OSMANLI TARİHİNDE ASKER VE DİN ADAMLARI TARAFINDAN YAPILAN DARBELER VE DARBE TEŞEBBÜSLERİ Prof. Dr. Mustafa Nuri TÜRKMEN.
OSMANLI TARİHİNDE ASKER VE DİN ADAMLARI TARAFINDAN YAPILAN DARBELER VE DARBE TEŞEBBÜSLERİ
Prof. Dr. Mustafa Nuri TÜRKMEN
2 15 Temmuz 2016 tarihinde teşebbüs edilen darbe girişimi Türk halkının vatanı, milleti, namusu ve devleti için ölüme meydan okuması, adeta ölümü korkutması sayesinde akamete uğratılmış. Meczup bir vaizin önderliğinde, yabancı devletler ve istihbarat kurumlarının desteğiyle şekillenen FETÖ ÖRGÜTÜ’nün, kırk yılı aşkın süren hazırlık, en ince ayrıntısına kadar yapılan planları bir gecede ters yüz edilerek başarısızlığa uğratılmıştır.
Osmanlı tarihinde askerlerin, medrese hocaları, şeyhler, din adamları ve bürokrasinin karıştığı ve organize ettiği darbe teşebbüsleri var mıdır?
XVII. Yüzyıldan itibaren çoğu zaman Osmanlı padişahları asker, ulemâ ve halk tarafında ekseriya haklı gerekçelerle tahttan indirilmişlerdir. Ama bazı isyan ve kalkışmaları ancak günümüz tabiriyle darbe ile ifade edilebilir.
3 Ulemânın ve bazı devlet adamlarının tahrikleriyle askerlerin kalkışmaları yanında şeyhlerin ve din adamlarının kalkışmalarını da görmekteyiz. Bunlardan ilki II. Osman’ın ( 26 Şubat ) tahttan indirilip katledilmesidir.
Lale Devrinde ( ) devletin başında padişah III. Ahmet ( ), sadrazam olarak Nevşehirli Damat İbrahim Paşa vardır. Bu dönem tarih kitaplarında sadece zevk ve sefanın olduğu varsayılarak magazin edasıyla işlenir. Halbuki bu zaman diliminde, devlet hem batıda hem de doğuda savaşsız bir döneme girdiği için köklü reformlar yapabilmiştir. Matbaanın kurulması, itfaiye teşkilatının kurulması, çiçek aşısının uygulanması, sivil mimarinin öne çıkması, Avrupa’da daimi elçilikler bulundurulması ve her alanda dış dünyadaki gelişmelerin takip edilmesi sayılabilir.
4 28 Eylül 1830’da Patrona Halil adındaki bir asinin İran seferine çıkılamaması bahanesiyle başlattığı isyana bazı devlet ve din adamları da el altından destek vermişlerdir. Ayasofya vaizi İspirzade Ahmet Efendi ve eski İstanbul Kadısı Zülali Hasan Efendi bunların önde gelenleriydi. İsyanın büyümesi neticesinde Sadrazam İbrahim Paşa idam edildi ve padişah da tahttan feragat etti.
III. Selim Dönemi yenilikleri genel adıyla Nizam-ı Cedid olarak adlandırılmıştır.
Bu dönemde yapılmak istenilen yenilikler bazı kesimleri rahatsız etmişti. Özellikle Yeniçeriler Topçu ve Cebecileri de yanlarına çekerek Kabakçı Mustafa adlı şahsın liderliğinde isyan ettiler. Bunlara Sadaret Kaymakamı Köse Mustafa Paşa ve Şeyhülislam Ataullah Efendi de destek vermiştir. Neticede III. Selim tahtan 1807 tarihinde indirilmiş ve bilaharede öldürülmüştür.
5 Sultan Abdülaziz, Tanzimat dönemindeki topyekün Batıcılığın aksine Batının kültürü yerine sanayi ve teknolojisinin alınmasına çalışıldı ve o dönemde dünyanın üçüncü büyük donanması meydana getirildi. Ayrıca Osmanlı borç tahvillerinin değerini yarı yarıya düşürdü. Bu durumda Avrupa devletlerinin teşviki ile Hüseyin Avni Paşa, Mithat Paşa’nın başını çektiği bir cunta tarafından önce Sultan Abdülaziz 31 Mayıs 1876’da tahtan indirildi, ardından da intihar süsü verilerek katledildi.
6 Sultanın bu katli günümüz ders kitaplarında bile kasıtlı olarak intihar şeklinde geçmektedir. Cuntacılar tarafından padişahın sarayı ve özel eşyaları yağmalandı. Bu karışık durum Osmanlı-Rus savaşında ( 93 harbi ) tüm Balkan topraklarının elden çıkmasına ve Düyun-ı umumiye’nin kurularak devletin gelirlerine el konulmasına sebep oldu ve bu da Osmanlıyı yabancı müdahalesine açık hale getirdi.
7 31 Mayıs 1876’da II. Abdülhamid Meşrutiyet ilan etmek şartıyla tahta çıktı. Bunun neticesinde de Meclis-i Mebusân oluşturuldu. 93 Harbini takip eden kargaşa, çetelerin terör eylemleri, Avrupa ve Balkan devletlerinin tehditleri gibi sebeplerden Kanun-ı Esasî’nin kendisine verdiği yetkiyi kullanarak meclisi feshetti. Yönetimi Yıldız Sarayına kaydırarak idareyi direk ele aldı.
1878’den 1908’e II. Meşrutiyetin ilanına kadar süren dönemde; Avrupa’ya teslim olma düşüncesinden çok, milli politikalar geliştirildi. Tüm Osmanlı ülkesinde yoğun şekilde eğitim, sağlık ve imar faaliyetlerine girişildi. Batının sömürge politikaları yerine Pan İslamizm uygulanarak halifelik makamı ilk defa etkin şekilde kullanıldı.
8 1889’da İttihat ve Terakki ( Birlik ve İlerleme) Cemiyeti, II
1889’da İttihat ve Terakki ( Birlik ve İlerleme) Cemiyeti, II. Abdülhamid’in politikalarına karşı oluşturuldu. Bu genç insanlar Meşrutiyetin ilan edilmesiyle her şeyin hal olacağını, hürriyet ve adaletin geleceğini ve ilerlemenin olacağını var sayıyorlardı. Avrupa devletlerinin desteğiyle güçlenen bu yapı II. Abdülhamid’i Temmuz 1908’de II. Meşrutiyet’in ilanına zorlandı.
13 Nisan 1909 (31 Mart vakası) bir kısım askerlerin isyanını bahane eden muhalefet 27 Nisan 1909’da II. Abdülhamid’i tahtan indirdi ve yerine Mehmet Reşat getirildi.
II. Abdülhamid dönemine İSTİBDAT diyen, bu insanların basın ve yayının nasıl susturdukları, kendi dışındaki muhalefeti acımasızca bastırdıkları görülecektir. Devlet tecrübesi olmayan İttihat ve Terakki kadroları eliyle on yıl gibi kısa bir zamanda Osmanlı devleti yıkılmaya gidecektir.
9 Din adamı ve şeyhlere baktığımızda ise bunlarında örneklerini Osmanlı tarihlerinde görebiliyoruz. Şeyhlikten şahlığa geçme teşebbüsü 15. Yüzyıl başlarında karşımıza Şeyh Bedreddin isyanı olarak çıkmaktadır. Şeyh Bedreddin Mahmut esasında bir çok eser vermiş bir fıkıh alimidir.
Fetret devrindeki şehzadeler mücadelesinde Musa Çelebi’nin mahiyetinde kazaskerlik yapmış, itibarını ve şöhretini yaygınlaştırmıştır. Şehzadeler mücadelesini 1413’te I. Mehmet kazanınca şeyhe ilmine hürmeten dokunulmadı ve İznik’te ikamete mecbur edilmiştir. Burada durmayan şeyh Rumeli taraflarına kaçıp, taraftar toplayıp isyana başladı.
Amacı fetret dönemiyle yıpranmış Osmanlıyı yıkıp, şeyhlikten şahlığa geçmekti.
10 Şeyh Bedrettin’in halifelerinden Börklüce Mustafa İzmir Karaburunda beşbin kadar, diğer halifesi Yahudi dönmesi Torlak Kemal Manisa’da üç bin kadar bir kuvvetle isyana başladılar.
Börklüce Mustafa üzerine gönderilen kuvvetleri yenerek ilerledi. Bunun üzerine vezir-i azam Bayezid Paşa ile şehzade Murad üzerine gönderildi. Çetin mücadeleler sonucunda isyan zorlukla bastırılıp idam edildiler.
Aynı akibet Manisa’daki Torlak Kemal içinde gerçekleşti. Halifelerinin bertaraf edilmesinden sonra itibarı zedelenen Şeyh Bayezid Paşa tarafından yakalanıp Serez’e padişahın huzuruna getirilmiş, yapılan muhakeme sonucu 1420’de idam edilmiştir.
11 XVII. yüzyılın ortalarında Osmanlı’da selefi görüşlere mensup, Kadızadeliler denilen bir vaizler hareketi ortaya çıkmıştır. Ateşli hitabeti olan Ayasofya vaizi Kadızade Küçük Mehmet Efendi’den dolayı bu vaizlere Kadızadeliler denilmiştir.
Bu vaizler XVII. Yüzyıl şartlarında Osmanlı’da görülen her türlü aksaklığın suçunu, şeriatten ayrılmaya ve tarikat ehline bağlamışlardır. Bunlar güzel sesle kuran ve ezan okumayı ve sala getirmeyi küfür sayarlardı. Peygamber zamanında olmayan bidat-ı hasene ne varsa küfür saymışlardır. Hatta çatal kaşık kullanmayı bile küfür saymışlardır.
Kadızade Küçük Mehmet Efendi 1635 senesinde ölmüş, fakat takipçileri tarafından fikir ve tavırları artarak devam etmiştir. Bunların en ateşlisi Üstüvani Mehmet Efendi olmuştur. Bunun sohbetlerine saraydan Baltacılar ve Bostancılar da iştirak etmiş, hatta saraya alıp sohbet ettirmişlerdir. Bu şekilde saraya nüfuz eden Mehmet Efendi padişah şeyhi ünvanını almıştır.
12 Bu şekilde güçlenen vaizler rüşvet ile üzerlerine aldıkları işleri hükümete hallettiriyorlar, azil ve tayinler bunların yönlendirmesiyle oluyordu. Vezirler ve devlet adamları kendilerini korumak için bunlarla iyi geçiniyorlardı.
Kendilerini yeterince güçlü hissettiklerinde Fatih Camii’nde toplanıp, silahlanarak isyana hazırlanmaya başladılar. Bunu haber alan Köprülü Mehmet Paşa, padişahtan bunların katli için ferman alarak, üstlerine yürüdü. Fakat bunları katletmeyip uzak yerlere sürgün etmeyi tercih etti. Bu tarihten sonra bu vaizlerin etkileri giderek azalmıştır
13 Sonuç olarak; Bu isyan ve kalkışmalar, sadece bir kesimin ayaklanmasıyla olacak ve başarılacak vakalar değildir. Asker ayaklanması gibi görünen isyanların arka planında hep din adamları, menfaati zedelenmiş devlet adamları ve beklentileri gerçekleşmemiş ilim adamları bulunmuşlardır. Sadece bir kesimin ayaklanması gereken neticeyi doğurmamış ve başarısız olmuşlardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder