4 Mayıs 2021 Salı

Julius Caesar (Jül Sezar) Hayatı ve Sözleri

 

Julius Caesar (Jül Sezar) Hayatı ve Sözleri


Gaius Julius Caesar (Sezar), senatör Gaius Julius ve Aurelia’nın çocuğu olarak 13 Temmuz M.Ö. 100’de Roma’da dünyaya gelir. Roma’nın zengin ve asil ailelerinden birine mensuptur. Julius Caesar’ın, Roma’nın bütün patrici (soylu) aileleri gibi Troyalı kahraman Aeneas’ın soyundan geldiğine inanılır. Aeneas, Troia kraliyet ailesinden Ankhises ve tanrıça Aphrodite’nin (Venüs) oğludur.

Bir rivayete göre, normal doğum gerçekleşmediği için annesinin karnı kesilerek dışarı çıkartabilmişlerdir. O yüzden adı kesilip alınan anlamında Caesar olur. Diğer ve daha mantıklı bir inanışa göre ise Caesar kelimesi Latince kesmek anlamına gelen caedare kelimesinden gelmektedir.

Nicolas Coustou, Julius Caesar

Nicolas Coustou, Julius Caesar

Tarihin seyrini etkileyecek bu genç adam, uzun yıllar hayatı ve kendisini ciddiye almayarak çevresini aldatacaktır. Caesar başlangıçta yetenek ve isteklerini gizli tutmayı bilir. Roma’da tarihin en tehlikeli ve en zeki kurtlarından birinin geliştiğini kimse farketmez. O dönem, Roma sosyetesinin tanıdığı bir isimdi ve Romalı kadınlar arasında pek gözdeydi. Kıymetli eşyaya ve sanat eserlerine aşırı ilgisi, sofrası ve yemeklerinin zenginliği dillere destandı. Öylesine zarif ve snoptu ki, ayaklarının sanat eseri mozaiklerinden başka bir şeye bastığı zaman incindiğini söylerdi. Caesar, her haliyle ırkının en yakışıklı erkeklerinden biriydi; kısa ve kalın Romalıların aksine ince ve uzundu; Yunan klasiklerinden pasajlar okurdu. Tıpkı Napolyon gibi Caesar’da da değerlenmemiş edebi kabiliyetler vardı.

Adolphe Yvon, Caesar, 1875

Adolphe Yvon, Caesar, 1875

Caesar’ın amcası Marius, Lucius Cornelius Sulla ile kanlı bir iktidar mücadelesine girer. M.Ö. 86’da Marius’un ölmesiyle birlikte Sulla güçlenir ve Marius’un destekçilerine karşı savaşa devam eder. Caesar, M.Ö 83’te Marius taraftarlarından I. Cornelius Cinna’nın kızı Cornelia ile evlenir. M.Ö. 82’de Roma’yı ele geçiren Sulla, kendisini diktatör olarak ilan eder, düşmanlarını öldürür ya da sürgüne yollar. Caesar da amcası ve karısının babası nedeniyle hedef durumundadır. Öldürülmekten Sulla’nın adamları sayesinde kurtulan Caesar, Roma’dan uzaklaşır, Küçükasya’ya (Anadolu) asker olarak gider. M.Ö 78’de Sulla ölünce geri döner, ancak mal varlığına el konulduğu için eskisi gibi şatafatlı bir hayat yaşayamaz.

Peter Paul Rubens, Julius Caesar, 1619

Peter Paul Rubens, Julius Caesar, 1619

Caesar hitabet sanatını geliştirmek için, Cicero’yu da eğitmiş olan Apollonius Molon’un yanına gitmek için Rodos’a hareket eder. Ancak Ege Denizi’ni geçerken korsanların eline düşer. Rivayete göre korsanların istediği yirmi talent fidyeyi duyunca, ben o kadarlık esir miyim diye kızar. 38 gün rehin tutulan Caesar ailesinin fidyeyi ödemesinden sonra serbest kalır ve ülkesine döner. İntikamı acı olur. Bir donanma toplar, kendisini esir alan korsanları takip edip yakaladıktan sonra, onları önce Bergama’da hapseder, ardından çarmıha gerer.

Cicero’nun Latince’yi en temiz konuşan insan dediği Caesar avukatlığa başlar. Ama genç avukat tehlikeli konulara el atmaya başlar. Hırsızlık eden eyalet valilerine karşı davalar alır, gizli kalmış skandalları halkın önüne serer. Birkaç parlak savunması halk arasında ona itibar sağlar. O yıllarda Roma’da halk, bedava dağıtılan buğday ve yiyecekle yaşar. Seçim zamanı, kim daha yüksek ücret ödemişse oyunu ona verir. Caesar da demagojinin inceliklerini bilir, bıkmadan okuduğu Yunan klasikleri ona insan tabiatına ne derece gü­venebileceğini de öğretir.

Francesco Granacci, Julius Caesar and the Crossing of the Rubicon, 1493-94

Francesco Granacci, Julius Caesar and the Crossing of the Rubicon, 1493-94

Caesar M.Ö. 68’de, eşi Cornelia’nın doğum sırasında ölümü üzerine, yüksek hayat seviyesi ve geniş bir çevresi olan Pompeia adlı genç bir kadınla evlenir. Ancak M.Ö 62’de Caesar’ın himayesinde ve evinde yapılan, erkeklerin katılmadığı Bona Dea (İyi Tanrıçalar) festivali sırasında, genç bir patrici Publius Clodius Pulcher kadın kılığında içeri girer. Caesar’ın karısı ile ilişkisi olduğu söylenir, Pulcher yakalanır ve cezalandırılır. Bu bir komplodur, ama Caesar karısından boşanır. Davanın kaderini etkileyecek unsur, Caesar’ın tanıklığıdır. İlişkiden haberi olup olmadığı sorulduğunda, Caesar hayır yanıtını verir. Jüri üyeleri o halde neden boşandığını sorar. O da karısıyla ilgili hiçbir şüphe bulunmaması gerektiği yanıtını verir.

Oysa kendisi gençliğinde M.Ö 80’de, Kral IV. Nikomedes’in güvenliğini sağlamak için gittiği Bitinya’da (Anadolu’nun kuzeybatısı) kralın sarayında gerektiğinden uzun kalınca, tüm hayatı boyunca peşini bırakmayacak olan kralla ilişki yaşadığı söylentileri çıkar. Caesar’a bu söylenti nedeniyle, bizzat kendi prokonsülü tarafından Bitinya’nın kraliçesi lakabı takılmıştır.

Guillaume Rouille, Pompeia, Second Wife of Julius Caesar, 1553

Guillaume Rouille, Pompeia, Second Wife of Julius Caesar, 1553

M.Ö 60’ta Senatus karşısında güçlü olabilmek için Caesar, Pompeius ve Crassus birlikte Triumvirlik adı verilen üçlü komisyonu oluşturur. Aralarındaki bağı daha da kuvvetlendirmek için Caesar, 14 yaşındaki kızı Iula’yı 50 yaşında Pompeius ile evlendirir. Başlangıç için ona lazım olan ordunun özünü damadı Pompeius’tan sağladığı söylenir. Bu üçlü komisyon gizli bir anlaşmayla oluşturulmuştur, amaç siyasal kararlarda birbirlerine destek vermektir. Bu sayede, M.Ö 59’da Caesar kolaylıkla konsül (en üst düzey devlet yöneticileri) seçilir. Konsül olduktan sonra, senato ile anlaşmak için, vakit kaybetmeden harekete geçer. Kudret ve yeteneklerini, parlemento cambazlıklarına, kulis yapmaya harcamayı bir an bile düşünmez. O senatörlere değil, doğrudan doğruya halka hitap eder ve bir zümrenin egemenliğini sağlayan oligarşi yerine, direkt demokrasiyi, yani doğrudan doğruya halk idaresini kurmak istediğini söyler. Aslında, konsüllük yılı onun için, bir diktatörlük stajı olur. Sabırlıdır, halkın cumhuriyet kurumlarına bağlı olduğunu bilir, ani bir değişiklik infial uyandırabilir.

Pietro de Cortona, Caesar Giving Cleopatra The Throne of Egypt, 1637

Pietro de Cortona, Caesar Giving Cleopatra The Throne of Egypt, 1637

Roma’da ikinci olmaktansa Tiber nehri kıyısındaki köyde birinci olmayı tercih edeceğini söyleyen adam, acele etmemesi gerektiğini bilir. Şimdi yapacağı en doğru hareket, iktidardan hatta Roma’dan uzaklaşmak ve vazgeçmektir. M.Ö 58 Mart’ında Caesar Roma’dan ayrılır, prokonsül olarak Gallia’ya gider. Yaptığı savaşlar neticesinde buradaki kavimleri denetimi altına alır ve Gallia’yı fetheder. Bu zengin belde, borçlarını ödedikten başka gerekli adamları satın alabilecek kadar servet sahibi yapmaya da yeter. Harplerde ele geçirilen bir milyon esirin köle olarak satışından aldığı para, Caesar’ın en kudretli silahlarından biri olmuştur. Sekiz yıl boyunca uzakta kalacak, ama nü­fuz ve etkisi gittikçe artarak Roma’da hissedilecekti.

Caesar, M.Ö 58-51 yılları arasında Gallia valiliği yaptığı sırada giriştiği savaşları anlattığı 7 kitaptan oluşan Gallia Savaşı adlı eseri ile tarih yazımının parlak bir örneğini verir. Kitabın sekizincisini ise M.Ö 43 yılının konsüllerinden Aulus Hirtius yazar. Caesar’ın Gallia Savaşı’nın dışında Pompeius’la giriştiği iktidar mücadelesini anlattığı İç Savaş adlı bir eseri daha bulunmaktadır. Tamamlanmamış olan bu üç kitaplık eser ise M.Ö 49 ve 48 yıllarının olaylarından söz etmektedir.

caesar kitap

“Bunlar yüzlerindeki korku ifadesini saklayamıyorlar, hatta bazen gözyaşlarını bile tutmak ellerinden gelmiyordu. Çadırlarına girerek şanslarından yakınıyorlar ve arkadaşlarıyla birlikte tehlikenin büyüklüğü hakkında konuşuyorlardı. Ordugahın her yerinde vasiyetnameler yazılıyordu. Bu insanların korkakça sözleri çok tecrübeli askerleri, yüzbaşıları, atlı komutanları bile etkiliyordu. Korkaklıklarını saklamak isteyen bazı kimseler ise düşmandan korkmadıklarını, fakat kendilerini korkutan şeyin kendileriyle Ariovistus arasında bulunan dar boğazlar, uçsuz bucaksız ormanlar ve yiyecek taşınması işinin kolayca yapılamayacak olmasını gösteriyorlardı.” (Gallia Savaşı)

M.Ö. 56 yılında Caesar, diğer triumvirlik üyeleri Pompeius ve Crassus ile anlaşmayı yeniler. Pompeius ve Crassus konsül seçilir. Pompeius İspanya’ya, Crassus ise Suriye’ye prokonsül olur. Caesar’ın ise Galya görevi beş yıl daha uzatılır. Crassus, Fırat ırmağı boyunda Partlara yenilir ve öldürülür. Böylelikle triumvirlik son bulur. Caesar epeydir aralarının iyi olmadığı damadı Pompeius ile iktidar mücadelesine girer; ikisi arasındaki husumet öyle bir hal alır ki, Roma bir iç savaşın eşiğine gelir. Roma senatosu Caesar’ın halkçı tutumundan ve asillere karşı olan tavrından rahatsızdır. Hele onun Galya’da başarılar kazanarak madden ve manen güçlenmesi gözlerini korkutur. Senato, Caesar’ı görevden almak ister. Pompeius, İtalya’daki tüm orduların komutanı ilan edilir ve Caesar’ın üzerine yürümesi istenir. Pompeius’u, Scipio, Cato, Cicero ve Brutus’ün içinde bulunduğu aristokrasi dışında kimse desteklemez. Roma halkı ise Caesar’dan yanadır. Caesar, M.Ö 46 yılında Pharsalus Savaşı’nda Pompeius’u yenmesiyle artık rakipsizdir.

Jean Leon Gerome, Cleopatra Before Caesar, 1866

Jean-Léon Gérôme, Cleopatra Before Caesar, 1866 (Kleopatra’nın bir halı içinde Sezar’ın sarayına yarı çıplak girdiği ve onu kendisine aşık ettiği rivayet edilir.)

Mısır’da, o dönemde Ptolemaios sülalesi tahttadır. Ptolemaiosların kendi iç mücadeleleri ve kötü yönetimi, Mısır’ı iyice zayıflatmıştır. Firavun 13. Ptolemaios Auletes ölünce taht, 17 yaşındaki kızı Kleopatra ile 10 yaşındaki oğlu 14. Ptolemaios’a kalır. İki kardeş, Mısır tahtını paylaşırlar. Ptolemaios, Caesar ve Pompeius arasındaki mücadelede, Pompeius’un kazanma şansının daha fazla olduğunu düşünür, ona 60 gemi ile yardım eder. Yenilen Pompeius buna güvenerek Mısır’a hareket eder. Bu sırada, Kleopatra, kardeşi 14. Ptolemaios tarafından tahttan uzaklaştırılmıştır. Ptolemaios Caesar’a hoş görünmek için, Pompeius’u hemen öldürtür. Caesar rakibi de olsa Pompeius’un öldürüldüğünü öğrenince çok üzülür, Mısır’a gelerek 14. Ptolemaios’u tahttan indirip Kleopatra’yı kraliçe yapar. Mısır’da kaldığı sürede Caesar, Kleopatra ile tutkulu bir aşk yaşar. Caesario adlı bir oğulları dünyaya gelir. Caesar bu tek erkek çocuğunu varisi olarak tanır.

Pompeo Batoni, Cleopatra Showing Octavius The Bust of Julius Caesar

Pompeo Batoni, Cleopatra Showing Octavius The Bust of Julius Caesar

Caesar, Mısır’dan sonra Anadolu seferine çıkar. M.Ö 47 yılında Tokat’ın Zile ilçesine gelir, burada Pontus Kralı Pharnakes ile çok kanlı bir savaş yapar. İki tarafın da büyük kayıplar verdiği savaşı Caesar kazanır. Bu savaşın ardından Roma senatosuna yolladığı mektupta, Veni, vidi, vici! (Geldim, gördüm, yendim!) diyerek tarihin bu en kısa ve belki de en anlamlı raporunu senatoya sunar.

Anadolu’da, ilk Roma kolonileri Caesar zamanında kurulur. Koloni amaçlı seçilen yerlerde, zaten kentler vardı. Caesar, bu yerleşimlere Romalıları yerleştirerek, Roma kent düzenini bu kentlere sokmuştur. Caesar’ın Roma kolonileri için seçtiği yerler, Hellespontos (Çanakkale boğazı), Propontis (Marmara denizi), Pontos Eukseinos’tur (Karadeniz kıyıları).

Jean-Leon Gerome, The Death Of Caesar

Jean-Léon Gérôme, The Death Of Caesar

Caesar Roma devletinin tek sahibi olarak M.Ö. 45 yılında İtalya’ya geri döner. En önemli gücü olan askerler onun sözünü dinler. Eski askerlere kolonilerden ve dış eyaletlerden toprak dağıtır. Sürgünler, kıyımlar ve mallara el koymalar biter. Caesar, bu tip cezaların uygulanmaması için büyük gayret sarf eder. Başlangıçta, Caesar’ın iktidarı demokratikti. Ama ordunun, askerlerin ve dolayısı ile kendi gücünün farkında olan Caesar, gün geçtikçe baskıcı olur. Caesar imparator unvanını alır. Caesar adına basılan paraların üzerinde, İmparator Caesar, yurdun babası, sürekli diktatör yazıları vardır.

Siyasi hayatının ilk adımından itibaren ya hep, ya hiç prensibini benimseyen Caesar, artık seçilecekleri ya kendi tayin eder veya seçmenlere mektup yazarak kimi seçeceklerini emreder. Devlet organları, basit idari birimler haline gelmeye başlar. Senatonun üye sayısı dokuz yüze çıkarılır ve bir danışma meclisi hüviyetine bürünür. Caesar’ı doğuda gördüğü yönetimler etkilemiş olmalıdır. Tanrılaştırılan ve sınırsız yetkili krallık, geniş bürokratik örgütlenme her güç sahibi için çekicidir. Caesar, doğuda gördüklerini Roma’da uygulamaya kalkar. Senatoda ihtişam içinde altın bir tahtta oturur. Ailesinin Tanrısal kökenini vurgulayıp adlarına tapınaklar yaptırır. Mısır kraliçesi Kleopatra ile evlenmek istese de, şiddetli muhalefet nedeniyle bunu erteler. Roma’da pek çok insan, Caesar’ın Kleopatra ile evlendiği gün krallığını da ilan edeceğine inanır.

Bernardino Campi, Portrait Of Julius Caesar Half Length Wearing A Laurel Wreath And Holding A Baton

Bernardino Campi, Portrait Of Julius Caesar Half Length Wearing A Laurel Wreath And Holding A Baton

Caesar, Parthlara karşı bir sefere hazırlanır. Ancak onun cumhuriyeti yıkarak kral olacağından korkan muhalifleri, 15 Mart M.Ö 44’te toplantı için gittiği senatoda Caesar’ı öldürürler. Caesar’ın 3. karısı Calpurnia Pisonis’in o sabah senatoya gitmemesi için yalvardığı rivayet edilir. Senatus, Mars meydanındaki Pompeius tiyatro salonunda toplantı halindeyken içeriye giren Caesar, daha koltuğuna oturamadan komplocular bir şey sormak bahanesi ile etrafını sarar ve onu 23 yerinden hançerleyerek öldürürler. Manevi evladı Brutus’u görünce, ağzından şu sözcükler dökülür: “Et tu, brute?”

Tarihin bu parlak kişisinin öldürülüşü hakkında en doğru bilgi, Plutarkhos’tan alınabilmektedir: “Caesar’ın Senato’ya geldiği haber verildi. Gelip yerine oturur oturmaz, onu öldürmek üzere birleşmiş olanlar çevresini aldılar. Onunla bir şey konuşmak, danışmak dert yanmak ister gibiydiler. Önce onlardan kaçınmak istedi. Kurtulamayacağını anlayınca şiddetle doğruldu. İşte o zaman Titilus, omuzlarından tutarak Caesar’ın harmanisini aşağıya doğru yırttı. Ve hemen ardında bulunan Kaska, hançerine davranarak ilk darbeyi indirdi. Suikastçilerden üst üste birçok darbe yemiş olan Caesar, çevresini hızla gözden geçirdi ve kaçmak istedi. Ama bu anda Brutus’un saplamak üzere hançerini havaya kaldırdığını görünce, harmanisiyle başını örttü, vücudunu öldürücü darbelere terketti.”

sezar sifresi

Julius Caesar savaş zamanlarında bilgi gönderiminde ilk şifreleme algoritmalarından sayılan Sezar şifreleme algoritması (Caesar Chiper) olarak adlandırılan bir sistemi kullanmış. Bu algoritma basit, ama kullanışlı bir yapıya sahip, harfleri kaydırarak şifreleme yapar, günümüzde dahi kullanılır.

Süsüne ve giyimine düşkün olan, saçları döküldüğünden kel bölümlerini gizlemek için başında defne dalından bir çelenkle gezen Caesar’ın adı tıpkı Almanya’daki Kayzer, Rusya’daki Çar ve Osmanlı’daki Sultan unvanı gibi Roma İmparatorlarına verilen genel bir ada dönüşmüştür. Caesar M.Ö 46’da, en önemli yardımcısı İskenderiyeli astronomici Sosigenes’in hazırladığı Jülyen takviminde, daha önceki Romulus Takvimi’ndeki 5, kendi takviminde ise 7. ayın adını Julius’a çevirir. Daha sonra takvim değişse de Temmuz ayı onun adıyla (July) anılır.

Cecil Doughty, The Death Of Julius Caesar

Cecil Doughty, The Death Of Julius Caesar

Tarihçi Jean Cousin, Roma ve Kaderi isimli eserinde Caesar’ın Roma birliğini niçin ve nasıl kurduğunu şöyle anlatır: “Halkı harekete geçiren bu zengin asilzade, tahrik ettiği kuvvetlere hükmetmeyi de bildi; asillere dayandı, ama onları imtiyazlardan vazgeçmeye de razı etti; hiçbir sosyal planı yoktu, ama reformlar yaptı; tarihin en büyük ihtilallerinden birini gerçekleştirdiği halde, asla bir ihtilalci değildi. Caesar’ın başarısı ne bir fikrin, ne bir cereyanın, ne bir parti veya zümrenin başarısıdır. O sadece kişisel bir sonuç­tur. Büyük bir ihtirasın ürünüdür.”

Kaynak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

vefk-örnekleri-111

  vefk-örnekleri-111 vefk-örnekleri-111 by Charion Charion