28 Mayıs 2020 Perşembe

S A B E T A Y C I L A R



S A B E T A Y C I L A R

İspanyollar, topraklarından İslâmiyet’i silme çalışmalarına 1200’lü ilk yıllarda başladılar. 1492’ye gelindiğinde, çalışmalar hedefe ulaşmıştı. Sıra, Yahudiler’e – Musevîler’e gelmişti. Bilindiği gibi; Yahudilik ırk, Musevîlik ise dindir. Ancak Yahudi ırkı ile Musevî dini özdeşleşmiştir. Birlikte anılırlar.

Yahudiler, 1490 ‘lı yıllara kadar İspanya’da altın çağlarını yaşadılar. Bu tarihlerde başlayan asimilâsyon, sindirme ve göçe zorlama amaçlı baskılar, dayanılmaz hâle gelmişti. Yahudiler, Osmanlı Devleti’nden gelen dâveti kabul ederek 1492 yılında İspanya’yı terk etmeye başladılar.
Göçmenler: İstanbul, İzmir ve Selânik’e yerleştirildiler. Huzur dolu, sâkin bir hayat yaşıyorlardı.
İzmir’de, Kadifekale semtinin fakir Musevî ailelerinden oluşan alt kesimlerinde, l6 Eylül l626 tarihinde bir erkek çocuk dünyaya geldi. Adını ‘Sabetay’ koydular. Aile soyadları ‘Sevi’ idi. Sabetay Sevi, din adamı olarak yetiştirildi. O, 39’uncu yaşının eşiğinde yoğun bir mistisizme saplandı. Toplumu kurtarabilecek ilâhi bir güce sahip olduğunu söylemeye başladı. 31 Mayıs 1665 tarihinde Mesih olduğunu ilân etti.
Yahudi inancına göre Mesih (kurtarıcı), kendilerine bu günkü İsrail topraklarında bağımsız bir devlet kuracak ve dünyanın dört bir yayına dağılmış olan Yahudiler’i bir araya toplayacaktır.
Sabetay Sevi, haham olarak sinagoglarda ateşli konuşmalar yapar. Taraftarlarının sayısı her gün artmaktadır. Avrupa’dan Yemen’e, Kuzey Afrika’dan Anadolu’ya kadar geniş bir coğrafyada yaşayan insanlar arasında dalgalanmalar, kaynaşmalar olur. Heyecan kasırgası ile Yahudiliğin resmî tutumundan ayrı, yeni ve radikal bir akım doğar. Bu akım, Hıristiyanlar arasında etkileşimlere, Müslümanlar arasında ise sert ve ciddî tartışmalara yol açmıştır.
İnsanlar, Sabetay Sevi’ye tapmaya, sinagoglardaki konuşmalarından sonra taşkınlıklar yapmaya başladılar. Kimse, neler olabileceğini kestiremiyordu. Taraftarlar: “Efendimiz, Türk’ü tahtından indirecek ve dünyayı 18 krallığa bölecek.” Diyorlardı.
Sabetay Sevi, oluşmasına yol açtığı heyecan seline kapıldı. Taraftarlarıyla birlikte Osmanlı Devleti’nin başşehri İstanbul’a doğru yürüyüşe geçti. Bu olay üzerine Sevi tutuklandı ve yargılandı. Sultan Dördüncü Mehmet, çok uzun süren yargılamayı perde arkasından takip etti. Yargılama sonunda Sabetay Sevi’nin önüne iki seçenek kondu: İddialarından vazgeçmezse öldürülecek, Müslümanlığı kabul ederse, hayatı bağışlanacaktır. Sevi: “Bu can bu bedende olduğu sürece Müslüman’ım.” Der, Aziz Mehmet Efendi adını alır. Taraftarlarının bazıları bu ihaneti kabullenmez ve intihar ederler. Çoğunluk ise Müslümanlığı kabul eder.
Mesih, yâni kurtarıcı, kendisini kurtarabilmek için dinini değiştirmiştir. Bir müddet sonra da taraftarları arısındaki intiharları durdurabilmek ve insanları kendisine çekebilmek için bir atraksiyon yapar: Cübbesinin içine bir kuş yerleştirerek topluluğunun huzuruna çıkar. Burada cübbesinin önünü açarak sakladığı kuşu uçurur. “Can bedenden çıktı.” Diyerek, eski dinine döndüğünü îma eder.
Sabetay Sevi ve yandaşlarına, dinlerinden döndükleri için, ‘dönme’ veya ‘avdeti’ denilir. Fakat onlar, İslâmiyet’i kabul ettiklerini söylemelerine, görünüşte Müslüman gibi hareket etmelerine rağmen, gerçekte Musevîliğe inanmaktadırlar. Bu durum, yetkililerin gözünden kaçmaz. 1676 yılında Arnavutluk’a sürgüne gönderilirler. Sabetay Sevi aynı yıl Arnavutluk’ta ölür.
Sabetay Sevi’nin hayattaki iddiaları kadar ölümü de fırtınalara yol açtı. Ona inananlar, Mesih olarak Müslüman olduğunu fakat Musevî olarak gökyüzüne uçtuğunu söyleyip, günün birinde tekrar dünyaya döneceğine ve bütün Yahudiler’i kurtaracağına inanırlar. Bu inançlarını korumak ve yaymak için teşkilâtlanırlar. Gizli, içine kapanık bir cemaat olarak Mesih’lerini beklemektedirler. Sabetaycılar, daha sonra Selânik’e yerleşirler. ‘Selânik Dönmesi’ isimlendirmesi böylece oluşur. Oradan da 1924 yılında topluca İstanbul’a gelirler.
Bilinen Belgeli Sebetaycılar

SİYASİLER
Rahşan Ecevit 
İsmail Cem 
Tansu Çiller 
Şükrü Sina Gürel 
Ercan Karakaş 
Bülent Tanla 
Coşkun Kırca 
Kemal Derviş 
Câvid Bey 
Nuri Conker 
Ahmet İsvan 
Osman Kibar 
Hayrettin Erkmen 
Turan Güneş 
Sebâti Ataman 
Emre Gönensay 
Naim Talû 
Salih Bozok 
Aka Gündüz 
Turhan Kapanlı 
Mithad Şükrü Bleda 
Sümer Oral 
Ali Topuz 
Ekrem Alican 
Cem Kozlu 
Fatin Rüştü Zorlu 
Sabiha Sertel 
Ş. Hüsnü Değmer 
Kıbrıslı Kâmil Paşa 
Ahmed Vefik Paşa 
Faik Nüzhet 
Tayyibe Gülek 

SİNEMA - TİYATRO
Haldun Dormen 
Hulûsi Kentmen 
Ayhan Işık 
Kenan Işık 
Aziz Rutkay 
Doğa Rutkay 
Aziz Basmacı 
Yıldız Kenter 
Müşfik Kenter 
Leyla Gencer 
Halûk Bilginer 

TELEVİZYON
Ali Kırca 
Reha Muhtar 
Ali Baransel 
Mehmet Ali Birand 
Murat Birsel 
Deniz Arman 

BÜROKRASİ
Gazi Erçel 
Metin Yalman 
Osman Olcay 
Osman Kulin 
Sadun Terem 
Kaya Toperi 
Gaazi Yaşargil 
S. Kâni İrtem 
Onur Öymen 
Özdem Sanberk 
Hüseyin Poroy 
GAZETECİLER
Güneri Civaoğlu 
Cüneyt Arcayürek 
Ahmed Emin Yalman 
Nazlı Ilıcak 
Cengiz Çandar 
Canan Barlas 
Altan Öymen 
Örsan Öymen 
Abdi İpekçi 
Nail Güreli 
Güngör Mengi 
Yusuf Ziya Ortaç 
Ali Sirmen 
Aydın Emeç 
Çetin Emeç 
Ülkü Arman 
Sedat Simâvî 
Erol Simâvî 
Ali Nâci Karacan 
Nadir Nâdi Abalıoğlu 
Yunus Nâdi Abalıoğlu 
Ali Gevgilli 
Ruhat Mengi 
Leyla Umar 
İlker Sarıer 
Hasan Tahsin 
Murat Birsel 
Fazlı Necib 
Necmi Tanyolaç 
EĞLENCE
Sezen Aksu 
Nilüfer 
Burak kut 
Neco 
Sibel Egemen 
Çiğdem Talu 
Egemen Bostancı 
Murat Arkan 
Perran Kutman 
Harika Avcı 
Ozan Orhon 
Işıl Özışık 
SERBEST MESLEK

atilla dorsay 

cemil ipekçi 

uğur civelek 

yıldırım mayruk 

muvaffak benderli 

karikatüristler 

cemal nadir güler 

semih poroy 

ali ulvi ersoy 

altan erbulak 

semih balcıoğlu 

tekin aral 

oğuz aral 

bedri koraman 

sanayici – işadamı 

nejat eczacıbaşı 

bülent eczacıbaşı 

feyyaz berker 

feyyaz tokar 

cem boyner 

ali koçman 

dinç bilgin 

can paker 

ömer çavuşoğlu 

halil bezmen 

dilber ailesi 

rona yırcalı 

selahattin göktuğ 

fuad sâdıkoğlu 

ferdi vardarman 

öner akgerman 

m. cemil merzeci 

ziya taşkent 

cem uzan 

ali koç 

yazarlar 

hâlide edip adıvar 

orhan pamuk 

yaşar kemal 

muazzez berkand 

nâzım hikmet ran 

azra erhat 

vedat nedim tör 

yaşar nâbi nayır 

celal sâhir erozan 

emil galip sandalcı 

ali cânip yöntem 

abdulhak hamid tarhan 

şinasî 

  ünıversite
kemal gürüz 

kemal alemdaroğlu 

nermin abadan-unat 

sulhi dönmezer 

talât halman 

gündüz gedikoğlu 

eser karakaş 

hıfzı veldet velidedeoğlu 

sıddık sâmi onar 

ilhan arsel 

sâhir erman 

bülent tanör 

nur serter 

tunç erem 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

vefk-örnekleri-111

  vefk-örnekleri-111 vefk-örnekleri-111 by Charion Charion