Spartaküs Kimdir? Spartaküs’ün Hayatı
Spartaküs’ün başlattığı ve yönettiği büyük ayaklanma, tarih boyunca efendilerine başkaldıran köleler için bir örnek oluşturmuş ve birçok film ve romana konu olmuştur. Spartaküs ayaklanması, Plutarkhos ve Appianus adındaki iki ünlü tarihçi tarafından ayrıntılı bir biçimde nakledilmiştir.
M.Ö. 2. yüzyılda gladyatör gösterileri gösterişli bir hale dönüştükçe, gladyatör eğiticilerinin gözetiminde, fiziksel açıdan güçlü kölelerin eğitilmesi için özel gladyatör okulları kuruldu. Özellikle M.Ö. 1. yüzyıldaki iç savaş ortamında hem devletin, hem de politik mücadele içindeki varlıklı kişilerin bu gladyatör gücünden hayli yararlandıkları bilinmektedir. Ama aynı zamanda çoğunluğu köle statüsünde olan ve sürekli ölümle burun buruna yaşayan gladyatörlerin ayaklanma olasılığı hiçbir zaman göz ardı edilmiyor ve sıkı önlemler alınıyordu. Bu konuda en önem verilen şey, bir okulda bulunan gladyatörlerin aynı dili konuşan kimseler olmamalarıydı. Gladyatör okullarının en eskilerinden biri Capua’daydı. Burada Yunanlılar, Makedonyalılar, Trakyalılar, İspanyollar, Galyalılar ve Suriyeliler arenada gösteri yapmaları için eğitilirdi.
Jean-Léon Gérôme, Roman Gladiator of the Colosseum
Spartaküs, Trakya kökenliydi. Belki de Pontus Kralı Mithridates’in ordusunda savaşırken Romalılara esir düşmüştü. Roma ordusunda asker olan Spartaküs, ordudan kaçar ve haydut olur. Yakalanınca köle olarak satılmak üzere Roma’ya götürülür ve sonunda kendisini Capua’daki gladyatör okulunda bulur. Okulun sahibi Lentulus Batiatus, Kelt ya da Trakyalı olan birçok köle satın alır ve bunları arenalarda dövüştürmek üzere Capua’da hapseder. Spartaküs’ün isyanda işbirlikçisi olacak iki arkadaşı Oenomaus ve Crixus ise Anadolu’daki Galatlardan geliyorlardı.
Erian Andre, Spartan General
Spartaküs’un başını çektiği isyan, M.Ö. 73’te meydana gelir. Gördükleri muamelenin zalimliğine daha fazla dayanamayan yaklaşık 200 kadar gladyatör, bir kaçış planlarlar. Bu planı üç kişi yapar: Spartaküs, Crixus ve Oenomaus. Ancak, plan açığa çıkar ve yalnız 77 tanesi kaçmayı başarır. İsyancılar kaçarken yanlarına sadece bıçaklarını alabilirler. Çünkü arenada kullandıkları silahlar asla ulaşamayacakları yerlerde çok dikkatli bir şekilde saklanır. İsyancı gladyatörler kimi kaynaklara göre Vezüv Dağı’na gidip kamp kurar. Bu kampta üzerlerine gelen birlikleri püskürtüp, bu sayede düzgün silahlar edinirler.
Spartaküs’e kölelerin yanında, özgür köylülerin de katıldığı söylenir. Çok güçlenir, ordusunun sayısı 100.000 savaşçıyı bulduğu söylenir (tam sayısı bilinmez, 100.000 olduğu tahmin ediliyor). Kısa süre sonra Roma’dan kaçak gladyatörlerle başa çıkması için praetor (sulh yargıcı) Publius Varinius tarafından, Claudius Glaber adında bir kumandan gönderilir. Glaber’in arkasında büyük bir ordu vardır. Amansız bir çatışma sonucunda Publius Varinius’u yener. Tarihçi Plutarch, nasıl muhteşem bir zafer kazanıldığını şöyle anlatır:
“Claudius Glaber, gladyatörlerin sıkışıp kaldıkları tepenin etrafını kuşattı. Bu tepeye çıkmanın tek bir yolu vardı ve bu da dar, zorlu ve sıkı korunan bir yoldu; diğer tüm yönler sarp uçurumlarla çevriliydi. Ancak, tepenin doruğunda yabani asmalar vardı ve gladyatörler işe yarar tüm dalları keserek tepenin üstünden aşağıdaki ovaya inmeye yetecek uzunlukta sağlam merdivenler yaptılar. Bu merdivenler sayesinde, tepede silahların başında bekleyen bir adam hariç hepsi sağ salim ovaya inmeyi başardılar ve herkes inince tepedeki adamda silahları onlara atmaya başladı, ardından da işini bitirince o da hemen ovaya indi. Romalıların bu olup bitenden hiç haberi yoktu ve bundan dolayı gladyatörler, arkalarından dolaşarak onları bu beklenmeyen saldırıyla bozguna uğrattılar; önce onları kovaladılar, sonra da kamplarını ele geçirdiler. Artık hepsi güçlü kuvvetli, ayağı çabuk olan ve o bölgelerde yaşayan çok sayıda adam da onlara katılmıştı. Bunlardan bir kısmını düzenli piyade birlikleri haline getirdiler ve diğerlerini de izciler ve hafif birlikler olarak düzenlediler.”
Denis Foyatier, Spartacus
Roma Senatosu, birden tehlikeyi farkeder. M.Ö 72’de iki konsülün yönetimindeki güçler Spartaküs’ün üzerine gönderilir. Spartaküs onları yendikten sonra, kuzeye Alpler’e doğru ilerler, kendi yurdu olan Trakya ve Galia’ya ulaşmayı amaçlar. Ama adamları kendilerinden öylesine emindiler ki Spartaküs’e karşı çıkarlar ve İtalya’nın her yerini yağmalamaya girişirler. Bu arada, Roma’da bir panik başlar ve Roma’da büyük bir şöhret sahibi olan hırslı Marcus Licinius Crassus isyanı bastırmakla görevlendirilir. 120.000 kişiden fazla bir askeri gücü olan Spartaküs, Crassus’a karşı birçok önemli başarı kazanmışsa da, adamlarının görüş ayrılıkları yüzünden kazanma şansını yitirir. Bu arada Romalı büyük komutan Pompeius’un da gelmesi ile büyük üstünlük sağlayan Romalılar, M.Ö 71’de giriştikleri büyük bir savaş sonunda Spartaküs ve taraftarlarını kesin bir yenilgiye uğratırlar ve yaklaşık üç yıl kadar süren bu ayaklanmayı bastırırlar. Uzunca bir süre Spartaküs’ü takip eden Crassus, köle ordusunun bölünmesinden de yararlanarak, Karl Marx’ın ifadesiyle bütün bir Antik Çağ tarihinin böbürlenebileceği en muazzam kişilik olan Trakyalı’yı mağlup eder.
Spartaküs ise ya savaştan sağ kurtulup Roma’yı terk etti, ya da Romalılar tarafından savaşta öldürüldü. Savaşta öldürülüp tanınmaz hale gelme ihtimalinden dolayı bulunamamış olma ihtimali de var, ancak cesedine asla ulaşılamamıştır. O dönemdeki inanışa göre tanrıların onu yanına aldığı, koruduğu gibi dedikodular yayılır. Ancak Spartaküs’e ne olduğu asla öğrenilemez (güvenilir kaynaklarda savaş meydanında öldüğü yazar). Romalı general Pompeius, Spartaküs’ün ordusundaki çok sayıda kaçağı yakalayıp öldürür. 6000 kişiyi tutsak alan Crassus, Appia Yolu boyunca tümünü çarmıha gerdirir.
Andrei Pervushin, Spartacus
M.S 2. yüzyılda yaşamış olan Appianus’un ayaklanma hakkında verdiği bilgilerden birkaç ayrıntıya da ayrıca değinebiliriz. Appianus Spartaküs’ün ayaklanmasının niteliğini “Bir zamanlar Roma ordusunda savaşan, ama daha sonra savaş esiri olarak satılan Spartaküs adındaki bir Trakyalı, gladyatörlerden 70 kadarını resmi bir gösteride dövüşmek yerine, kendi özgürlüklerini geri almak üzere kumar oynamaya ikna etmişti” şeklinde değerlendirmiştir. Ayaklanmaya katılan kölelerin ve kırsal bölgelerden bazı özgür insanların bir araya geliş ve ayaklanmayı başlatış şeklini ise, antik dönemin diğer resmi tarih yazarlarından farklı olmayan bir şekilde bir talan hareketi olarak ele almıştır. Appianus’un bir başka vurgusu da, Roma’nın gerek köle ayaklanmalarına dair bakış açısını yansıtması açısından, gerekse de Spartaküs ayaklanmasının bastırılmasının güç oluşuna dair bir neden öne sürüyor oluşu açısından önemlidir.
Alexander Gatsaniouk, Spartacus Crassus
Spartaküs’ün ölümünün ardından, bu büyük nitelikteki köle ayaklanması da sona erer. Ayaklanmaya dair belirtmemiz gereken bir nokta, niteliğinin ve amacının süreç içerisinde ayaklanmacıların kazandığı özgüvene paralel bir biçimde değişim göstermiş olmasıdır. Burada Plutarkhos ve Appianus’a da dayanarak söyleyebiliriz ki, Spartaküs’ün gayesi kurulu düzeni yıkmaya veya bir alternatifini oluşturmaya teşebbüsten ziyade, kendisini ve kendisi gibi haksız bir şekilde zulüm gören diğer köleleri veya belki de alt sınıfları özgürlüğe kavuşturmaktı. Esasen bu bağlamda da söyleyebiliriz ki, Spartaküs büyük olasılıkla kendisini böylesi bir davaya adamış ve bunu bir ideoloji ile temellendiren bir devrimci nitelikte ayaklanmacı değildi. Yalnızca olayın yaşandığı sürecin de bir gereği olarak, amaçlarının ve çıkarlarının ortak paydada buluştuğu geniş bir köle kitlesi mevcuttu ve bu kitle ortak çıkarları ve amaçları doğrultusunda bir araya gelmişlerdi. Dolayısıyla böyle bir toplam ile bu nitelikteki bir ayaklanma, çıkar veya amaçların ters düştüğü veya ortaklaşamadığı noktada kuvvetten düşmeye başlamış, dolayısıyla da başarısızlığa mahkum olmuştur diyebiliriz.
Kölelerin hareketi bir defa daha yenilmişti. Ama manevi olarak Spartaküs hareketi, kendinden sonra gelen başkaldırmalara esin kaynağı oldu. Ezilen sınıflar hep Spartaküs hareketini hatırladılar, yad ettiler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder