14 Haziran 2020 Pazar

BAHAR KASİDESİ

BAHAR KASİDESİ 
 (Der Medh-i Sultân Murâd Hân Aleyhi'r-rahmeti Ve'l gufrân)
(NESİB)
 Esdi nesîm-i nev-bahâr açıldı güller subh-dem 
 Açsın bizim de gönlümüz sâkî meded sun 
Câm-ı Cem İlkbahar rüzgârı esti, sabahleyin güller açıldı 
 Bizim de gönlümüz açılsın, saki, Cemşid'in kadehini sun. 
 Erdi yine ürd-i behişt oldu havâ anber-sirişt 
Âlem behişt-ender-behişt her kûşe bir bâğ-ı 
İrem Yine Nisan ayı geldi, hava amber kokularına büründü 
 Dünya bir katmerli cennet haline geldi, her köşe bir cennet bağı oldu. 
 Gül devri ayş eyyâmıdır zevk u safâ hengâmıdır 
 Âşıkların bayramıdır bu mevsim-i ferhunde-dem 
 Gül devri, yeme içme günleridir, zevk ve safa zamanıdır, 
 Bu mübarek mevsim, aşıkların bayramıdır. 
 Dönsün yine peymâneler olsun tehî hum-hâneler 
 Raks eylesin mestâneler mutrıbler etdikçe nagam 
 Yine büyük kadehler dönsün, meyhaneler boşalsın 
 Çalgıcılar ahenkle çalarken sarhoşlar dansetsin. 
 Bu demde kim şâm u seher meyhâne bâğa reşk eder 
 Mest olsa dilber sevse ger ma'zûrdur şeyhu'l-Harem 
 Bu zamandır ki akşam ve sabah meyhane, bahçeye gıpta eder 
 Eğer Haremin reisi mest olsa, güzel sevse mazurdur. 
 Yâ neylesin bî-çâreler âlüfteler âvâreler 
Sâgar sunar meh-pâreler nûş etmemek olur sitem 
 Ya çaresizler, aşıklar, başıboş olanlar ne yapsın 
 Ay parçası gibi güzeller kadeh sunarsa içmemek zulüm olur. 
 Yâr ola câm-ı Cem ola böyle dem-i hurrem ola 
 Ârif odur bu dem ola ayş u tarabla mugtenem. 
 Sevgili var, Cemşid'in kadehi var, böyle neşeli bir vakit var, 
 Arif odur ki bu vakitte yiyip içip eğlenmeyi ganimet bilir. 
 (TEGAZZÜL) 
 Zevkı o rind eyler tamâm kim tuta mest ü şâd kâm 
 Bir elde câm-ı lâle-fâm bir elde zülf-i ham-be-ham 
 Lutf eyle sâkî nâzı ko mey sun ki kalmaz böyle bu 
 Dolsun sürâhî vü sebû boş durmasın peymâne hem 
 Her nev-resîde şâh-ı gül aldı eline câm-ı mül 
 Lutf et açıl dahi gül ey serv-i kadd-i gonca-fem 
 Bu dürd ü bu sâfî deme dönsün piyâle gam yeme 
 Kânûn-ı devr-i dâime uy sen de mey sun dem-be-dem 
 Meydir mihekk-i âşıkân âşûb-ı dil-ârâm-ı cân 
 Sermâye-i pîr-i mugân pîrâye-i bezm-i sanem 
 Mey âkili irşâd eder âşıkları dil-şâd eder 
 Seyle verir berbâd eder dillerde koymaz gerd-i gam 
 Mey âteş-i seyyâleder mînâ kadehle lâledir 
 Yâ gonca-i pür-jâledir açmış nesîm-i subh-dem 
 Sâkî meded mey sun bize câm-ı 
Cem ü key sun bize Rıtl-ı pey-â-pey sun bize gitsin gönüllerden elem 
 Biz âşık-ı âzâdeyiz ammâ esîr-i bâdeyiz Âlüfteyiz dil-dâdeyiz bizden dirîg etme kerem 
 (GİRİZGÂH) 
 Bir câm sun Allâh içün bir kâse de ol mâh içün 
 Tâ medh-i şâhenşâh içün alam ele levh u kalem 
 O âfitâb-ı saltanat ol şehsüvâr-ı memleket 
Cem-bezm ü mâtem-mekremet memdûh-ı esnâf-ı ümem 
 Ablak-süvâr-ı rûzgâr-âşûb-ı Rûm u Zengbâr 
 Leşker-şikâr-ı kâm-kâr Behrâm-ı Âferîdûn-alem 
 Pîrâye-i mülk ü milel sermâye-i dîn ü düvel K'olmuş nasîbi tâ ezel tâc-ı 
Ferîdûn taht-ı Cem Hâkân-ı Osmânî-neseb kim münderic zâtında hep İslâm-ı Fârûk-ı Arab ikbâl-i Pervîz-i Acem 
 (MEDHİYYE) 
 Sultân Murâd-ı kâmrân-efsürde vü kişver-sitân Hem pâdişeh hem Kahramân sâhib-kırân-ı Cem-haşem Şâhenşeh-i ferhunde-baht ârâyiş-i dîhîm ü taht Bahtı kavî ikbâli saht İskender-i Yûsuf-şiyem Şâh-ı cihân-ârâ mıdır mâh-ı zemîn-pîrâ mıdır Behrâm-ı bî-pervâ mıdır yâ âfitâb-ı pür-kerem Şâhâne-meşreb Cem gibi sâhib-kırân Rüstem gibi Hem Îsî-i Meryem gibi ehl-i dil ü ferhunde-dem "Dünyâ ve mâ-fîhâ" nedir cennet olursa yâ nedir Lutf eylemek zîrâ nedir yanında bir nakd u selem Cümle hünerden bâ-nasîb sırr-ı aceb sun'-ı garîb Meclisde şûh u dil-firîb cenk edicek şîr-i ücem Gâhî ki ol şîr-i yele hışm ile tîg alır ele Olur cihân pür-zelzele basdıkça meydâna kadem Ol dem ki kasd-ı ceng eder sahrâları gül-reng eder Dünyâyı hasma teng eder olursa Sâm u Güstehem Sürdükçe hasma yek-tene bakmaz silâh u cevşene Yer kalmaz aslâ düşmene illâ beyâbân-ı adem Ey Husrev-i âlî-nijâd vey dâver-i pâk-i'tikâd Ey şâh-ı sâhib-adl ü dâd ey pâdişâh-ı muhterem 
(FAHRİYYE)
 Sen bir şeh-i zî-şânsın şâhenşeh-i devrânsın Ya'nî ki sen Hâkânsın devrinde ben Hâkâniyim Ben gerçi bir bî-hâsılım şâkird-i ders-i müşkilim Hem mekteb-i ehl-i dilim halk olmadan levh ü kalem Sözde nazîr olmaz bana ger olsa âlem bir yana Pür-tumturâk u hoş-edâ ne Hâfızım ne Muhteşem Hâkânîyim ben Muhteşem yanımda serheng-i haşem Hâfız olur leb-beste dem hâmem edince zîr ü bem 
(TAC)
 Nef'î yeter da'vâyı ko dünyâ ile gavgâyı ko Eflâke istiğnâyı ko hâke yüzün sür lâ-cerem (DUA) Kaldır elin eyle duâ buldu kasîden intihâ Şimdi duâ etmek sana hem müstehabdır hem ehem Nice kasîde bir kitâb mecmû'a-i pür-intihâb Her nüktesi Faslu'l-Hitâb her beyti bir genc-i hikem Tâ kim cihân ma'mûr ola geh emn ü geh pür-şûr ola İkbâl ile mesrûr ola ol Husrev-i vâlâ-himem (Dîvân, S. 94-97) Nef'î ( 1572 - 1635 )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

vefk-örnekleri-111

  vefk-örnekleri-111 vefk-örnekleri-111 by Charion Charion