İşte karakter sahibi bir insanın özellikleri
Yardımseverlik
Merhamet
İlkeli olmak
Çalışkanlık
Azim
Saygılı olmak
Bilgelik
Seçicilik
Kararlılık
Sorumluluk
Sadakat
Esneklik
Yeniliğe açık olmak
İç disiplin
İrade
Barışçıl
Bütünü görme
Russel Gough, "Karakteriniz Kaderinizdir" adlı kitabında diyor ki:
"Doğru ve iyi olanı bilmek ile doğru ve iyi olanı yapmak
arasındaki en önemli bağlantı doğru ve iyi olanı yapacak bir karaktere sahip olmaktır. Eğer karakter gelişmemişse tahsil işe yaramıyor."
Unutmayalım; banka hortumlayanlar, devleti soyanlar, rüşvet alıp vatanı çıkar uğruna satanlar, maç satanlar, şike yapanlar, teşvik verenler; birilerini hakir görüp aşağılamakla yükseleceklerini zannedenler hep tahsilli çocuklar...
O yüzden Roosevelt demiş ki:
"Bir insanı ahlaken eğitmeden sadece zihnen eğitmek topluma bir bela kazandırmaktır."
Karakter sahibi olmak, ahlaklı olmaktır.
Ahlaklı olmak doktor, mühendis, öğretmen olmaktan daha önemlidir.
Geçmişe baktığımızda nice bürokratların, doktorların, mühendislerin veya farklı meslek sahiplerinin bu ülkenin maddi ve manevi kaynaklarını nasıl heba ettiğini gördük.
Bu tipler vali, doktor, avukat, yargıç olmuş ama adam olamamış.
Zaten Türk insanın zeka sorunu yok ki. Türk insanının karakter sorunu var.
Bunu düzelttiğimiz anda bu ülkenin önü açılacaktır.
Doktor olalım; ancak yalancı, bencil, kendi çıkarını düşünen, hastası acı çekerken ben bundan nasıl para koparabilirim diye düşünen bir doktor olmayalım.
Amaç karakterli doktor olmak olmalı, en iyisi bu.
Bilimsel bir araştırma, insanların karakter özelliklerine göre dört farklı kategoriye ayrıldığını ortaya koydu.
Bilim insanlarının dünyada 1,5 milyon kişi tarafından yanıtlanan anketlere dayanarak elde ettiği bulgulara göre, insanlar çekingen, ben merkezci, rol modeli ve vasat olarak dört farklı kategoriye ayrılıyor.
Bunun insanların karakter yapılarını bilimsel bir temele göre sınıflandıran ilk araştırma olduğu öne sürülüyor.
Araştırmaya internet üzerinden yapılan dört kapsamlı anketin sonuçları baz oluşturdu. Her biri yaklaşık 400 sorudan oluşan bu anketlere verilen yanıtlardan yola çıkılarak duygusal dengesizlik, şeffaflık, uyum gösterme, dürüstlük ve dışa dönüklük olarak sıralanan beş karakter özelliğine odaklanıldı.
Bu karakter özelliklerinin her biri için algoritmalar kullanılarak, dört farklı "küme" oluşturuldu.
Bilim insanlarının tespit ettiği bu kümeler içinde diğer insanlar tarafından en fazla sevilme ihtimali bulunanlar "rol modeli" kategorisinde yer alanlar.
Araştırmanın liderliğini yapan ABD'deki Northwestern Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Luis Amaral, yaşlıların ve kadınların "rol modeli" kategorisinde yer alma ihtimallerinin daha yüksek olduğunu söyledi.
Amaral, "Bu kişiler, güvenilir ve yeni fikirlere açık insanlar. Bir işi teslim etmek için bu kategorideki insanlar ideal aday olur" dedi.
Her kategorinin özellikleri neler?
Vasat: Duygusal dengesizliği yüksek ve dışa dönük kişiler. Ancak çok şeffaf değiller. Bu kategoride erkekten çok kadınların yer aldığı belirtildi.
Rol modeli: Duygusal dengesizliği az ancak diğer karakter özellikleri açısından yüksek. Yaşla birlikte rol modeli olma ihtimali de doğru orantılı bir şekilde artıyor. Kadınların, erkeklere kıyasla bu kategoride olma ihtimalleri daha yüksek.
Çekingen: Duygusal olarak istikrarlı ancak şeffaf ve dengesiz değiller. Dışa dönük kimseler olmadıklarını söylemek mümkün. Ancak uyum gösterme ve dürüst olma özelliklerini taşıyorlar.
Ben merkezci: Çok dışa dönük ancak şeffaflık, uyum gösterme ve dürüstlük konusunda ortalamanın altında kalıyorlar. Araştırmaya imza atan bilim insanlarından biri, bu kategoriyi "Bu kişilerle birlikte zaman geçirmek istemezsiniz" sözleriyle tarif ediyor.
Zor İnsanlar
İster iş yeri olsun, ister eviniz olsun veya ilişkiniz, zor bir insan ile beraber iseniz, “zor insan” istemediği sürece onu değiştirmeniz mümkün değildir. Ancak her türlü iletişimin etki ve tepkiden oluştuğunu hatırlayabilir ve aklınızda tutabilirseniz, “zor insan”lara vereceğiniz tepkileri değiştirmeyi deneyebilirsiniz. “Zor insan”, kendisi durumu algılamak istemediği ve kabullenmediği sürece değiştirilemez. Temelde yapılması gereken, başarabiliyorsanız, daha akıllıca davranarak, içinizde ve dışınızda verdiğiniz tepkileri kontrol ederek ve/veya değiştirerek, “zor insan”ın geçici bile olsa farklı bir tepki vermesini sağlamaktır.
Ve unutmayınız ki “her şey kolay olmadan önce zordur” (Thomas Müller).
Bilimsel olarak farklı kişilik tipleri ve bozuklukları saptanmış olsa da burada bundan biraz uzaklaşarak, insanları zor, kolay ve normal olarak üç kalıba alarak incelemek bir parça daha algımızı kolaylaştırabilir.
Zor İnsan (saldırgan tip)
Bir başka anlamla saldırgan davranış biçimine sahip davranış biçimidir.
Temelde kendi gereksinimleri ile ilgilenen ve bu sırada çevresindeki insanların önceliklerini ikinci plana iterek onları incitebilen bir yapıya sahiptirler. Çevrelerinde bir şey ters gitmeye başladığında, tersliğin veya olumsuzluğun başkalarının davranış ve/veya hatalarından kaynaklandığını düşünen kişilerdir. Bu nedenle zor insanlardan uzak durulmaya çalışılır, çok yakın temasa geçmekten kaçınılır.
Çok enerjik ve canlı bir davranış içinde olmalarına karşın, ilişkilerinde bu özelliklerini yapıcı olarak kullanmayı beceremezler. Kendi sert ve saldırgan tutumları ile güçlü kişilik izlenimi yaratmaya çalışırlar. Bu baskın tavır, zor insanın haksız olduğunu bilmesine rağmen çevresinin karşı bir davranış sergileyememesine neden olur veya çevresi bu gücü ve/veya enerjiyi göremez.
Zor insan da bu nedenle daha zayıf ve boyun eğen kişilikleri çevresinde tutmaya çalışır. Eleştirilme veya küçük düşmeyi hiç sevmeyen zor insan, bu davranışları sık sık sergiler.
Son derece baskın ve otoriter bir karaktere sahiptir. Bu nedenle etrafındaki diğer insanları küçük düşürme çabalarını, o kişi ile yalnızken değil, çok kişinin tanıklık edebileceği yerlerde sergiler.
Zor insan ile aynı çatı altında yaşayan ve çalışan insanlar, büyük bir stres altındadırlar. Çünkü her an bir olay çıkabileceğini, suçlanabileceklerini düşünüp kendilerini stres altına sokarlar. Zor insan ise, çevrelerindeki insanların her an bir şey olacağını bekliyor olmalarından neredeyse keyif alır. Çünkü bu duygular, zor insanın egosunu besleyip, kendisini daha otoriter ve güçlü hissetmesini sağlar. Dolayısıyla zor insanın çevresindeki herkes gerekmedikçe zor insan ile kontak kurmamaya çalışır. Diğer taraftan bu tutum, zor insanın kendisini farklı ve özel hissetmesine hizmet eder. Sonuçta bir kısır döngü içine girmiş olan zor insan daha da saldırganlaşarak davranışlarına devam eder.
Kolay İnsan (boyun eğen tip)
Çevresinde pek çok kişi tarafından kolayca kullanılabilen ve bunun karşılığında da kendi ihtiyaçlarını ikinci plana itebilen kişiyi tanımlar. Temelde bir özgüven sorunu yaşamaktadır. Kendisi ile barışık olamamasının altında, kendi özsaygısının olmaması, kendine güvenememesi yatmaktadır. Zor insanlarla karşılaştığında, kendine olan öz güveni daha da sarsılır. Aslında bulunduğu konumdan ve kullanılıyor olmaktan (bilincinde olabildiği sürece) dolayı kendisine karşı çok kızgındır. Kendisine değer vermediğinden, başkalarının da kendisini ciddiye almadığını düşünür. Girişimci bir karakter sergileyemez. Kırgındır. Önceliklerini, isteklerini, duygularını gizlemeye çalışır.
Yetersiz oldukları, başarısız oldukları konularda, kendi içlerinde büyük çatışmalar ve korkular yaşamalarına karşın, bunu etraflarına fark ettirmemek için büyük bir çaba sarf ederler, sanki her şey yolundaymış gibi davranmaya çalışırlar.
Ve zor insan için çok kolay bir lokma oluştururlar, hele de konu ortamda ters giden bir şey olduğunda çevresinde suçlayacak birini arayacak olan zor insan için. Asosyal bir tutum içindedirler, pek çok şeyi hak etmediklerini düşünürler, kendilerini iş yerlerinde geri çekerler, evlerinde sesiz kalmayı tercih ederler.
Başkalarının kendilerini takdir etmelerinden utanırlar, fark edilmek gibi bir endişeleri yoktur. Zamanlarının büyük bir kısmında başkalarının söyledikleri şeyleri yapmakla meşguldürler. İlk başta uyumlu ve sessiz tavırları ile çevrelerinde sempatik görülseler de, genelde çevreleri bu tip insandan çabuk sıkılırlar.
Özgüvenli İnsan (norm)
İlişkilerinde daha demokrat olan, sadece kendi haklarını değil, başkalarının da haklarına değer veren insandır. İnsanlarla kendisini eşit konumda hissetmekten hoşlanır, insanlara yukarıdan veya aşağıdan bakmayı sevmez, aynı göz hizasında olmayı tercih eder. Hedef koyabilmeyi ve etik olarak bu hedefe ulaşmak için mücadele etmeyi sever. Hedeflerine ulaşmada istikrarlı, ve mücadelesi uzun vadelidir. Hem kendi kişiliğine hem de hedeflerine sadık insanlardır. Zorluğu olumsuzluk olarak algılamaz ve kontrollü olarak risk alabilmeyi bilir. Başarı ve yenilgilerini kabul edip bunlardan dersler alır. Açıktır, iletişim kurabilir, geri dönüşleri değerlendirir. Gerektiğinde ortak hedefler belirleyebilir. Bencil değildir.
Zor ve kolay insanlar, aslında uğraş vererek zaman içinde bazı özelliklerini değiştirip norma yaklaşabilirler. Bunun için gerektiğinde destek alamayı bilmek, kısa ve uzun vadeli hedefler belirlemek gerekir. Belki zor bir adımdan önce daha küçük bir adımı başararak, öz güven sağlanması ve daha motive olunması mümkün olabilir. Bu değişim sürecinde her bir başarı ödüllendirilmelidir.
Davranışlarınızda bir sorun olduğunu düşünüyorsanız, hangi olumlu ve olumsuz yanlarınızın olduğunu tespit etmeye çalışarak başlayabilirsiniz. Kendi kişiliğinizde hangi özelliklerinizin sizi kısmen “zor”, kısmen “kolay” kişilik yaptığını bulabilirsiniz. Bu sizler için iyi bir başlangıç olabilir.
Bundan sonraki aşama "hayır” demeyi öğrenmek olacaktır. Pek çok psikoterapi tekniğinde iltifat ve eleştiri kabul etme egzersizleri vardır. Rahatsız olduğunuz şeyleri, karşınızdakini kırmadan, uygun bir ortamda, belki hemen olaydan sonra değil ama bir süre sonra dile getirmeyi denemelisiniz. Karşınızdaki ile empati kurarak, yapacağınız eleştirinin nasıl algılanacağını düşünmelisiniz.
Eğer zor bir insan ile beraberseniz
- Yargılardan kaçının, gerçeklerden bahsederek ayrıntıya girin
- Bu durumda kendinizi nasıl hissettiğinizi açıklayın
- Çözüm önerin yada karşınızdakinden bir çözüm önermesini isteyin
Bir konuşmada, ( “kulaktan kulağa” oyunu oynadığınız günleri hatırlayınız.)
- Ne söylemeyi planladınız?
- Gerçekte ne söylediniz?
- Ne söylediğinizi düşünüyorsunuz?
- Karşınızdaki gerçekte ne duydu?
- Ne duyduğunu düşünüyor?
- Ne algıladı?
diye düşünmek iletişimin daha doğru ilerlemesine yardımcı olacaktır.
Çatışma / Anlaşmazlık yaşamın her aşamasının doğal bir parçasıdır
- BUNU KOLAYLAŞTIRMANIN YOLLARI
- Bireyler arasındaki farkları anlayıp kabullenmeyi öğrenmek
- Acele karar yerine başkalarının sözlerinin bitmesini beklemek
- Ön yargılardan kurtulmak (özellikle sık sık tartıştığınız insanlara karşı)
- Olaylara karşınızdakinin açısından bakabilmek
- Her zaman aynı görüşte olmak gibi bir baskı altında olmamak
- Anlaşmazlıklar karşısında öfkeye, güvensizliğe, ya da savunmaya kapılmamak
- Karşı tarafın düşüncelerini açıklayabilecekleri özgüvenli ve tekrarlayan ortamlar yaratmak
- Anlaşmazlık çözüldüğünde konu ile ve çözüm yolları ile ilgili dersler çıkarabilmek
Burada sözler kadar, tonlamaların ve vücut dilinin/mimiklerin ne kadar önemli olduğunu hatırlamak gerekir. Çok kabaca sözel bir iletişimin % 60’dan fazlası vücut dilidir.
Peki nasıl bir etkin dinleyici olabilirim diye düşünüyorsanız…
- Söylenenlere odaklanın
- Konuşmacının haklı olsa da, olmasa da kendi görüşlerini ifade etme hakkının olduğunu unutmayın
- Karşınızdakinin ne söyleyeceğini tahmin etmekten kaçının
- Mesajı kendi sözcüklerinizle tekrarlayın ve soru sorarak geri bildirimlerde bulunun
- Konuşmacının beden diline dikkat edin
Konuşmamda nasıl daha anlaşılabilir olabilirim diyorsanız…
- Söylemek istediklerinizi kesin bir dille anlatabilmeyi hedefleyin
- Dinleyicinin yüz ifadesi ve beden diline odaklaşın
- Net ve öz ifadeler kullanın, yanlış anlaşılmalara imkan vermeyin
- Uygun bir dil kullanın
- Geri bildirim isteyin ve bunları etkin olarak dinleyin
- Beden dilinizin sözcüklerinizi destekliyor olmasına izin verin
- Anlaşılabilir, hızlı olmayacak tarzda konuşun
Normal düşünen, özgüveni olan bir insan olarak bazı haklarınız olduğunu unutmamalısınız.
- İsteklerinizi (uygun zaman, ortam ve tarzda) dile getirebiliyor olmalısınız, bu sizin en doğal hakkınız olduğu gibi bu taleplerin kabul görmüyor olması veya reddedilebilmesi de karşınızdaki için en doğal haktır.
- Bir birey olarak kendi adınıza seçim yapmak ve karar vermek hakkına sahipsiniz, ancak bir aile veya kurum olarak bazen sizin seçim ve kararlarınızda diğer bireylerin de farklı seçim ve karar hakları olduğunu bilmelisiniz. Seçimleriniz veya kararlarınız da hatalar yapabilirsiniz, ancak bunları kabul etmek ve bunların getireceği sorumlulukları üstlenmeyi bilmek de gerekir. Ve bunlardan ders alıyor olabilmelisiniz.
- Kendi görüş ve duygularınızı benimsemek ve isterseniz karşınızdakilerle paylaşmak hakkına sahipsiniz, ancak karşınızdan bunlara tam itaat ve katılım bekleyemezsiniz.
- Hata yapma hakkınız vardır, ama başkalarının da hata yapma hakkı olduğunu hatırlamalısınız. Ancak hatalarınız konusunda bütünü olduğunuz ailenizin ve/veya iş yerinizin eleştirilerine de açık olmanız ve onları dinleyebilmeniz gerekir.
- Her şeyi bilmek zorunda değilsiniz. Bu başarısızlık veya cehalet anlamına gelmez, cehalet bilmemekte değil, öğrenmemektedir.
- Yardımsever olabilirsiniz. Başkalarının sorunlarına müdahale etmek veya diğerlerine yardım etmek, yardım isteğinde bulunulsa da sizin kararınızdır. Günün birinde sizin de yardıma ihtiyacınız olabileceğini düşünüp yardım edebilirsiniz veya yardım etmeyi reddedebilirsiniz.
- Her konuda her zaman aynı fikirde olmayabilirsiniz. Fikir değiştirme hakkınız vardır. Ancak konu başkalarını da ilgilendiriyorsa, onlara da bilgi vermek nezaketini göstermelisiniz
- Özel yaşam hakkına sahipsiniz. Koşullar ne olursa olsun, herkesin yalnız kalabileceği bir zamana ve mekana gereksinimi vardır. Bu istek çoğunlukla mutsuzluk veya egoistlik olarak algılansa da, çevrenizdekilere bunu açıklayıp/bilgilendirip onları rahatlatmalısınız. Ve karşınızdan gelen bu talepleri de kabul edebilmelisiniz.
- Başarılı olma hakkına sahipsiniz. Başkalarına haksızlık ederek üstünlük sağlamadığınız sürece yaptıklarınızla gurur duyabilirsiniz.
- Kendinizi istediğiniz şekilde değiştirmeye hakkınız vardır, ancak aynı hakkı başkalarına da vermeniz gerekir.
Kolay insan, kendisini yaşamın akışına bırakmıştır daha çok kadercidir. Arkasına yaslanıp olacakları bekler. Aslında bu davranış şeklinin işleri daha da zorlaştırdığını görmesine rağmen, bir şeyleri değiştirmeyi denemez. Öz güvenli insan ise, ne istediğine karar verir, planını yapar ve yola çıkar. Şansını dener, hata yapabilir, ancak bunlardan ders almayı bilir ve toparlanıp yoluna devam eder.
«oyuna katılmazsanız, asla kaybetmeyeceğiniz doğrudur – ama asla kazanamazsınız da»
Ursula Markham (Zor insanlarla başa çıkma yolları…)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder