GÜÇLÜ İNSAN KİMDİR ?
Güçlü insan tanımında çok değişik görüşler ileri sürülmüştür. Bugüne kadar sakin/ sessiz, kendi halinde, başkalarını incitmekten çekinen insanlar zayıf görülmüş, vurup kıran, iri yapılı insanlar da güçlü olarak tanımlanmıştır. Ayrıca para gücüyle istediğini yapabilen varlıklı insanlara da hep güçlü insan denmiştir.
Oysa modern psikoloji bu konuda farklı bir görüş ileri sürmüştür. Artık hırçın, kırıcı, çabuk sinirlenen ve herkesle kavga halindeki insanlar güçlü kabul edilmemektedir. Bu tür insanlar da ellerindeki güç faktörlerini kaybetme telaşı içindedirler. Onların da korkulan, güvensizlikleri ve endişeleri vardır. Korku ve endişe içinde olan kişi güçlü olabilir mi?
Güçlü insan, hiçbir şeyin eksikliğini duymayan, kendisine güvenen ve gelecekten korkmayan kişidir. Onun dışındaki gelişmeler ne olursa olsun, o bu gelişmelerden etkilenmez. Başkalarını yıkıma uğratan olaylar onun moralini bile bozmaz. En büyük sorunlar karşısında bile bir çıkış yolu olabileceği bilincindedir. Bağımlılıklarından kurtulmuş ve gerçek anlamda özgürlüğe kavuşmuştur.
Zayıf insan ise her zaman güçlü görünmeye çalışır. Bu şekilde zayıflıklarının üstünü örtmek ister ve övülmekten hoşlanır. Zayıf insanların hiç dayanamayacakları şey eleştiridir. Çünkü çevrelerinde hep iyi tanınmak isterler ve kendilerine önem vermeyen kişileri de her yerde küçük düşürmeye çalışırlar.
Güçsüz insanlara hatalarını kabul ettirmek imkansızdır. Herkesin hata yapabileceğinin farkında değildirler. İnsan gelişmek ve ilerlemek için hata yapmak durumundadır oysa. Güçlü insan bu gerçeklerin farkında olduğu için hata yapmaktan korkmaz. Kendi hatalarını söyleyeni sever, hata yapanı mazur görür. Hatayı gelişmenin şartı olarak kabul eder ve yaptığı hatadan ders alması için karşısındakine fırsat verir.
Güçsüz insanlar ise, her şeye hakim olmak, herkes tarafından takdir edilmek ve başkalarından sürekli iyi yönlerini duymak isterler. Sürekli huzursuzluk içinde yaşadıklarından, her yerde huzursuzluk kaynağı olurlar. Çünkü kıskançtırlar.
Güçlü insan öfkesini yener. Zayıf insan ise sık sık öfkeye kapılarak itibarını kaybeder ve kendini küçük düşürür. Herkesi ve her olayı kişiliğine yönelik bir tehlike olarak görür.
Güçlü insan sevgi dolu, mutlu ve başarılıdır. Zayıf insan ise Don Kişot'vari hayali düşmanlarla mücadele ederek ömrünü mutsuz bir şekilde tüketir.
Güç, hayatı algılama tarzındadır.
Kimi insanlar, başkalarının davranışlarına göre yönlerini tayin ederler ve hayâli düşmanlarla savaşmakla ömür tüketirler. Başkalarının da kendileri gibi düşünmelerini isterler; üstelik kendileri gibi düşündürtmenin yöntemini de bilmezler. Tartışarak insanları ikna edeceklerini sanırlar, ama tartışma yönteminden de haberleri yoktur.
Tartışma yoluyla ikna mutluluk üretmez. Çünkü kişinin karşısındaki insanların kırılmasına yol açar.Tartışmayla işe başlamak her zaman zarar doğurur. Eğer tartışmayı açan kazanırsa, karşısındaki kırılmış, gücenmiş olur. Bir bakıma küçük düşmüş olur. İnsanlar küçük düşürülerek ikna edilmez. Güçlü insanlar başkalarını incitmezler. Tartışmayı açan kaybederse, ortada yine incinme vardır. Bu sefer de tartışmayı başlatan üzülür, rahatsız olur.
Gerçi başkalarının davranışları etkilenebilir, kontrol edilebilir ve yönetilebilir. Güçlü insan etrafındakileri öyle etkiler ki kimse incinmez. Eğer gücün kaynağı eğitim ise bu yöntem çok daha fazla yararlıdır. Bilgi toplumunda güçlü kişi bilgiye sahip olandır. Paraya dayanarak insanları İkna etmeye çalışanlar ise bilgi toplumunda etkili olamazlar.
Eğer tartışmaya girmek zorundaysak, tamamen haklı olduğumuzu iddia etmemeliyiz. Karşımızdakini iyice dinlemeliyiz. En azından Önemsiz konularda onların da görüşünü almalıyız. Önemsiz konulara rıza göstermemiz, önemli konuların kabul edilme ihtimalini arttırır. Zayıf insan, başkalarının görüşlerine derhal karşı çıkar, onlara hiç hak vermez. Böylece çok sert tartışmaların oluşmasına neden olur. En ufak bir farklılığı bile kabul edemez. Oysa güçlü insan farklılıkları olduğu gibi kabul eder ve bu farklılıklardan faydalanmaya çalışır. Dale Carnegie'nin dediği gibi, "iki ortak her konuda anlaşırlarsa, içlerinden biri fazlalıktır." İşte bu zihniyetteki insan güçlüdür.
Bilimsel araştırmalar göstermiştir ki sakin bir şekilde, soğukkanlı olarak ifade edilen gerçekler daha kolay kabul edilmektedir. Yüksek sesle, sinirli bir şekilde, tehdit dolu ve güç gösterisi yapılarak ifade edilen sözler karşımızdakinin egosuna saldırıdır. Egosuna saldınldığını gören kişi artık hiçbir şey dinlemez ve kendini korumaya çalışır. Bu nedenle önce karşımızdakini iyi dinlemeli, karşımızdakiyle aynı düşüncede olduğumuz konuları belirleyerek o konulardan yola çıkmalıyız. Hatalarımız varsa da hemen kabul etmeliyiz ki, karşımızdakinin elinden silahlarını almış olalım.
Samuel Smiles'in dediği gibi, "Her şeyin iyi tarafını görebilmeyi bir alışkanlık haline getirmek, bin sternlik bir yıllık kazançtan daha iyidir,"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder