1 Alevîlik-Bektaşîlik Düşüncesi
Sözlük anlamına göre Alevi, Hz. Ali’ye bağlı ve ondan yana olan kimse demektir. Alevilik ise genel olarak Hz. Ali’yi sevmek ve onun soyunun yani Ehl-i Beyt’in yolundan gitmek olarak tanımlanabilir.
2 Bektaşilik‘te Hacı Bektaşı Veli’yi pir olarak kabul edip onun izinden giden kimselere verilen isimdir. Alevilik ve Bektaşilik, inanç ve ahlak esasları ve edebiyatları bakımından ortaktırlar. En temel farklılık, Bektaşi kitlelerin daha çok şehirde yaşamalarına karşın, Alevilerin göçebe/yarıgöçebe çevrelerde yaşamaları şeklinde ortaya çıkmış sosyal bir farklılıktır. Ancak tarihsel olarak doğru olan bu sosyal farklılık günümüzde anlamını yitirmeye başlamıştır.
3 Alevilik-Bektaşilik düşüncesi, kültürümüzde önemli etkileri olan tasavvufi bir yorumdur. Bektaşilik düşüncesinin kurucusu Hacı Bektaşi Veli'dir. Hacı Bektaşi Veli, Pir-i Türkistan olarak anılan Hoca Ahmet Yesevi'nin Allah sevgisi ve güzel ahlakı esas alan öğretilerini Anadolu'da yaygınlaştırmıştır.
4 Alevilik günümüze daha çok sözlü kaynaktan ulaşmıştır
Alevilik günümüze daha çok sözlü kaynaktan ulaşmıştır. Sözlü gelenek nesilden nesile aktarılan bilgi ve uygulamalar ve dedelerin günümüze ulaştırdığı bilgilerdir. Vilayetname-i Hacı Bektaş Veli, Buyruklar ve ozanlar tarafından söylenmiş deyiş ve nefesler, Alevilik-Bektaşilik düşüncesinin temel kaynakları arasında yer almaktadır. Vilayetname'de eski Türk inançlarına dair bazı inanç motifleri görüldüğü gibi daha kadim bir anlayış olarak başta Allah inancı ve Hz. Muhammed'in peygamberliği olmak üzere İslami inanç esaslarına atışar bulunmaktadır. Alevilik düşüncesinin önemli kaynaklarından biri olan Buyruklarda Zikir, tövbe, ilahi aşk, insan-ı kâmil, tevazu ve murakabe gibi tüm tasavvufi yorumların ortak kavramlarına yer verilir.
5 Alevilerde inanç ve ibadet anlayışının kendine özgü yönleri bulunmaktadır. Bu anlayışın temeli biçimden çok özü esas almasına dayanır. Biçimsel anlamda ibadetin bir araç, olgun insan olmanın ise esas amaç olduğu kabul edildiğinden cemlere katılmak, oruç tutmak yetmez. Eline, diline, beline sahip olmayan, en kutsal varlık olan insanı sevmeyen, olgunlaşmamış insanların ibadetleri de boşunadır. Bu kişiler cem törenlerine alınmadıkları gibi toplumdan da dışlanırlar. Alevi inancının temeli Hak-Muhammed-Ali sevgisine dayanır.
6 Alevilik’te, Hz. Ali, Ehlibeyt ve Oniki İmam sevgisi önemli bir yer tutar. Ehlibeyt sözcük olarak ev halkı demektir. Ev halkı yani Ehlibeyt Hz. Muhammed, Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’den oluşmaktadır. Oniki İmamlar, Alevilerin Hz. Muhammed’den sonra önder olarak tanıdıkları Hz. Ali ile Hz. Fatıma’nın soyundan gelen kişilerdir. Oniki İmamların adları sırasıyla şöyledir: İmam Ali, İmam Hasan, İmam Hüseyin, İmam Zeynel Abidin, İmam Muhammed Bakır İmam Cafer Sadık, İmam Musa Kazım, İmam Ali Rıza, İmam Muhammed Taki, İmam Ali Naki, İmam Hasan Askeri ve İmam Mehdi.
7 Tarikat kapısının makamları
-Tövbe etmek -Mürşidin öğütlerine uymak -Temiz giyinmek -İyilik yolunda savaşmak -Hizmet etmeyi sevmek -Haksızlıktan korkmak -Ümitsizliğe düşmemek -Ibret almak -Nimet dağıtmak -Özünü fakir görmek -Marifet kapısının makamları -Edepli olmak -Bencillik, kin ve garezden uzak olmak -Perhizkârlık -Sabır ve kanaat -Hayâ -Cömertlik -İlim -Hoşgörü -Özünü bilmek -Ariflik
8 Alevilik-Bektaşilik düşüncesinde adab ve erkan, Ehlibeyt, musahiplik, Ayin-i cem, muharrem ve kurbanların ayrı bir yeri vardır. Ehlibeyt sevgisi ön plana çıkarılarak Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin soyundan gelenlere sevgi beslenir ve saygıda kusur edilmez. Muharrem ayında Hz Hüseyin'in Kerbela'da şehit edilmesinin matemi için on iki gün oruç tutulur. Bu süre içerisinde normal hayatta yapılan bazı davranışlardan kaçınılır. Muharrem orucunun tamamlandığı onikinci akşamı cem ayini yapılır.
9 Cem ve Cemevi
Cem, insanları bir araya toplamak anlamına geldiği gibi tasavvufta her şeyden vazgeçerek Allah’la bir olma haline de denir.
Cem, Alevilikte insanların cemevinde toplanmaları veya burada zikir ve dua yapmaları anlamına gelmektedir.
Cemevi kavramı çok yenidir. Ondan önce, diğer tarikatların da ortak kavramlarından olan dergâh ve tekke kelimeleri kullanılırdı.
Cemevi, Alevilerin zikir yaptıkları, Hak ile batıl olanı ayırdıkları, ölmeden önce öldükleri, sorgu ve sual verdikleri ibadet mekânıdır. Aleviliğe göre Cemevine girmenin her ibadet yeri gibi bir adabı vardır. Kul hakkı yiyen, hak sahibi ile helalleşmeden cemevine giremez, zulmedenler ve birbirinden razı olmayanlar da cemevine giremez. Yapılan en büyük ibadetlerden biri Ali'ye yakılan ağıtlardır. Cem'de kıyam, rüku ve secde niyazla birleştirilmiştir.
10 Cami ve Cemevi
Cami ile cemevi birbirinin karşılığı olan kelimeler değildir. Cami, Allah’ın her Müslüman’a farz kıldığı beş vakit namaz ibadetinin cemaatle kılındığı yerin adıdır. Dergahlar, tekkeler veya cemevleri ise belirli bir grubun kendi tarikat anlayışına uygun olarak zikir ve dua ettikleri mekanlardır. Zikir ve dua meclislerine katılanlar, farz ibadet olan namaz sorumluluğunu yerine getirmiş sayılmazlar. Mezhebi, geleneği, bölgesi ne olursa olsun, akıllı ve ergenlik çağına gelmiş her Müslüman’ın namaz kılması Allah’ın emridir. Vakitleri ve kılınış biçimi ayet ve hadislerle belirlenmiş olan namaz, camilerde kılınabildiği gibi temiz olan her yerde kılınabilir.
11 Semah
emah, Aleviler’in zikri olan cem içinde yapılan 12 hizmetten birisidir. Aleviliğe göre semah dönen canlar; duygunun, sevginin, aşkın dorukta olduğu adeta ayrı bir dünyaya yolculuk edildiği bir trans halini yaşarlar. Aleviler cem gibi semahın da kaynağının Kırklar Meclisi’nden geldiğine inanırlar. İnanışa göre Hz. Muhammed (s), Miraç dönüşü ‘Kırklar Meclisi’ne uğrar. Selmanı Farisi bir üzüm tanesi ile içeri girer ve Hz. Muhammed’e (s); “Ey yoksulların hizmetçisi! Bu üzüm tanesini bize paylaştır” der.
12 Cebrail bir tabak getirir ve Hz
Cebrail bir tabak getirir ve Hz. Muhammed (s) onun içinde üzüm tanesini ezip şerbet yapar. Bu şerbet, Kırklar’dan birinin dudağına değince tümü kendinden geçer; kalkıp; “ya Allah” diyerek semah döner. Semah o gün bugündür erenler meclisinde dönülür. Horasan’dan Anadolu’ya süren yolculukta semahın pirliğini yapan Hünkar Hacı Bektaş Veli el Horasani; “Semah, Ariflerin aleti, Muhiplerin ibadeti, Taliplerin maksududur. Hakka ki, bizim Semahımız oyun değildir, ilahi bir sırdır, mecazi değildir.” der.
Semah töreni Mevlevilikteki semaya benzer; ancak semahta kadın ve erkekler birlikte dönerler. Dönüş sitilleri de semadan farklıdır.
13 Cemin Yapılışı Sırasıyla Cem Töreninin Yapılışı
Genel olarak yapılan cemdeki sıralama şöyledir:
Dede ceme girer ayakta (darda) olan cemaata dar duası verir.
Sohbet eder. (Aydınlatıcı konuşmalar yapar.)
Dede cemaattan razılık ister. Sorunlar varsa çözer. (Küskünleri, dargınları barıştır.)
Edeb erkâna dâvet eder.
Sâlat ve selam verilir.
On iki hizmet görev deyişi okunur. (zakir)
On iki hizmet sahiplerine dede toplu dua verir.
Post serilir ve duaları verilir.
Tezâkkâr hizmetleri ve duaları verilir.
Çerağ uyandırılır ve duaları verilir.
14 Süpürgeci hizmeti ve duaları verilir.
Gözcü hizmeti ve duası.
Tevbe duası ve Na’t-ı Ali (Hadis) okunur.
Secde (gülbang) duası
Duvazimam okunur
Secde duası
Tevhid edilir
Tevhit edilir.
Mir'aclama okunur ve kırklar semahı yapılır.
İstek semahları yapılır.
Saki suyu dağıtılır ve duaları verilir.
Mersiyeler okunur.
Süpürge (Farraş) hizmeti ve duaları verilir.
Lokma hizmeti ve duaları yapılır.
Çerağ söndürülür.
Post kaldırılır.
On iki hizmet yapanların toplu duası verilir.
Dağılma (Gidene - Durana) duası verilir. Böylece cem bitirilmiş olur.
15 Musahiplik
Musahiplik (Alevi halkın deyimiyle müsahiplik), Alevilerde yol kardeşliği anlamında kullanılır. Bu kardeşlik "kan kardeşliği", "kan bağıyla akrabalık" dışında kurulan toplumsal bir akrabalıktır.
16 Musahip ise şöyle olunur: İyi anlaşan iki arkadaş "Yol kardeşi" olmaya karar verdiklerinde önce ailelerinin ve eşlerinin bu konuda rızalarını almaları gerekir. Musahiplik taraflardan biri ölmedikçe bir kere yapılır. Hayatta sadece bir kişi ile yapılır. Evli olunması ve eşlerin de benimsemesi şarttır. Eğitim düzeyleri, sosyal konumları, ve ekonomik yapılarının birbirleriyle uyumlu olmaları gerekir. Bu uyum sağlanmazsa ileride sorun çıkabilir. Tabi en önemlisi de iki musahibin ve eşlerinin çok iyi anlaşması gerekir. Musahip eşleri birbirinin kardeşi, çocukları da kendi çocukları sayılır. Kan bağı ile olan amca çocukları, teyze, hala çocukları birbirleriyle evlenebildiği halde Alevilere göre musahip çocukları asla birbirleriyle evlenemezler. Onlara evlilik düşmez.
17 Dua ve Gülbenkler
Alevilikte dua sözcüğü ile eş anlamlı olarak “gülbank” ve “tercüman” sözcükleri de kullanılmaktadır. Değişik zamanlarda değişik amaçlarla yapılmaktadır. Özellikle cem ibadeti sırasında Dede sık sık gülbenk okur (dua eder). İbadet ederken, bayramlarda, mutlu zamanlarda ve üzüntülü anlarda ‘gülbenk” ve “tercüman’’ okunarak dua edilir. Alevilikte tüm dualar halkın anladığı anadilde yapılır. Ocak, dede ve bölgelere göre bu dualarda bazı değişiklikler olabilir. Bu dualar kaynağını ilahi bir kitaptan almaz, mürşit ve pirler tarafından hazırlanır bazı duaların yüzlerce yıllık geçmişi vardır. Bölgeden bölgeye doğal olarak dualarda değişiklikler olsa da, genelde tüm Alevi duaları ‘Bismişah’la (Şahımızın adıyla demektir.) başlar ve Hz. Ali ve Bektaşi Veli atıf sözler ile biter. Bu dualardan bazıları şu şekildedir:
18 Muharrem Ayı ve Aşure
Sözlükte “haram kılınan, yasaklanan; kutsal olan, saygı duyulan” anlamlarına gelen muharrem, hicri takvime göre yılın ilk ayıdır. Peygamberimiz muharrem ayını “Allah’ın ayı” olarak nitelendirip bu ayda tutulan orucun faziletine değinmiştir. Muharrem ayının onuncu günü “aşura” diye adlandırılır. Hz. Peygamber bu ayın dokuz, on ve on birinci günlerinde oruç tutmuş; Müslümanlara da bu orucu tutmalarını tavsiye etmiştir.
19 Alevi-Bektaşiler muharrem ayına büyük önem verir. Bu ay boyunca Hz
Alevi-Bektaşiler muharrem ayına büyük önem verir. Bu ay boyunca Hz. Peygamber’e ve onun ehl-i beytine salavat getirirler. Başta Hz. Hüseyin olmak üzere Kerbelâ’da şehit düşenler için mersiyeler ve dualar okurlar. Muharrem ayının ilk on iki gününü oruçlu olarak geçirirler. Bu günlerde Hz. Hüseyin’İn ve evladının Kerbelâ’da susuz bırakılmış olmasından dolayı su içmez, eğlence yapmaz ve kurban kesmezler. Oruçlar tutulduktan sonra on üçüncü günü Kerbelâ olayından sağ olarak kurtulan Hz. Hüseyin’in oğlu Zeynelabidin için şükür kurbanı keser ve aşure kaynatırlar.
Muharrem ayı yetimlerin, fakirlerin, kimsesizlerin korundukları, kollandıkları bir aydır. Bu ayda toplumumuzda aşure pişirerek komşu ve akrabalara dağıtmak yaygın bir gelenek haline gelmiştir.
20 Birlikte Yaşama ve Hoşgörü Kültürü
İslâm dini başta olmak üzere bütün dinler, insanlığın kurtuluş ve mutluluğunu amaç edinirler. Bu bağlamda özellikle evrensel dinlerin temel mesajlarında barış, esenlik ve insanların birbirlerine saygılı olmaları gibi ahlaki hususlar önemli bir yer tutar. Ancak tarihten günümüze dinsel inanç ve farklılıkların zaman zaman çatışma konusu yapıldığı, insanlar arasındaki çekişme, kavga ve nefrete malzeme olarak kullanıldığı da bilinen bir gerçektir. Dinsel inanç ve farklılıkların çatışma konusu yapılması; bireylerin ve toplumların huzuru için ciddî bir tehlike oluşturur.
21 Kur’an’da, insanların birbirlerini tanıyıp anlamaları amacıyla Allah’ın onları farklı toplumlara ayırdığı ifade edilmektedir. Toplumlar arasında tarihten gelen ayrılık ve çatışma noktalarını bir kenara bırakıp birlikte yaşama ve hoşgörü kültürünü, önce dini alanda daha sonra birçok alanda yaşama geçirmek herkesin görevidir.
22 Toplumsal barış ve hoşgörü, günümüzde insanlığın ortak sorunları olarak acil çözüm bekleyen açlık, yoksulluk, işsizlik, çevre kirliliği, doğal afetler, uyuşturucu madde bağımlılığı, terör vs. gibi temel sorunların çözümüne de katkıda bulunacaktır. Artık insanlık tarihte kalması gereken, ama yapay bir biçimde gündeme taşınmak istenen çatışma kültürlerine değer vermemektedir. İslam, genelde insanlar arası özelde ise dinler arası olumlu ilişkilerin kurulmasına, yeryüzünden ayrımcılığın kaldırılmasına, insanlığı tehdit eden ahlakî yozlaşma ve adaletsizliğin giderilmesine önem verir.
23 Hoşgörü ve birlikte yaşama kültürünün gelişip yaygınlaştırılmasında önemli katkıları olan diğer bir unsur ise sufî gelenek ve derin tasavvufî düşüncedir. Dinlerin tarihsel tecrübe içinde kazanmış oldukları katılıkları yumuşatan, onların mesajlarını toplumun bütün katmanlarına taşıyan bu zengin kültür, evrensel birçok projeye veri sunabilecek niteliktedir. Niyet ve düşüncede incitmeme ve incinmeme anlayışına dayanan, pratikte ise yaratılanı yaratandan ötürü sevmeyi prensip hâline getiren bu anlayış insanlık için sevgi dolu bir hayat kaynağıdır
24 Muhyiddin İbn Arabî, Hakîm Tirmizî, İmam Rabbanî, Ahmet Yesevî, Mevlâna, Yunus Emre, Hacı Bektaş Velî vb. şahsiyetlerin hoşgörü ve birlikte yaşama kültürüne katkıları inkar edilemez bir gerçektir. Dünya barışı ve insanlığın mutluluğunu sağlamak için sağlıklı iletişim, diyalog, hoşgörü ve herkesin birbirini anlamaya gerekli önemi vermelidir.
25 Nusayrilik
Nusayriler İslam’ın tasavvuf yorumlarından Alevilik düşüncesine bağlıdırlar. Düşüncelerini ehl-i beyt imamlarından Hasan el-Askerî yoluyla Hz. Ali’ye ve Hz. Muhammed’e dayandırırlar.
Nusayriler Kuranıkerim’i Yüce Allah’ın kitabı olarak kabul ederler. Onun hiçbir değişikliğe uğramadan günümüze kadar gelmiş olduğuna inanırlar. Hz. Ali’nin güzel konuşmalarının mektup ve hutbelerinin bir araya getirildiği Nehcü’l-Belâğa’yı Kuranıkerim’den sonraki temel başvuru kaynağı olarak kabul ederler.
26 Nehcü’l-Belâğa’da Hz. Ali Kuranıkerim’in yerini ve önemini şöyle ifade eder: “Babanın çocuğuna olan borcu, ona güzel bir isim vermek, onu güzel ahlakla donatmak ve ona Kuranıkerim’i öğretmektir.” Bu nedenlerle Nusayrilerde Kur’an’ın öğrenilmesi ve okunması her yetişkin için önemli bir ibadet olarak kabul edilir.
Nusayriler, dini ve dünyevi hususlarda, Kuranıkerim’e bağlı kalarak ehl-i beyt ve on iki imam öğretisini esas alırlar. Peygamber ve ehl-i beytine “Allahümme salli alâ Muhammed ve al-i Muhammed” diyerek salat ve selam getirirler. Nusayriler Allah’ın varlığına ve birliğine, Hz. Muhammed Mustafa’nın onun elçisi ve peygamberi olduğuna şehadet ederler. Nusayriler ve Caferilerin inanç sistemlerinin temelini şu beş esas oluşturur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder