Dünya Haritalarıyla Ünlü Türk Denizcisi Piri Reis
Dünya haritalarıyla ünlü Türk Denizcisi Piri Reis’in hayat hikayesini sizler için derledik.
Büyük denizci Piri Reis’in, Osmanlı’nın denizci kenti olan Gelibolu’da doğduğu kabul edilmektedir. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte, hayatı hakkında Kitab-ı Bahriye’de yazdıkları ile tarihteki olaylar karşılaştırıldığında, 1465- 1470 yılları arasında doğmuş olabileceği anlaşılıyor. Adı Muhyiddin Piri’dir. Kitab-ı Bahriye’den öğrendiğimize göre, Piri Reis amcası ünlü Türk denizcisi Kemal Reis’in yanında Gelibolu’da denizciliğe başlamıştır. Gelibolu Bizans döneminden beri önemli bir deniz üssüydü ve Yıldırım Beyazıt’ın emriyle ilk devlet tersanesi de oraya yapıldı.
1495’te II.Bayezid, donanmasını kuvvetlendirmek için, Kemal Reis’i gemileri ve leventleriyle birlikte Osmanlı Donanması’na çağırdı. Piri Reis deneyimli bir denizci olarak Kemal Reis ile birlikte Osmanlı donanmasında yer alır. 1499’da başlayan Osmanlı-Venedik Deniz Savaşları’na Piri Reis, ilk kez kendi savaş gemisinin kaptanı olarak katılır. 1499’da İnebahtı fethedilir. Donanma kışı orada geçirir. Piri Reis, Kitab-ı Bahriye’de Aspire İspitiye limanı için “Eynebahtı fethinde asker gemileri ile kışladığımız limandır” demektedir. Ertesi yıl Osmanlı donanması Venedikliler ile Navarin yakınlarında karşılaşmış. Piri Reis, teknesinin komutanı olarak bu savaşta da büyük kahramanlık göstermiştir. 1511’de amcası Kemal Reis Gelibolu’dan Rodos’a giderken, şiddetli bir fırtına nedeniyle gemisi parçalanır ve ölür. Piri Reis bu olaydan sonra bir müddet denizlerden uzaklaşır. Gelibolu’da kalır ve işte o dönem dünya haritasını hazırlamıştır (1513). Bugün elde bulunan, Amerika’nın bir kısmının dahil olduğu (Orta ve Güney Amerika’nın doğu kıyıları), Avrupa ve Afrika’nın batı kıyılarını gösteren haritadır.
1513’te hazırladığı dünya haritası
Nazim Hikmet, 29 Aralık 1960, Moskova (Piri Reis’in Haritası)
Kitab-ı Bahriye’de Avrupa Haritası
Yavuz Sultan Selim’in 1516–1517 yıllarındaki Mısır seferine Piri Reis de katılmıştır. Bir filo ile Kahire’ye Nil yolundan giderek, Nil Nehri’nin kollarının haritasını çıkarmıştır. Mısır Osmanlı idaresine girince, oraya gelen Yavuz Sultan Selim’e 1513’te yaptığı dünya haritasını hediye etmiş.
Piri Reis yazdığı Kitab-ı Bahriye’de savaşlarından ve Akdeniz’in canlı ticaret hayatından çok az bahsetmiştir. Ama özellikle denizcilere rehber olması amacıyla, dolaşıp gördüğü Akdeniz’in kıyılarının ve adalarının yerleşim yerlerini, harabelerini, limanlarını, sularını, denizde olan taşlarını, sığlıklarını, taş ve sığlıkların sözü edilen limanın hangi tarafında bulunduğunu, hangi rüzgara açık ya da kapalı olduğunu, limanın genişliğini veya darlığını, ne kadar gemiyi barındırabileceğini, adaların kıyıya ve birbirlerine uzaklıklarını, adaların neresinde geçit olduğunu, denizden görünen alametini bi-kusur olarak kaydetmiştir. Kitapta her ülke ve şehrin yerel halkları ve bunların kültürlerinin ilginç yönleri hakkında bilgilere yer veriliyor.
1524’te Kanuni Sultan Süleyman, Sadrazam İbrahim Paşa’ya Mısır’a gitmesini buyurur. Filoya Piri Reis kılavuz olur. Şiddetli fırtına yüzünden yola devam edemeyen gemiler Rodos’a sığınmak zorunda kalırlar. Piri bu yolculukta İbrahim Paşa ile yakından tanışır. Pargalı, Piri Reis’in kitabı ile ilgilendiğini görünce, kitabı ister ve inceler. “Kitabı düzeltip tamamla getir, Cihan Şahı Kanuni Sultan Süleyman’a sunalım” der. Piri de kitabı 1526’da yeniden düzenler ve İbrahim Paşa aracılığıyla Kanuni’ye sunar. Bu, Kitab-ı Bahriye’nin ikinci düzenlemesidir ve Akdeniz’in anlatıldığı ana metnin başında, Kemal Reis ile denizde dolaşmalarını, donanmaya katılmalarını, fırtına ve rüzgarları, pusulayı, haritayı ve dünyadaki denizleri anlatan 972 beyit ve sonunda da 91 beyitlik bir bitiş manzumesi ile o tarih beyiti yer alır.
Bu beyitin son 3 kelimesi ebced hesabı ile 932’ye o da miladi takvimde 1526’ya tekabül eder. Eseri takdirle karşılanınca bir dünya haritası daha yapıp Padişah’a sunmuştur (1528). Kuzey Amerika haritası bunun bir parçasıdır. Bu tarihten sonrası için Piri’nin kendi kaydı yoktur. Güney denizlerinde görevlendirildiğini belgeler bize gösteriyor.
1528’te çizdiği dünya haritası
Piri Reis konusunda araştırmaları bulunan emekli tümgeneral Cevat Ülkekul şöyle diyor: “Piri Reis’in çalışmalarında Kolomb’un haritasını ve keşifler çağında hazırlanan Portekiz altın haritalarını kullandığını Kitab-ı Bahriye’de açıkça kaydettiğini anlatıyor.”
Piri Reis kitabında Kolomb ve haritasından söz ederken şöyle diyor: “Cenova’da bir astrolog varmış. Ona Kolon derlermiş. Onun eline İskender’den kaldığı sanılan hoş bir kitap geçer. O kitapta tüm denizleri bir bir toplayıp yazmışlar imiş. Bu kitap bir Frenk iline, Cenova’ya gelmiş; fakat onun ne olduğunu içeriğini bilememişler. Ey dost! Kolon onu bulup okur, sonra da gidip İspanya Kralı’na sunar. Ona durumu ayrıntılı biçimde anlatır. Bunun üzerine Kral da ona gemi verir. Ey dost! Kolon bu kitaba dayanarak hareket eder ve gidip Antilye’yi bulur. Daha sonra, hiç durmadan orayı fetheder. Böylece Antilye yolunun herkesçe bilinmesi sağlanır. Oraların haritası bize de ulaştı. Durum budur ve size her şeyi anlattım.”
Ülkekul, Piri Reis’in dünya haritasının sağ alt köşesindeki yılan figürünün de yeniçağ Portekiz altın haritalarında yer alan bir figür olduğunu belirterek, bu durum Piri Reis’in Portekiz haritalarından faydalanmış olduğunu ispatlıyor. Cevat Ülkekul şimdiye kadar bilinmeyen bir gerçekten de bahsediyor. Hiç İstanbul haritası çizmemiş olmasına rağmen, günümüze gelen 16 tane Piri Reis imzalı İstanbul haritası bulunmasını ise şöyle açıklıyor: “Piri Reis’ten sonra kitabı defalarca kez kopyalanmış. Her seferinde içine yeni yeni haritalar da eklenmiş. Çok da güzel haritalar bunlar. Ancak Piri Reis’e saygıdan dolayı haritacılar asla kendi isimlerini kullanmamışlar çok uzun yıllar. Her yaptıklarını Piri Reis’e atfetmişler.”
Piri Reis’in haritası 1929 yılında Topkapı Sarayı’nda Milli Müzeler Müdürü Halil Ethem Bey tarafından bulunur. Deri parşömen üzerine yapılan renkli olarak yapılan haritada enlem ve boylam çizgileri yoktur. Biri kuzey biri güneyde olmak üzere 2 rüzgar gülü bulunmaktadır. Haritadaki bölgeyi anlatmak üzere fil, lama, puma, hükümdar, gemi resimleri mevcuttur. Haritada diğer ilginç bir nokta da Afrika’da gösterilen yerlere verilen Türkçe adlardır: Babadağı, Akburun, Yeşilburun, Güzelkörfez gibi.
Kanuni Sultan Süleyman, İran’la mücadelesinde kesin bir başarıya ulaşmak için Süveyş ve Basra arasında irtibat kurulması amacıyla Hürmüz Adası’na yapılacak seferin komutanı olarak Piri Reis’i görevlendirir. İşte bu seferde dönemin bazı tarihçileri Piri Reis’in rüşvet karşılığında Hürmüz kuşatmasını kaldırdığını söylerken, bir kısım tarihçi de Hürmüz’e Portekiz yardım filolarının gelmekte olduğu söylentisi üzerine, Piri Reis’in kuşatmayı kaldırmaya mecbur olduğu görüşünü savunmuşlardır. Kuşatmayı kaldıran Piri Reis daha sonra Basra’ya gelmiştir. Portekiz Donanması’nın kendisine doğru geldiği haberini alan Piri Reis, bölgede mahsur kalmak istemediği için, sadece savaş ganimetlerinin yüklü olduğu 3 kadırgayı yanına alarak buradan ayrılmıştır. Böylece Piri Reis’in Basra’da bulunan donanması amiralsiz kalmıştır.
Kanuni Sultan Süleyman, Piri Reis’in Hürmüz Kalesi’ndeki kuşatmayı kaldırmasını, Süveyş Filosu’nu Basra’da bırakmasını suç kabul etmiş ve Piri Reis’in başı kesilmek suretiyle idam edilmesi emrini vermiştir. 80 yaşındaki bu ünlü Türk denizcisinin 1554 yılında Mısır divanında başı kesilmiş ve malları devlet adına müsadere edilmiştir.
Piri Reis’i idama götüren bu yolda muhaliflerinin çabaları inkar edilemez niteliktedir. Özellikle Piri Reis ile arasında husumet olan Basra Valisi Kubad Paşa… Aslında Piri Reis, Vali’den yardım istemiştir, fakat Vali Müslümanlara zulmedip mallarını yağmaladığı suçlamasıyla Piri Reis’e yardım etmemiştir. Bu iddianın kaynağı ise daha önce Frenklere yardım ettiklerinden dolayı Piri Reis’in Hürmüz şehrini yağmalatmış olmasıdır.
Piri Reis elbette donanmayı bırakıp gitmesinin hesabını Padişah’a vereceğini bilmektedir. Muhtemelen sefer esnasında topladığı ganimetlerin mağlup olunması halinde düşman eline geçmesini istememiş, bu yüzden de ganimet yüklü gemilerle Basra’dan ayrılmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder