ALLAH’A İMAN
a) Allah İnancı
Kâinatı yaratan, idare eden, kendisine ibadet edilen tek ve en yüce varlık olan Allah’a iman, iman esaslarının birincisi ve temelidir. Bütün ilâhî dinlerde Allah’ın varlığı ve birliği (tevhid) en önemli inanç esası olmuştur. Çünkü bütün inanç esasları Allah’a imana ve O’nun birliği esasına dayanmaktadır
Allah kelimesi, İslâmî metinlerde, gerçek mâbudun (ibadet edilen varlığın) ve tek yaratıcının özel ismi olarak kullanılagelmiştir.
b) Allah’ın Varlığı ve Birliği
İslâm akaidine göre Allah birdir ve tektir. Bu bir oluş, sayı yönüyle bir “bir”lik değildir. Çünkü sayı bölünebilir ve katlanabilir. Allah böyle olmaktan yücedir. O’nun bir oluşu, zâtında, sıfatlarında, isimlerinde ve fiillerinde, rab oluşunda ve hâkimiyetinde eşi ve benzeri olmayışı yönündendir.
c) Allah’ın Varlığının Delilleri
1-Fıtrat Delili: Allah’ın varlığını ispatlamak için insanın fıtraten Allah inancına sahip oluşu.
2-Hudûs Delili: Âlemin ve âlemdeki varlıkların sonradan yaratılmış olup bir yaratıcıya muhtaç olduğu.
3-İmkân Delili: Mümkin bir varlık olan âlemin var olması için bir sebebe ihtiyaç olduğu.
4-Nizam Delili: Tabiatın büyük bir âhenge ve şaşmaz bir düzene sahip olup bunun bir yaratıcının eseri olmasının gerektiği.
d) Allah’ın İsim ve Sıfatları
Müminin Allah’ı tanıması amacıyla ilâhî zâtı nitelendiren kavramlara isim veya sıfat denilir. Hay (diri), alîm (bilen), hâlik (yaratan) gibi dil açısından sıfat kalıbında olan kelimeler isim kabul edilirken, bunların masdarlarını oluşturan ve Allah’ın zâtına nisbet edilen kavramlar sıfat olarak değerlendirilir.
1-“Allah” Özel İsmi: Kendisine ibadet edilen yüce varlığın özel ismidir. Farsça’daki Hüda ve Yezdân, Türkçe’deki Tanrı ve Çalab… gibi isimler Allah özel isminin yerine geçmez, ilâh, mevlâ, rab gibi âyet ve hadislerde geçen Allah’ın diğer isimlerinin yerine kullanılabilir.
2-İsm-i A‘zam: Bu tamlama, sözlükte “en büyük isim” anlamına gelmektedir. Terim olarak Allah’ın en güzel isimleri içerisinde yer alan bazı isimleri için kullanılmıştır. Fakat Allah’ın en büyük isminin hangisi olduğunu kesin olarak belirlemek mümkün değildir.
3-Esmâ-i Hüsnâ: İsmin çoğulu olan esmâ kelimesi ile, “en güzel” anlamındaki hüsnâ kelimesinin oluşturduğu bir sıfat tamlaması olan esmâ-i hüsnâ (el-esmâü’lhüsnâ), yüce Allah’ın bütün isimleri için kullanılan bir terimdir.
İhsâ:Saymak
Hıfz: Ezberlemek
Hudûs: Sonradan olma
Kadîm: Ezeli
4-Allah’ın Sıfatları: Allah Teâlâ’ya iman etmek demek, O’nun yüce varlığı hakkında vâcip ve zorunlu olan kemal ve yetkinlik sıfatlarıyla, câiz sıfatları bilip, öylece inanmak, zâtını noksan sıfatlardan yüce ve uzak tutmaktır. Allah, şanına lâyık olan bütün kemal sıfatlarıyla nitelenmiş ve noksan sıfatlardan münezzehtir. Allah Teâlâ’nın sıfatlarının hepsi ezelî ve ebedî sıfatlardır. O’nun sıfatlarının başlangıcı ve sonu yoktur. Allah’ın sıfatları, yaratıkların sıfatlarına benzemez. Her ne kadar isimlendirmede bir benzerlik varsa da Allah’ın ilmi, iradesi, hayatı, kelâmı; bizim, ilim, irade, hayat ve kelâmımıza benzemez.
aa) Zâtî Sıfatlar: Sadece Allah Teâlâ’nın zâtına mahsus olan, yaratıklarından herhangi birine verilmesi câiz ve mümkün olmayan sıfatlardır. Zât sıfatların zıtları Allah hakkında düşünülemediği, bu sebeple noksanlık, sonluluk ve eksiklik ifade eden bu özelliklerden O’nun tenzih edilmesi gerektiğinden bu sıfatlara tenzîhî sıfatlar ve selbî sıfatlar da denilmiştir.
1. Vücûd: “Var olmak” demektir. Allah vardır, varlığı başkasından değil, zâtının gereğidir, varlığı zorunludur. Vücûdun zıddı olan yokluk Allah hakkında düşünülemez.
2. Kıdem: “Ezelî olmak, başlangıcı olmamak.
3. Beka: “Varlığının sonu olmamak, ebedî olmak.
4. Muhâlefetün li’l-havâdis: “Sonradan olan şeylere benzememek
5. Vahdâniyyet: “Allah Teâlâ’nın zâtında, sıfatlarında ve fiillerinde bir ve tek olması, eşi, benzeri ve ortağının bulunmaması.
6. Kıyâm bi-nefsihî: “Varlığı kendiliğinden olmak, var olmak için bir başka varlığa ihtiyaç duymamak.
Kadîm: Ezeli
Kıdem: Sıfatının zıttı – Hudûs: Sonradan olma
Bekâ: Sıfatının zıtıı – Fenâ: Sonu olmak .
Muhâlefetün li’l-havâdis: Sıfatının zıttı – Müşâbehet ve Mümâselet:Sonradan olana benzemek ve denklik.
Vahdâniyyet: Sıfatının zıttı – Taaddüd: Birden fazla olmak (Şirk: Ortağı bulunmak.)
Kıyâm bi-nefsihî: Sıfatının zıttı – Kıyâm bi-gayrihî: Başkasına muhtaç olmak.
bb) Sübûtî Sıfatlar
Varlığı zorunlu olan ve kemal ifade eden sıfatlardır. Bu sıfatlar “Allah diridir, irade edendir, güç yetirendir…, hayat, irade ve kudret… sıfatları vardır” gibi müsbet (olumlu) ifadelerle Allah’ı tanıttığı için sübûtî sıfatlar adını almışlardır.
1. Hayat
2. İlim
3. Semi
4. Basar
5. İrade
6. Kudret
7. Kelâm
8. Tekvîn
1. Hayat. “Diri ve canlı olmak” demektir. Yüce Allah diridir ve canlıdır. Her şeye, kuru ve ölü toprağa can veren O’dur. Ezelî ve ebedî bir hayata sahiptir. Hayat sıfatının zıddı olan “ölü olmak” (memât) Allah hakkında düşünülemez. Kur’an’da bu sıfatla ilgili olarak şöyle buyurulur: “Ölümsüz ve
2. İlim. “Bilmek” demektir. Allah her şeyi bilendir. Olmuşu, olanı, olacağı, gelmişi, geçmişi, gizliyi, açığı bilir. Allah’ın bilgisi yaratıkların bilgisine benzemez, artmaz, eksilmez. O, her şeyi ezelî ilmiyle bilir. Allah, her şeyi olacağı için bilir. Yoksa her şey Allah bildiği için olmaz. Âlemde görülen bu
güzel düzen, tertip ve şaşmaz âhenk, onun yaratıcısının engin ve sonsuz ilminin en büyük göstergesidir. İlim sıfatının zıddı olan cehl (bilgisizlik), Allah hakkında düşünülmesi imkânsız olan bir sıfattır. İlim sıfatı ile ilgili âyetlerden ikisinde şöyle buyurulur: “O karada ve denizde ne varsa bilir. O’nun ilmi dışında bir yaprak dahi düşmez…” (el-En‘âm 6/59), “Göklerde ve yerde olanları Allah’ın bildiğini görmüyor musun?…” (el-Mücâdele 58/7).
3. Semi‘. “İşitmek” demektir. Allah işiticidir. Gizli, açık, fısıltı halinde, yavaş sesle veya yüksek sesle ne söylenirse Allah işitir, duyar. Bir şeyi duyması, o anda ikinci bir şeyi işitmesine engel değildir. İşitmemek ve sağırlık Allah hakkında düşünülemez.
4. Basar. “Görmek” demektir. Yüce Allah her şeyi görücüdür. Hiçbir şey Allah’ın görmesinden gizli kalmaz. Saklı, açık, aydınlık, karanlık ne varsa Allah görür. Görmemek (âmâlık) Allah hakkında düşünülemez. Allah’ın işitici ve görücü olduğuna dair pek çok âyet vardır. Bunlardan birinde şöyle
buyrulur: “(Allah) gözlerin hain bakışını ve kalplerin gizlediğini bilir. Allah adaletle hükmeder. O’nu bırakıp taptıkları ise hiçbir şeye hükmedemezler. Şüphesiz ki Allah, hakkıyla işiten ve görendir” (el-Mü’min 40/19-20).
5. İrade:“Dilemek” demektir. Allah dileyicidir. Allah Teâlâ’nın iki türlü iradesi vardır:
Tekvînî İrâde: Tekvînî (yapma, yaratma ile ilgili) irâde; bütün yaratıkları kapsamaktadır. Bu irâde, hangi şeye yönelik gerçekleşirse, o şey derhal meydana gelir. “Biz bir şeyin olmasını istediğimiz zaman ona sözümüz sadece “ol” dememizdir. Hemen oluverir” (en-Nahl 16/40) anlamındaki âyette belirtilen irade bu çeşit bir iradedir. “Tekvînî irade hayra da şerre de, iyiliğe de kötülüğe de yönelik olarak gerçekleşir.”
Teşrîî İrade: Teşrîî (yasama ile ilgili) iradeye dinî irade de denir. Yüce Allah’ın bir şeyi sevmesi ve ondan hoşnut olması, onu emretmesi demektir. Allah’ın bu mânadaki bir irade ile bir şeyi dilemiş olması, o şeyin meydana gelmesini gerekli kılmaz. “Muhakkak ki Allah adaleti, iyiliği ve akrabaya yardım etmeyi emrediyor (irade ediyor)…” (en-Nahl 16/90) meâlindeki âyetteki irade bu çeşit bir iradedir. “Teşrîî irade, sadece hayra ve iyiliğe yönelik olarak gerçekleşir.” Allah, hayrı da şerri de irade edip yaratır. Ancak O’nun şerre rızâsı yoktur, şerri emretmez ve şerden hoşlanmaz.
6. Kudret. “Gücü yetmek” demektir.
7. Kelâm. “Söylemek ve konuşmak” demektir.
8. Tekvîn. “Yaratmak, yok olanı yokluktan varlığa çıkarmak” demektir..
Hayat: Sıfatının zıttı – Memât: Ölü olmak
İlim: Sıfatının zıttı – Cehl: Bilgisiz olmak (Bilgisizlik)
Semi: Sıfatının zıttı – Sağırklık: Duymamak
Basar: Sıfatının zıttı – Âmâ : Görmemek
İrade: Sıfatının zıttı – Îcâb bi’zzât: İradesizlik ve zorunda olmak
Kudret: Sıfatının zıttı – Acz: Acizlik, güç yetirememek
Kelâm: Sıfatının zıttı – Dilsizlik: Konuşamamak
Tekvin:Sıfatının zıttı –
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder