak 35 ton altını faizle borç olarak veriyorlar..İngiltere,Fransa karşısında yeniliyor ve Rothschıld ailesine olan borcunu ödeyemiyor..
Bunun karşısında borcun oluşturduğu mükellefiyettendolayı İngiliz Merkez Bankası yani Bank of England ödenemeyen borç karşılığında Rothschıld ailesinedevrediliyor..
Rothschild ailesi İngiliz devletinin bu devir etme işlemini bir şartla kabul ediyor: ” İngiliz sterlinini kendilerinin basması şartı ile..”.
İngiliz hükümeti bu şartı o dönemde kabul etmek zorunda
kalıyor ve İngiliz sterlinini basma yetkisi bir yahudi ailesine veriliyor..Görünüşde ekonomi hakkında pek bilgisi olmayan arkadaşlar için bu durum pek birşey ifade etmeyebilir..
Para basma yetkisini başka bir kuruluşa yada şirkete vermek demek aynı zamanda ülkenin bağımsızlığını da bu kuruluşa satmak demektir..Çünkü bir ülkenin bankası o ülkenin parasını basarken bastığı para karşılığında o ülkenin hazinesine değerli maden koymak zorundadır..
Örneğin Türkiye Merkez Bankası, devlet matbaasında 20 YTL basıyorsa eğer devlet hazinesinde 20 YTL değerindeki altını,elması yada petrolü koymak zorundadır.
Aksi halde basılan para kağıt parçasından başka bir şey olmaz..
İşte Rothschild ailesinin de yaptığı şey budur..İngiliz sterlinini basarak İngiliz hükümetine faizle borç olarak vermiş ve karşılığında altın ve elmas almıştır..
Bu şekilde bir yılda 12,000 ton altın kar ettiği ekonomi tarihçileri tarafından bilinmekteydi. .Rothschıld ailesinin en büyük girişimi ise İngiltere ile Amerika’daki kolonilerin savaşı olmuştur..
Savaş sırasında Rothschıld ailesi çok gizli bir biçimde Amerikan kolonilerini desteklemişlerdir..
Amerika’nın İngiltere’ye karşı direnişini yöneten kişilere yüklü miktarda silah yardımı yapılmış,İngiltere’nin bu savaşta yenilmesinin sağlanacağı garanti edilmiş ve karşılığında kurulacak olan Amerika devletinin resmi para birimini basma yetkisi istenmiştir..İngiltere ile savaş konusunda
çok umutsuz olan başkan Washington ve ekibi bu karlı teklifi hiç düşünmeden kabul edilmiştir ve böylece günümüzde tüm dünyada çok popüler olan Amerikan dolarını basma yetkisini alarak bir hayli karlı bir işe imza atmışlardır..
Savaşı Amerikan kolonileri kazanmış ve İngiltere Amerika’dan elini ayağını çekmek zorunda kalmıştır..İngiltere-Amerika savaşından yenik çıkan İngiltere bu sefer Amerika’ya yardım ettiğini düşünerek Fransa’ya saldırmıştır..
İngiltere,Rothschild ailesinin kendilerine finansal destekte
bulunacağına güvenerek bu savaşa girdiyse de Rothschıld ailesinden umdukları desteği bulamamışlardır..
Rothschıld ailesi el altından Fransa’yı destekleyerek Amerikan kolonilerinin bağımsızlığını garanti etmek istemiştir..Bir taraftan da bu aile İngiliz borsası üzerinde spekülasyona girişmiştir..
İngiltere-Fransa savaşı sırasında borsada müthiş bir hareketlenme olmuş ve borsaya oynayan halk İngilizlerin
savaşı kazanacağını düşünerek girişimlerini arttırmışlardır
Bunu fırsat bilen Rothschild ailesi ”İngilizlerin savaşı kazandığı” iddiasını ortaya atarak İngiliz halkının herşeyini borsaya oynamasını sağlamıştır..
Ancak generaller ve ordudan geriye kalanlar İngiltere’ye döndüğünde gerçekler ortaya çıkmış ve İngiltere’nin savaşta kaybettiği ortaya çıkmıştır..
Borsa norminal seviyesi,herkesin malını kurtarmaya çalışıp mal hisselerini geri almaya çalışmasından dolayı anormal derecede yükselmiş ve böylece kağıtları elinde tutan Rotscild ailesi bu ticaretten en karlı çıkan isim olmuştur..
İngiliz tarihçilerin ”Kara eylül” diye nitelendirdiğ i bu olay ile Rothschild ailesi adeta İngiltere devletinin mülkiyetini ele geçirmiştir..Bu ekonomik faaliyetleri sonucu iyice gelişen
Rothschıld ailesi,kenan diyarında Tanrı’nın kendilerine vaad ettiği kutsal İsrail devletini kurmak için gerekli olan şablonu hazırlamaya başlamıştır..
Osmanlı devletinin parçalanması için gerekli olan herşeyi yapmışlardır..Osmanlı devletine komşu olan ülkeleri sürekli olarak finanse ederek Osmanlı’ya karşı savaşmaları için kışkırtmışlardır..
Böylelikle sudan bahanelerle Osmanlıya saldıran Rusya, Avusturya ve diğer komşu devletler, Osmanlının askeri ve ekonomik güç bakımından iyice yıpranarak azınlıkların ayaklanmasını sağlamışlardır..
Osmanlı devleti nereye koşacağını şaşırmış ve neticede azınlıkların ayaklanarak ayrı ayrı devletler kurmasına engel olamamışlardır..Osmanlının ençok dış borcu Rothschıld ailesinin sahibi olduğu Bank
Of England bankasınadır..Osmanlı Devleti,Rothschıld ailesine olan borcunu ödeyecek durumda
olmadığından Rothschıld ailesi bunu fırsat bilmiş Osmanlya iğrenç bir teklifte bulunmuşlardır..Sultan
2.Abdulhamit ile görüşen Lord Baron Rothschıld ”Kudüs şehrinin,Filistin’in,Suriye’nin ve Güneydoğu
Anadolu bölgesinin yeni kurulacak olan yahudi devletine verilmesi karşılığında Osmanlı devletinin tüm
dış borcunu silme ve balkanlarda,afrikada kaybettikleri toprakları geri verme” teklifinde bulunmuş ancak Abdulhamid teklifi şiddetle reddetmiştir..
Abdulhamid,dinen böyle bir tutum sergileyerek büyük bir sevaba girmişse de Osmanlı devletinin yıkılma sürecini hızlandırmıştır
Daha sonraları Enver Paşa,Abdulhamid’in bu tutumunu tarihi bir hata olarak değerlendirmiştir..
Enver Paşa’ya göre Kudüs şehri ve Kenan diyarı yahudilere geçici olarak verilmeli ve Osmanlı tekrar eski gücüne kavuştuktan sonra bu topraklar geri alınmalıydı..
Ulu önder Atatürk’e göre ise Osmanlı devleti böyle birşey yapmış bile olsaydı yıkılmatkan kurtulamazdı çünkü Osmanlı üzerine korkunç oyunlar oynanıyordu üstelik devlet her kademesi ile adeta kokuşmuş bir haldeydi.
Özetleyerek: anlattığım bu süreçlerden sonra Rothschıld ailesi 1.Dünya savaşının çıkmasında çok aktif bir şekilde rol almış ve savaşın çıkması için gerekli olan tüm tezgahı sağlamıştır
Rotshıld ailesinin hesaplarına göre:
1.Dünya savaşı ve Arabistanlı Lawrence’in faaliyetleri Arapların birçok parçaya bölünmesi İsrail devletinin kurulması için yeterliydi..Savaş gerçekleşmiş,Almanların önderliğindeki İttifak devletleri grubu savaşı kaybetmişlerdi..
Rothschıld ailesinin tüm hesapları tutmuş ve İsrail devletinin resmi kuruluşunun ilan edilmesinden başka birşey kalmamıştı ortada..Ancak tarihi rüyaya çeyrek kala Rothschild ailesi ayrıntılarda küçük bir hesaplama hatası yaptığını farkedememişti..
İsrail devleti kurulmaya hazırdı tamam ama dağ ve ovalardan ibaret olan İsrail topraklarında kim yaşayacaktı??
Sürekli olarak gelişmiş Avrupa kentlerinde yaşamış olan yahudiler İsrail’de yaşamaya nasıl ikna edilecekti?? Esas sorun buydu..
Bu sorunun giderilmesi için Rothschild ailesi radikal kararlar aldı ve yeni bir savaş için gerekli olan ortam hazırlanmaya başlandı..
KUKLA DİKTATÖR HİTLER’İN ORTAYA ÇIKIŞI VE 2.DÜNYA SAVAŞI:
Almanya devleti Birinci Dünya savaşından adeta bir enkaz halinde oldukça demorolize bir biçimde çıkmıştı..Devlet tüm ekonomik ve askeri gücünü savaş sonrasında kaybetmişti..Ve tüm bunlara ilave olarak birde çok ağır yaptırımlar içeren savaş tazminatı anlaşmalarına imza atmışlardı…
Ancak Almanya’nın borçlu olduğu ülkelerin merkez bankalarının %85′i Rothschild ailesine ait olduğundan Almanya sadece yahudi Rothschild ailesine borçluydu..
Rothschıld ailesi Almanların bu yüklü borcun onda birini dahi ödeyemeyeceklerini adı gibi biliyordu..Rothschıld ailesi enkaz halindeki Almanya’ya Alman merkez bankasının kendilerine devredilmesi karşılığında dış borçlarının silinmesini teklif
ediyordu ve Almanlar bocu ödeyemeyeklerini bildikleri için teklifi kabul etmek zorunda kalıyorlardı..
Aslında bu durum sonun başlangıcıydı..Bırakın savaşacak parayı ve silahı,savaşta asker olarak kullanılacak erkek vatandaşı bile kalmayan Alman devleti enkaz haldeyken tekrar sivirlerek tüm dünyaya kafa tutacak gücü nereden ve nasıl bulabilirdi??
Bunun için ancak Tanrının yardımı gerekirdi..
Ancak onlar intikam için plan yapmadan Rothschild ailesi onlar için çok gizli bir plan yapmıştı bile..Bu plana göre sahte ama çok inandırıcı bir faşizm rüzgarı Avrupa’da esecek ve yahudilere en ince ayrıntısına kadar planlanmış bir şekilde şiddet ve baskı uygulanarak İsrail’e göç etmeye mecbur
bırakılacaklardı..
Bu planın ilk parçası Almanya’nın ekonomisinin ayağa kaldırılması ve Almanya’nın hızla silahlanmasının sağlanmasıydı..Almanya yıllar boyu A’dan Z’ye her konuda finanse edilmiş, 2.dünya savaşında savaşmak üzere neredeyse çocukluktan askerler yetiştirilmiştir..
Muazzam bir ekonomik ve askeri güce kavuşan Almanya’nın başına ise 1.Dünya savaşında er olarak savaşan fanatik
milliyetçi Hitler getirilmiştir..
İtalya ise Almanya’da başlayarak tüm dünyayı etkisi altına alan ve adınafaşizm denilen rüzgarın etkisi altında kalmış ve iktidara Mussoloni gelmiştir..Mussoloni’nin iktidara gelmesi Rothschild ailesinin bir planı değil kendiliğinden gelişmiş bir olaydı ama bu durum Rothschıld ailesinin ekmeğine yağ sürmüştü..
Hitler iktidara gelir gelmez müthiş hitap yeteneği ve ürkütücü karizması ile Alman halkını yediden yemişe peşinden koşturmuştur..Hitler’in konuşmalarında ve toplantılarında ise şaşırtıcı bir biçimde ana hedef yahudilerdir..
Hitler’in iktidara gelmesinden önce kardeş gibi birarada yaşayan Alman ve yahudi halkları birbirlerine hiçbir zararlarının dokunmamasıra rağmen oluşturulan yapay kaos ortamı
yüzünden birbirleri ile kanlı bıçaklı hale gelmişlerdir..
Savaştan önce yahudi işadamlarına Nazi gençlerinin düzenlediği saldırılar,ev kundaklamalar ve cinayetler ortamı iyice germiştir..
Zengin olan yahudiler bir yolunu bulup Almanya’yı terk etselerde fakir olan zararsız yahudiler biryere gidecek
paraları olmadığından oldukları yerde kalakalmışlardı ..
O dönemler savaş dönemleri olduğundan Almanya’nın dışına çıkmak için büyük paralar ve bazı önemli bağlantılar şarttı..
Fazla gereksiz detaya girmeden Hitler savaşı başlatmış ve Almanya’nın sahte intikam harekatı başlamıştı..
Almanya savaşın ilk yıllarında anormal bir başarı göstermiş ve
Fransa,Yugoslavya,Çekoslovakya,Avusurya ve Belçika gibi ülkelerin tamamını çok kısa sürede ele geçirerek Nazi ordularının gücünü ortaya koymuştur.
Özellikle Paris kentine 2 saatte giren Nazi orduları İngiltere ve İspanya’nın iyice ürkmesine neden olmuştur..İngiltere’yi hava saldırıları ile darmadağın eden Nazi orduları bir taraftandan da sözde yahudi soykırımı yapmaya başlamıştır..
Yahudiler birbir katledilmiş ve imha fırınlarında kılmıştır..Ortada öyle korkunç bir ortam vardırki savaştan sonra bölgeyi teftişe gelen Amerikalı generaller bile uçaklarından iner inmez havadaki pis kokudan dolayı hava alanına kusmuşlardır..Havadaki pis kokunun nedeni ise sürekli olarak yakılan insan cesedleri ve çürümüş cesedlerdir..
Savaştan sonra tam bir korku ülkesine dönen Almanya’da
ortaya atılan iddialara göre neredeyse hiç yahudi bırakılmamıştır..
Ancak Sovyet araştırmacılar durumun hiç de öyle olmadığını savaşta katledilenlerin sadece %15′in yahudi olduğunu net ve çarpıcı belgelerle kanıtlamışlardır..
Bu belgelere göre savaşta öldürülenlerin çoğu çinegene ve Polonyalılardı.
Geriye kalan zengin yahudiler Rotscild ailesinin kurduğu paravan şirketler aracılığı ile Amerikan askerleri denetiminde
gizlice Amerika’ya değil İsrail’e kaçırılmışlardır..
İsrail’e getirildikleri dönemden İsrail devleti kuruluncaya kadar olan süreçte tabiri caizse Allah’ın dağında prefabrik usulü yapılmış evlerde kalmışlar ve büyük zorluk çekmişlerdi..
Kaçmak için girişimlerde bulunanlar ise Tevrat’ın emrettiği bir
biçimde idam edilmişlerdir..Neticede yaratılan sahte milliyetçi bir hava ile sözde yahudi soykırımı yapılmış,tüm dünyada yahudilere yönelik şiddet eylemlerine girişilmiş ve yahudiler İsrail’e göç etmek zorunda bırakılmışlardır. .
Yani Rothschild ailesi 1.Dünya savaşında yarım bıraktığı işi 2.Dünya savaşında tamamlayabilmiştir..Aşırı dindar bir aile olan Rothschild ailesi kendilerine göre Tanrı’ya olan sözünü
yerine getirmişlerdir..
BAŞKAN KENNEDY’NİN ORTADAN KALDIRILMASI
2.Dünya savaşından sonra kurulan İsrail devleti’bde herşey 1960 yılında John Fitzgerald Kennedy’nin Amerikan başkanı olmasından sonra değişmiştir..
Kennedy Amerikan tarihinin en genç başkanıdır ve aynı zamanda Amerikan başkanı olmuş ilk katolik kişiydi Kennedy’den önce Amerika’da katolik birbaşkan hiçbir zaman olmamıştır..
John F Kennedy’nin babası olan Joseph Kennedy de politikacı olup aynı zamanda İngiltere büyükelçiliği yapmış olan katolik bir büyükelçiydi..
Ne babası, ne de başkan Kennedy yahudilerle iyi geçinemiyolardı ..Babası büyükelçilik yaptığı dönemde Londra’da yahudilerin boy hedefi haline gelmiş ve çeşitli saldılara maruz kalmıştır..
Kennedy de Amerika’da başkan seçilmeden önce Sigmund Rothschild’in kendisine yapmış olduğu ”başkan seçildiğinde ortadoğuda İsrail tarafını tutan bir politika izlemesi karşılığında milyonlarca doları bulan seçim kampanyası masraflarını karşılayacaklarını belirtmiştir..” Ancak Kennedy böyle bir teklifin bir daha kendisine yapılmamasını rica etmiş ve kendisini hakarete uğramış gibi hissettiğini belirttirmiştir..
Kennedy İsrail lobisinin Amerikan devleti üzerindeki faaliyetlerinden anormal derecede rahatsız bir politikacıydı
Kennedy’e göre lobilerin Amerikadaki faaliyetleri Amerikan bağımsızlığına vurulmuş bir darbeydi..
KENNEDY İLE İSRAİL BAŞKANI BEN GURİON’UN NÜKLLEER KAVGASI :
İsrail kurulduğu günden beri ortadoğuda hep bir süpergüç olma hayali ile hareket etmiştir..Bu yüzden İsrail Devleti ortadoğuda hızlı bir ”nükleer silahlanma programı” izlemeye başlamıştır
İsrail’in Dimona çölünde kurduğu nükleer santralinde peynir-ekmek gibi atom bombası ve nükleer başlıklı füzeler
üretmesi özellikle başkan Kennedy’i anormal derecede rahatsız etmiştir..
İsrail’in nükleer füzelerinin Ankara, İstanbul, Şam, Tahran, Bağdat ve Riyad gibi şehirleri vuracak kapasitede ve menzilde olması Kennedy yönetimini önlem almaya mecbur bırakmıştır..
Kennedy, Ben Gurıon’a yazdığı sert bir uyarı mektubunda ”İsrail’in nükleer programını durdurmaması durumunda Amerikan yönetiminin yaptırım
uygulamaktan kaçınmayacağını belirtmiştir”..
Ben Gurıon’da cevap olarak gönderdiği mektupta Kennedy’e ”genç adam” diye hitap etmiş ve bazı ağır ithamlarda bulunmuştur..
Bu mektuplaşmalar iyice çığırından çıkmış ve hakaretleşmeye dönüşmüştür..Bu durum üzerine tepki olarak Ben Gurıon
istifa etmiştir..Ünlü yahudi politikacı Henry Kissenger ”İsrail’in nükleer programına son vermesi İsrail’e büyük zarar verir” diyerek Kennedy’i ikna etmeye çalışmış ancak başarılı olamamıştır..
Kennedy bununlada yetinmemiş 4 Haziran 1963′te Amerikan temsilciler meclisine danışarak çıkarttığı 11110 sayılı kanunla Amerikan dolarını basma yetkisini Rotshild ailesine ait olan Federal Reserve Bank’ın elinden alarak Amerikan Merkez Bankası’na vermiş ve ”bir ülkenin parasının denetimin
şahısların elinde olmasının büyük bir sorun olduğunu” belirterek kendi sonunu hazırlamıştır..
Federal Reserve Bank ve dolar İsrail’in en büyük gelir kaynağıdır tabiri caizse şah damarıdır..Kennedy, doları
basma yetkisini Federal Reserve Bank’ın elinden alarak adeta İsrail’in şah damarını
kesmiştir..Neticede İsrail için Kennedy’nin etkisiz hale getirilmesi farz olmuştur..
Kennedy’nin seçimleri kaybetmesini beklemek boş bir umuttu çünkü Kennedy halktan büyük destek görüyordu..
Kennedy’e seçimler kaybettirilse bile sonradan kazanması yüksek ihtimaldi..Üstelik Kennedy’nin kardeşi de gelecek vaad eden bir polikacıydı..Dünyada hiçbir aile böylesine politik bir gücü elinde tutmayı başaramamıştı..Tek bir çare gözüküyordu..O da suikastti..
Kennedy birşekilde öldürülürse Amerikan yasaları gereği yerine yardımcısı getirecelecekti..Kennedy’nin yardımcısı Lyndon
Johnson’dı..Johnson tam bir İsrail taraftarıydı..Kendi politik hırsları yüzünden İsrail’e gözünü kırpmadan yardım edebilirdi..Üstelik Kennedy ile hiç iyi geçinemiyordu, söylentilere göre Kennedy kendisini kovmaya çalışıyordu..
İsrail Kennedy yok etmek için suikast kararı alır ve kararı Amerikan derin devleti için derin bağlantılarını kullanarak çok gizli bir biçimde uygulamaya koyar..Kennedy’i öldürmek için en uygun ortam seçim kampanyaları için geleceği Dallas’tır..
Dallas’ta herzamanki gibi üstü açık araba ile halkı selamlayacak olan Kennedy’i korumakla görevli CIA ajanları özel olarak ayarlanacak ve başkanın güvenliği sabote edilecekti..
Böylece suikast çetesi Kennedy’i rahatlıkla Öldürebilecekti
Suikast çetesi için değişik rivayetler vardır..
Kimileri Kennedy’i Fransız suikast çetesinin öldürdüğünü, kimileri ise kübalı sürgünlerin öldürdüğünü iddia eder ancak kesin olan birşey varki Kennedy’i ödürenler çok profosyonel ve acımasız keskin nişancılar(snıper)’lardan oluşan bir suikast timidir..
Kennedy Dallas’ı ziyaret etmeden önce akşam yani 21 Kasım 1963 akşamı Dallas’ta gökten boşalırcasına yağmur yağmıştır Ancak şehir halkı buna rağmen başkanı eniyi şekilde karşılamak için elinden geleni yapmıştır..
22 Kasım 1963 sabahı Washington D.C’den Air Force One uçağı ile Dallas’a gelen başkan Kennedy ve eşi, sabah 9′ta şehir merkezinde Dallas valisi Connaly ile birlikte kahvaltı
ettikten sonra üstü açık bir limuzine binerek halkı selamlamaya başlamışlardır..
Tam 6 aracın olduğu kortejde en son arabada başkan Kennedy ve vali Connaly vardır..Önde motosikletli SS korumalar ve
yanda CIA ajanlarının bulunduğu arabalarla Kennedy’nin arabası Kortejle birlikte Elm caddesinden Houston’a doğru beklenmedik bir dönüş yapar…O sırada silah sesleri yükselmeye başlar..
Polisler telsizle anons etmeye başlar..”Korteje ateş ediyorlar yere yatın” diye..Tam 6 el silah sesi duyulur..Birinci mermi arabayı komple ıskalar ve alt geçitte bekleyen Edmund Harris adındaki taksi şöförünün kulağını parçalar..İkinci mermi Kennedy’i tam omzundan vurur..Üçüncü mermi Kennedy’i
ıskalayıp ön koltuktaki vali Connaly’i omzundan vurur.Dördüncü mermi Kennedy’i boynundan vurur,aynı mermi başkanın vücudundan çıkıp Vali Connaly’i sırtından vurur..Beşinci mermi arabayı ıskalayıp dikiz aynasını kırıp dışarı çıkar..ve Altıncı mermi…Altıncı mermi başkan Kennedy’i tam kafasından vurur..Başkanın kafasını parçalayan mermi bulunamaz..
Suikastten sonra yapılan araştırmalarda Kennedy’i sözde komünistlerden vatan haini Lee Harvey Oswald’ın vurduğu iddia edilir..Ortada altı mermi olmasına rağmen Oswald’ın tek katil olduğu görüşüne verilir..
İddialara göre Oswald Texas Okul kitapları bürosunun altıncı katındaki pencere dibinden İtalyan yapımı Manlicher Caracano marka snıper tüfeği ile başkan Kennedy’i ve Vali
Connaly’i altı kez vurarak başkanı öldürmeyi başarmıştır..
Sözde suikastçi snıper Lee Harvey Oswald’ın vurduğu başkan Kennedy feci şekilde can vermiş ve Lee Harvey Oswald apar topar hapsi boylamıştır..Ortadaki deliller birden çok keskin nişancının olduğunu göstermesine rağmen İsrail denetimindeki Amerikan derin devleti suçu Lee Harvey Oswald’ın üzerine
atarak delilleri bir bir yok etmiştir..Suikasti gören 57 kişi ya bir kaza ile yada intihar ile ölü bulunmuştur..
Lee Hervey Oswald ise suikastten iki gün sonra mahkeme çıkışında yüzlerce FBI ajanı ve polisin arasında yahudi bir bar işletmecisi olan Jack Ruby tarafından öldürülmüştür..
Bu Amerikan milliyetçisi yahudi,Lee Harvey Oswald’ı öldürmesinin nedenini ise ”komünistlerden Amerikanın aldığı intikam”olarak yorumlamıştır..
Birden çok keskin nişancı tarafından vurulan Kennedy’nin otopsisini Amerikan ordusundaki üst düzey amiral ve generaller yürütmüş ve otopsideki suikast delillerini bir bir sabote etmişlerdi..
Ailesi Kennedy’nin kafasının kesilerek incelenmesini ve böylelikle gerçek suikastçilerin bulunmasını istediğinde ise Amerikan birimleri konuyu şiddetle reddetmişlerdir..Kennedy apar topar gömülerek konu ört pas edilmiştir..
Başkan Kennedy’nin suikast sonucu öldürülmesinden sonra başkan adayı olan kardeşi senatör Robert Kennedy de bir basın toplantısı sırasında İsrail işbirlikçisi Filistinli bir genç tarafından kurşunlanarak öldürülmüştür…
KENNEDY SUİKASTİNİN SONUÇLARI:
Kennedy’nin kapattığı İsrail Dimona çölündeki nükleer santrali tekrar açılmış ve İsrail nükleer silah üretimine eskisi gibi iyice hız vermiştir..
Federal Reserve Bank’ın elinden Amerikan dolarını basma yetkisini alan başkan Kennedy’nin çıkarttığı 11110 sayılı kanun iptal edilmiş ve Amerikan dolarını basma yetkisi tekrar Rothschıld ailesine ait olan Federal Reserve Bank’a verilmiştir..
II.Dünya savaşından sonra ılımlı ve sakin bir politka izleyen Amerika devleti özellikle Kennedy suikastinden sonra soğuk savaş sürecini de başlatmıştır..
Amerika ile Sovyet Rusya arasındaki soğuk savaştan tüm dünya devletleri çok olumsuz yönde etkilenmiştir..Amerika ile Sovyet Rusya arasındaki silahlanma rekabeti adeta bir sidik yarışına dönmüştür..
Amerika tüm dünya genelinde emperyalist faaliyetlerine hız vermiş ve Vietnam’a saldırmıştır..Vietnam’da binlerce kişinin ölmesine ve birçok ülkenin bu savaştan dolaylı olarak zarar
görmesine neden olmuştur..
Amerika’da İsrail lobisi ise iyice pervasızlaşmış ve yönetimde söz sahibi olmuştur..
Amerika İsrail devletinin yaptığı katliamlara sesini çıkaramaz hale gelmiş ve İsrail ile suç ortaklığı yapmaya başlamıştır..
En basitinden örnek vermek gerekirse İsrail devletinin çok gizlice yürttüğü ”Samuel Vanunu’yu kaçırma operasyonu” na istemeden şahit olan bir Amerikan Fırkateynindeki 23 deniz
piyadesi İsrail hücum botları tarafından açılan ateşle öldürülmüştür..Denize düşüp kaçmaya çalışan
askerler bile İsrailliler tarafından öldürülmüştür..Olayın basına sızmasına izin verilmemiş ve yahudilerin kontrolündeki Amerikan basını konuyu haber bile yapmamıştır..
CIA tüm dünyada ”komünizmle mücadele” doğrultusunda adına GLADIO denilen ve Beyrut’taki gerilla kamplarında eğitilen katillerden ve paralı askerlerden oluşan gizli bir ordu hazırlamış ve bu paralı katilleri maaşa bağlayarak dünyanın heryerinde komünistleri ve sol düşüncelileri öldürmekle görevlendirmiştir.
Bu bağlamda Türkiyedeki sağ-sol çatışmaları,siyasi amaçlar için işlenen cinayetler,katliaml ar,terörist eylemler,Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam edilmesi ve 12 Eylül darbesi hep Gladıo’nun eserleridir..
Gladıo ordularının kurulması ne tesadüfse Kennedy suikastinden hemen sonraya denk gelir..
Amerika’nın büyük ortadoğu projesi başlamıştır..
Büyük Ortadoğu Projesinin diğer adı ise Büyük İsrail Devletiprojesidir..
Kennedy suikastinden sonra Büyük İsrail Devleti Projesine hız verilmiştir..Büyük İsrail Devleti Tevrat’ta Tanrı Yehova’nın yahudilere vaad ettiği topraklardan oluşmaktadır..
11 Eylül saldırıları,Münihteki eylemler ve daha birçok terörist eylem aslında Büyük İsrail Devleti projesinin birparçasından başka birşey değildir..
Büyük Ortadoğu projesi yeni birşey değil..Yüzyıllardır var olan bir proje…Osmanlıların yıkılması,Arapların parçalanarak bir sürü ülkeye bölünmesi, Türkiye’de ki terör eylemleri ve istikrarsızlık ve Irak, İran gibi ülkelerin periyodik olarak neredeyse her on on yılda bir sorun çıkarması rastlantı olmasa gerek !!
Yevme ned’û kulle unâsin bi imâmihim, fe men ûtiye kitâbehû bi yemînihî fe ulâike yakraûne kitâbehum ve lâ yuzlemûne fetîlâ(fetîlen).
O gün bütün insanları, (Allah’ın tayin ettiği) imamları ile çağırırız. O zaman kitabı sağdan verilen kimseler, böylece kitaplarını okurlar. Ve (onlara) zerre kadar zulmedilmez (haksızlığa uğratılmaz).
1.
yevme
: o gün
2.
ned'û
: davet edeceğiz (ederiz), çağıracağız (çağırırız)
3.
kulle
: herkes, hepsi, bütün
4.
unâsin
: insanlar
5.
bi imâmi-him
: imamları ile
6.
fe
: o zaman
7.
men
: kim, kimse
8.
ûtiye
: verilir
9.
kitâbe-hu
: onun kitabı (kendi kitabı)
10.
bi yemîni-hi
: onun sağında
11.
fe ulâike
: o zaman işte onlar
12.
yakreûne
: okurlar
13.
kitâbe-hum
: onların kitapları
14.
ve lâ yuzlemûne
: ve zulmedilmezler
15.
fetîlen
: hurma çekirdeğindeki küçük iplik (zerre kadar)
AÇIKLAMA
Bismillâhirrahmânirrahîm
Kıyâmet günü insanlar yaşadıkları Devrin İmamları ile birlikte çağrılır. Her kavim için o devirdeki Kavim Resûlleri çağrılır. Zamanın Gavsı, her tarikatın başındaki mürşidler, daha alt seviyeleri temsil eden 3 grup mürşid de şahit olarak çağrılır. Hayat filmleri İndi İlâhi'de herkese gösterilir. Kimseye zulmedilmediği herkesin elindeki mizanla hayat filmini karşılaştırılarak kesinleşir.
İmar planı; Büyükşehir belediyeleri, belediyeler, valilikler veya özel kanunlarla planlama yetkisi verilmiş kurum ve kuruluşlarca hazırlanan, imar uygulaması yapılan yerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve diğer bilgileri ayrıntılarıyla gösteren planlara deniyor.
Bir yerleşim bölgesinde arazinin nasıl kullanılacağı Belediyeler ve bazı durumlarda çeşitli kamu kuruluşları ve bakanlıklar tarafından imar planları yoluyla belirleniyor.
İmar planlarının ilan süresi boyunca vatandaşların bu planlara itiraz etme hakları bulunuyor. Peki, imar planı iptali davası nasıl açılır?
Dava açma süresi:
Madde 7 – 1. Dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gündür.
2. Bu süreler;
a) İdari uyuşmazlıklarda; yazılı bildirimin yapıldığı,
b) Vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda: Tahakkuku tahsile bağlı olan vergilerde tahsilatın; tebliğ yapılan hallerde veya tebliğ yerine geçen işlemlerde tebliğin; tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin; tescile bağlı vergilerde tescilin yapıldığı ve idarenin dava açması gereken konularda ise ilgili merci veya komisyon kararının idareye geldiği;
Tarihi izleyen günden başlar.
3. Adresleri belli olmayanlara özel kanunlarındaki hükümlere göre ilan yoluyla bildirim yapılan hallerde, özel kanununda aksine bir hüküm bulunmadıkça süre, son ilan tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün sonra işlemeye başlar.
4. İlanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresi, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlar. Ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililer, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilirler.
Düzenleyici işlemin iptal edilmemiş olması bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel olmaz.
İmar planına itiraz dilekçe örneği:
DURUŞMALI YÜRÜTMENİN DURDURULMASI İSTEMİ VARDIR
............... İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA
DAVACI:....................................
ADRES:......................................
DAVALI:....................................
ADRES:...................................
TEBLİĞ TARİHİ :(*) .........................
DAVANIN KONUSU: ............... İli, ........... ilçesi, ........... Mahallesi, .......... Mevkiinde, tapunun ......... pafta, ........ ada ve ......... parsel sayısında . sayılarında adıma müvekkilim adına kayıtlı bağımsız hisseli olan taşınmazı taşınmazları kapsayan alanda, 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesi uyarınca imar uygulaması (parselasyon) yapılmasına ilişkin davalı idare belediye encümeninin ........... günlü ve ......... sayılı işleminin iptali ile işlemin açıkça hukuka aykırı olması ve uygulanması halinde telafisi mümkün olmayan zararlara neden olacağından yürütmenin durdurulması istemidir.
OLAY VE HUKUKİ AÇIKLAMA:
................. İli, ............... ilçesi, ................ Mahallesi, ............ Mevkiinde, tapunun ........... pafta, ............. ada ve ............... parsel sayısında sayılarında adıma müvekkilim adına kayıtlı bağımsız hisseli olan taşınmazı taşınmazları kapsayan alanda, davalı idarece (belediyece) 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesi uyarınca imar uygulaması (parselasyon) yapılmıştır.
3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesinde, “İmar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar plânına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re’sen tescil işlemlerine yaptırmaya belediyeler yetkilidir. Sözü edilen yerler belediye ve mücavir alan dışında ise yukarıda belirtilen yetkiler valilikçe kullanılır.” hükmü yer almaktadır.
SONUÇ VE TALEP:
............... İli, ............... ilçesi, ................. Mahallesi, .............. Mevkiinde, tapunun .............. pafta, ................ ada ve ............... parsel sayısında sayılarında adıma müvekkilim adına kayıtlı bağımsız hisseli olan taşınmazı taşınmazları kapsayan alanda, davalı idarece (belediyece) 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesi uyarınca imar uygulaması (parselasyon) yapılmasına ilişkin ....................... belediye encümeninin .................. İl İdare Kurulunun .......... tarih ve .... sayılı kararının İPTALİ ile YÜRÜTMENİN DURDURULMASINA, yargılamanın Duruşmalı yapılmasına, (ileride avukat tutmam halinde) avukatlık ücretinin ve yargılama giderinin davalı idareden alınarak tarafıma verilmesine karar verilmesi için gereğini arz ederim.
İmar planına karşı itiraz edilebilmesi için, itiraz sürelerinin kaçırılmaması gerekiyor. Peki, imar planına itiraz süresi geçerse ne olur? İmar planı itiraz süresi geçtikten sonra plana itiraz edilir mi?
İmar planına itiraz süresi geçerse ne olur?
İmar planına karşı itiraz edilebilmesi için, itiraz sürelerinin kaçırılmaması gerekiyor. Onaylı imar planının iptali süresi son ilan tarihini izleyen günden itibaren 60 günlük süre olup, bu süre geçtikten çok sonra ve herhangi bir uygulama işlemi tesis edilmeksizin açılan davanın süre aşımı nedeniyle reddedilmesi gerekiyor.
İmar planına itiraz süresinin geçmesi ile ilgili olarak alınan Danıştay Karar örnekleri aşağıda yer alıyor:
İmar planına itiraz süresinin kaçırılması..
ÖZET: Onaylı imar planının iptali istemiyle son ilan tarihini izleyen günden itibaren 60 günlük süre geçtikten çok sonra ve herhangi bir uygulama işlemi tesis edilmeksizin açılan davanın süre aşımı nedeniyle reddedilmesi gerektiği hk.
Düzenleyici işlem niteliğinde olan imar planına karşı, planın 3194 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca yapılan ilanın son gününü izleyen günden itibaren 60 gün içinde ya da imar planı uyarınca uygulama işlemi tesis edilmesi halinde bu işlemin tebliğ tarihini tarihini izleyen günden itibaren 60 gün içinde dava açılması mümkündür.
Uyuşmazlık konusu olayda ise, 21.05.1990 onaylı imar planının iptali istemiyle açılan bu davanın son ilan tarihini izleyen günden itibaren 60 günlük süre geçtikten çok sonra ve herhangi bir uygulama işlemi tesis edilmeksizin 09.06.1997 gününde açıldığı anlaşıldığından, davanın süre aşımı nedeniyle reddedilmesine ilişkin idare mahkemesi kararında sonucu itibariyle isabetsizlik görülememiştir.
İmar planına itiraz süresinin bitmesi..
ÖZET:İmar planının askı tarihinden itibaren uzun bir zaman geçtikten sonra imar planının değiştirilmesine yönelik yapılan itirazın reddi üzerine sadece imar planının iptali istemiyle açılan davada süre aşımı bulunduğu hk.
Davacı tarafından davalı idareye yapılan başvurulara davalı idarece verilen 20.3.2000 günlü, 318 sayılı cevap üzerine 5.5.200 tarihinde bakılmakta olan dava açılmış ise de, davacı tarafından da 16.6.1998 günlü, 23 sayılı belediye meclisi kararı ile kaldırılan 7 metrelik yolun tekrar imar palın değişikliği yapılarak yeniden imar planında öngörülmesi amacıyla 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 10. maddesi kapsamında yapılan başvuru üzerine davalı idarece tesis edilen işlem değil , yolun kaldırılmasına ilişkin 16.6.1998 günlü, 23 sayılı belediye meclisi kararının iptali istendiğinden anılan imar planı değişikliğine ilişkin belediye meclisi kararının askıya çıkartıldığı 16.6.1998-15.7.1998 tarihleri arasında imar planı değişikliğine karşı itirazda bulunulmadığından, asık tarihinin son gününden itibaren 60 gün geçirilerek 5.5.2000 tarihinde açılan davada süreaşımı bulunduğu açıktır.
İmar planına karşı açılacak davalarda yapılacak idari itirazlara bağlı olarak dava açma süreleri değişkenlik gösteriyor. İşte İdari Yargılama Usulü Kanununda açıklanan imar planına karşı dava açma süresi...
İmar planına itiraz dava açma süresi!
İmar planları, büyükşehir belediyeleri, belediyeler, valilikler veya özel kanunlarla planlama yetkisi verilmiş kurum ve kuruluşlarca hazırlanan, imar uygulaması yapılan yerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve diğer bilgileri ayrıntılarıyla gösteren planlara deniyor.
İmar planına karşı açılacak davalarda yapılacak idari itirazlara bağlı olarak dava açma süreleri değişkenlik gösteriyor.
Dava açma süreleri; Askıda itiraz edilip edilmemesine göre ya da askı sürecinin çoktan geride kalıp artık planın uygulanmaya başlanmış olduğu aşamalarda hesaplanabiliyor.
İdari Yargılama Usulü Kanunu
Dava açma süresi:
Madde 7 – 1. Dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gündür.
2. Bu süreler;
a) İdari uyuşmazlıklarda; yazılı bildirimin yapıldığı,
b) Vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda: Tahakkuku tahsile bağlı olan vergilerde tahsilatın; tebliğ yapılan hallerde veya tebliğ yerine geçen işlemlerde tebliğin; tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin; tescile bağlı vergilerde tescilin yapıldığı ve idarenin dava açması gereken konularda ise ilgili merci veya komisyon kararının idareye geldiği;
Tarihi izleyen günden başlar.
3. Adresleri belli olmayanlara özel kanunlarındaki hükümlere göre ilan yoluyla bildirim yapılan hallerde, özel kanununda aksine bir hüküm bulunmadıkça süre, son ilan tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün sonra işlemeye başlar.
4. İlanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresi, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlar. Ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililer, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilirler.
Düzenleyici işlemin iptal edilmemiş olması bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel olmaz
Yukarıda yer alan 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7. maddesi gereğince, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu belirtiliyor.
Aynı kanunun 11. maddesinde, ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurunun işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı kurala bağlanmıştır.
Üst makamlara başvurma:
Madde 11 – 1. İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebilir. Bu başvurma, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durdurur.
2. Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır.
3. İsteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresi yeniden işlemeye başlar ve başvurma tarihine kadar geçmiş süre de hesaba katılır.
İptal ve tam yargı davaları:
Madde 12 – İlgililer haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştaya ve idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilirler. Bu halde de ilgililerin 11 nci madde uyarınca idareye başvurma hakları saklıdır.
Belediyeler tarafından yapılan veya yaptırılan imar planları yine belediye tarafından belirlenen ilan yerlerinde 1 ay süresince ilan ediliyor. Bu süre içinde imar planına kimler itiraz edebilir?
Büyükşehir belediyeleri, belediyeler, valilikler veya özel kanunlarla planlama yetkisi verilmiş kurum ve kuruluşlarca hazırlanan, imar uygulaması yapılan yerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve diğer bilgileri ayrıntılarıyla gösteren planlar imar planı olarak tanımlanıyor.
Yukarıdaki tanımdan da görüldüğü üzere söz konusu planlar belediye birimleri tarafından yapılıyor.
Belediyeler tarafından yapılan veya yaptırılan söz konusu planlar yine belediye tarafından belirlenen ilan yerlerinde 1 ay süresince ilan ediliyor.
Kimler imar planına itiraz edebilir?
Söz konusu ilan süresi boyunca ilan edilmiş imar planlarına vatandaşların itiraz etme hakları bulunuyor.
Yapılan itirazlar Belediye Meclisi tarafından incelenerek, on beş gün içinde karara bağlanıyor. İmar planları, askı süresi tamamlanmadığı sürece henüz kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem niteliğine dönüşmediği için askı süresi tamamlanmadan imar planlarına karşı iptal davası açılması mümkün olmuyor.
İmar planlarının askıya çıkarılmadan uygulamaya konulması söz konusu olur ise tek tek uygulama işlemlerine karşı süresi içinde iptal davası açılması gerekiyor.
İmar planına itiraz dilekçe örnekleri:
DURUŞMALI YÜRÜTMENİN DURDURULMASI İSTEMİ VARDIR
............... İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA
DAVACI:....................................
ADRES:......................................
DAVALI:....................................
ADRES:...................................
TEBLİĞ TARİHİ :(*) .........................
DAVANIN KONUSU: ............... İli, ........... ilçesi, ........... Mahallesi, .......... Mevkiinde, tapunun ......... pafta, ........ ada ve ......... parsel sayısında . sayılarında adıma müvekkilim adına kayıtlı bağımsız hisseli olan taşınmazı taşınmazları kapsayan alanda, 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesi uyarınca imar uygulaması (parselasyon) yapılmasına ilişkin davalı idare belediye encümeninin ........... günlü ve ......... sayılı işleminin iptali ile işlemin açıkça hukuka aykırı olması ve uygulanması halinde telafisi mümkün olmayan zararlara neden olacağından yürütmenin durdurulması istemidir.
OLAY VE HUKUKİ AÇIKLAMA:
................. İli, ............... ilçesi, ................ Mahallesi, ............ Mevkiinde, tapunun ........... pafta, ............. ada ve ............... parsel sayısında sayılarında adıma müvekkilim adına kayıtlı bağımsız hisseli olan taşınmazı taşınmazları kapsayan alanda, davalı idarece (belediyece) 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesi uyarınca imar uygulaması (parselasyon) yapılmıştır.
3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesinde, “İmar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar plânına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re’sen tescil işlemlerine yaptırmaya belediyeler yetkilidir. Sözü edilen yerler belediye ve mücavir alan dışında ise yukarıda belirtilen yetkiler valilikçe kullanılır.” hükmü yer almaktadır.
SONUÇ VE TALEP:
............... İli, ............... ilçesi, ................. Mahallesi, .............. Mevkiinde, tapunun .............. pafta, ................ ada ve ............... parsel sayısında sayılarında adıma müvekkilim adına kayıtlı bağımsız hisseli olan taşınmazı taşınmazları kapsayan alanda, davalı idarece (belediyece) 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesi uyarınca imar uygulaması (parselasyon) yapılmasına ilişkin ....................... belediye encümeninin .................. İl İdare Kurulunun .......... tarih ve .... sayılı kararının İPTALİ ile YÜRÜTMENİN DURDURULMASINA, yargılamanın Duruşmalı yapılmasına, (ileride avukat tutmam halinde) avukatlık ücretinin ve yargılama giderinin davalı idareden alınarak tarafıma verilmesine karar verilmesi için gereğini arz ederim.
İmar planlarında bulunan sosyal ve teknik alt yapı alanlarının kaldırılması, küçültülmesi veya yerinin değiştirilmesine dair plan değişiklikleri zorunluluk olmadıkça yapılmaz. Peki, imar planı değişikliği nasıl yapılır?
İmar planlarında bulunan sosyal ve teknik alt yapı alanlarının kaldırılması, küçültülmesi veya yerinin değiştirilmesine dair plan değişiklikleri zorunluluk olmadıkça yapılmaz. Zorunlu hallerde böyle bir değişiklik yapılabilmesi için:
1- İmar planındaki durumu değişecek olan sosyal ve teknik altyapı alanındaki tesisi gerçekleştirecek ilgili yatırımcı Bakanlık ve kuruluşların görüşü alınacaktır.
2- İmar planındaki bir sosyal ve teknik alt yapı alanının kaldırılabilmesi ancak bu tesisin hizmet götürdüğü bölge içinde eşdeğer yeni bir alanın ayrılması suretiyle yapılabilir.
3- (Değişik:RG-8/7/2005-25869) Onaylı imar planlarında kentsel, sosyal ve teknik altyapı alanı olarak belirlenen kullanımlar dışında kalan alanlarda plan değişikliği yolu ile yeni bir kentsel, sosyal ve teknik altyapı alanı ayrılması halinde, yatırımcı bakanlık ve kuruluşların görüşleri alınmak kaydıyla, bu Yönetmeliğe ekli EK-1a, EK-1b, EK-1c, EK-1d ve EK-1e işaretli tablolarda belirtilen asgari alan büyüklüğü şartı aranmaz.
4- (Ek:RG-2/9/1999-23804) (Mülga:RG-13/1/2005-25699) (Yeniden düzenleme:RG-8/7/2005-25869) Afetzede yerleşim alanlarının imar planlarında yapılacak değişikliklerde yeni bir kentsel, sosyal ve teknik altyapı alanı ayrılması halinde, (2) numaralı bentteki şartlar ve bu Yönetmeliğe ekli EK-1a, EK-1b, EK-1c, EK-1d ve EK-1e işaretli tablolarda belirtilen asgari alan büyüklükleri şartı aranmaz
(Ek fıkra:RG-30/9/1998-23479) Dini yapı alanlarına ilişkin planlarda ve değişikliklerinde il müftülerinin görüşü alınır.
Madde 28 (2) - İmar planında verilmiş olan inşaat emsalinin, kat adedinin, ifraz şartlarının değiştirilmesi sonucu nüfus yoğunluğunun arttırılmasına dair imar planı değişikliklerinde:
1- (Değişik:RG-2/9/1999-23804) Artan nüfusun ihtiyacı olan sosyal ve teknik altyapı alanları EK-1 de belirtilen standartlara uygun olarak plan değişikliğine konu alana hizmet vermek üzere ayrılır ve/veya artırılır.
2- Kat adedi arttırılmasının istenmesi durumunda; önerilecek kat adetlerinin tayininde aşağıdaki formüle göre bulunacak bir yoldaki karşılıklı bina cepheleri arasındaki asgari uzaklık sağlanacaktır.
K= H1+H2/2+7 m
Yukarıdaki formülde;
K = Karşılıklı bina cepheleri arasındaki mesafe (m)
H1 = Yolun bir cephesine önerilecek yapının irtifaı
H2 = Yolun diğer cephesinde önerilecek yapının irtifaıdır.
Madde 29 (2) - İmar planında gösterilen yolların genişletme, daraltma ve güzergahına ait imar planı değişikliklerinde;
1- Devamlılığı olan bir yol belli bir kesimde daraltılamaz.
2- Yolların kaydırılmasında, mülkiyet ve yapılaşma durumu esas alınır.
3- İmar planlarındaki gelişme alanlarında (7.00) m.den dar yaya, (10.00) m.den dar trafik yolu açılamaz, meskun alanlarda mülkiyet ve yapılaşma durumlarının elverdiği ölçüde yukarıdaki standartlara uyulur.
4- İmar planı değişikliği ile çıkmaz sokak ihdas edilemez.
5- İmar planı içinde kalan karayolu, kent içi geçişinin değiştirilmesi durumunda, Karayolları Genel Müdürlüğü’nden alınacak görüşe uyulur.
Madde 30 (2) - İmar planlarında sosyal ve teknik alt yapı kullanımlarından başka herhangi bir amaca ayrılmış olan bir alanın kullanılışının değiştirilmesi durumunda;
1- Nazım plan ana kararlarını bozucu fonksiyonel değişiklikler plan değişikliği yolu ile yapılamaz.
2- Yeni belirtilen kullanışın ihtiyacı olan sosyal ve teknik alt yapı alanları EK-1’deki tabloda belirtilen standartlara ve nüfus şartı aranmaksızın otopark yönetmeliği hükümlerine uygun olarak birlikte düzenlenir.
3- Yerleşmenin gelişme yönü, büyüklüğü ve arazi kullanımlarının fonksiyonel dağılımı ve genel yoğunlukları gibi nazım plan ana kararlarının değiştirilmesi ancak imar planının yeniden yapılması için mümkün olabilir.