Fatih Sultan Mehmet’in oğlu, Yavuz Sultan Selim’in babası olan II. Bayezid, 1481 yılında tahta geçmiş ve 31 yıl boyunca ülkeyi yönetmiştir. Birçok başarıya imza atan II. Bayezid, Elhamra Kararnamesi ile İspanya’yı terk etmek zorunda bırakılan Yahudilere kucak açmış, üstelik Kemal Reis komutasında Osmanlı donanmasını İspanya’ya göndererek, 150 bin Yahudi’nin güvenle, Osmanlı topraklarına ulaşmasını sağlamıştır.
İspanya’da neler oldu?
8. yy.’da Kuzey Afrika’dan gelen Müslümanlar, İber yarımadasını İslam İmparatorluğuna dahil ettikten sonra, bölgede yaşayan Hristiyanlar ve Yahudiler, Zımmi (vergilerini verdikleri sürece, dinlerini korumalarına izin verilmişti) uygulamasına tabi olarak yaşamaya devam ettiler. Bu dönemde Yahudiler ticaret, eğitim ve bilim alanında kendilerini geliştirme imkanı bulmuşlar ve daha müreffeh bir yaşama kavuşmuşlardı. Bu da İspanya’yı Yahudiler açısından adeta bir cazibe merkezi haline getirmiş, İspanya, dünyanın en önemli Yahudi merkezi unvanını Babil’in elinden almıştı.
Ancak zamanla İslami yönetim zayıflamış ve 14. yy. itibari ile yarımada İspanya’nın hakimiyetine geçmiştir. Katoliklerin ilk icraatlarından biri Yahudilerin Hristiyanlaştırılması olur. Bu dönemde Hristiyanlığa geçenlere, ‘dönme’ anlamına gelen “konverso” denilir. Yahudi konversolar için kullanılan isim ise ‘domuz’ anlamına gelen “Marrano”dur. Layık görülen isimden de anlaşılacağı gibi, Yahudiler için bir zamanlar cazibe merkezi olan topraklar, cehenneme dönmüştür. Buna rağmen İber yarımadasında 15. yy.’a kadar Yahudilik varlığını sürdürmeyi başarmıştır. Ancak bu başarı tepkiye ve şiddetli bir anti-semitizm’in doğmasına yol açmıştır.
Son Dönemeç
Kastilya ve Leon Kraliçesi I. Isabel ile Aragon Kralı II. Ferdinand evlenmesiyle iki büyük gücün birleşmesi sağlanınca, İspanya’daki İslam aristokrasisinin tasfiye süreci hız kazanmıştır. 1478’de kurulan İspanyol Engizisyonu binlerce Yahudi’nin ve Konverso’nun infaz emrini vermiştir. Müslümanların son kalesi olan Beni Ahmer devleti de yıkılınca (2 Ocak 1492) hem başkent Gırnata’daki büyük Yahudi cemaati hem de İspanya’da yaşayan diğer Yahudiler için daha zor günler başlamıştır. Bu zorlukları, Ferdinand ve Isabel ile uzlaşarak çözmeye çalışan Yahudi cemaati önderlerinin girişimleri de sonuçsuz kalmıştır.
Elhamra Kararnamesi: Yahudilerin İspanya’dan göçe zorlanması!
31 Mart 1492’de I. Isabel ve II. Ferdinand, Yahudilerin ‘iyi Hristiyanları kendi kutsal inançlarından döndürmeye çalıştıkları’ gerekçesi ile İspanya’yı dört ay içinde terk etmelerini emreden Elhamra Kararnamesini imzaladılar. Üstelik giderken sahip oldukları altın, gümüş vb. yanlarına almaları yasaklandı. Kararnameye göre bu kurallara uymayanlar, bu süre zarfında ülkeyi terk etmeyenler ve onlara yardım edenler ölüm cezasına çarptırılacaktı.
Kararname ile ilgili ilginç rastlantı: ‘Tişa beAv’
Yahudilere İspanya’yı terk etmeleri için verilen süre, 31 Mart 1492’de doluyordu. Bu tarih Yahudilerin matem günü olarak kabul ettikleri Tişa beAv’a denk gelmişti. Tişa beAv, Kudüs’te bulunan, Yahudilerin dünyanın göz bebeği olarak gördükleri dinsel yapı Beth Amikdaş’ın yıkılışının tarihidir.
Kemal Reis komutasında Osmanlı kadırgaları İspanya’ya doğru yola çıkar!
Kararnamenin ardından, dünyanın dört bir yanına dağılan 300 bin Yahudinin 150 bini, II. Bayezid’in donanma gemilerini İspanya’ya göndermesi sayesinde güvenli bir şekilde Osmanlı topraklarına vardılar. Üstelik onlar en şanslılar arasında yer aldı. Çünkü Portekiz’e kaçanlar, beş yıl sonra Portekiz’in de aynı kararı alması ile yeninden yollara düşerken Kuzey Afrika’ya geçenler, çöllerde vahşi hayvanlar ve zorlu doğa koşulları ile karşılaştılar.
Osmanlı vatandaşı Sefarad Yahudileri
II. Bayezid yayınladığı bildiri ile Yahudi göçmenlere, Osmanlı topraklarına yerleşme hakkı tanıdığını ve topraklarına yerleşen Yahudilerin Osmanlı vatandaşı olacağını duyurdu. Bölge valilerine ferman göndererek Yahudi göçmenlere hoşgörü ile yaklaşılmasını emretti. Yahudi göçmenlerin reddedilmesi veya kötü muamele edilmesi durumunda sorumlularına sert cezaların verileceğini duyurdu.
Kemal Reis’in (Piri Reis’in amcası) kumandasındaki kadırgalarla Osmanlı topraklarına ulaşan Yahudiler, mal varlıklarını kaybetmişlerdi ancak kültürlerini ve bilgilerini Osmanlı topraklarına taşımayı başardılar. Kültürleri yeniden filizlenerek yeni vatanlarının gelişimine katkıda bulundu. Osmanlı İmparatorluğunun yükselme döneminde, kalifiye insan ihtiyacının karşılanması, ateşli silahların yapımı, matbaa teknolojisinin kullanılması ve tıp alanında önemli katkıları oldu. İspanya’da devlet görevinde çalışanlar uluslararası ilişkiler ve maliye konularında Saray’a hizmet vermeye başladılar. Onlara ülkemizde ve dünyada İbranice, İspanya anlamına gelen “Sefarad” Yahudisi adı verildi. 16. yy.’da en parlak dönemini yaşayan Osmanlı İmparatorluğu’nda saraya hizmet veren Safarad Yahudisi danışmanların önemli katkıları oldu.
Başta İstanbul, Edirne ve Selanik olmak üzere; İzmir, Manisa, Bursa, Gelibolu, Amasya, Patros, Korfu, Larissa ve Manastır’a yerleştiler ya da yerleştirildiler.
II. Bayezid’ın İspanya’nın aldığı bu kararı şaşkınlıkla karşıladığı ve II. Ferdinand’a bilge hükümdar denmesi ile ilgili olarak “Bir hükümdar, kendi ülkesini fakirleştirirken benim ülkemi zenginleştiriyorsa ona nasıl bilge hükümdar denebilir?” dediği rivayet edilir.
Kaynaklar:
- Wikipedia
- Ilmfeed.com
- Pens and pencils
- Wikipedia – Sefarad Yahudileri
- Wikipedia – Elhamra Kararnamesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder