YÜZ OKUMA ALFABESİ
Gözler yalan söylemezmiş; ama yüz okuma sanatına bakılırsa yüzünüzde gözler haricinde yalan söylemeyen onlarca bölge ve çizgi var.
Dudaklarınızın sakladığını kaş biçiminiz, göz şekliniz ya da alnınız ele verebiliyor.
Ağzınız kalbinizin tertemiz olduğunu söylese de kulaklarınız veya çene yapınız onu yalancı çıkarabiliyor.
Gerçek kimliğimizin kendini görünür kıldığı, zihinsel/ruhsal varlığımızın fiziksel bir niteliğe kavuştuğu yüzümüz duygularımızın ve sağlık durumumuzun kendisini aşikar ettiği ilk yer.
Yani yüzümüz okunmayı bekleyen bir kitap gibi...
Yüzünüzün şekli, bakışlarınızın derinliği, dudaklarınızın rengi; duygusallık düzeyiniz, yalana meyletme ihtimaliniz, problemleri çözme yollarınız, ne kadar paragöz olduğunuz, hırslarınız, tutkularınız ve iletişim becerileriniz gibi pek çok karakter özelliğine dair ipuçları veriyor.
Antik Çin’de ve Antik Yunan’da kullanılmaya başlanan ve günümüzde de popülerliğini sürdüren yüz okuma sanatıyla yüz çizgileriniz, kulaklarınız, çeneniz, dudaklarınız sizin hakkınızda pek çok doğruyu gün yüzüne çıkarıyor.
Doğu kültüründe ‘ilm-i sima’ diye bilinen, bugün ‘fizyonomi’ olarak adlandırılan yüz okuma sanatı günümüzde iş dünyasında, emniyet kuvvetlerinde, istihbaratta, psikolojide ve iletişim alanında kişileri tanıma ve karakterleri analiz etme işinde kullanılıyor.
Ancak yüz okuma sanatı, azaların belirli özelliklerine kabataslak bakarak kişinin karakter yapısının çözüleceği ve çeşitli saptamalar yapılabileceği anlamına gelmiyor.
Bu alanda eğitim gören fizyonomi uzmanları yüzün her bir bölgesini teker teker inceleyip analiz etmek yanında, organların bütünsel duruşunu da değerlendirme kapsamına alıyorlar.
Aynı zamanda bir yüz okuyucusu olmak için coğrafi ve iklim koşullarının, kalıtımın, gelişimin yüz şekli ve organları üzerinde oynadığı rolü de hesaba katmak gerekiyor.
Yani yüz okuma sanatı, kısıtlı kurallarla hemen sonuç alınan basit bir yöntem olmanın ötesinde, içinde pek çok değişkeni barındıran zorlu bir uygulama alanı.
Fizyonomiyi bir tür fal veya tahmin aracı olarak görmek de hatalı. Geçen yüzyılda yapılan istatistiksel verilere göre yüz okuyarak yapılan karakter tahlillerinde %93 oranında doğruluk saptanmış.
Yıllarca süren deneylerin ortak sonuçları ve istatistiksel veriler ışığında en son halini almış bu alan. Aynı zamanda unutulmaması gereken bir nokta var.
Fizyonomi uzmanlarına bakılırsa fizyonomi, çevrenizdeki insanların sizin gerçek karakterinizi belirleyebilecekleri ve davranışlarınızı kestirebilecekleri anlamına gelmiyor.
Bu alan diğerlerinin sizi nasıl gördüğünü, yani dış dünyada nasıl algılandığınızı anlamanıza imkan veriyor sadece. Karşınızdakinin birkaç yüz çizgisine bakarak onun bir düzenbaz olduğuna karar vermek ya da size düşmanca hisler beslediğine kanaat getirmek gibi peşin hükümlerden de olabildiğince kaçınmak gerekiyor.
Aksi takdirde yanlış değerlendirmeler neticesinde çevrenizdekileri daha iyi tanımak yerine onları birer birer kaybetme tehlikesi yaşayabilirsiniz.
Yüz Okumanın Tarihçesi Antik çağlardan beri binlerce yıldır bilgeler yüz özelliklemizin kaderimizi veya karakterimizi belirleyip belirlemediğini merak ettiler. Bu anlamda bir insanın yüz özelikleriyle yaşam çizgisi arasında bir korelasyon olup olmadığını anlayabilmek için yapılan çeşitli çalışmaları bir araya getirdiler.
Aristo, Antik Yunan’da fizyonomi üzerine bir kitap yazdı ve yüz, beden ve sesin fiziksel özelliklerini inceledi. Homer ve Hipokrat pratik felsefenin antik bir yöntemi olarak yüz okuma hakkında yazılar yazdılar. Ortaçağ’da fizyonomi astrolojiyle birleştirildi ve ilahi sanatların bir parçası haline geldi. Doğu kültüründe de kendine yer bulan yüz okuma, Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın, 1756 yılında yazdığı Marifetname’sinde de karşımıza çıkmaktadır. 18. ve 19. yüzyıllarda Avrupa’da potansiyel suçluları bulabilmek için krimolojiye ait bir çalışma alanı olarak kullanılan fizyonomi, 20. yy’a gelindiğinde halk arasında yaygın olan bir batıl inanç olarak görülmeye başlandı. Bugünse psikanalizde, istihbaratta, yönetimde ve iletişm alanında etkili bir kaynak olarak kullanılıyor.
YÜZ OKUMA ALFABESİ
Yüzün hangi bölümünün büyüklüğü, küçüklüğü ve biçimi neye işaret eder, öğrenmek isteyenler için ayrıntılı bir kaynak sunuyoruz size. İşte karşınızdakinin sizi nasıl algı-ladığını için anlamak için yüz okuma alfabesi. ALIN Geniş: Entelektüel, hayal gücü kuvvetli Normal: Dengeli, yetenekli Açık: Sosyal, paylaşımcı, eli açık Dar: Çok dikkatli, dakik, rakamlarla arası iyi Dörtgen: İyi kalpli, alçak gönüllü, asil Dik: Bağımsız Yuvarlak: Hınçlı, çabuk sinirlenen Aşırı enli: Kibirli, övünmeyi seven Bombeli: İnisiyatif sahibi, uyumlu Çökük: Zorluklara karşı direnci olmayan, ürkek Aşırı küçük: Cimri, çabuk sinirlenen Kırışıksız ve düz: Kibarlığa yatkın, dış görünüşe önem veren, süslü KAŞLAR Kalkık: Dinamik, hırslı, kolay sinirlenen Düz: Rahatına düşkün, iyimser, dünyayla barışık Geniş: Ufku geniş, güvensiz, hassas Uzun: Güçlü, dirençli Aşağıya doğru inen: Ters, hoşgörüsüz, kendisinden başka hiçbir fikri kabullenmeyen Kısa: Sakin karakterli, duygusal, aktif İnce: Esnek, başarılı, kolay pes eden Çalı gibi: Güçlü yaradılışlı, başarılı Kalın ve siyah: Dürüst, alçak gönüllü Burnun üzerinde birleşen: Çabuk sinirlenen, cimri, dengesiz, maceracı Kalın, aşağı doğru kavisli: Hayal gücü kuvvetli Gözlere yakın, hilal şekilli: Ters, başına buyruk Kavisli ve yüksek: Hayat aşkıyla, enerjiyle dolu Aşağı doğru: Centilmen, sahiplenici, ciddi ilişkiler yaşayan GÖZLER Çukur: Ciddi, gizemli, zaman zaman gaddar, sezgileriyle hareket eden Burna yakın: Konsantrasyonu kuvvetli, titiz, kararlı Büyük: Açık, kibar, sözüne güvenilir, tembel Küçük: Odaklanmış, özel, cesareti ve iradesi zayıf Ne büyük ne küçük: Asil karakterli Patlak: Hevesli ve meraklı Parlak: İhtiraslı Dış uçları aşağı doğru: Empati yeteneğine sahip, problemleri öngörebilen; bu nedenle de hayal kırıklığına uğramayan, merhametli Göz rengi: Koyu kahve veya koyu mavi: Güvenilir, ciddi Koyu gri: Cimri Gri: Sadık Yeşil: İsabetli karar veren, kinci ve son derece kıskanç Kahverengi: Diğerlerini düşünen, uysal ve uyumlu, zaman zaman sadakatsiz ve işler istedikleri gibi gitmeyince de çabuk sinirlenen Kestane rengine yakın: Dengeli Kurşuni mavi: Şair ruhlu, romantik, pratik işlerde başarısız, hayalci ve dalgın Siyah-kahverengi-yeşil: Enerjik. Siyah: İhtiraslı, ateşli, coşkulu, kurnaz Mavi: Hassas, çevresi tarafından çok sevilen, çevrenin sevgisine ve takdirine bel bağlayan, üstlendiği vazifelere pek düşkün olmayan Göz Kapakları Görülebilen göz kapakları: Verdiği sözü tutan, ilişkilerde samimiyete ve sadakate önem veren, karşısındaki kişilere karşı da aynı beklenti içinde olan Az görülebilen göz kapakları: İlişkilerde bağlılığa da bağımsızlığa da eşit derecede önem veren, dengeyi sağlamayı bilen Görünmeyen gözkapakları: Çok iyi odaklanabilen, kişisel özgürlük alanına çok önem veren ve buna saygı gösterilmesini isteyen Aşırı büyük gözkapakları: Ciddiyetsiz, düşünmeden hareket eden Alt göz kapakları sarkık: Alkole meyilli BURUN Dar: Kontrolcü Geniş: Kendine güveni tam, iyi bir lider Dolgun: Güçlü, inatçı, cömert ve sabırsız Küçük ve kısa: Kibirli, cimri, kötü kalpli Dışa doğru: Lider ruhlu, idare etmeyi seven ve temsilci ruhlu Düz ve kalkık: Şehvetli, ihtiraslı Kambur: Barışçı, cömert, eli açık İçe doğru: Yardımlaşmayı seven, girişken Sivri: Çabuk sinirlenen, meraklı Uzun, ağza kadar uzanmış: Cesur, kahraman, akıllı, adil Geniş ve düz: Sosyal ama kararsız Burun deliklerinin duvarları kalın: İyi kalpli Burun deliklerinin duvarları ince: Hırçın Burun delikleri geniş: Sinirli Dairevi burun delikleri: Alçakgönüllü Burnun alınla birleştiği yer çökük: Şehvetli DUDAKLAR Geniş ve düşük: Cömert Kısa ve kalkık: Gururlu Büyük: Cesur, savaşçı ruhlu Ensiz, büyük: Hilekar, yalancı Aşırı büyük alt dudak: Tembel İnce, ensiz: Şan ve şöhret tutkunu Kalın ve kalkık: Ağzı kalabalık Birbirine çok yakın ve sıkışmış: İtici mizaçlı, geçimsiz Kalın, sarkık: Zevke ve eğlenceye düşkün İnce ve düşük: Öz konuşan Üst dudak ve damak önde: Huysuz ve kavgacı ÇENE Geniş: Otoriter, dediğim dedik Aşırı enli, dörtgen: Acımasız, enerji dolu, kaba Aşırı yuvarlak: Enerji dolu Dar: Yumuşak başlı İkiye ayrılmış: Kararsız İleriye doğru çıkık: İnatçı, hoşgörüsüz Gamzeli: İnatçı Keskin uçlu: Çabuk sinirlenen Yukarı doğru eğik: Zevkine düşkün Küçük: Kararsız, tereddütlü YÜZ ŞEKLİ Enli, etli ve yuvarlak: İyi kalpli Aşırı uzun: Kibirli, kendini beğenmiş Çökük: Kötü ahlaklı Düz şekilli: Ters, başına buyruk ve bazen zalim Kemikli ve kare: Tedbirli, zaman zaman acımasız, sert, baskın karakterli Şişman: Maddiyatçı, eğlenceyi seven ve rahatına düşkün Uzun ve oval: Aptal, kendini beğenmiş Aşırı küçük: Bayağı Keskin hatlı: Alçak hislere yatkın Küçük: Cesaretsiz ve iradesiz Balon şekilli: İyi kalpli, alçak gönüllü Uzun, dikdörtgen: Asil Kemikli: Çalışmayı seven, ürkek Üçgen: Az duyarlı Zayıf: İhtiyatlı, derin düşünceli Seyrek sakallı: Dengeli BAŞ Büyük: Hassas Uzun, sivri çene ve sivri kafa: Yalancı, yaltaklık etmeye yatkın Küçük: Duyarsız, hoyrat, incitici Yukarı doğru ensiz: Pişkin ve yırtık SAÇ RENGİ Sarı: Cesur Bal rengi: Soğuk Kızıl: Kurnaz Siyah: Korkak Divan Edebiyatı’nda Yüz Okuma Sanatı ve Kıyafetnameler Dış görünüşü, göz, saç rengini inceleyerek insanların huylarına dair çıkarımlar yapan bilim Osmanlı’da “İlmü-I kıyafet’ül beşer” ve “İlmü’l feraset” adıyla anılır. Öte yandan, dış görünüşün iç dünyayı yansıtacağı fikri, Divan edebiyatında “kıyafetname” denilen metinlerin hazırlanmasına yol açmıştır. XV. yüzyılda yaşayan Akşemsettin’in küçük oğlu Hamdullah Hamdi’nin Kıyafetname’si bu eserlerin en bilinenidir. XVIII. yüzyıl ozanı İbrahim Hakkı’nın Marifetname’si ise oldukça meşhur başka bir kıyafetnamedir. Kıyafetnameler, kumral, siyah saçları, siyah gözleri över. Bu özelliklere sahip kişilere akıllılık, sabır, zekâ gibi nitelikler yakıştırır. Küçük başı akıl azlığına, büyük başı zekiliğe, uzun dili budalalığa işaret gösterir. Parmaklar, dişler, burun, dil, dudaklar, tırnaklar, kulaklar, benler, saçlar, hatta tüyler, renk, şekil, kalınlık ve incelik bakımından anlamlandırılır. Kıyafetnamelere göre güzellik öğesi sayılacak pek çok özellik ise sakıncalar taşır. İri dalgalı saç inatçılık, kıvırcık olan saç da koyun gibi bir bağlılığa işarettir. Ucu kalkık burun hayalcilik ve gurur göstergesidir. Kıyafetnamelerin söylediğine göre benler bile büyüklükleri, bulundukları yere göre birçok karakter özelliğine ipucu olurlar. Mesela sağ şakaktaki et beni, kararsızlığı; alnın sağ yanındaki ben, güçlü bir belleği ve hızlı kavrayışı, uzun ömrü; alnın solundaki ben, dengeliliği; iki kaş arasında sağda ben, aşka düşkünlüğü, hoşsohbetliliği, iyi bir geleceği; iki kaş arasında solda ben, mantıkla iş görmeyi, duygululuğu; göz kapağındaki ben, hassas bir mizacı; gözün alt kapağındaki ben, meraklı ve kuruntulu bir yaradılışı gösterir. Fizyognomi (Vücut Okuma Sanatı) Vücut Dilinin ABC’si Karşımızdakini sadece sözlerle değil, vücut dili ile de değerlendiririz. İşte size bu dili doğru konuşmak için rehber niteliğinde pratik öneriler. Sözden önce hareket vardı. Evrende ilk nefes alışımız bundan milyonlarca yıl öncesine dayanıyor. Dil denen iletişim mucizesi ise insanın varolmasından bir hayli sonra gelişti. Bu durumda insanların birbirleriyle iletişim kurmaları için tek yol vardı, o da vücut dilini kullanmak. İnandırıcı olmak için vücut dilini doğru kullanmak şart! Vücut dili günümüzde bambaşka bir önem taşıyor. İnsan insanı sadece ağzından çıkan sözlerle değil, vücut hareketleriyle de değerlendiriyor ve yargılıyor. İnandırıcılık derecesi artık sadece sözlerimiz ve sözlerin anlamında öte, sözleri hangi hareketlerle sunduğumuza da bağlı. Vücut dili artık bu yüzyılda herkesin bilmesi gereken bir iletişim sanatı haline geldi. Karşınızdakine doğru mesajı gönderebilmek için aşağıdaki başlıkları göz önünde bulundurmak şart. İş görüşmesine gittiniz ve elinizi ayağınızı koyacağınız yeri bilemiyorsunuz. Sorun etmeyin! Bir sonraki görüşmeden önce beden dilini nasıl kontrol edeceğinizi öğrenmek için videoya tıklayın! Etkileyici bakın! Vücut dili için en önemli organlar sırasıyla gözler, eller, ağız, omuzlar ve bacaklar. Bunun dışında burun kıvırtmak, dil çıkartmak, göğüs bölgemizi hareket ettirmek gibi küçük detaylar da çok önemli. Kısık gözlü bakışlar insana şüpheyi, açık gözler merakı, derin bakışlar dikkati, eğik bakışlar üzüntüyü anlatır. Göze bağlı olarak kaşlar da hareket edecektir. Kaş çatmak o insana kızdığınızı anlatır, kaşlarınızı bir hilal şeklinde kaldırmak karşınızdakine meraklı olduğunuz izlenimini bırakır. Dikkat etmeliyiz, gözlerimiz karşısındakini dinlerken veya siz karşınızdakine bir şey anlatırken asla boş bakmamalı. Karşınızdakini gözlerinizle çok iyi etkileyebileceğinizi asla unutmayın. Vücut Dilimizi İyi Kullanmak için Tüyolar Vücut dilinin gelişim nedeninin hayvanlarla kurulan iletişim ile bağlantılı olup olmadığı uzun yıllardır tartışılıyor. Vücut dilini üreten başlıca etmenler arasında genetik eğilimler ve çevresel etkiler de sayılıyor. Hayatında hiç gülümseme görmemiş kör bir çocuk gülümseyebiliyor. Vücut dilinin daha gelişkin biçimi olan jestlerse genellikle fark edilmeden çevresel etkilerle ortaya çıkıyor. Vücut dili bire bir iletişimde son derece önemli ancak grup içi iletişimde vücut dili daha büyük önem kazanıyor. Bir topluluğa karşı konuştuğunuzda siz düşüncelerinizi sözlerle ifade ediyorsunuz. İzleyicilerse daha büyük grubu oluşturmalarına karşın sizinle iletişmlerini vücut diliyle sağlıyorlar. Vücut dili özellikle kur yaparken, potansiyel partnerinizi etkilemek için bilinçsizce ortaya çıkıyor. Pek çok zaman da işe yarıyor. Bu kadar gerekli, gereksiz açıklama yaptıktan sonra şimdi size karşınızdakinin hangi hareketinin ne anlama geldiğini ve de bunlara karşı nasıl pozisyon almanız gerektiğini anlatacağım ki, bu bilgi derhal çevrenizdekileri çözmenize ve de gerekli önlemleri almanıza yardımcı olacak. İnanmıyor musunuz? O halde deneyin görün... - Elleri belinde ayakta duran bir kişi nedensiz de olsa kavga çıkarmaya hazırdır. Aman ondan uzak durun. - Karşınızda bacak bacak üstüne atmış biri varsa ve de üstteki bacağını sallıyorsa, bu onun sıkıntıdan ölmek üzere olduğunu gösterir. Derhal espri patlatmaya başlayın. - Başını iki elinin arasına alma, gözleri aşağıya doğru bakma da sıkılmanın göstergesidir. Hemen konu değiştirin. - Kollarını göğüs hizzasında kavuşturmuş kişinin savunmasız halde olduğunu anlayabilirsiniz. Ona kabul ettirmek istediğiniz her ne varsa hemen harekete geçin. - Çenesini tutan bir kişi büyük bir olasılıkla kafasında değişik değerlendirmeler yapıyordur. Bu durumda sizi dikkatle dinleyemeyeceğine göre, ona çok önemli meselelerden söz etmeyin. - Burna hafif dokunma veya hafifçe ovma; geri çevirme, şüphe, yalan söyleme anlamına gelir. Karşınızdakine palavra sıkıyorsanız buna hemen son verin. Eğer konuşan oysa yalancılığını yüzüne rahatlıkla vurabilirsiniz. - Karşınızda ellerini oğuşturan kişinin sizden bir beklentisi var demektir. Bu beklentiyi tahmin etmeniz pek de zor olmayacaktır. Eğer olumlu cevap veremeyecekseniz ortamdan hemen sıvışın. - Otururken hafif kaykılmış, ellerini başının arkasında birleştirmiş, bacak bacak üstüne atmış bir kişi kendine güvendiğini ve karşısındakine üstünlük tasladığını gösterir. Eğer gıcık olduğunuz biriyse zekice sataşmalarla bu özgüveni bir anda ortadan kaldırabilirsiniz. - Yana hafif eğilmiş baş anlatılana ilgi gösterildiğini ifade eder. Bu durumu iyi değerlendirin, konuşmanızı sürdürüp ortamın keyfini çıkarın. - Çenesine hafif hafif vuran birinin bir karar verme aşamasında olduğunu anlayabilirsiniz. Hakkınızda hayırlı olmayacaksa onu bu düşüncelerden uzaklaştırmak için dikkat dağıtıcı hareketler yapın. Yüz ve Hafıza Görsel hafıza yeteneği kişilere göre değişmektedir. Şöyle ki, insanın bir kişiyi tanıması için onu birkaç defa görmesi gerekmektedir. Bazıları yakından tanıdığı birisini iki-üç sene görmeyince çok kolay bir şekilde unutabiliyor. Diğer taraftan, bazı insanlar görüştükleri kişilerin yüzünü çok kolaylıkla hatırlarlar. Muhtemelen, bu tür insanların ilk görüşte aldıkları izlenim kalıcı bir şekilde hafızalarında yaşıyor. Bu yetenekler genelde, dedektiflerde, otelcilerde vs. gelişmiştir. Bu kişiler, meslekleri icabı çok sayıda kişiyle görüşmek durumundadırlar. Dolayısıyla, görüştükleri kişileri hatırlamak ve tanımak ihtiyacı doğuyor. Bu, önemli bir artıdır. Çünkü, görüştüğünüz şahsı ilk görüşte tanırsanız, o kendini size daha yakın hissedecektir. Aksi durumda, yani görüştüğünüz şahısları tanıyamadığınızda, onlarda size karşı bir kırgınlık hissi uyandırabilir ve hatta onları size karşı saygısız davranmaya zorlayabilir. Bu yeteneğin iyi gelişememesi kişinin, karşılaştığı insanların dış görünüşünü algılayan görsel zekasını yeterince kullanmamasından kaynaklanmaktadır. Bu tip şahıslar çevresindekilere bakıyor, fakat görmüyorlar. Karşılaştığı kişiler onları ilgilendirmiyor ve bu yüzden gereken dikkati göstermiyorlar. Zayıf ilgi zayıf dikkati, zayıf dikkat ise zayıf hafızayı doğuruyor. Bu bir kuraldır. Kendisinin hafıza yeteneğini geliştirmek isteyen birisi, baktığı yüzü incelemeli, ona büyük dikkat göstermelidir. Böylece, tüm dikkat, baktığı kişinin dış görünümü üzerine odaklanacaktır. Bu kişilere, İnsanların yüz yapılarını inceleme yeteneklerini geliştirmeleri için fizyognomi ile ilgili belli bilgilere sahip olmaları önerilebilir. Fizyognomi, onların bu konudaki yeteneklerini geliştirmeleri için büyük avantaj sağlayacaktır. insanların yüzlerini hatırlayabilirle yeteneğinizi geliştirebilmek için, gördüğünüz her kişinin fizyognomik özelliklerini (başın ve yüzün genel yapısı, burun, ağız, gözler, kulaklar) incelemeniz gerekmektedir. Ayrıca, bu sırada devamlı şekilde "ben sizi bir daha yeniden gördüğüm zaman tanıyacağım" gibi bir düşünce içinde olmamız gerekiyor. Bu düşünce açık ve ayrıntılı izlenim konusunda irademizi kuvvetlendirecektir. Böyle bir şeyle ilgilenmemiz, ayrıca insanların yüz yapılarını dikkatle incelememiz, sarf ettiğimiz çaba ve zaman karşılığında bir artı sağlayacaktır. Bu arada, bir taraftan hafızamızı geliştirirken, diğer taraftan da fizyognomi alanında belli bilgiler edinmiş olacağız. Çok az sayıda insan, uzun süre görmediği bir tanıdığını iyi bir şekilde hatırlayabilir. Dolayısıyla insanlar, aslında yakından tanıdıkları kişilerin dış görünüşünü tanımlamaya çalışırken çoğu zaman komik duruma düşerler. Bu konuda kendinize bir test uygulayın. Sonuçta, gördüğünüz zaman kolaylıkla hatırlayacağınız birisi tasvir etmeye kalkıştığınızda çok az şey hatırladığınızın farkına varacaksınız. İlk gördüğünüz kişiye dikkatlice bakın ve alnının yüksek veya kısa, geniş veya ensiz olmasına; kaşlarının düz veya kavis şekilli olmasına ve rengine; burnunun tipine (gaga burun, Roma tipli, Yunan tipli, kalkık burun vs.); ağzının büyük veya küçük olmasına, dişlerinin durumuna ve büyüklüğüne; bıyık veya sakalının olup olmamasına (eğer varsa uzun ve kısalığına) dikkat gösterin. Bu gözlemlerinizi karşılaştığınız tüm insanlar üzerinde uygulayın ve onun hakkında bir rapor sunacakmışsınız gibi (tüm kariyerinizin bu rapora bağlı olduğunu farz ederek) detaylara önem verin. Bu metodla incelenen yüz yapısı kolay kolay unutulmaz. Birkaç benzer egzersiz eksik olan yeteneklerinizin geliştirilmesi açısından çok faydalı olacaktır. Siz yüz hatlarını ayırmayı öğrenecek ve merak duyduğunuz için net bir şekilde hatırlayabileceksiniz. Daha sonra hayalinizde, karşılaştığınız kişilerin resimlerini çizmeye çalışarak onları hatırlamaya çalışın. Karşılaştığınız kişilerin hayali resmini beyninizde canlandırma tekniğini benimseyerek, uzun süre sonra bile, daha önce karşılaştığınız kişileri kolaylıkla tanıyabileceksiniz. Hayali resmin beyinde tekrar tekrar canlandırılması kişiyi tekrar görmekle eşanlamlıdır. Muhtemelen, bir fotoğrafı veya portreyi hatırlamanın ve hayali resmini canlandırmanın çok kolay olduğunun, buna karşılık gerçek hayatta gördüğünüz bir kişiyi hatırlamanın ne kadar zor olduğunun farkına varmışsınızdır. Halbuki, işin esprisi alışkanlıklarda yatmaktadır. Şöyle ki, birkaç egzersiz sonucunda canlı insanları da portreleri kadar kolay hatırlamayı öğreneceksiniz. Aristo ve Fizyognomi Fizyognomi ile ilgili bilgilere Hipokrat, Aristo ve Pluto gibi eski Yunan düşünürlerinin eserlerinde rastlanmıştır. Aristo, fizyognomiyi kişilerin ruh halini öğrenmek için kullanırken, Hipokrat bu usulle hastalara teşhis koymuştur. Onun ölmüş insanın yüz şeklini tasvir edişi bugün de doktorlar tarafından "Hipokrat maskesi" olarak kullanılmaktadır. Aristo'nun "De Natura Animalium" (1. Kitap) isimli çalışmasında beden ve yüz yapısı ile insanın karakter özellikleri arasında bağlantı kurulmaktadır. Aristo'ya göre, insanın beden ve yüz yapısının belli bir hayvana benzemesi, onun karakter özelliklerini ortaya koymaktadır. Aristo insanın yüz yapısı, gözleri, alnı, kafa yapısı, derisinin rengi, saçının rengi, gözünün rengi, bedenin tüy örtüsü, sesinin tonu, yürüyüşü, beden hareketleri, bakışları, boyu ile ilgili karakter özelliklerini hayvanlardaki benzer özelliklerle kıyaslamaktadır. Aristo'ya göre, belli özelliğe sahip insanlar, benzeri oldukları hayvanların karakter özelliklerini taşımaktadırlar. Yüz yapısı ve insan karakteri arasındaki ilişki, Aristo'nun eserinde aşağıdaki şekilde geçmektedir. Yüze Göre Teşhis İnsan yüzü gerçekten kalbin aynasıdır. Mimiklerin derin zenginliği, kan dolaşımı sürecinin gözle görülebilmesi, sinir uçlarının yakın olması, kısacası temel duyu organlarının bu bölgede toplanmış olması, yüze bakarak vücuttaki tüm gelişmelere ilişkin fikir söylememize olanak sağlar, insan vücudundaki her türlü fiziksel ve psikolojik patolojik gelişmeler bilinçaltı aracılığıyla yüzdeki mimiklerin değişmesine neden oluyor. Deneyimli doktorlar, yüz ifadesine göre insanın sağlık durumu, onun bağışıklık sistemi potansiyeli ve nihayet, karakter yapısı ve psikolojisi hakkında bilgi edinebiliyorlar. Rusya'nın ünlü iç hastalıkları uzmanı G.A. Zaharin, hastanın dış görünüşüne bakarak neredeyse yüzde yüz teşhis koyabiliyordu. Bir zamanlar N.I. Pirogov, hatta "Hasta insanın Yüzü" haritasını çıkarmıştı. O, her bir hastalığın insan yüzünde belli bir iz bıraktığını iddia ediyordu. Fakat, insanın yüz ifadesine göre teşhis koyma yöntemi Uzakdoğu ülkelerinde (özellikle Çin ve Kore) yaygın şekilde kullanılmıştır. Tibet tıp yöntemlerini bilen hiçbir deneyimli doktor hastanın yüzünü dikkatle incelemeden teşhis koymaz. "Yüz okuma" sanatında kendi sistemini geliştirmiş birkaç ekol bulunuyor. Şöyle ki laponlar, yüzü genelde 3 bölgeye ayırıyorlar: *Üst (alın bölgesi) Bu bölge vücudun ve ruhun genel durumunu yansıtıyor. *Orta (kaşlardan burnun ucuna Kadar) Bu bölgeye bakarak insanın psikolojik durumunu görmek mümkündür. *Aşağı (üst dudaktan çenenin altına kadar) Bu bölge insanın karakter yapısını yansıtıyor. Deneyimli bir yüz okuma uzmanı yüz derisine, onun rengine, nemliliğine, damar ağının yerleşimine, kırışıkların yerleşimine ve derinliğine bakarak çok şey söyleyebilir. Bunların yanı sıra, "hayat çizgileri" olarak adlandırılan beş uzvun (kaşlar, gözler, burun, ağız ve kulaklar) durumu da dikkate alınır. Bu uzuvların orantılı olması (biçim, renk, temizlik vs.) iyi bir belirtidir. Bu uzuvların önemlilik derecesine dayanılarak, bazı alternatif tıp teşhis yöntemleri geleneksel yöntemlerle bir arada kullanılmaktadır. Bu yöntemler arasında göz irisine göre teşhis yöntemi, kulak kepçesine göre teşhis yöntemi, göz küresinin kılcal damar ağına göre teşhis yöntemi sayılabilir. Beş "hayat çizgisinin" ve yüzün üç bölgesinin incelenmesi, yüz okuma sanatının temeli olarak kabul edilebilir. Bununla birlikte insanın karakter yapısı ve psikolojik durumu hakkında genel bir izlenim oluşturulabilmesi için yüz kemiklerinin özelliklerini, çene biçimini ve genel yüz yapısını dikkate almak gerekir. Son olarak, bu verilerin hastanın yaşı da dikkate alınarak değerlendirilmesi gerekir. Hastalığımız Yüzümüzde Yazılmıştır Bazı insanlar doğuştan yüze bakarak İnsanın "içinden geçenleri" okuma yeteneğine sahiptirler. Biz, bazen sokaktaki falcıların hızlı ve doğru şekilde ruh halimizi, hatta geçirdiğimiz hastalıkları bilmesini hayretle karşılıyoruz. Falcının ipuçları ise aslında, bizim yüzümüzdür. Ruh halinin belirlenmesini belli ölçüde anlayabiliriz. Çember, oval, kare, üçgen ve yamuk şekilli yüze sahip olan insanların karakter yapılarını belirlemek o kadar da zor değil. Bu yöntem eski zamanlardan beri bilinmektedir. Peki, nasıl oluyor da yüz çizgilerine göre hastalıklara teşhis koymak mümkün oluyor? İşin püf noktası her bir hastalığın da hastanın yüzünde kendine özgü silinmez izler bırakmasıdır, örneğin, günümüzde yaygın olan kalp ve damar hastalıklarını ele alalım. Yüz çizgilerine göre enfarktüsü önceden haber vermek mümkündür. Bu hastalığın teşhisinin konulmasında en güvenilir belirti, çene ile alt dudak arasındaki bölgenin uyuşukluğa varacak kadar hissiyatı kaybetmesidir. Biraz daha yukarı göz attığımızda, üst dudakla burun arasında kırışıklığın olması kalp kapaklarının yetmezliğinden haber verir. Kalp yetmezliğinin başlangıç belirtileri dudakların zaman zaman morarması şeklinde ortaya çıkıyor. Böyle bir belirtinin görülmesi doktora başvurmak için ciddi bir nedendir. Kalp ve kan dolaşımı organları üzerindeki aşırı baskının en önemli belirtisi her iki tarafta burun ve üst dudak arasında derin ve uzun kırışıkların olmasıdır. Burun köprüsünün ince olması kalp nevrozunun bir belirtisidir. Kılcal damarları belirgin tümsekli kırmızı burun, arteryal kan basıncının yüksek olduğunu gösterir. Düşük kan basıncı ise genelde, burnun kımızımsı mor renk alması şeklinde kendini belirtir. Kalp hastalıklarının belirtisi kırmızımsı mor renk almış burun kanatları, kan dolaşımı bozukluğunun belirtisi ise kulak kepçelerinin balmumu rengini almasıdır. Şakaklar da teşhis açısından önemli bir bölgedir. Bu bölgede deri altında uzun arteryal damarın belirgin olması ve yüzün zaman zaman kızarması arteryal kan basıncının hızlı ve keskin bir şekilde yükseldiğinin göstergesidir. Bu insanlarda hipertoni krizi olasılığı yüksektir. Kalp sorunlarının diğer bir belirtisi de yanaklardır. Sol yanağın çökük olması kalp yetmezliği şüphesi doğurur. Genç yaşlarda kan dolaşımı bozukluğunun belirtisi saçların zamanından önce beyazlaşmasıdır. Boynun kısa olması kişinin kalp hastalıklarına yakalanma olasılığının yüksek olduğu gösterir. Boynu kısa olan insanlarda kalp sorunları dışında beyin damarlarının erken sertleşmesi riski de yüksektir. Sağlık sorunları konusunda yüzde bulunan bazı "kozmetik" bozukluklar da ipucu verebilir, örneğin, gözlerin altının torbalaşması ve genelde yüzün şişkin olması böbrek ve kalkanbezi sorunlarının mevcut olduğunu gösterir. Gözler altında mor lekelerin aniden ortaya çıkması ve uzun süre kalması birçok hastalığın varlığından haber verir. Herkesin bildiği sivilceler ise hastalığın yüzümüzdeki "haritası"dır. Onların yüzdeki yerlerine göre gerek cinsel hastalık, gerekse sindirim, sinir ve endokrin sistemi bozukluğu ve diğer bozukluk teşhisi koymak mümkündür. Bunların yanı sıra, deneyimli bir doktor hastanın sağlık durumunu derisine (rengine, kuruluk derecesine vs.) bakarak değerlendirebilir. Fotoğraflara Göre Teşhis Koyma Bu gün fizyognomik veriler bir çok alanlarda olduğu gibi tıp alanında da uygulamaya konmuştur. Avrupa'lı uzmanların geliştirildiği genetik sendromları tanıyabilen yeni program bu alandaki uygulamaları daha da kolaylaştırmıştır. Uzmanlara göre bilgisayar, hastanın yüz çizgilerini inceleyerek, deneyimsiz doktorlara teşhis yapmada yardımcı olabilir. Hastanın resmini kullanarak bilgisayar aracılığıyla Cornelia de Lange, Fragile X ve Wİlliams-Beuren sendromu gibi nadir görülen hastalıklar belirlenebilmektedir. Yeni program yüzü, 48 noktadan oluşmuş şema şeklinde sunmaktadır. Bilgisayar programı, bu noktaların konumlarım ve aralarındaki mesafeleri kıyaslayarak, veritabanından ilgili bilgileri tarayarak, hastalık patolojisini tanımlıyor. İlk teknolojiler olayların %60'ında doğru teşhis koymuşlardır. Program üzerinde bazı düzeltmeler yapıldıktan sonra gözler, burun, ağız ve çene üzerinde daha çok inceleme yaparak, olumlu sonucu %76'ya ulaştırmışlar. Önceleri bu alanda uygulanmış metodlar daha az verimli olmuş, yüz parametrelerinin bir bütün olarak ele alınıp incelenmesine o kadar dikkat göstermemişlerdir. Cornelia de Lange sendromundan eziyet çeken hastalarda benzer belirtiler bulunmaktadır. Bunlar zayıf gelişme, kısa boy, başta aşın kalın saçlar, kollarda biçimsizlik ve kalp yetmezliği gibi belirtilerdir. Bu hastalarda ayrıca, burun üzerinde kavuşan ince kaşlar, uzun kirpikler, kısa ve kalkık uçlu burun gibi belirtiler de bulunmaktadır. Bu hastalık iç organlarda yetmezlik ve önemli ölçüde entelekt zedelenmesi gibi kötü sonuçlar doğuruyor. Fragile X sendromu, çeşitli düzeylerde zihinsel özürlülüğe yolaçabilen kalıtsal bîr sağlık sorunudur. Hastalık, kadınlardan çok erkekleri etkilemektedir. Bu zihinsel sorunlar, hafif öğrenme güçlüklerinden, ağır zihinsel özürlülük ve davranış bozukluklarına kadar değişiklikler gösterebilir. Williams-Beuren sendromu hastası, "cin yüzü" olarak adlandırılan çok belirgin bir yüze sahiptir. Bu yüzün özellikleri şöyledir: Kabarık alın, göz kapakları üzerinde kalın katlar, aşağıya doğru sarkmış yanaklar, şaşı gözler, kısa burun, bir o kadar dışarı eğilmiş burun delikleri, etli dudaklar, küçük çene, büyük, fakat düzgün bir şekilde yerleşmiş kulak kepçeleri. Bunun dışında, yüksek damaklar, kuru deri, aşırı hareketli eklemler ve diğer belirtiler oluyor. Fragile X sendromu zamanı, genelde erkek çocuklarda aşırı büyük alın, yüzün asimetrik çizgileri, büyük çene, uzun ve ileriye çıkmış kulaklar gibi belirtiler görülmektedir. Bu hastalığa yakalanmış çocuklarda zihinsel gelişim birkaç defa düşük oluyor. Bu belirtiler çocukluk döneminde değil, büyüdükten sonra görülmeye başlar. Yeni metodu kullanarak bu hastalıkların belirtilerini öğrenerek daha erken yaşlarda teşhis koymak mümkün olacaktır. Almanya'nın Essen kentinde üniversitenin Genetik Bilimler Enstitüsü'nün doktoru Dagmar, çeşitli hastalıklara sahip olan 55 kişinin fotoğrafı üzerinde Wieczorek bu programı kullanmıştır. Hastaların büyük çoğunluğuna doğru teşhis konulmuş, başarı oranı %76 olmuştur. Günümüzdeki Uygulamalar XX. yüzyılda sanayinin gelişimi işletme, yönetim, insan kaynakları alanlarında çeşitli yöntemlerin uygulanmasına neden olmuştur. Çok sayıda deneyler yapılması yoluyla yüz okumayı yeni temele oturtma çabalan olumlu sonuçlar vermeye başlamış ve geniş uygulama alanı bulmuştur. 1940'lı yıllarda Amerikalı hukukçu Edward Vincent Jones, yüzün dilini araştırmak üzere bir enstitü kurmuştur. Bunu izleyen yıllarda Robert L. Whiteside ve William F. Burtis'in bu konudaki kapsamlı çalışmasında altmış sekiz ana yüz özelliğini bin iki yüz denek üzerinde test etmiş ve sonuçların istatistik analizinde yüzde doksan üç oranında başarıya ulaştığını belirtmiştir. Günümüzde dünyanın birçok üniversitelerinin sosyal psikoloji bölümlerinde yürütülen araştırmalar, yüz okumanın bilimsel temellerini oturtmaya çalışmaktadır. Dünyaca ünlü firmaların; MCI, General Electric ve American Airlines gibi devlerin, yüz okumayla ilgili danışmanlık hizmetlerinden ve eğitimlerinden yararlandıkları bilinmektedir. ABD'de yönetim psikolojisinde ve mesleki faaliyetlerde (özellikle, işe kabul etme ve görevlendirme zamanı) fizyognomi yöntemlerine başvurulmaktadır, örneğin, yönetici adaylarını seçerken, adayların fotoğrafları (yandan ve önden) 195 ayrı ayrı belirtileri içeren özel fizyognomi tablolar yardımıyla inceleniyor. Bundan sonra, inceleme sonuçlarına dayanarak neredeyse, başvuran adayların %80'i geri çevriliyor. Fizyognomi bugün disiplinler arası bir araştırma dalı haline gelmiştir. Bu gün fizyognominin değişik eğitim programlarında zorunlu disiplin olarak okutulduğunu görebiliriz. Psikoloji, tıp ve biyoloji gibi doğrudan bağlantılı bölümlerin yanı sıra iletişim, istihbarat, polis, kriminoloji, turizm, işletmecilik, insan kaynakları, ressamlık vs. gibi onlarca bölümde fizyognomi okutulduğunu görebiliriz. Kitabın sonraki bölümlerinde göreceğimiz gibi, bugün fotoğrafların incelenmesi yoluyla hastalara teşhis koyma, tarihi resim eserleri üzerinde inceleme yaparak tarihi şahsiyetlerin karakterlerini belirleme gibi metodlarda fizyognomiden başarıyla yararlanılmaktadır. Son yıllarda Türkiye'de de söz konusu alana ilginin arttığı ve bu yönde bazı çalışmaların yapıldığını görmekteyiz. Konuyla ilgili çalışmalar yapan uzmanlar Mehmet Atu ve Dr. Murat Toktamışoğlu tarafından "Yüz Okuma, iş ve Sosyal Yaşamda Yüz Okuma Teknikleri" adlı bir çalışma yapılmıştır. Birçok alanlarda; finans sektörü, ilaç, sigorta ve hizmet sektörü ile özel ve kamudaki birçok şirket bu konuda eğitim ve danışmanlık hizmetinden yararlanmaktadırlar. Uzmanlar, yüz okumanın falcılık ve geleceği okuma olmadığını söylerken, yüz okuma uzmanlarının, bilimsel geçmişleri olan ve konuyla ilgili bilimsel çalışmaları olan kimseler olduğunu da özenle vurgulamaktadırlar. Fizyonomi (Fizyognomi) terimi, Yunanca physis -doğa ve gnomon- yorum kelimelerinin birleşimidir. Giovanni Battista Della Porta (1535-1615) ya göre gnomon, aynı zamanda yasa, kural anlamına gelmektedir; yani, fizyonomi “doğa yasası” demektir. Della Porta ya göre, doğanın belli kurallarına uyarak “belli vücut biçimlerine göre belli ruh hallerini” öğrenebiliriz. Çok eski dönemlerden başlayarak, bilginler insanın yüz yapısı ile karakteri arasında bir ilişki kurmağa çalışmışlardı. Bu yöntemin temelinde insanın beden yapısı ve psikolojisi arasında doğal bir bağlantının olduğu inancı yatmaktaydı. Bilimsel temelden yoksun olmasına rağmen fizyonomi, karakter özelliklerinin tipolojisi için önayak olmuştur. Gelişimi Fizyonomi, sistemli bir şekilde ilk kez Çin de gelişmiştir. Çinliler, insanların yüz biçim
Gözler yalan söylemezmiş; ama yüz okuma sanatına bakılırsa yüzünüzde gözler haricinde yalan söylemeyen onlarca bölge ve çizgi var.
Dudaklarınızın sakladığını kaş biçiminiz, göz şekliniz ya da alnınız ele verebiliyor.
Ağzınız kalbinizin tertemiz olduğunu söylese de kulaklarınız veya çene yapınız onu yalancı çıkarabiliyor.
Gerçek kimliğimizin kendini görünür kıldığı, zihinsel/ruhsal varlığımızın fiziksel bir niteliğe kavuştuğu yüzümüz duygularımızın ve sağlık durumumuzun kendisini aşikar ettiği ilk yer.
Yani yüzümüz okunmayı bekleyen bir kitap gibi...
Yüzünüzün şekli, bakışlarınızın derinliği, dudaklarınızın rengi; duygusallık düzeyiniz, yalana meyletme ihtimaliniz, problemleri çözme yollarınız, ne kadar paragöz olduğunuz, hırslarınız, tutkularınız ve iletişim becerileriniz gibi pek çok karakter özelliğine dair ipuçları veriyor.
Antik Çin’de ve Antik Yunan’da kullanılmaya başlanan ve günümüzde de popülerliğini sürdüren yüz okuma sanatıyla yüz çizgileriniz, kulaklarınız, çeneniz, dudaklarınız sizin hakkınızda pek çok doğruyu gün yüzüne çıkarıyor.
Doğu kültüründe ‘ilm-i sima’ diye bilinen, bugün ‘fizyonomi’ olarak adlandırılan yüz okuma sanatı günümüzde iş dünyasında, emniyet kuvvetlerinde, istihbaratta, psikolojide ve iletişim alanında kişileri tanıma ve karakterleri analiz etme işinde kullanılıyor.
Ancak yüz okuma sanatı, azaların belirli özelliklerine kabataslak bakarak kişinin karakter yapısının çözüleceği ve çeşitli saptamalar yapılabileceği anlamına gelmiyor.
Bu alanda eğitim gören fizyonomi uzmanları yüzün her bir bölgesini teker teker inceleyip analiz etmek yanında, organların bütünsel duruşunu da değerlendirme kapsamına alıyorlar.
Aynı zamanda bir yüz okuyucusu olmak için coğrafi ve iklim koşullarının, kalıtımın, gelişimin yüz şekli ve organları üzerinde oynadığı rolü de hesaba katmak gerekiyor.
Yani yüz okuma sanatı, kısıtlı kurallarla hemen sonuç alınan basit bir yöntem olmanın ötesinde, içinde pek çok değişkeni barındıran zorlu bir uygulama alanı.
Fizyonomiyi bir tür fal veya tahmin aracı olarak görmek de hatalı. Geçen yüzyılda yapılan istatistiksel verilere göre yüz okuyarak yapılan karakter tahlillerinde %93 oranında doğruluk saptanmış.
Yıllarca süren deneylerin ortak sonuçları ve istatistiksel veriler ışığında en son halini almış bu alan. Aynı zamanda unutulmaması gereken bir nokta var.
Fizyonomi uzmanlarına bakılırsa fizyonomi, çevrenizdeki insanların sizin gerçek karakterinizi belirleyebilecekleri ve davranışlarınızı kestirebilecekleri anlamına gelmiyor.
Bu alan diğerlerinin sizi nasıl gördüğünü, yani dış dünyada nasıl algılandığınızı anlamanıza imkan veriyor sadece. Karşınızdakinin birkaç yüz çizgisine bakarak onun bir düzenbaz olduğuna karar vermek ya da size düşmanca hisler beslediğine kanaat getirmek gibi peşin hükümlerden de olabildiğince kaçınmak gerekiyor.
Aksi takdirde yanlış değerlendirmeler neticesinde çevrenizdekileri daha iyi tanımak yerine onları birer birer kaybetme tehlikesi yaşayabilirsiniz.
Yüz Okumanın Tarihçesi Antik çağlardan beri binlerce yıldır bilgeler yüz özelliklemizin kaderimizi veya karakterimizi belirleyip belirlemediğini merak ettiler. Bu anlamda bir insanın yüz özelikleriyle yaşam çizgisi arasında bir korelasyon olup olmadığını anlayabilmek için yapılan çeşitli çalışmaları bir araya getirdiler.
Aristo, Antik Yunan’da fizyonomi üzerine bir kitap yazdı ve yüz, beden ve sesin fiziksel özelliklerini inceledi. Homer ve Hipokrat pratik felsefenin antik bir yöntemi olarak yüz okuma hakkında yazılar yazdılar. Ortaçağ’da fizyonomi astrolojiyle birleştirildi ve ilahi sanatların bir parçası haline geldi. Doğu kültüründe de kendine yer bulan yüz okuma, Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın, 1756 yılında yazdığı Marifetname’sinde de karşımıza çıkmaktadır. 18. ve 19. yüzyıllarda Avrupa’da potansiyel suçluları bulabilmek için krimolojiye ait bir çalışma alanı olarak kullanılan fizyonomi, 20. yy’a gelindiğinde halk arasında yaygın olan bir batıl inanç olarak görülmeye başlandı. Bugünse psikanalizde, istihbaratta, yönetimde ve iletişm alanında etkili bir kaynak olarak kullanılıyor.
YÜZ OKUMA ALFABESİ
Yüzün hangi bölümünün büyüklüğü, küçüklüğü ve biçimi neye işaret eder, öğrenmek isteyenler için ayrıntılı bir kaynak sunuyoruz size. İşte karşınızdakinin sizi nasıl algı-ladığını için anlamak için yüz okuma alfabesi. ALIN Geniş: Entelektüel, hayal gücü kuvvetli Normal: Dengeli, yetenekli Açık: Sosyal, paylaşımcı, eli açık Dar: Çok dikkatli, dakik, rakamlarla arası iyi Dörtgen: İyi kalpli, alçak gönüllü, asil Dik: Bağımsız Yuvarlak: Hınçlı, çabuk sinirlenen Aşırı enli: Kibirli, övünmeyi seven Bombeli: İnisiyatif sahibi, uyumlu Çökük: Zorluklara karşı direnci olmayan, ürkek Aşırı küçük: Cimri, çabuk sinirlenen Kırışıksız ve düz: Kibarlığa yatkın, dış görünüşe önem veren, süslü KAŞLAR Kalkık: Dinamik, hırslı, kolay sinirlenen Düz: Rahatına düşkün, iyimser, dünyayla barışık Geniş: Ufku geniş, güvensiz, hassas Uzun: Güçlü, dirençli Aşağıya doğru inen: Ters, hoşgörüsüz, kendisinden başka hiçbir fikri kabullenmeyen Kısa: Sakin karakterli, duygusal, aktif İnce: Esnek, başarılı, kolay pes eden Çalı gibi: Güçlü yaradılışlı, başarılı Kalın ve siyah: Dürüst, alçak gönüllü Burnun üzerinde birleşen: Çabuk sinirlenen, cimri, dengesiz, maceracı Kalın, aşağı doğru kavisli: Hayal gücü kuvvetli Gözlere yakın, hilal şekilli: Ters, başına buyruk Kavisli ve yüksek: Hayat aşkıyla, enerjiyle dolu Aşağı doğru: Centilmen, sahiplenici, ciddi ilişkiler yaşayan GÖZLER Çukur: Ciddi, gizemli, zaman zaman gaddar, sezgileriyle hareket eden Burna yakın: Konsantrasyonu kuvvetli, titiz, kararlı Büyük: Açık, kibar, sözüne güvenilir, tembel Küçük: Odaklanmış, özel, cesareti ve iradesi zayıf Ne büyük ne küçük: Asil karakterli Patlak: Hevesli ve meraklı Parlak: İhtiraslı Dış uçları aşağı doğru: Empati yeteneğine sahip, problemleri öngörebilen; bu nedenle de hayal kırıklığına uğramayan, merhametli Göz rengi: Koyu kahve veya koyu mavi: Güvenilir, ciddi Koyu gri: Cimri Gri: Sadık Yeşil: İsabetli karar veren, kinci ve son derece kıskanç Kahverengi: Diğerlerini düşünen, uysal ve uyumlu, zaman zaman sadakatsiz ve işler istedikleri gibi gitmeyince de çabuk sinirlenen Kestane rengine yakın: Dengeli Kurşuni mavi: Şair ruhlu, romantik, pratik işlerde başarısız, hayalci ve dalgın Siyah-kahverengi-yeşil: Enerjik. Siyah: İhtiraslı, ateşli, coşkulu, kurnaz Mavi: Hassas, çevresi tarafından çok sevilen, çevrenin sevgisine ve takdirine bel bağlayan, üstlendiği vazifelere pek düşkün olmayan Göz Kapakları Görülebilen göz kapakları: Verdiği sözü tutan, ilişkilerde samimiyete ve sadakate önem veren, karşısındaki kişilere karşı da aynı beklenti içinde olan Az görülebilen göz kapakları: İlişkilerde bağlılığa da bağımsızlığa da eşit derecede önem veren, dengeyi sağlamayı bilen Görünmeyen gözkapakları: Çok iyi odaklanabilen, kişisel özgürlük alanına çok önem veren ve buna saygı gösterilmesini isteyen Aşırı büyük gözkapakları: Ciddiyetsiz, düşünmeden hareket eden Alt göz kapakları sarkık: Alkole meyilli BURUN Dar: Kontrolcü Geniş: Kendine güveni tam, iyi bir lider Dolgun: Güçlü, inatçı, cömert ve sabırsız Küçük ve kısa: Kibirli, cimri, kötü kalpli Dışa doğru: Lider ruhlu, idare etmeyi seven ve temsilci ruhlu Düz ve kalkık: Şehvetli, ihtiraslı Kambur: Barışçı, cömert, eli açık İçe doğru: Yardımlaşmayı seven, girişken Sivri: Çabuk sinirlenen, meraklı Uzun, ağza kadar uzanmış: Cesur, kahraman, akıllı, adil Geniş ve düz: Sosyal ama kararsız Burun deliklerinin duvarları kalın: İyi kalpli Burun deliklerinin duvarları ince: Hırçın Burun delikleri geniş: Sinirli Dairevi burun delikleri: Alçakgönüllü Burnun alınla birleştiği yer çökük: Şehvetli DUDAKLAR Geniş ve düşük: Cömert Kısa ve kalkık: Gururlu Büyük: Cesur, savaşçı ruhlu Ensiz, büyük: Hilekar, yalancı Aşırı büyük alt dudak: Tembel İnce, ensiz: Şan ve şöhret tutkunu Kalın ve kalkık: Ağzı kalabalık Birbirine çok yakın ve sıkışmış: İtici mizaçlı, geçimsiz Kalın, sarkık: Zevke ve eğlenceye düşkün İnce ve düşük: Öz konuşan Üst dudak ve damak önde: Huysuz ve kavgacı ÇENE Geniş: Otoriter, dediğim dedik Aşırı enli, dörtgen: Acımasız, enerji dolu, kaba Aşırı yuvarlak: Enerji dolu Dar: Yumuşak başlı İkiye ayrılmış: Kararsız İleriye doğru çıkık: İnatçı, hoşgörüsüz Gamzeli: İnatçı Keskin uçlu: Çabuk sinirlenen Yukarı doğru eğik: Zevkine düşkün Küçük: Kararsız, tereddütlü YÜZ ŞEKLİ Enli, etli ve yuvarlak: İyi kalpli Aşırı uzun: Kibirli, kendini beğenmiş Çökük: Kötü ahlaklı Düz şekilli: Ters, başına buyruk ve bazen zalim Kemikli ve kare: Tedbirli, zaman zaman acımasız, sert, baskın karakterli Şişman: Maddiyatçı, eğlenceyi seven ve rahatına düşkün Uzun ve oval: Aptal, kendini beğenmiş Aşırı küçük: Bayağı Keskin hatlı: Alçak hislere yatkın Küçük: Cesaretsiz ve iradesiz Balon şekilli: İyi kalpli, alçak gönüllü Uzun, dikdörtgen: Asil Kemikli: Çalışmayı seven, ürkek Üçgen: Az duyarlı Zayıf: İhtiyatlı, derin düşünceli Seyrek sakallı: Dengeli BAŞ Büyük: Hassas Uzun, sivri çene ve sivri kafa: Yalancı, yaltaklık etmeye yatkın Küçük: Duyarsız, hoyrat, incitici Yukarı doğru ensiz: Pişkin ve yırtık SAÇ RENGİ Sarı: Cesur Bal rengi: Soğuk Kızıl: Kurnaz Siyah: Korkak Divan Edebiyatı’nda Yüz Okuma Sanatı ve Kıyafetnameler Dış görünüşü, göz, saç rengini inceleyerek insanların huylarına dair çıkarımlar yapan bilim Osmanlı’da “İlmü-I kıyafet’ül beşer” ve “İlmü’l feraset” adıyla anılır. Öte yandan, dış görünüşün iç dünyayı yansıtacağı fikri, Divan edebiyatında “kıyafetname” denilen metinlerin hazırlanmasına yol açmıştır. XV. yüzyılda yaşayan Akşemsettin’in küçük oğlu Hamdullah Hamdi’nin Kıyafetname’si bu eserlerin en bilinenidir. XVIII. yüzyıl ozanı İbrahim Hakkı’nın Marifetname’si ise oldukça meşhur başka bir kıyafetnamedir. Kıyafetnameler, kumral, siyah saçları, siyah gözleri över. Bu özelliklere sahip kişilere akıllılık, sabır, zekâ gibi nitelikler yakıştırır. Küçük başı akıl azlığına, büyük başı zekiliğe, uzun dili budalalığa işaret gösterir. Parmaklar, dişler, burun, dil, dudaklar, tırnaklar, kulaklar, benler, saçlar, hatta tüyler, renk, şekil, kalınlık ve incelik bakımından anlamlandırılır. Kıyafetnamelere göre güzellik öğesi sayılacak pek çok özellik ise sakıncalar taşır. İri dalgalı saç inatçılık, kıvırcık olan saç da koyun gibi bir bağlılığa işarettir. Ucu kalkık burun hayalcilik ve gurur göstergesidir. Kıyafetnamelerin söylediğine göre benler bile büyüklükleri, bulundukları yere göre birçok karakter özelliğine ipucu olurlar. Mesela sağ şakaktaki et beni, kararsızlığı; alnın sağ yanındaki ben, güçlü bir belleği ve hızlı kavrayışı, uzun ömrü; alnın solundaki ben, dengeliliği; iki kaş arasında sağda ben, aşka düşkünlüğü, hoşsohbetliliği, iyi bir geleceği; iki kaş arasında solda ben, mantıkla iş görmeyi, duygululuğu; göz kapağındaki ben, hassas bir mizacı; gözün alt kapağındaki ben, meraklı ve kuruntulu bir yaradılışı gösterir. Fizyognomi (Vücut Okuma Sanatı) Vücut Dilinin ABC’si Karşımızdakini sadece sözlerle değil, vücut dili ile de değerlendiririz. İşte size bu dili doğru konuşmak için rehber niteliğinde pratik öneriler. Sözden önce hareket vardı. Evrende ilk nefes alışımız bundan milyonlarca yıl öncesine dayanıyor. Dil denen iletişim mucizesi ise insanın varolmasından bir hayli sonra gelişti. Bu durumda insanların birbirleriyle iletişim kurmaları için tek yol vardı, o da vücut dilini kullanmak. İnandırıcı olmak için vücut dilini doğru kullanmak şart! Vücut dili günümüzde bambaşka bir önem taşıyor. İnsan insanı sadece ağzından çıkan sözlerle değil, vücut hareketleriyle de değerlendiriyor ve yargılıyor. İnandırıcılık derecesi artık sadece sözlerimiz ve sözlerin anlamında öte, sözleri hangi hareketlerle sunduğumuza da bağlı. Vücut dili artık bu yüzyılda herkesin bilmesi gereken bir iletişim sanatı haline geldi. Karşınızdakine doğru mesajı gönderebilmek için aşağıdaki başlıkları göz önünde bulundurmak şart. İş görüşmesine gittiniz ve elinizi ayağınızı koyacağınız yeri bilemiyorsunuz. Sorun etmeyin! Bir sonraki görüşmeden önce beden dilini nasıl kontrol edeceğinizi öğrenmek için videoya tıklayın! Etkileyici bakın! Vücut dili için en önemli organlar sırasıyla gözler, eller, ağız, omuzlar ve bacaklar. Bunun dışında burun kıvırtmak, dil çıkartmak, göğüs bölgemizi hareket ettirmek gibi küçük detaylar da çok önemli. Kısık gözlü bakışlar insana şüpheyi, açık gözler merakı, derin bakışlar dikkati, eğik bakışlar üzüntüyü anlatır. Göze bağlı olarak kaşlar da hareket edecektir. Kaş çatmak o insana kızdığınızı anlatır, kaşlarınızı bir hilal şeklinde kaldırmak karşınızdakine meraklı olduğunuz izlenimini bırakır. Dikkat etmeliyiz, gözlerimiz karşısındakini dinlerken veya siz karşınızdakine bir şey anlatırken asla boş bakmamalı. Karşınızdakini gözlerinizle çok iyi etkileyebileceğinizi asla unutmayın. Vücut Dilimizi İyi Kullanmak için Tüyolar Vücut dilinin gelişim nedeninin hayvanlarla kurulan iletişim ile bağlantılı olup olmadığı uzun yıllardır tartışılıyor. Vücut dilini üreten başlıca etmenler arasında genetik eğilimler ve çevresel etkiler de sayılıyor. Hayatında hiç gülümseme görmemiş kör bir çocuk gülümseyebiliyor. Vücut dilinin daha gelişkin biçimi olan jestlerse genellikle fark edilmeden çevresel etkilerle ortaya çıkıyor. Vücut dili bire bir iletişimde son derece önemli ancak grup içi iletişimde vücut dili daha büyük önem kazanıyor. Bir topluluğa karşı konuştuğunuzda siz düşüncelerinizi sözlerle ifade ediyorsunuz. İzleyicilerse daha büyük grubu oluşturmalarına karşın sizinle iletişmlerini vücut diliyle sağlıyorlar. Vücut dili özellikle kur yaparken, potansiyel partnerinizi etkilemek için bilinçsizce ortaya çıkıyor. Pek çok zaman da işe yarıyor. Bu kadar gerekli, gereksiz açıklama yaptıktan sonra şimdi size karşınızdakinin hangi hareketinin ne anlama geldiğini ve de bunlara karşı nasıl pozisyon almanız gerektiğini anlatacağım ki, bu bilgi derhal çevrenizdekileri çözmenize ve de gerekli önlemleri almanıza yardımcı olacak. İnanmıyor musunuz? O halde deneyin görün... - Elleri belinde ayakta duran bir kişi nedensiz de olsa kavga çıkarmaya hazırdır. Aman ondan uzak durun. - Karşınızda bacak bacak üstüne atmış biri varsa ve de üstteki bacağını sallıyorsa, bu onun sıkıntıdan ölmek üzere olduğunu gösterir. Derhal espri patlatmaya başlayın. - Başını iki elinin arasına alma, gözleri aşağıya doğru bakma da sıkılmanın göstergesidir. Hemen konu değiştirin. - Kollarını göğüs hizzasında kavuşturmuş kişinin savunmasız halde olduğunu anlayabilirsiniz. Ona kabul ettirmek istediğiniz her ne varsa hemen harekete geçin. - Çenesini tutan bir kişi büyük bir olasılıkla kafasında değişik değerlendirmeler yapıyordur. Bu durumda sizi dikkatle dinleyemeyeceğine göre, ona çok önemli meselelerden söz etmeyin. - Burna hafif dokunma veya hafifçe ovma; geri çevirme, şüphe, yalan söyleme anlamına gelir. Karşınızdakine palavra sıkıyorsanız buna hemen son verin. Eğer konuşan oysa yalancılığını yüzüne rahatlıkla vurabilirsiniz. - Karşınızda ellerini oğuşturan kişinin sizden bir beklentisi var demektir. Bu beklentiyi tahmin etmeniz pek de zor olmayacaktır. Eğer olumlu cevap veremeyecekseniz ortamdan hemen sıvışın. - Otururken hafif kaykılmış, ellerini başının arkasında birleştirmiş, bacak bacak üstüne atmış bir kişi kendine güvendiğini ve karşısındakine üstünlük tasladığını gösterir. Eğer gıcık olduğunuz biriyse zekice sataşmalarla bu özgüveni bir anda ortadan kaldırabilirsiniz. - Yana hafif eğilmiş baş anlatılana ilgi gösterildiğini ifade eder. Bu durumu iyi değerlendirin, konuşmanızı sürdürüp ortamın keyfini çıkarın. - Çenesine hafif hafif vuran birinin bir karar verme aşamasında olduğunu anlayabilirsiniz. Hakkınızda hayırlı olmayacaksa onu bu düşüncelerden uzaklaştırmak için dikkat dağıtıcı hareketler yapın. Yüz ve Hafıza Görsel hafıza yeteneği kişilere göre değişmektedir. Şöyle ki, insanın bir kişiyi tanıması için onu birkaç defa görmesi gerekmektedir. Bazıları yakından tanıdığı birisini iki-üç sene görmeyince çok kolay bir şekilde unutabiliyor. Diğer taraftan, bazı insanlar görüştükleri kişilerin yüzünü çok kolaylıkla hatırlarlar. Muhtemelen, bu tür insanların ilk görüşte aldıkları izlenim kalıcı bir şekilde hafızalarında yaşıyor. Bu yetenekler genelde, dedektiflerde, otelcilerde vs. gelişmiştir. Bu kişiler, meslekleri icabı çok sayıda kişiyle görüşmek durumundadırlar. Dolayısıyla, görüştükleri kişileri hatırlamak ve tanımak ihtiyacı doğuyor. Bu, önemli bir artıdır. Çünkü, görüştüğünüz şahsı ilk görüşte tanırsanız, o kendini size daha yakın hissedecektir. Aksi durumda, yani görüştüğünüz şahısları tanıyamadığınızda, onlarda size karşı bir kırgınlık hissi uyandırabilir ve hatta onları size karşı saygısız davranmaya zorlayabilir. Bu yeteneğin iyi gelişememesi kişinin, karşılaştığı insanların dış görünüşünü algılayan görsel zekasını yeterince kullanmamasından kaynaklanmaktadır. Bu tip şahıslar çevresindekilere bakıyor, fakat görmüyorlar. Karşılaştığı kişiler onları ilgilendirmiyor ve bu yüzden gereken dikkati göstermiyorlar. Zayıf ilgi zayıf dikkati, zayıf dikkat ise zayıf hafızayı doğuruyor. Bu bir kuraldır. Kendisinin hafıza yeteneğini geliştirmek isteyen birisi, baktığı yüzü incelemeli, ona büyük dikkat göstermelidir. Böylece, tüm dikkat, baktığı kişinin dış görünümü üzerine odaklanacaktır. Bu kişilere, İnsanların yüz yapılarını inceleme yeteneklerini geliştirmeleri için fizyognomi ile ilgili belli bilgilere sahip olmaları önerilebilir. Fizyognomi, onların bu konudaki yeteneklerini geliştirmeleri için büyük avantaj sağlayacaktır. insanların yüzlerini hatırlayabilirle yeteneğinizi geliştirebilmek için, gördüğünüz her kişinin fizyognomik özelliklerini (başın ve yüzün genel yapısı, burun, ağız, gözler, kulaklar) incelemeniz gerekmektedir. Ayrıca, bu sırada devamlı şekilde "ben sizi bir daha yeniden gördüğüm zaman tanıyacağım" gibi bir düşünce içinde olmamız gerekiyor. Bu düşünce açık ve ayrıntılı izlenim konusunda irademizi kuvvetlendirecektir. Böyle bir şeyle ilgilenmemiz, ayrıca insanların yüz yapılarını dikkatle incelememiz, sarf ettiğimiz çaba ve zaman karşılığında bir artı sağlayacaktır. Bu arada, bir taraftan hafızamızı geliştirirken, diğer taraftan da fizyognomi alanında belli bilgiler edinmiş olacağız. Çok az sayıda insan, uzun süre görmediği bir tanıdığını iyi bir şekilde hatırlayabilir. Dolayısıyla insanlar, aslında yakından tanıdıkları kişilerin dış görünüşünü tanımlamaya çalışırken çoğu zaman komik duruma düşerler. Bu konuda kendinize bir test uygulayın. Sonuçta, gördüğünüz zaman kolaylıkla hatırlayacağınız birisi tasvir etmeye kalkıştığınızda çok az şey hatırladığınızın farkına varacaksınız. İlk gördüğünüz kişiye dikkatlice bakın ve alnının yüksek veya kısa, geniş veya ensiz olmasına; kaşlarının düz veya kavis şekilli olmasına ve rengine; burnunun tipine (gaga burun, Roma tipli, Yunan tipli, kalkık burun vs.); ağzının büyük veya küçük olmasına, dişlerinin durumuna ve büyüklüğüne; bıyık veya sakalının olup olmamasına (eğer varsa uzun ve kısalığına) dikkat gösterin. Bu gözlemlerinizi karşılaştığınız tüm insanlar üzerinde uygulayın ve onun hakkında bir rapor sunacakmışsınız gibi (tüm kariyerinizin bu rapora bağlı olduğunu farz ederek) detaylara önem verin. Bu metodla incelenen yüz yapısı kolay kolay unutulmaz. Birkaç benzer egzersiz eksik olan yeteneklerinizin geliştirilmesi açısından çok faydalı olacaktır. Siz yüz hatlarını ayırmayı öğrenecek ve merak duyduğunuz için net bir şekilde hatırlayabileceksiniz. Daha sonra hayalinizde, karşılaştığınız kişilerin resimlerini çizmeye çalışarak onları hatırlamaya çalışın. Karşılaştığınız kişilerin hayali resmini beyninizde canlandırma tekniğini benimseyerek, uzun süre sonra bile, daha önce karşılaştığınız kişileri kolaylıkla tanıyabileceksiniz. Hayali resmin beyinde tekrar tekrar canlandırılması kişiyi tekrar görmekle eşanlamlıdır. Muhtemelen, bir fotoğrafı veya portreyi hatırlamanın ve hayali resmini canlandırmanın çok kolay olduğunun, buna karşılık gerçek hayatta gördüğünüz bir kişiyi hatırlamanın ne kadar zor olduğunun farkına varmışsınızdır. Halbuki, işin esprisi alışkanlıklarda yatmaktadır. Şöyle ki, birkaç egzersiz sonucunda canlı insanları da portreleri kadar kolay hatırlamayı öğreneceksiniz. Aristo ve Fizyognomi Fizyognomi ile ilgili bilgilere Hipokrat, Aristo ve Pluto gibi eski Yunan düşünürlerinin eserlerinde rastlanmıştır. Aristo, fizyognomiyi kişilerin ruh halini öğrenmek için kullanırken, Hipokrat bu usulle hastalara teşhis koymuştur. Onun ölmüş insanın yüz şeklini tasvir edişi bugün de doktorlar tarafından "Hipokrat maskesi" olarak kullanılmaktadır. Aristo'nun "De Natura Animalium" (1. Kitap) isimli çalışmasında beden ve yüz yapısı ile insanın karakter özellikleri arasında bağlantı kurulmaktadır. Aristo'ya göre, insanın beden ve yüz yapısının belli bir hayvana benzemesi, onun karakter özelliklerini ortaya koymaktadır. Aristo insanın yüz yapısı, gözleri, alnı, kafa yapısı, derisinin rengi, saçının rengi, gözünün rengi, bedenin tüy örtüsü, sesinin tonu, yürüyüşü, beden hareketleri, bakışları, boyu ile ilgili karakter özelliklerini hayvanlardaki benzer özelliklerle kıyaslamaktadır. Aristo'ya göre, belli özelliğe sahip insanlar, benzeri oldukları hayvanların karakter özelliklerini taşımaktadırlar. Yüz yapısı ve insan karakteri arasındaki ilişki, Aristo'nun eserinde aşağıdaki şekilde geçmektedir. Yüze Göre Teşhis İnsan yüzü gerçekten kalbin aynasıdır. Mimiklerin derin zenginliği, kan dolaşımı sürecinin gözle görülebilmesi, sinir uçlarının yakın olması, kısacası temel duyu organlarının bu bölgede toplanmış olması, yüze bakarak vücuttaki tüm gelişmelere ilişkin fikir söylememize olanak sağlar, insan vücudundaki her türlü fiziksel ve psikolojik patolojik gelişmeler bilinçaltı aracılığıyla yüzdeki mimiklerin değişmesine neden oluyor. Deneyimli doktorlar, yüz ifadesine göre insanın sağlık durumu, onun bağışıklık sistemi potansiyeli ve nihayet, karakter yapısı ve psikolojisi hakkında bilgi edinebiliyorlar. Rusya'nın ünlü iç hastalıkları uzmanı G.A. Zaharin, hastanın dış görünüşüne bakarak neredeyse yüzde yüz teşhis koyabiliyordu. Bir zamanlar N.I. Pirogov, hatta "Hasta insanın Yüzü" haritasını çıkarmıştı. O, her bir hastalığın insan yüzünde belli bir iz bıraktığını iddia ediyordu. Fakat, insanın yüz ifadesine göre teşhis koyma yöntemi Uzakdoğu ülkelerinde (özellikle Çin ve Kore) yaygın şekilde kullanılmıştır. Tibet tıp yöntemlerini bilen hiçbir deneyimli doktor hastanın yüzünü dikkatle incelemeden teşhis koymaz. "Yüz okuma" sanatında kendi sistemini geliştirmiş birkaç ekol bulunuyor. Şöyle ki laponlar, yüzü genelde 3 bölgeye ayırıyorlar: *Üst (alın bölgesi) Bu bölge vücudun ve ruhun genel durumunu yansıtıyor. *Orta (kaşlardan burnun ucuna Kadar) Bu bölgeye bakarak insanın psikolojik durumunu görmek mümkündür. *Aşağı (üst dudaktan çenenin altına kadar) Bu bölge insanın karakter yapısını yansıtıyor. Deneyimli bir yüz okuma uzmanı yüz derisine, onun rengine, nemliliğine, damar ağının yerleşimine, kırışıkların yerleşimine ve derinliğine bakarak çok şey söyleyebilir. Bunların yanı sıra, "hayat çizgileri" olarak adlandırılan beş uzvun (kaşlar, gözler, burun, ağız ve kulaklar) durumu da dikkate alınır. Bu uzuvların orantılı olması (biçim, renk, temizlik vs.) iyi bir belirtidir. Bu uzuvların önemlilik derecesine dayanılarak, bazı alternatif tıp teşhis yöntemleri geleneksel yöntemlerle bir arada kullanılmaktadır. Bu yöntemler arasında göz irisine göre teşhis yöntemi, kulak kepçesine göre teşhis yöntemi, göz küresinin kılcal damar ağına göre teşhis yöntemi sayılabilir. Beş "hayat çizgisinin" ve yüzün üç bölgesinin incelenmesi, yüz okuma sanatının temeli olarak kabul edilebilir. Bununla birlikte insanın karakter yapısı ve psikolojik durumu hakkında genel bir izlenim oluşturulabilmesi için yüz kemiklerinin özelliklerini, çene biçimini ve genel yüz yapısını dikkate almak gerekir. Son olarak, bu verilerin hastanın yaşı da dikkate alınarak değerlendirilmesi gerekir. Hastalığımız Yüzümüzde Yazılmıştır Bazı insanlar doğuştan yüze bakarak İnsanın "içinden geçenleri" okuma yeteneğine sahiptirler. Biz, bazen sokaktaki falcıların hızlı ve doğru şekilde ruh halimizi, hatta geçirdiğimiz hastalıkları bilmesini hayretle karşılıyoruz. Falcının ipuçları ise aslında, bizim yüzümüzdür. Ruh halinin belirlenmesini belli ölçüde anlayabiliriz. Çember, oval, kare, üçgen ve yamuk şekilli yüze sahip olan insanların karakter yapılarını belirlemek o kadar da zor değil. Bu yöntem eski zamanlardan beri bilinmektedir. Peki, nasıl oluyor da yüz çizgilerine göre hastalıklara teşhis koymak mümkün oluyor? İşin püf noktası her bir hastalığın da hastanın yüzünde kendine özgü silinmez izler bırakmasıdır, örneğin, günümüzde yaygın olan kalp ve damar hastalıklarını ele alalım. Yüz çizgilerine göre enfarktüsü önceden haber vermek mümkündür. Bu hastalığın teşhisinin konulmasında en güvenilir belirti, çene ile alt dudak arasındaki bölgenin uyuşukluğa varacak kadar hissiyatı kaybetmesidir. Biraz daha yukarı göz attığımızda, üst dudakla burun arasında kırışıklığın olması kalp kapaklarının yetmezliğinden haber verir. Kalp yetmezliğinin başlangıç belirtileri dudakların zaman zaman morarması şeklinde ortaya çıkıyor. Böyle bir belirtinin görülmesi doktora başvurmak için ciddi bir nedendir. Kalp ve kan dolaşımı organları üzerindeki aşırı baskının en önemli belirtisi her iki tarafta burun ve üst dudak arasında derin ve uzun kırışıkların olmasıdır. Burun köprüsünün ince olması kalp nevrozunun bir belirtisidir. Kılcal damarları belirgin tümsekli kırmızı burun, arteryal kan basıncının yüksek olduğunu gösterir. Düşük kan basıncı ise genelde, burnun kımızımsı mor renk alması şeklinde kendini belirtir. Kalp hastalıklarının belirtisi kırmızımsı mor renk almış burun kanatları, kan dolaşımı bozukluğunun belirtisi ise kulak kepçelerinin balmumu rengini almasıdır. Şakaklar da teşhis açısından önemli bir bölgedir. Bu bölgede deri altında uzun arteryal damarın belirgin olması ve yüzün zaman zaman kızarması arteryal kan basıncının hızlı ve keskin bir şekilde yükseldiğinin göstergesidir. Bu insanlarda hipertoni krizi olasılığı yüksektir. Kalp sorunlarının diğer bir belirtisi de yanaklardır. Sol yanağın çökük olması kalp yetmezliği şüphesi doğurur. Genç yaşlarda kan dolaşımı bozukluğunun belirtisi saçların zamanından önce beyazlaşmasıdır. Boynun kısa olması kişinin kalp hastalıklarına yakalanma olasılığının yüksek olduğu gösterir. Boynu kısa olan insanlarda kalp sorunları dışında beyin damarlarının erken sertleşmesi riski de yüksektir. Sağlık sorunları konusunda yüzde bulunan bazı "kozmetik" bozukluklar da ipucu verebilir, örneğin, gözlerin altının torbalaşması ve genelde yüzün şişkin olması böbrek ve kalkanbezi sorunlarının mevcut olduğunu gösterir. Gözler altında mor lekelerin aniden ortaya çıkması ve uzun süre kalması birçok hastalığın varlığından haber verir. Herkesin bildiği sivilceler ise hastalığın yüzümüzdeki "haritası"dır. Onların yüzdeki yerlerine göre gerek cinsel hastalık, gerekse sindirim, sinir ve endokrin sistemi bozukluğu ve diğer bozukluk teşhisi koymak mümkündür. Bunların yanı sıra, deneyimli bir doktor hastanın sağlık durumunu derisine (rengine, kuruluk derecesine vs.) bakarak değerlendirebilir. Fotoğraflara Göre Teşhis Koyma Bu gün fizyognomik veriler bir çok alanlarda olduğu gibi tıp alanında da uygulamaya konmuştur. Avrupa'lı uzmanların geliştirildiği genetik sendromları tanıyabilen yeni program bu alandaki uygulamaları daha da kolaylaştırmıştır. Uzmanlara göre bilgisayar, hastanın yüz çizgilerini inceleyerek, deneyimsiz doktorlara teşhis yapmada yardımcı olabilir. Hastanın resmini kullanarak bilgisayar aracılığıyla Cornelia de Lange, Fragile X ve Wİlliams-Beuren sendromu gibi nadir görülen hastalıklar belirlenebilmektedir. Yeni program yüzü, 48 noktadan oluşmuş şema şeklinde sunmaktadır. Bilgisayar programı, bu noktaların konumlarım ve aralarındaki mesafeleri kıyaslayarak, veritabanından ilgili bilgileri tarayarak, hastalık patolojisini tanımlıyor. İlk teknolojiler olayların %60'ında doğru teşhis koymuşlardır. Program üzerinde bazı düzeltmeler yapıldıktan sonra gözler, burun, ağız ve çene üzerinde daha çok inceleme yaparak, olumlu sonucu %76'ya ulaştırmışlar. Önceleri bu alanda uygulanmış metodlar daha az verimli olmuş, yüz parametrelerinin bir bütün olarak ele alınıp incelenmesine o kadar dikkat göstermemişlerdir. Cornelia de Lange sendromundan eziyet çeken hastalarda benzer belirtiler bulunmaktadır. Bunlar zayıf gelişme, kısa boy, başta aşın kalın saçlar, kollarda biçimsizlik ve kalp yetmezliği gibi belirtilerdir. Bu hastalarda ayrıca, burun üzerinde kavuşan ince kaşlar, uzun kirpikler, kısa ve kalkık uçlu burun gibi belirtiler de bulunmaktadır. Bu hastalık iç organlarda yetmezlik ve önemli ölçüde entelekt zedelenmesi gibi kötü sonuçlar doğuruyor. Fragile X sendromu, çeşitli düzeylerde zihinsel özürlülüğe yolaçabilen kalıtsal bîr sağlık sorunudur. Hastalık, kadınlardan çok erkekleri etkilemektedir. Bu zihinsel sorunlar, hafif öğrenme güçlüklerinden, ağır zihinsel özürlülük ve davranış bozukluklarına kadar değişiklikler gösterebilir. Williams-Beuren sendromu hastası, "cin yüzü" olarak adlandırılan çok belirgin bir yüze sahiptir. Bu yüzün özellikleri şöyledir: Kabarık alın, göz kapakları üzerinde kalın katlar, aşağıya doğru sarkmış yanaklar, şaşı gözler, kısa burun, bir o kadar dışarı eğilmiş burun delikleri, etli dudaklar, küçük çene, büyük, fakat düzgün bir şekilde yerleşmiş kulak kepçeleri. Bunun dışında, yüksek damaklar, kuru deri, aşırı hareketli eklemler ve diğer belirtiler oluyor. Fragile X sendromu zamanı, genelde erkek çocuklarda aşırı büyük alın, yüzün asimetrik çizgileri, büyük çene, uzun ve ileriye çıkmış kulaklar gibi belirtiler görülmektedir. Bu hastalığa yakalanmış çocuklarda zihinsel gelişim birkaç defa düşük oluyor. Bu belirtiler çocukluk döneminde değil, büyüdükten sonra görülmeye başlar. Yeni metodu kullanarak bu hastalıkların belirtilerini öğrenerek daha erken yaşlarda teşhis koymak mümkün olacaktır. Almanya'nın Essen kentinde üniversitenin Genetik Bilimler Enstitüsü'nün doktoru Dagmar, çeşitli hastalıklara sahip olan 55 kişinin fotoğrafı üzerinde Wieczorek bu programı kullanmıştır. Hastaların büyük çoğunluğuna doğru teşhis konulmuş, başarı oranı %76 olmuştur. Günümüzdeki Uygulamalar XX. yüzyılda sanayinin gelişimi işletme, yönetim, insan kaynakları alanlarında çeşitli yöntemlerin uygulanmasına neden olmuştur. Çok sayıda deneyler yapılması yoluyla yüz okumayı yeni temele oturtma çabalan olumlu sonuçlar vermeye başlamış ve geniş uygulama alanı bulmuştur. 1940'lı yıllarda Amerikalı hukukçu Edward Vincent Jones, yüzün dilini araştırmak üzere bir enstitü kurmuştur. Bunu izleyen yıllarda Robert L. Whiteside ve William F. Burtis'in bu konudaki kapsamlı çalışmasında altmış sekiz ana yüz özelliğini bin iki yüz denek üzerinde test etmiş ve sonuçların istatistik analizinde yüzde doksan üç oranında başarıya ulaştığını belirtmiştir. Günümüzde dünyanın birçok üniversitelerinin sosyal psikoloji bölümlerinde yürütülen araştırmalar, yüz okumanın bilimsel temellerini oturtmaya çalışmaktadır. Dünyaca ünlü firmaların; MCI, General Electric ve American Airlines gibi devlerin, yüz okumayla ilgili danışmanlık hizmetlerinden ve eğitimlerinden yararlandıkları bilinmektedir. ABD'de yönetim psikolojisinde ve mesleki faaliyetlerde (özellikle, işe kabul etme ve görevlendirme zamanı) fizyognomi yöntemlerine başvurulmaktadır, örneğin, yönetici adaylarını seçerken, adayların fotoğrafları (yandan ve önden) 195 ayrı ayrı belirtileri içeren özel fizyognomi tablolar yardımıyla inceleniyor. Bundan sonra, inceleme sonuçlarına dayanarak neredeyse, başvuran adayların %80'i geri çevriliyor. Fizyognomi bugün disiplinler arası bir araştırma dalı haline gelmiştir. Bu gün fizyognominin değişik eğitim programlarında zorunlu disiplin olarak okutulduğunu görebiliriz. Psikoloji, tıp ve biyoloji gibi doğrudan bağlantılı bölümlerin yanı sıra iletişim, istihbarat, polis, kriminoloji, turizm, işletmecilik, insan kaynakları, ressamlık vs. gibi onlarca bölümde fizyognomi okutulduğunu görebiliriz. Kitabın sonraki bölümlerinde göreceğimiz gibi, bugün fotoğrafların incelenmesi yoluyla hastalara teşhis koyma, tarihi resim eserleri üzerinde inceleme yaparak tarihi şahsiyetlerin karakterlerini belirleme gibi metodlarda fizyognomiden başarıyla yararlanılmaktadır. Son yıllarda Türkiye'de de söz konusu alana ilginin arttığı ve bu yönde bazı çalışmaların yapıldığını görmekteyiz. Konuyla ilgili çalışmalar yapan uzmanlar Mehmet Atu ve Dr. Murat Toktamışoğlu tarafından "Yüz Okuma, iş ve Sosyal Yaşamda Yüz Okuma Teknikleri" adlı bir çalışma yapılmıştır. Birçok alanlarda; finans sektörü, ilaç, sigorta ve hizmet sektörü ile özel ve kamudaki birçok şirket bu konuda eğitim ve danışmanlık hizmetinden yararlanmaktadırlar. Uzmanlar, yüz okumanın falcılık ve geleceği okuma olmadığını söylerken, yüz okuma uzmanlarının, bilimsel geçmişleri olan ve konuyla ilgili bilimsel çalışmaları olan kimseler olduğunu da özenle vurgulamaktadırlar. Fizyonomi (Fizyognomi) terimi, Yunanca physis -doğa ve gnomon- yorum kelimelerinin birleşimidir. Giovanni Battista Della Porta (1535-1615) ya göre gnomon, aynı zamanda yasa, kural anlamına gelmektedir; yani, fizyonomi “doğa yasası” demektir. Della Porta ya göre, doğanın belli kurallarına uyarak “belli vücut biçimlerine göre belli ruh hallerini” öğrenebiliriz. Çok eski dönemlerden başlayarak, bilginler insanın yüz yapısı ile karakteri arasında bir ilişki kurmağa çalışmışlardı. Bu yöntemin temelinde insanın beden yapısı ve psikolojisi arasında doğal bir bağlantının olduğu inancı yatmaktaydı. Bilimsel temelden yoksun olmasına rağmen fizyonomi, karakter özelliklerinin tipolojisi için önayak olmuştur. Gelişimi Fizyonomi, sistemli bir şekilde ilk kez Çin de gelişmiştir. Çinliler, insanların yüz biçim
*******************
*******************
karakter
Yıllar boyunca beden yapısı ile psikoloji arasında ilgi kurmaya çalışan Çinli bilginler, yüz okuma sanatı olan 'fizyonomi'yi geliştirerek yüz hatlarına göre karakter tiplerini sınıflandırdılar. Bu yönteme göre özellikle alın, burun, çene, kaş, göz ve dudaklar esas alınarak kişilik özellikleri hakkında tahminler yapılıyor. İşte yüz hatlarının simgelediği kişilik özellikleri… ALIN Kişilerin düşüncelerini geliştirme yöntemi hakkında bilgi veriyor. Geniş alın, güçlü bir hayal gücü ve entelektüel kişilik yapısını simgeliyor. Dar alın ise kişinin dikkatli, zamanlamaya önem veren, matematiksel yetenekleri kuvvetli biri olduğunu anlatıyor. Bombeli bir alna sahip kişiler ise inisiyatif sahibi, uyumlu ve paylaşımcı olarak kabul ediliyor. GÖZLER Hayata bakış açısını ve stres karşısındaki davranış şeklini anlatıyor. Çukur gözlü kişiler ciddi ve gizemli olurken, Gözleri yakın olanlar titiz, kararlı ve detaycı kişilik yapısına sahip oluyorlar. Büyük gözler, açık sözlülüğü, kibarlığı ve sözüne güvenilirliği, Küçük gözler ise dikkatini kolay toparlamayı ve kapalılığı simgeliyor. Düşük gözlü kişiler hayata iyimser bakmayı sevmezken, Patlak göz şekline sahip olanlar hayata karşı hevesli ve alıngan oluyorlar. BURUN İş hayatındaki tercihleri ve para konusuna bakışı simgeliyor. Geniş burun, iş hayatında kendine güvenen ve sosyal yapıyı Dar burun, kontrolcülüğü ve garanticiliği, Büyük burun, idealistliği ve lider olma isteğini Düşük burun, insanlarla iyi iletişim kurabilme yeteneğini, Yuvarlak ve şiş burun ise para konusunda başarıyı ve tasarruf düşkünlüğünü gösteriyor. DUDAKLAR Düşünceleri ifadeyi ve cinselliğe bakış açısını simgeliyor. Geniş ve düşük dudaklar kişinin cömert olduğunu ve cinsel yaşamını geniş hayal gücüyle renklendirebildiğini, İnce dudaklar, az ve öz konuşmayı, hırsı ve muhafazakarlığı simgeliyor. Aşırı büyük alt dudak ise kişinin tembel ve zevke düşkün olduğunu anlatıyor. ÇENE Kendini savunma yöntemini ve saldırganlık düzeyini belirliyor. Geniş çene otoriterliği, acımasızlığı ve enerjiyi, Sivri çene, çabuk sinirlenen yapıyı gösteriyor. İkiye ayrılmış çene, kararsızlığı Yuvarlak çene, enerjikliği ve tez canlılığı İleriye doğru çıkık çene, inatçılığı ve hoşgörüsüzlüğü simgeliyor. KAŞLAR Hayata dair önemli kararların nasıl alındığı hakkında bilgi veriyor. Aşağıya doğru kaşlar, kişinin ilişkilerini ciddiye aldığını ve sahiplendiğini, Kalkık kaşlar hırslı biri olduğunu ve kolay sinirlendiğini, Uzun kaşlar güçlü ve mücadeleci kişilik yapısını, İnce kaşlar kolay vazgeçen ve esnek yapıyı, Birleşik kaşlar maceracılığı, Düz kaşlar ise iyimserliği simgeliyor. KULAKLAR Çevresindekileri etkileme ve onlardan etkilenme düzeyini belirliyor. Büyük kulaklar, müziğe olan yeteneği, Normal kulaklar, ciddiyeti, Başa yapışık kulaklar, toplum kurallarına bağlılığı simgeliyor. Büyük ve kepçe kulaklı kişilerin ise konuşmayı çok sevdiği belirtiliyor. YÜZ ŞEKLİ Kişinin duygusal ve zihinsel düzeyini belirliyor. Aşırı uzun yüzlü kişiler kibirli, Şişman yüzlüler maddiyatçı, eğlenceye rahatına düşkün, Kemikli yüze sahip olanlar çalışmayı seven ve ürkek, Zayıf yüzlüler, derin düşünceli ve dikkatli olarak kabul ediliyor
******************
*******************
yuz sekline gore kisilik
Yüz Şekline Göre Kişilik.. İnsanların yüz şekillerine göre nasıl bir kişiliğe sahip olduğunu siz de şirketlerin kullandığı yöntemler ile öğrenmek ister misiniz? İşte yüzüne bakarak insanları tanıma rehberi; Eski çağlardan beri bilginlerin araştırma konusu olan ve günümüzde önemli bir bilim dalı haline gelmeye başlayan Fizyognominin, gizli servislerden büyük şirketlere kadar pek çok alanda kullanılmaya ve bu alanda uzmanlar istihdam edilmeye başlandığı vurgulanıyor. İnsanın sadece ağız, burun, çene, alın ve dudaklara bakılarak yapılabilecek bir tespitin eksik olacağı, yüzü oluşturan bütün azaların özelliklerinin tek tek incelenerek tespitler yapılabileceği, hatta bunlarla da sınırlı kalınmayıp insanın doğup büyüdüğü coğrafyayı, yaşadığı iklimi de gözününde bulunduracak kadar geniş çaplı bir zihinsel donanım gerekiyor. Yüz ve alın şekillerine göre kişilikler Aşırı uzun yüz; kibirli, kendini beğenmiş. Çökük yüz; kötü ahlaklı. Şişman yüz; maddiyatçı, eğlenceyi seven ve rahatına düşkün. Uzun ve oval yüz; aptal, kendini beğenmiş. Keskin hatlı yüz, alçak hislere yatkın. Balon şekilli yüz; iyi kalpli alçak gönüllü. Uzun sivri çene ve sivri kafa; yalancı, yaltaklık etmeye yakın. Aşırı büyük alınlı yüz; tembelliğe yatkın. Aşırı küçük alınlı yüz; cimri çabuk sinirlenen. Kemikli yüz; çalışmayı seven ürkek. Düz şekilli yüz; ters başına buyruk ve bazen zalim. Zayıf yüz; ihtiyatlı derin düşünceli. Çökük alın; Zorluklara karşı direnci olmayan ürkek. Dörtgen alın; iyi kalpli, alçak gönüllü, asil. Normal alın; dengeli, yetenekli. Aşırı enli alın; Kibirli, övünmeyi seven. Gözlerin üzerine çökük alın; cesur, enerji dolu. Yuvarlak alın; hınçlı, çabuk sinirlenen. Kırışıksız düz alın; kibarlığa yatkın, dış görünüşe önem veren, süslü. Kaş ve burun şekillerine göre kişilik tahlili Düz kaşlar; rahatına düşkün. Aşağıya doğru inen kaşlar; ters hoşgörüsüz, kendisinden başka hiçbir fikri kabullenmeyen. Kısa kaşlar; sakin karakterli. Kalın siyah kaşlar; dürüst, alçak gönüllü. Burnun üzerinde birleşen kaşlar; çabuk sinirlenen, cimri. Kalın, aşağı doğru kavisli kaşlar; hayal gücü kuvvetli. Gözlere yakın hilal şekilli kaşlar; ters, başına buyruk. Kavisli yüksek kaşlar; hayat aşkıyla, enerjiyle dolu. Normal burun; akıllı, açık sözlü samimi. Sivri burun; çabuk sinirlenen, meraklı. Uzun aşağı doğru sarkmış burun; akıllı, adil. Küçük kısa burun; kibirli, cimri, kötü kalpli. Büyük düz burun; dürüst. Kambur burun; barışçı, cömert, eli açık. Büyük delikli uzun burun; eğlenmeyi seven. Büyük delikli burun; neşeli, enerji dolu. Uzun, neredeyse ağıza kadar uzanmış burun; cesur, kahraman. Ağız, dudak, çene ve kulaklar... İnce ensiz dudaklar; şan ve şöhret tutkunu. Aşırı büyük alt dudak; tembel. Birbirine sıkışmış dudaklar; itici mizaçlı, geçimsiz. Büyük ağız; cesur, savaşçı ruhlu. Kalın sarkık dudaklar; zevke ve eğlenceye düşkün. Ensiz büyük dudaklar; hilekar, yalancı. Aşırı enli dörtgen çene; acımasız, enerji dolu, kaba. Keskin uçlu çene; çabuk sinirlenen. İkiye ayrılmış çene; kararsız. Yukarı doğru eğik çene; zevkine düşkün. Küçük çene, kararsız, tereddütlü. Aşırı yuvarlak çene; enerji dolu. İleriye doğru çıkık çene; inatçı, hoşgörüsüz. Büyük kulaklar, müziğe yetenekli. Normal kulaklar; ciddi, sağduyulu. Büyük kepçe kulaklar; çok konuşan, aptal. Kıllı kulaklar; uzun ömürlü, iyi duyma yeteneğine sahip. Dörtgen şekilli kulak: iyi ahlaklı. ---------------
karsınızdakileri tanımak için iyi bir fırsat...
********************
*******************
yuz/hepsi
Her gün çeşit çeşit insanla karşılaşıyoruz. Bazıları ile hayatlarımızın bazı noktaları kesişiyor ve onlarla beraber adımlar atmamız gerekiyor. Bu noktada önemli olan tek şey ise attığımız adımın veya karşımızdaki insanın ne kadar doğru olduğudur. Bunu yüzde yüz anlamak elbette mümkün değildir. Ama zamanla, tecrübeyle, birkaç ipucu ile nasıl bir karakter ile karşı karşıya olduğumuzu anlayabilir, daha doğru iletişim kurmak için çabalayabiliriz. Yüz okuma sanatı çok eski yıllara dayanan aslında felsefesi olan bir beceridir. Hatta çeşitlendirilmiş hallerini bazı büyük iş adamları tavsiye etmiş, satış seminerlerinde bile vücut dilini okuma adı altında kullanılmıştır. Fakat bizim bahsettiğimiz yüz ifadelerini okumak değil, yüz şeklinden ortaya çıkabilecek bazı anlamlardır. Aşağıda bu konu ile ilgili listeler okuyacaksınız. Uygulandığı zaman eğlenceli, oldukça şaşırtıcı sonuçlar çıkabiliyor. Yüz şekli: Yuvarlak: Su grubu burçlarında daha çok görülen yuvarlak yüz hatları narin kişiliğe işaret ediyor. İyi ebeveyn olurlar. Muhafazakar, sakin kişiliklerdir. Arkadaşları boldur. İletişim kurmayı severler. Kilo almaya müsaittirler. Yemek yemeyi severler. Romantizm ve seks önemlidir. Dikdörtgen: Toprak grubunda sık görülür. Yaşamlarını adamayı, çok çalışmayı severler. Pratiktirler. Her durumda ne yapılacağını iyi bilirler. Diyet takıntıları olabilir. Dış görünümlerine önem verirler. İskelet problemleri yaşayabilirler. Ani öfke patlamaları, huzursuzluk görülebilir. Kare: Sağlıklı ve enerjiktirler. Ateş grubunun tutkusu hissedilir. Yemeyi severler ama kaloriyi çok hızla tüketirler. Deri problemleri olabilir. Keskin bir zekaya sahiptirler. Uyanık kişilikleri bazen zor durumlar yaratabilir. Araştırmayı, keşfetmeyi severler. Meraklıdırlar ve seyahate bayılırlar. Üçgen: Hava grubunun kuşkuculuğu sorun yaratsa da bazen de hayat kurtarabilir. Yanlış anlamaya müsaittirler. Çok çalışkan ve disiplinli olabilirler. İnanmak kaydıyla… Değişkendirler. Kararsızdırlar ama çok karizmatiktirler. Etkileyici görünümleri pek çok kapıyı kolayca açabilirler. Saç şekli: Karşınızdaki kişinin saçları zayıf telli, düz ve parlak ise narin bir kişiliği olduğunu gösterir. İnce düşünceli, kibar insanlardır. Alıngan olabilirler. Kalın kıvırcık saçlar güçlü kişiliği gösterir. Tuttuğunu koparan, hırslı azimli insanlardır. Kolay sinirlenebilirler. Alın Bölgesi: Geniş alın: Aklın simgesidir. Zeki insanlardır. Kurnaz olabilirler. Yuvarlak alın: İdealist, arkadaş canlısıdır. Dar alın: Konuşmadan önce düşünmeyi seven, ağırbaşlı, sorumluluk sahibi insanlardır. Surat asabilirler. Düz alın: Pratik ve politiklerdir. Her duruma ayak uydurabilirler. Çok belirgin alın: Hayal gücünün çok yoğun olduğunu gösterir. Sivri alın: Yüksek zekalı, dahilerdir. Gözler: Küçük kısık gözler: Gizemli, sır tutmasını bilen, ulaşılması zor insanlardır. İletişim kurmak için uzun süre çabalamak gerekebilir. Kedi gözlüler: Yukarı çekik gözler fırsatçı, büyülü gözlerdir. Etkileyicidirler ve dayanıklı değilseniz kolayca yenilebilirsiniz. Özellikle gözlerini kaçırmadan bakıyorsa yandınız demektir. Büyük gözbebekleri: Beyazı az olan iri gözler kendi dünyalarında yaşarlar. Kendileri hakkında konuşmazlar ve hiç tahmin edemeyeceğiniz sırları olabilir. Başarılıdırlar. Yüksek idealleri vardır. Küçük gözbebekleri: Sinirlidirler, yerlerinde durmazlar. Ani çıkışlar yapabilirler. Kolayca içe dönebilirler. Cesarete ihtiyaçları olabilir. Büyük gözler: Yüzde büyük gözler töleranslı, geniş fikirli insanların gözleridir. Otoriteye fazla gelemezler. Özgürlüklerine düşkündürler. Göz çukuru derin olan gözler: Ciddi, idealist ve motive edicidirler. Felsefi konulara ilgi duyabilirler, sanata eğilimlidirler. Sürekli gözlerini oynatanlar: Maskeli, belirsizdirler. Sürekli etrafa bakarlar. Güvenilmez olabilirler. Göz insanın en açık bölgesidir. Tüm duyguları, sıkılganlığı, sevgiyi, nefreti gözlerde görebilirsiniz. Bazı gözler soğuk bakar, bazısının gözlerinin içi güler. Nasıl bir göze bakıyor olursanız olun birinci kural siz asla gözlerinizi kaçırmayın, hem güven verirsiniz hem de korkmadığınızı gösterirsiniz. Konuşurken de karşınızdaki insanın gözlerinin içine sabit bakın. Kısacası bırakın gözleriniz konuşsun. Göz rengi: Açık mavi gözler flörtçü olabilir, koyu maviler ise hassas kişilerdir. Yeşil gözler enerjik, neşeli kişiliklerdir. Spontan davranabilirler. Çikolata kahvesi gözler tutkuludur, sosyal olurlar. Gri gözler çok zeki ve entelektüel kişilerdir. Çok nadir olan siyah gözler ise çok derin kişilikleri olan güçlü insanlardır. Duygularını gizlerler ve acımasız olabilirler. Burun: Kalkık sivri burun: Meraklı aynı zamanda zekidir. Büyük burun: Yüksek enerji seviyesi olan materyalistik kişiliğin simgesidir. Küçük burun: Utangaçtırlar. İnce burun: Değişkendirler, önemsiz ayrıntılara takılabilirler. Geniş kanatlı burun: Kendini ifade etmesini iyi bilir, çabuk öfkelenir. Kısa Burun: Mutlu ve natüreldir. Uzun Burun: Gururlu, sinirlidirler. Kısa, kalkık burun: Arkadaş canlısı ama gizemlidirler. Titiz olabilirler. Düz burun: Doğrucu ama metodoloji takıntısı olan kişiliklerdir. Dudak Kıvrımı: Dudak kıvrımı ne kadar belirginse o kadar enerjik bir kişilik söz konusudur. Gülmeyi seven insanların dudak kenarlarında ince çizgiler vardır. Ağız: Küçük ağız: Bencil, hüzünlü. Aşağı doğru eğimli: Hoşnutsuz Büyük dudaklar: Hazcı, hedonist. Yukarı kıvrımlı dudaklar: Neşeli Kavisli dudaklar: Değişken. Düz dudaklar: Kontrol mekanizması güçlü. Dar dudaklar: Duygularını zor belli eden. Çene: Sivri çene inatçılığı, köşeli çene gücü, çok belirgin çene dominant kişiliği, küçük çene zayıflığı temsil eder. Kulak: Başa yapışık gibi duran basık kulaklar: Tutumlu, planlı. İşi şansa bırakmayı sevmez. Kepçe kulaklar: Yalnız, orijinal. Küçük memeli kulaklar: Bağımlı, muhafazakar. Büyük memeli kulaklar: Bağımsız, parlak fikirli. Büyük kulaklar: Entelektüel. Uzun kulaklar: Gözüpek, atılgan. Küçük kulaklar: İçgüdüsü kuvvetli. Memesi olmayan kulaklar: Tepkisiz, mesafeli. Yanak: Yanak kişilikten çok insanın sağlık durumunu haber eder. Bazı belirgin özellikler hastalıkların habercisi olabilir. Yuvarlak kırmızı yanaklar: Akciğer, bronşit dengesizliği. Parlak ve kırmızı: Kalp problemleri. Kırmızı ve pütürlü: Bağırsak sorunları. Ayrıca eski Çin kültüründe yanakların üç rengi önemli ipuçları veriyor. Mavimsi, yeşilimsi renksiz yanaklar sevgisiz bir yaşamı, Koyu yanaklar yaşam zorluklarını ve tatminsizliği, Pençe pençe kızarmış yanaklar yalanı veya utanmayı haberdar ediyor
***************************
goz
Çin yüz okuma sanatında gözler ruhun penceresi olarak biliniyor ve her gözün kendine has özellikleri var. 35 ve 40'lı yaşlarda gözlerin şekli ve duruşu kişilerin serveti olarak görülüyor. Gözlerinizin şekilleri çocuklarınızla gelecekte nasıl kişilikte olacağını ve onlarla nasıl ilişki kuracağınızı önceden bildiriyor. Küçük Gözler Küçük gözler düşünce doludur ve detaycıdır. Olaylara sakin ve analitik bakmaya özen gösterirler. Düşüncelerini çabuk paylaştıkları için ya da aceleci oldukları için iyi arkadaş veya eşler olabilirler. Hafif Çıkık Gözlüler Kişinin gözleri hafif dışa doğru ise, istekli kişiliğe sahiptirler. Neyi sevip neyi sevmediklerini bilirler. Bazıları çok sosyal olmadıklarını düşünebilirler, ama doğru insanla karşılaşırlarsa geceden sabaha kadar konuşabilirler. Gözlerdeki çıkıklık fazlaysa kişi sosyal, iletişimi güçlü ve iyi bağlantılara sahiptir. Bu tür kişiler 35 ve 40'lı yaşlarda profesyonel yaşamlarında büyük sıçramalar yapabilirler. Çökük Gözler Kişinin gözleri çökük gözüküyorsa, düşüncelerini kendine saklayan, içine kapanık biridir. Bazı şeyler kendisine dezavantaj olarak dönse bile, başkalarına yardım etmekten mutlu olurlar. Detaylara üzülmezler. Ancak bu tür kişilerin düşüncelerini kendilerine saklamaları sebebiyle ne zaman yardıma ihtiyacı oldukları diğerleri tarafından bilinmez. Etrafındakiler bu kişilerin her zaman mutlu olduklarını düşünürler. Bu yüzden bu kişi herşey hakkında hatta üzülmek istemediği konularda bile endişelenir. Bunun yanı sıra bu tür kişiler bir çalışma ekibine alınabilecek kişilerdir. Sıklıkla başkası onun çalışmalarıyla başarı elde eder, bu onların profesyonel yaşamlarında sık sık başa dönmelerine neden olur. Büyük Parlak Gözler Tüm büyük ve parlak gözler aynı değildir. Eğer kaşlar kalın, yüz hatlarını ortaya çıkaran ve belirginse, bu kişi oldukça agresif, güçlü ve 35 ila 40'lı yaşlarda terfi edebilecek karakterdedir. Buna rağmen büyük ve parlak gözler çok narin bir yüzdeyse, o zaman bu kişi açık fikirli, dürüst ve başlarına yardım etmeyi seven biridir. Uykulu Gözler Uykulu gözlere sahip olanlar uyanık olsalar bile uykulu gibi gözükürler. Sadece gözleri küçük değildir ancak göz kağakları uykulu bakış hissi verecek kadar birbirine yakındır. Bu tür kişiler detaylar konusunda uzmandır, hesap yapma ve parasal konularda uzmandır. Her zaman biriktireceklerdir. Bu sebeple kendi çocuklarıyla bile ilişkileri çok fazla olmayacaktır. Üçgen Gözler Bu tür üçgene benzer gözlere sahip kişiler hoş bakarlar ve dışa dönük kişilerdir. Ancak başkalarını rahatlıkla kızdırabilirler, diğer insanların sahip olduklarına karşı açgözlü olabilirler. Başkalarından arkadaşlarından hatta ailelerinden yararlanırlar ve fırsatları kaçırmamak için herşeyi belli etmeden takip ederler. Yanlış yollara sapabilirler, insanlara intikam dahil kötü şeyler yapabilirler. Küçük Göz Bebeği Olan Gözler Göz bebeği küçük beyazı büyük gözlere sahip kişiler, düşünce ve ilerleme doludur. Fikirlerle dolu olmak onları motive eder, onları ileri taşır. Ancak 35 ve 40'lı yaşlar arasında kalp hastalıkları problemi ortaya çıkabilir. Anka Kuşu Gözleri Gözlerin köşeleri dışarı doğru uzanıyorsa, bu kişiler mağrur ve cömert kişilerdir. Buna rağmen inatçıdırlar. Erkeklerde anka gözü gözleri yönetici ve sorumluluk alabileceklerini ve iyi bir iş yaşamına sahip olabileceklerini gösterir. Ek olarak iyi bir görünüme sahip oldukları için iyi bir evlilik yaparlar ve çocukları babalarıyla gurur duyacaktır. 35 ve 40'lı yaşlarda anka kuşu gözlü insanlar yükselecek ya da iyi bir şansa sahip olacaklardır. Kırmızı Gözler Bu en açık görülen göz şeklidir. Göz damarları gözün beyaz bölümünü kaplar ve kırmızı görünmesine neden olur. Bu tür kişiler kötü mizaca sahiptir. Çin'deki tıbbi terminolojide, göğsünde çok fazla ateş olduğu ve bu ateşi söndürmek için bol su ile çay içmeleri gerektiği söylenir. 30 ile 40'lı yaşlarda emniyet ya da hukukla ilgili çatışmalardan uzak durmaları gerekir. Göz Bebeği İri Gözler Erik gözlü olarak da adlandırılabilen gözlere sahip kişiler çocuklarıyla oldukça iyi anlaşırlar. Kızlardan daha çok erkek çocuklarla daha iyi anlaşmaya eğilimlidirler. Ek olarak 35 ile 40'lı yaşlarda ileriye dönük sıçramalar yapabilirler. Köstebek Gözler(Çekik Gözlüler) Bu tür kişiler çocukları için sürekli üzülecek ve kaygılanacaklar. Bu tür gözler 'ağlayan köstebek' olarak bilinir, başkalarına göre daha duygusal ve sempatiktirler. Kaşları Yukarı Kalkık Gözler Bir kişinin gözleri ile kaşları arasında boşluk çoksa, yaşamda iyi bir yaşam süreceklerine ve bu mirastan yararlanacaklarına işarettir. Ayrıca, iş yaşamlarında ve maddi konularda çok şanslı olacaklarına işarettir. Eşinizi seçerken gözlerine bakara ruhunun derinlikleri hakkında bilgi sahibi olabilir, gelecekte nasıl bir yaşamınız olacağı hakkındaki kuşkularınızı giderebilirsiniz.
***********************
YÜZ OKUMA Yüzün üzerinde ABC basılı olmayan bir kitap gibi Temelde, sağlıklı gözler kutsanmış tüm insan bir bebektin beri yüzlerini okuma yeteneğine sahip. Örneğin, bir bebek kim dışında başka bir kişi tarafından tutuluyor onun anneleriyle yakın olduğu takdirde bebeğin yüzünün ayrıntılarını eşleştirerek annesi tanır çünkü / annesi, ağlıyor olmayacaktır. Hala ikna olmadınız? tamam bu bir deneyin: Bir yabancının tanıtıldı edilmektedir düşünün. Ben girişten sonra, kelimeleri kafanızda sel başlamak 5-10 sn çevresinde girerim .. şeyleri severim: uhm Sanırım ben bu adamla çizgisini istemiyorum bir tür kişi veya omg olduğunu düşünüyorum, o sert görünüyor .. vb nasıl bu kelime aklınıza gelebilir? Göz ve beyin otomatik olarak tanıtıldı oldum kişinin yüzünün arkasında deşifre anlamları için çalışacağız çünkü. Tamam, yüzünüzün şekli tanıyarak başlayalım ve senin hakkında ne diyor izin! Mutlu Yüz Okuma Kişinin yüz ve karakter şekli doğrudan ilişki olduğuna inanılmaktadır. Bunlar tek kişilik bir göstergesi olduğu için belirli karakterleri anlamlarını taşımaktadır inanılmaktadır şekli ve boyutu gibi yüzünün farklı özellikler görülebilmektedir. Hepimizin bildiği gibi, Çin metafiziğin yaygın ilkesi olduğuna inanılan 5 element vardır ve bunlar: Ağaç, Ateş, Toprak, Metal ve Su. Yüz okuma da bu beş element formuna göre insan yüzlerini türleri sınıflandırır. Ahşap Yüz alında yatay geniş küçük narin çene daralması Küçük narin çene düşük fiziksel güdüsü gösterir iken uzun boylu ve geniş alınlı, zeka gösterir. Ahşap Yüz insanlar analiz ve bilgi edinmelerine güçlü bir istek de iyi felsefi derin düşünürler, olma eğilimindedirler. Genel olarak, bu tür yüz olan kişiler açık pozisyon sevmediğim. Ahşap yüz kişi hakkında kötü bir şey bilgi arayan onların aşk için, çünkü onlar para konusunda yeterli zaman düşünme geçirmek ve yağmurlu günlerde mali sorunlarla karşı karşıya eğilim yok olmasıdır. Ahşap yüz kişi de eğilimi besleyen gerekecektir. Lady Die biri derin düşünür henüz beslenmesi ahşap yüz kişidir. Ahşap yüz temel özellikleri: » yüksek zeka, yeni bir şey öğrenmek için seviyorum. Gündelik odun yüzü ile insanlara bir öğrenme günüdür. » uzun bir süre için bir yerde kalmak » birçok beklentileri var » tür ve kalbinde cömert Araştırmacı, yazar, öğretim görevlisi, sanatçı: Ahşap yüz kişi için uygun meslekler. Yangın Yüz alında çene hizasında yatay geniş, dar elmacık kemikleri bile dar Şekli yüzün üstünde değil, egemen bir alevlendi üzerinden çene ile işaret edilmektedir anlaşılacağı gibi Üçgen yüz yüze yangın denir. Yangın yüz insanlar genellikle dışa dönük ve agresif bir tarzı var. Onlar eğlenceli bir kişiliğe sahip girişken olma eğilimi ve insan odaklı vardır. Yangın yüz kişiden biri zayıflığı onların öfke olduğunu. Yangın yüz temel özellikleri: » aydınlatıcı » insanların bakış açısı değişen bir püf noktası var » (sadece yangın kendisi gibi, onlar başlamak ormanda gerekir) parlamaya back-up gerekir Yangın yüz kişi onların iyi nitelikleri hesap açabilirsiniz kitleye gerektiren işler için uygundur. Onlar iyi hoparlörler, sunum, ağ pazarlamacılar, vb yapmak Toprak Yüz yüzü yatay genişliği ağır çene hattı ile alında ve elmacık kemikleri üzerinde aynı Dünya yüzünde, istikrarlı, güvenilir ve güvenilir birisi olduğunu gösterir. Dünya yüzü ile insanların çoğu aşağı toprak ve onlar dayak veya kanıtlanmış bir yol yürümek tercih çünkü gereksiz riskler alarak bulunmuş olması olası değildir. Onlar da güçlü bir irade için bilinir. Dünya yüzünde insanların zayıflığı diğerleri yeterli olarak ileri fikirli değil bunları görüntülemek olabilir bu yüzden çok muhafazakar olmak onların eğilimidir. Dünya yüzünde ana özellikleri: » sessiz varlığı » başkaları tarafından kolayca etkilenmez » Sonunda bir şey yapıyor onları yönlendiren vicdanı sarsan bir olay gereklidir Dünya yüzünde insanlar bu tür finans ve sigorta gibi güven gerektiren işler için uygundur. Metal Face OVAL YÜZ ŞEKLİ eşit iyi vücutlu, simetrik, çene tapers, çene Metal face insanlar adil bir cilt sahip olma eğilimindedir. Onlar yapmak hemen hemen her şeyi bir öncü olmak için güçlü bir dürtü var. Onlar da doğruluk ve adalet duygusu var ve karar verme sürecine çok iyi. Metal face insanlar fikirlerle dolu ve ahşap yüzüyle insanların işi biri ise çoğunlukla kavramının adam haline. Düzenli onların fikri çok mantıksız olup olmadığını kontrol etmeniz gerekir böylece Ancak, onların çok parlak fikirler nedeniyle, oval bir yüz şekli kişinin zaman irrasyonel olmayı kullanabilirsiniz. Metal face ana özellikleri: » Pioneer, pace setter » firması, kalın » Her zaman kurallara uymak görünüyor » yüksek IQ Metal yüzleri olan kişiler, yargıçlar, yönetim uzmanları, diplomatlar gibi yaparak adaleti ve karar içeren pozisyonlar için uygundur Su Yüz Yuvarlak yüz / Su yüz Su genellikle istihbarat, diplomasi, uyum ve ilişki ile ilişkilidir. Su yüz şekli olan kişiler aynı zamanda güçlü bir iş anlayışı var ve onların burnunun dibinde geçmesine herhangi bir fırsat kapmak için istekli vardır. Su yüzünde insanların zayıflığı kararları ve diğerleri yapmaya tereddüt kendi eğilim yavaş onları görebilirsiniz olduğunu. Su yüzünde ana özellikleri: » Akıllı » Kolayca yeni ortama uyum Verebilir » Pratik » Dinamik Tamam, bu yüz şekilleri bu kadar yeter! Şimdi sen anladım? Her yüz yukarıda anlatılan kategoriye uyacak: çok sert ise, lütfen unutmayın. Yüzünüzün şekli 2 unsurların bir karışımı gibi görünüyorsa Bazı 2 öğeleri ve benzeri bir karışımı gibi görünebilir. Peki, bu tek öğeleri saf özelliklerini ama yüzün iki unsurdan karışımı sahip değilsiniz demektir temsil eder.
-----------------------
Kadınlar Erkekleri Nasıl Etkiler?
Kadının çapkını olur mu? Bazılarına göre “hayır” bazılarına göre “evet”tir bu sorunun cevabı. Aslında nasıl ki, erkeklerin çapkınları varsa kadınların da çapkın olanları var tabi ki.
Fakat tarihler boyu çapkınlık lakabı hep erkeklere yakıştırıldığı için hanımlar bu işi hep gizli yapmayı tercih etmişlerdir.
Daha doğrusu bana göre, belki çoğu erkeğin gücüne gidecek ama hanımlar bu işi daha bir kılıfına uydurarak yapıyorlar.
“Niye kadınlar daha başarılı?” diyecek olursanız size şöyle cevap verebilirim. Öncelikle erkekler ilişkilerini o kadar göz önünde yaşıyorlar ki, kadınlarınki arada kaynıyor. Diğer bir önemli sebebi de çapkınlıkta erkeğin kaybedecek çok fazla bir şeyi yok. Ama toplumun genel kuralı olan “erkeğin elinin kiri, kadının namusu” kavramı kadınları daha fazla dikkatli olmaya sevk ediyor.
Tabi her kadını bu kategoriye koymuyorum ama kimse çapkın kadın yok diyemez. Kadınların çapkınlıklarını erkeklerden ayıran en önemli taraf, erkeklerin çapkınlıklarını cinsellikle orantılı yapmalarıdır. Kadınlar ise cinselliği en son noktada dahi zor düşünürler yani kadınların çapkınlığı gönül eğlendirmekten ibarettir.
Kadınların karşı cinsi etkileme metotları, uzun yıllardır hep aynıydı, ta ki kadınlar iş hayatında kendilerini sıkça göstermeye başlayana kadar...
Çok uzun yıllar öncesinde tüm genç kızların ortak bir amacı vardı: Çıktıkları delikanlıyı nikah masasına oturtmak. O zamanlar şimdiki gibi “birbirimizi tanıyalım” dönemi bir iki yıl sürmezdi. Öyle gece dışarı çıkmaları bir yana, gündüz bile gezmek çok zordu.
İşte bir-iki aylık tanışma döneminden sonra olay gerçekleşirdi, her zamanki gibi delikanlı kızı pastanede bekler, kız suratı çok asık bir şekilde gelir, önündeki pastayı çatalınla delik deşik eder, ara ara gözleri dolar, yutkunur. Delikanlı onlarca kez “Neyin var, ne oldu?” diye sorar ve nihayet bir iki saat sonra kız patlar:
“Beni istiyorlar…”
Kısa bir suskunluk, delikanlı çatık kaşları ile “Kim?” der.
Kız üzgün ve mahcup bir ifadeyle, “Bir tanıdığımızın aile dostları, durum çok ciddi, babam verecek, gel sen de beni istet.”
Nedense bu numarayı o zamanlar bütün delikanlılar yutardı, yirmi yıl önce bu şekilde gerçekleşen evliliklerin çoğunlukta olduğundan benim hiç şüphem yok.
Fakat şimdi beyler bu numaralara kanmıyorlar. Hatta bazı erkekler kıza “Vallahi benim evlenmeye niyetim yok iyi bir kısmetse hiç kaçırma.” diyenler bile var. Tabi zaman değiştikçe eski huylar, eski adetler yerini modern çağın nimetlerine bıraktığı için hanımlar da karşı cinsi etkileme yöntemlerini geliştiriyorlar.
Giyimden kuşamdan tutun da kredi kartı kullanımından kollarındaki saate, omuzlarındaki çantadan gittikleri geldikleri yerlere kadar tüm detaylar çok önemli bir hal aldı.
Erkekleri etkilemenin en etkili yolları
Şimdi bayanların karşı cinsi etkilerken nasıl bir yol çizdiklerine bir bakalım. Yazdıklarım bu kez erkeklerin çok hoşuna gidecek. Bayanlar bana kızmayın hep erkekleri yerden yere vurmadık mı? Adaletli olmamız lazım öyle değil mi? Ne erkeksiz ne de kadınsız bir dünya düşünmek mümkün değil. O zaman kendimizi de yazalım ki, adalet yerini bulsun. Önce genç gruptan başlayarak ileriki yaşlara doğru uzanalım:
Çocukla çıkma yola düşerse ağlar, düşersen güler
17-25 Yaş Arasındaki Bayanlar
Henüz hayatı tanımaya başlamış ve biraz yol almış bayanlardan oluşmaktadır. Çok gariptir ki, bu yaşlarda kızların aklında hep aynı düşünce vardır: Zengin bir koca bulup güzel bir hayat yaşamak.
Zamane kızları bir alem! Birilerini tavlamak için daha o yaşlarda neleri göze alıp nerelere gidiyorlar. Bu yaş grubunun en çok kullandığı metot, pahalı spor salonlarıdır. Birçok erkeğin gönül eğlendirmek için tercih ettikleri yöntemi, bayanlar ciddi bir ilişki için kullanmayı tercih ediyorlar ve tabi ki sonu hüsranla son buluyor!
Çünkü amaç her iki cins için de birini bulmak olsa da beklentiler farklı olunca bayanların elleri maalesef boş kalıyor. Bu bayanlar, canlarından dişlerinden biriktirip, milyonlarca liralarını pahalı salonlara verirler.
Tabi kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez ya! Onlar da öyle yapıyorlar.
Kızlar, spor salonlarında ilk günler etrafı bir kolaçan ederler. Kim gelmiş, bekarlar ne tarafta? Özellikle grup takılan beyler daha caziptir, onlarla iletişim daha çabuk kurulur. Çünkü bayanlar bu tip girişimleri yalnız değil mutlaka yanlarında bir arkadaşları ile yaparlar.
En klasik yöntem, şu koşu bantlarındaki tanışma seramonileridir. Kız delikanlının yanındaki bantta salına salına yürümeye devam etmektedir fakat bir şekilde de yandaki delikanlı ile iletişim için bir şeyler yapmalıdır. Hemen birinci kural uygulanır.
Kız koşu bandının düğmeleri ile oynamaya başlar, sanki bilmiyordur makinenin özelliklerini. Aslında gerçekten bilmeyenleri de vardır. Neyse düğmelerle oynarken, birden koşu bandı öyle bir hızlanır ki, kız korkudan ne yapacağını bilemez bir halde koşmaya başlar ve düşecek gibi olurken de 'ay, ay, ay…' diyerek çığlık atar.
Delikanlı hemen olaya müdahale eder, bandı bir kurtarıcı edası ile durdurur. Fakat kızcağız çok korkmuştur, ödü patlamış ve ayakları titremektedir. Delikanlı kızı alır, bara götürür. Bir bardak su getirir. İşte kız amacına ulaşmıştır. Aralarında bir diyalog başlar, telefonlar alınır verilir. Kız bir-iki gün delikanlının aramasını bekler şayet telefon gelmez ise kız delikanlıyı arar ama nasıl:
- Alo kiminle görüşüyorum.
- Kimi aradınız hanımefendi.
- Aslında kimi aradığımı biliyorum dersem yalan olur, defterimin kösesine yazmışım numaranızı, benim adım Demet. Yanlış oldu galiba kusura bakmayın, derken delikanlı duruma el koyar .
- Yok, yok yanlış değil benim Ali, spor salonunda tanışmıştık hani?
Kız sevecen bir şekilde,
- Ah evet, nasılda unutmuşum kusura bakmayın, nasılsınız, diyerek konuşmayı başlatır.
İkinci kural da gerçekleşmiştir artık. Bundan sonra telefonlaşmalar, çıkmalar ve daha önceki yazımda bahsettiğim oyuncak ayı hediye etme durumları hasıl olur.
Bayanlar size bir tüyo vereyim:
Aslında bu taktikleri tüm erkekler anlar ve bilirler de anlamamazlıktan gelirler.
Tabi bu tip ilişkiler pek uzun sürmeyeceğinden herhangi bir ayrılık halinde genç kız, kendisine hediye edilen o ayı salya sümükten leş gibi olana kadar ağlar ya da kız sadece gezme tozma, vakit geçirme havasında ise kendisi için bedbaht olmuş delikanlının gözyaşlarına aldırış etmeden yeni hediye edilen oyuncak ayısı ve yeni sevgilisi ile gezer tozar.
Tek amaçları evlenmektir
25-32 Yaş Arasındaki Bayanlar
İkinci grup, 25-32 yaş arasındaki hanımlardan oluşur. Bu yaş grubu aslında en tehlikeli gruptur. Bu yaşlarda bayanların aklı fikri evlenmektir. Evde kalma korkuları bir kabus olmaya başladığından bu yaşlardaki bayanların amaçları genellikle evlenmektir.
Bu yaşlarda şayet sabırsız davranırlarsa iş yerlerinden veya aile çevrelerinden bir delikanlı ile klasik bir evlilik yaparlar. Hemen bir çocuk doğurup en azından altı yedi senelik bir evlilik dilimini garantiye alırlar.
Fakat biraz sabırlı davrananlar, daha iyi bir kısmet kapmak için kendilerine zaman tanırlar. Çoğunluğu bunda çok başarılı olamaz. Ama az da bir kısım bayan zengin kocayı kapıp rahat bir hayat sürerler.
Normal şartlarda bir iş yerinde çalışan ve aile yaşantısına sahip hanımların etkileme yöntemleri genellikle çörek börek muhabbetleri ile başlar. İş yerine sabah çaylarında yenilmek üzere evde pişirilen poğaça ve kurabiyelerden getirilir, beylere ikram edilir, beyler “Eline sağlık annen mi yaptı?” diye sorunca da “Yo hayır ben yaptım.” denir. Delikanlı “Ooo… Hamaratmışsın da. Ellerine sağlık ne kadar güzel olmuş.” der.
Bu yeme içme muhabbetleri her gün olmasa da aralıklar ile devam eder. İlerleyen günlerde delikanlının aile yapısı laf aralarında keşfedilir. Annesine ufak hediyeler alınır. Tabi anne de oğlunu aradığında kızı telefona ister teşekkür eder. Genç kız ağır ve emin adımlarla yoluna devam etmektedir.
Ufak iddialara girilir ve özellikle kaybedilir. Bu iddialar öğle yemeği olur genellikle.
İşte bu şekilde meydanın dışına yavaş yavaş çıkmaya başlanmış olur.
Bu yemeğe çıkmalar, hafta sonları sinema, tiyatro olarak devam eder ve iş en sonunda nikah masasında biter.
Bir de ikinci grup bayanlarımız vardır ki, bunlar sosyal olup iş hayatının içinde daha faal olduklarından dolayı oldukça rahat davranırlar.
Bu yüzden olaya direkt girerler. Çünkü iş hayatının vermiş olduğu çabukluk ile hareket ederler. Bunların ilişkileri öyle ciddi boyutlarda olmaz çünkü erkekler bu bayanları ciddiye almazlar.
İş çevrelerinde girip çıktıkları firmalardaki erkeklerle önce arkadaş olup, dostça sohbet ve yemeklere giderler. Sonra da bu arkadaşlıkları daha ileri boyutlara taşımak için ellerinden geleni yaparlar.
Genellikle ilk taktik şöyledir: Bir gün delikanlıyı arar ve “Canım çok sıkkın akşam işin yoksa buluşalım mı?” der. Delikanlı haliyle kabul eder. Akşamki program kızın kafasında bellidir -canı sıkkın ya- sakin ve sessiz bir yer olmasını ister. Delikanlı’da buna uyar. Baş başa bir yemek yenir ve kız içini döker. Mümkünse ağlar, delikanlının omzuna başını yaslar, tabi bu arada çok üzgün ama makyaj, kıyafet, ful aksesuar, parfüm… Yani zavallı delikanlının etkilenmesi için elinden gelen her şeyi yapmaktadır.
Tabi delikanlı bir erkek neticede, bu kadar şeyden sonra etkilenmemesi mümkün değildir.
Bir de bu tarzdaki bayanların diğer yöntemleri tatillerdir. Özellikle yaz tatillerinde ne hazırlıklar yapılır anlatamam size. Bodrum, Antalya hep bu bayanlar ile doludur. Bir haftalık tatil için ne para harcanır inanamazsınız. O mayolar, bikiniler, gece kıyafetleri… Kesenin ağzı sonuna kadar açılır.
Bu tatillerde bulunan erkekten ne olur bilemem ama çok az tatilde tanışıp evlenen duydum.
Bu kategorideki bayanların meslek grupları pek kariyer gerektiren tarzda değildir. Çünkü bu tip yöntemlere baş vuran kadınların idealleri zaten mesleki kariyer olmadığı için tarzlarındaki aleladeliği fark edemezler.
Yani meslekleri sıradan mesleklerdir, herhangi bir kariyer ve derin tecrübe gerektirmeyen meslek gruplarındandır bu hanımlarımız…
Kadın şarap gibidir, durdukça güzelleşir
35-45 Yaş Arasındaki Bayanlar
Kendini bilen her erkeğin tercih edeceği bir yaş grubudur. Tabi kendini bilen kadınlardan söz ediyorum burada. Bunlar bir ideali olan kariyerinin ortalarında veya doyum noktasında olan bayanlardır.
Akıllı, zeki, asil ve ne istediğini bilen, sabırlı tiplerdir…
Hayatlarında bir erkeğin olmasını istemeleri en doğal haklarıdır. İstedikleri ve beğendikleri erkekleri ne pahasına olursa olsun elde etmek için sabırla savaşır ve genellikle de kazanırlar.
Kariyer sahibi ve idealist oldukları için çok asilce metotlarla strateji belirlerler. Kişilik ve maddi kaygıları olmadığı için çok daha sağlıklı bir mücadele verir ve erkeği ayaklarına bir güzel getirirler. Bu gruptaki bayanların partneri olacak erkekler, kırk ve üstü yaşlar olduğu için artık siz hayal edin ne kaliteli bir ortam içinde olacaklarını…
Böyle bir kadının, karşısındaki erkeği etkileme yöntemi diğerlerinden çok farklıdır. Önce beğendiği erkeği bir süre takip eder, hoşlandığından iyice emin olduktan sonra yavaş yavaş harekete geçer.
Çünkü ciddi bir ilişki yaşayacaktır ve günübirlik ilişkiler ona göre değildir.
Zaten karşısındaki erkek mesleki anlamda kendisinin farkındadır, bunun için ayrı bir çaba sarf etmesine gerek yoktur. Önemli olan özel yaşantısını karşısındaki erkeğe belli etmesidir.
Bunu da daha çok iş görüşmeleri için yapılan telefon konuşmalarında belli eder. Aynı zamanda da adamın özel yaşantısı hakkında bilgi sahibi olur ve o detaylar üzerinde yoğunlaşır.
İkinci olarak adamın fiziksel görünüşünü, giyimini, kuşamını inceler ve ona daha yakışacak birçok alternatif olduğunu söyler. Buna en güzel örnek şöyledir: Mesela bir görüşmede giydiği kıyafeti inceler, birkaç gün sonra adam masasında bir paket bulur. İçinde çok şık bir kravat vardır ve yanında bir not: “O takımın içinde bu kravat sizi daha yakışıklı gösterecek.” Hangi erkek etkilenmez!!!
Bu yaş grubu bayanların birlikte olacağı erkekler, genellikle çok yoğun oldukları için hep kendilerini dinleyecek birisini ararlar.
İşte üçüncü ve en önemli kuralda budur. Dinleyeceksin, sabırla ve özveriyle.
Zaten bu kadınlar, bunları özellikle yapmazlar, yapılarında vardır ve doğal olarak beraberinde gelir.
Anlayışlı olmak en baştaki kuraldır. Adam zaten yıllardır "dır dır"dan bıkmıştır ve evlilik kelimesini ağzına almak istememektedir. Çünkü evlilik onu korkutmuştur. Ancak zamanla bu fikrin kendiliğinden oluşması gerekmektedir. Bunu da ancak ilgili, anlayışlı, bakımlı ve becerikli bir kadın sağlayabilir.
İşte bu yaştaki kadınların en güzel tarafı da budur. Neyi nasıl alacaklarını çok iyi bilirler.
Artık sohbetler özel konuları içermeye başlamış, görüşmeler sıklaşmış, kadın hiçbir şekilde erkeği sık boğaz etmemektedir. Başarılıdır, maddi beklentisi yoktur, anlayışlıdır. E bir erkek daha başka ne isteyebilir ki?
Hatta buluşmak için kadın randevuya giderken yolda bir telefon gelir, adam işinin çıktığını söyler, kadın buna hiç itiraz etmez ve üstüne birde ona iyi eğlenceler diler ve adam biter zaten.
Bu olaylar böyle devam ederken kadın arada erkeğe ufak hediyeler alır, şayet çocukları varsa onları da unutmaz.
Adamın kafasında çok güzel bir resim çizilmiştir artık. Bir de cinsellikte ortak bir nokta bulunmuşsa hiçbir erkek hayatını bu kadar güzelleştirecek bir kadından kolay kolay vazgeçmez.
Bu gruptaki bayanlarımızın özellikle dikkat ettikleri nokta kendi kişiliklerini zedeleyici bir ilişki içine girmemeleridir.
Bu yüzden en kaliteli, en kendini bilir yaşlar bu yaşlardır. Hızlı bir hayat yaşamış, görmüş geçirmiş, her türlü çılgınlığı yapmış bir erkeğin sığınacağı en sağlıklı limandır bu hanımlar.
Ve karşısındaki erkeğe ne ile karşılaşırlarsa karşılaşsınlar asla zarar vermezler. Yapacakları tek şey sessiz sedasız geri çekilmek olur. Bu da o erkeğe yapılacak en büyük kötülüktür.
Yavaş yavaş zirveye taşıdıkları erkeği, aniden bırakarak aşağıya atmaları işten değildir. Asla aşkları için bedbaht olmazlar, içlerinde yaşarlar ve sindirirler acılarını. Aşk için üzülürler ama ölmezler. Çünkü çok derin ve samimi yaşarlar duygularını. Bir kereliğine aşk için ölmek onlar için basitliktir. Efendi gibi acılarını çok uzun bir müddet yaşarlar, sabırları tükendiğinde yapacakları tek şey şudur:
Sadece bir gün aniden bitti der ve arkasını döner gider, geri dönmesi çok zordur, döndürebilen erkek de zaten kadını kendine aşık etmiş demektir.
Dediğim gibi bu gruptaki bayanlar; bir erkek için ya hayatın geri kalanının muhteşem bir şekilde yaşanması ya da kaçırılmış en güzel fırsatlar anlamına gelir.
Karşı tarafı etkilemek için gayret sarf etmezler
45 Yaş Üstü Bayanlar
Bu yaşlardaki bayanlar için çok fazla bir şeyler yazmaya gerek yok. Zaten 35-45 yaş arasında güzel bir ilişki yakalanmışsa devamı çok uzun seneler sürecektir. Yakalanmamışsa -kadınlar erkekler gibi değildir- bu yaşlarda sakin ve sesiz bir hayat sürmeyi tercih ederler. Bu yaşlardaki bayanların en çok hoşlandıkları şey seyahat etmektir. Maddi imkanları elverdiği sürece bol bol çeşitli ülkeleri gezerler. Şayet kader kısmete inanıyorsalarsa, bu gezilerde kendileri gibi biraz hayata geç kalmış beylerle karşılaşmaları da mümkündür. Öyle bir karşılaşma olursa ikinci bahar dedikleri mutluluklarını yakalamaları kaçınılmazdır.
Ve karşı tarafı etkilemek için özellikle bir gayret sarf etmezler, çünkü hayat onları artık olgunlaştırmıştır. Anlatmaya gerek yoktur hal, tavır, hareket ve üslupları ile kendilerini zaten ifade etmektedirler.
Kadın olsun erkek olsun hepimiz karşı taraf için varız ve var olma savaşı vermekteyiz. Bence, hayatın en güzel yanlarından biri budur.
***************EBCED, İLM-İ CİFR VE REMİL - Gizli ilimler Sitesi
CİFİR – CHIFRéE
ĞAYBÂTIN
(Gayb+Bâtın)
LEDÜN İLMİ
İLMİSALÂLEM
(İlmi+Misal+Âlem)
KRYPTOLOGY
INTRO: Cifir sadece Levh-i Mahfuz’dan, Kur’an’a indirilmiş bir Ledünnî Bilim’dir. Ledünnî demek
“Yukarı Kattan” isteyenin aldığı, Rabb’in de “Rahmet” olarak verdiği bir sistematiktir.
RETRO: Cifir tersinebilir: Yani Kur’an’dan, Levh-i Mahfuz / Ana Kitap’a âlimler ulaşabilir. Allah’ın
bildirmedikleri Ğayb Âlemi’nde; kısmen bildirdikleri (Hızır örneği), yarı Ğayb, yarı Bâtın
Âlemi’ndedir.
Cifir (Fransızca: Chifrée - Şifre), Ğaybatın’dan, “Misal Âlemi İlmine” indirgenmiştir. Kur’an’daki
misallerden âlimlerce alınır. Dolayısıyla, “Gizli Bilimler Öğretisi”dir (Kryptology). Ancak
Numeroloji ve EBCED ile aynı değildir. Bu üç terim HAVAS ilmidir. Cifir ise, Kur’an üstü Levh-i
Mahfuz ilmidir. Cifir ile HAVAS’ı birleştiren arayüz “LEDÜN” ilmidir (Kehf Suresi, Hızır konusu).
Ledünnî İlminin Etimolojisi:
LEDÜN, LE+DÜNY sintaksıdır. LE=LEVH-İ MAHFUZ, DÜNY=DÜNYA anlamındadır. LEDÜNNİ
(iki “N“ile yazıldığında) N=NUN yani noktadır (Arapça: Nukta). Bu da KÜLLİ ŞEY’İN (her bir
noktanın) onda kayıtlı olduğu LE=0 / SIFIR ile yasakladığı, ama DÜN=DÜNYA’ya bir kısmının
(örneğin Ha-Mim / Harut-Marut / Hennan-Mennan) indirildiği bildirilmiştir. Bu bilim “Babil”den
Dünya’ya yayılmıştır. Geldanî (Kalde) Astrolojisi; Mısır Hiyeratik’i (Tarotu) ve İbrani
Torat’ı=Kabbala, ayrıca Daniel peygamberin “Remil”i gibi türevleri verilmiştir. Dünya’nın başka
uygarlıklarına da, Antik Hermes (Hermetik Sembolizm Bilimleri) olarak iz bırakmış, kimi de
“Cinci Dinler” ile birleştirilmişir.
Cifirin kökeni, Tevhid’in digit (bineer / binary) sistemidir. Ayette çift sayı üzerine indirildiği
yazılıdır ama, çevirmenler bunu erkek-dişi olarak tevil eder. Erkek-dişi=Yin ve Yang, aynı
zamanda Hunnes ve Künnes / Chaos-Cosmos ile ikisi arası Osmos köprüsüdür. Arapça Osmos,
Khurt’tur. Hortum kelimesi de buradan gelmiştir ve tünel demektir. Kuantlar düzeyinde ise, kılcal
damar (Habl), ana damar (Aort=Hablil Verid) olarak anlatılır. Bunun dışında da “ip” anlamında
“Hablillahi” denir. Habil=İpin İçi, Kâbil=Dışı, genişleyenidir. Khurt’un hiyerarşisi vardır: Bunlar, “
Yıldız
Yerleri”den (Vâkıa-76, Worm Hole) başlayarak, “Corn Hole” (Sidretül Münteha) ve bunun
üstündeki “Son Durak “=”Horn Hole”, yani “Nefhi Sur”=”Sur Borusu” olarak biter....
Tüm tüneller, Ödeme-Dengeleme Geçitleri=EPR / SERP’ler, Aşağı Misal Âlemi’nin “Dinamik
1 / 8
EBCED, İLM-İ CİFR VE REMİL - Gizli ilimler Sitesi
Geon Topolojisi Matematiği” ile anlatılır. Yukarı Misal Âlemi / Hyper Space ise “Dinamik” ve
“İndetermine” değil, “Determinist”tir. Bu ayrı bir matematik dalıdır.
Aşağı Misal Âlemi için “Super Space” ve Geometro-Dinamik Yasalar, Nokta İlmi=Nonome, Tek
Boyut=Monom, Çift Boyut için Binom: Stereo anlamında Antinom (zıttıyla çift yaratılış) ve
Polinom (çok boyutlu)...
Stereo=Binary:
Binary: İkili sistem matematiği olur (Rakim / Vefk / Matris)
Stereo: Bunun açılımı geometrisidir (Kehf / Gamatria / Matrix)
Bineer sistemde Rakim / Rakam ve Matrisler ile türevleri vardır: Örneğin Tılsım (İng. Talisman)
denen Vefk / Matrisleri salt matemetikseldir. Geometri (yani hologram) içermezler ama
hologramın “Enfusu” (subjesidir). Dolayısıyla talismanlar, kare matris oldukları halde “Matrix
Kalıbı”nı (Geometri=Kehf Hologramlarını) harekete geçirirler. Örneğin “Cinni Pastoforları”
(Tılsım Bekçilerini), Büyü / Maji olarak kurgulayabilirler:
1. Hollowgram: Kâbus / Karabasan (Nightmare & Entitity) uğraması. Bu enerjinin (cinin)
maddeye (insan ve eşyaya), E=mc2 uyarınca etkilemesidir. Poltergeist Haunting (Tekinsiz
Evler), vb.
2. Halu(sinasyon)gram: Zihnin yarattığı hologramlar. Uyanık uyku rüyaları, hülya (halu)
yaratmalar, hayalin hologramları.
Matematiksel / Geometrik olarak da hologram, halugram, vb. Misal Âlemi / Süper Uzay
Hologramları ise Hole-gram (Hole=Delik), daha üstte Holygram ve Hollygram’lar (Cebrail’in ufku
kaplaması gibi), ilahi katlar üstünde tüm Yukarı Misal Âlemi’nin stabil biçimleri ise Külli Şey’in
kaynaklı olduğundan Wholegram Geometri=Kehf’leridir.
Özetle,
Rakim = Matematik Matris’idir, Bineer / Digital’dır, Vefk’dir.
Kehf = Geometrik Matris’dir. Holografiktir, Vefk değil, Kehf’tir.
Rakim = Bilinen tüm matematik dallarıdır, topolojiktir.
Kehf = Hologram, apayrı bir geometridir, geodeziktir.
(Topoloji biçimsizliğin biçimi olan Kaotizma’dır. Geodezi ise biçimin biçimsizliği olan Kozm’dur.)
Rakim / Matematik, İSTİLA’dır.
2 / 8
EBCED, İLM-İ CİFR VE REMİL - Gizli ilimler Sitesi
Kehf / Geometri, İSTİVA’dır.
Örneğin: “Allah Arş’ı İSTİVA etti” derken,
Biçiminde yazılacaktır demektir. Bu tek boyutludur. Bunun iki boyutlusu (Levh / Vefk) simetrik
toplama matrisidir.
Bundan determinant olan 5 sayısını çıkarırsın, aşağıdaki gibi (0, 1, 2, 3 ve 22) olarak sadeleşir:
Vektörlerini alırsın:
(-1, 0, +1 köşegeni 1 aralıklı)
(-3, 0, +3 köşegeni 3 aralıklı)
(-2, 0, +2 satırı 2 aralıklı)
(+4, 0, -4 kolonu 4 aralıklı)
Bu Matris’in Matrix’i (Kehf / Hologram Geometrisi) aşağıdaki gibidir. Böylece, Rakim / Vefk’ten,
Kehf / Geometrik Kalıp elde edilir:
Şimdi bunu hologramlayalım:
Sayısız format (biçim) ile hologramlayabilirisin (Matrix’i holografladın). Bu 3x3 Vefk içindi. İki
tane 3x3 Vefk ise, yuvarlak olur (saat gibi, 12 dilimli, ya da 30ox12=360o):
BURÇ
YILDIZI GÜNÜ MADENİ
1. Koç – Suvaga
Mars
Salı
Demir (Fe)
2. Boğa
Venüs
Cuma
Bakır (Cu)
3. İkizler
Merkür
Çarşamba
3 / 8
EBCED, İLM-İ CİFR VE REMİL - Gizli ilimler Sitesi
Civa (Hg)
4. Yengeç
Ay
Pazartesi
Gümüş (Ag)
5. Aslan – Yağus
Güneş
Pazar
Altın (Au)
6. Başak
Merkür
Çarşamba
Civa (Hg)
7. Terazi
Venüs
Cuma
Bakır (Cu)
8. Akrep – Nisra
Pluton / Mars
Salı
Demir (Fe)
9. Yay
Jüpiter
Perşembe
Kalay (Sn)
10. Oğlak
Satürn
Cumartesi
Kurşun (Pb)
11. Kova – Vedd
Uranüs
Cumartesi Kurşun (Pb), Uranyum (U)
12. Balık
Neptün
Perşembe
Kalay (Sn), Neptünyum (Np),...
4 / 8
EBCED, İLM-İ CİFR VE REMİL - Gizli ilimler Sitesi
(Tablodaki veriler Harut-Marut Öğretisi’dir, Göksel’dir, Sema’dan indirilmiştir.)
DAİRENİN PİRAMİTE DÖNÜŞTÜRÜLMESİ (12’LİK KABİLE DÜZEN = DOSEN’İ):
Boğa – Aslan – Akrep – Kova, sabit burçlardır.
Koç – Yengeç – Terazi – Oğlak, öncü burçlardır.
İkizler – Başak – Yay – Balık, değişken burçlardır.
4 UNSUR: (Kaynak: Harut – Marut / Ha – Mim)
ATEŞ: Koç, Aslan, Yay
TOPRAK: Boğa, Başak, Oğlak
HAVA: İkizler, Terazi, Kova
SU: Yengeç, Akrep, Balık
4 Unsur arasında 120o fark vardır.
Ateş – Hava dost.
Ateş – Su düşman (havayla yanar, suyla söner).
Toprak – Su dost.
Toprak'la düşman (su toprağın berektidir).
4 UNSUR KRİSTALOJİSİ (ARIYA VAHYEDİLEN PETEK):
ATEŞ – HAVA İÇİN:
SU – TOPRAK İÇİN:
BİRLEŞİK KOVAN BİÇİMİ:
Hologramı her noktadan, her noktaya çizeblirsin. Bu sade şekildir (kristal).
Çok Kısa Örnek Yorumlar:
Kutuptaki Hg ve Sn eriyiktir.
5 / 8
EBCED, İLM-İ CİFR VE REMİL - Gizli ilimler Sitesi
- Fe: Demir meteor çekirdeğinde olduğu gibi son duraktır.
- Pb: Son duraktır. Bundan sonraki Uranyum radyoaktiftir. Fe (Koç, Akrep), bunun için Pb (U) ile
virüslüdür. Pb (Oğlak) ve U (Kova) peşpeşe gelir. Pb (Oğlak) hantaldır, klasiktir ama U (Kova)
elektrikseldir, yenilikçidir, vs.
- Altın ve Bakır alaşım olur.
- Fe pas tutar. Au, Ag soymetaldir, bu yüzden Fe (Koç, Akrep) ile Altın (Aslan) ve Gümüş
(Yengeç), virüs gereği düşmandır.
Özet: 3x3 bir Matris'in, Matrix (hologramını) yaptık. Sonra bu matrisi 2 ile çarptık.
a) Önce ÇEMBER çıktı (yuvarlak evren).
b) Sonra PETEK x2 = KRİSTAL KOVAN çıktı.
c) Sıra dörtgen prizması elde etmekte:
Bunun için veriler:
1. Allah Arş’ı istiva etti.
2. Allah asl (tek ve asal demek) sayıları sever.
3. Allah’ın hakkı üçtür.
1. İSTİVA:
2. TEK SAYILAR:
1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9
1, 2, 5 bir kereye mahsus asaldır. Katları daima çifttir. (İlk kattaki asallar: 11, 13, 17, 19, ikinci
katta 21 ve 27 asalımsı)
4. ARŞ DÖRT DİREKLİDİR:
Yandaki tabloda: İstiva 1, 2, 5 hariç ikinci ve sonuncu satırda 4 tane asal var. Dikkat edilirse: 12,
14, 15, 16, 18 asal değil. Asal sayılardan oluşan dört direk (sütun) ortaya çıkıyor (Nokta ile
6 / 8
EBCED, İLM-İ CİFR VE REMİL - Gizli ilimler Sitesi
gösterilenler, 21, 27, 33, 39, 49, 51, 57, 63, 69, 77, 81, 87, 91, 93, 99 direkte yer almıyor ama
asal değil asalımsı. Asal sayılar soy element gibi birleşmeyi reddeder. Asalımsılar ise
“Doğurgan=Dişi” olup birleşebilirer.
(Mod 5’e göre) Nötron neden (0), Proton neden (+), Elektron neden (–):
5. ARŞ YEDİ TABAKADIR:
6. ARŞ DÖRT DİREKTİR; ÜÇ YATAY KATTIR:
Üst kat sabit Arş’tır. Arş taşıyıcı melekler: Kerrubi, Mukarrebun, Sfenks Melekleri. Her meleğin
dört yüzü vardır:
Suvaga: Boğa
Yağus: Aslan
Nesr: Kartal (Akrep)
Vedd: İnsan
Arş’ın dört direği ve üç yatay katmanının hologramı... Dört direk bir kutu yapıyor. Cu, Pb, Fe,
Au, Ag direkleri dik ama en altta Zigzag Arş’ında, Hg ve Sn direkleri dikey değil yatay ve kare
prizmadan kopuk görünüyor. Sanki bir sandık ve aşağıda kapağı var.
Bu şeklin adı:
1. Tabutüssekine (Ahit Sandığı = Fusion)
2. Tennur ( Hz. Nuh’un Tandır’ı, geminin Fission Reaktörü)
7. VİRÜS’ÜN PARABİYOLOJİSİ:
a) Virüs Cansız: Çünkü “Levo” (sol elli) değil. 3 katı asal sayılar oluşturmuş. (23-29-31-37),
(53-59-61-67), (83-89-97). Bir virüs bu durumda asırlarca bekleyebilir ve bu haliyle cansızdır.
Ancak 91 (13x7) onu bir gün canlandırır. Yani virüs sağdaki şekle girer.
(19 ters dönünce 91 olur. 19 canlılık, 91 cansızlık kapısı.)
PARABİYOLOJİ EBCEDİ:
1, 3, 7, 9 DİREKLERİ C, H, N, O elementleridir. 101, 103, 107, 109 ise A, G, C, T (Adenin,
7 / 8
EBCED, İLM-İ CİFR VE REMİL - Gizli ilimler Sitesi
Guanin, Sitosin, Timin) nükleik asit klonlarıdır. Yataylar ise fosfat gruplarıdır.
Satırlar (yatay), fosfatlar. Sütunlar (düşey, direk) DNA çubuklarıdır.
İkisi fizyolojik (ırksal kalıtım) görünen, ikisi psikolojik (ruhsal kalıtım) görünmeyen.
Dikeyler: Görünen (zahir, şuhud) merdiveni / meridyeni, görünmeyen (batın, ğayb) merdiveni /
meridyeni.
Yataylar: 11-13-17-19 // 101-103-107-109 çerçeve (enlemler), aradakiler 8 yatay fosfatlar.
Ancak DNA merdiveni böyle dik değildir, sarmaldır. Yani dönerek merdiven yapar. Peki ama
neden?
Çünkü: “ALLAH’IN HAKKI ÜÇTÜR”???
11-22-33...99 ekseni 11 boyutun etkisidir. Bu eksenden direkler (bu kağıt) katlanır.
1-3-7-9 direklerinin asalımsı sayılarını üçe bölelim.
1 Direği’nde: 21, 51, 81, 91 yer alıyor. 21/3=7, 51/3=17, 81/3=27... Yani 1 No’lu direk
7(17,27,37,47) oluyor.
3 Direği’nde: 33/3=11, 63/3=21, 93/3=31... yani 3 direği de 1 direği oluyor.
7 Direği’nde: 27/3=9, 57/3=19, 87/3=29, yani 7 direği 9 direğine dönüyor.
9 Direği’nde: 39/3=13, 69/3=23, 99/3=33, yani 9 direği 3 direğine dönüyor.
1 è 7’ye bükülüyor,
3 è 1’e bükülüyor,
7 è 9’a bükülüyor,
9 è 3’e bükülüyor, èèè SARMAL MECBURİYETİ DOĞUYOR
Gerçekte Fizik ve Rusal sarmallar yandaki grafik ile 4'lüdür.
Renkli çizgiler fosfatlar (yatay), sarmallar iki direk (dikey). Dönme ekseni (11-22-33-...99), 11
boyut ekseni. Diğer iki direk Suptil Duble (virtüel ya da, ruhsal / takyonik – sanaldır görünmez.
8 / 8****
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder