Manas Destanı’nın Tarihçesi ve Özellikleri
29/05/2021 Tarih
Kırgız Türkleri’nin milli destanı olan Manas destanı dünya edebiyatının sayılı destanları arasında yer alır. Ayrıca, dünyanın en uzun destanıdır. Manas adı, bu destanın kahramanının adıdır; destanı söyleyen ozanlara da manas adı verilirdi.
Kırgız-Türkleri en eski Türk boylarından biridir. Milattan önce 201 yıllarına ait Çin kaynaklarında bahsedildiğini biliyoruz. Kırgızlar, önceden şimdiki Moğolistan’ın Kuzey-Batısında, şimdiki Kırgız-Köl (Moğolca Hirhis-Noor) bölgesinde yaşamışlar. Sonra Hunlar’ın baskısı neticesinde milattan sonra ilk yıllarda Yenisey (Kırgızca Ene-Say) tarafına göç etmişlerdir. Daha sonraları Tanrıdağları (Tyan-Şan), Talas, Isık-Göl’e (Sıcak göl) gelip yerleşmişlerdir.
Manas Destanı, Kırgız Türklerinin millî destanlarındandır; ancak, destandaki kültür birikimi incelendiğinde, bu birikimin bütün Türk boylarının ortak birikimi olduğu görülür. Denilebilir ki, Türk kültürünün tarih veya tarihî olan hangi unsurunu arasanız, o unsurun ya geçmiş dönemlerde yaşayan şekli ile ya da dönemlerden yansıyan, fakat asla hüviyetini kaybetmemiş şekilleri ile karşılaşırsınız, Bu sebeple Manas Destanı, Türk kültürü açısından bir abide eserdir. Bu destanın kahramanları ve destanda işlenen olaylar dikkate alındığında ise, bunların günlük hayat ile bağlantılı olduğu, mübalağaya ancak destanî zorunluluğu kadar yer verildiği görülür. Bu sebeple, olumlu ve olumsuz yönleri ile destandaki insan davranışları, her gün karşılaşabileceğimiz, hayatın içinde olan davranış biçiminden, yani evrensel insandan ve davranışlarından uzak değildir.
Manas Destanı’ndan bahseden bilinen ilk kaynak 16’ncı yüzyılda Seyfeddin Ahsikendî tarafından yazılan Mecma’ut-Tevârih isimli eserdir. Bu eserden sonra, uzun zaman kaynaklarda rastlanmayan ve derlenmeyen, derlenmişse de bu gün haberdar olmadığımız Manas Destanı’nın bilinen ilk derlemesi, 19’uncu yüzyıl Çarlık Rusyası’nın hakim olunmak istenen bu toprakları ve buralarda yaşayan halkları tanımak üzere düzenlediği resmî seyahatlerden birine katılan ve bir Rus memuru olan Vrangel’in yazdığı rapordan sonra, Kazak-Kırgız âlimi olan Türkolog Çokan Velihanoğlu tarafından yapılmıştır. Velihanoğlu’nun derlediği bu metin, destanın “Köketay Hannıng Ertegüsi” isimli kısa bir bölümüdür. 3390 mısradan ibarettir. 1861 yılında Çokan Velihanoğlu tarafından Rusça tercümesi yayımlanan bu derlemenin aslı, Velihanoğlu’nun ölümünden sonra uzun müddet bulunamamış nihayet 1964 yılında Alkey Margulan tarafından Leningrad Kütüphanesi arşivinde 1971 yılında bulunmuştur.
Manas Destanı’nın ilk tam derlemesi ise Türkolog Wilhelm Radlow tarafından yapılmıştır. W. Radlow’un derlediği Manas Destanı metni 12.454 mısradan oluşmaktadır. Bu metinde yer almayan “Çong Kazat” isimli bölüm ise, G. Almasy tarafından 1909 yılında kısa bir bölüm halinde derlenerek yayımlanmıştır.
Manasın 84 varyantı bulunur. Ancak bunların hepsi aynı seviyede değildir. Manas’ın esas varyantları, manasçılar Sagınbay Orozbakov, Sayakbay Karalaev, Sapak Irısmendeev, Bayımbet Abdırakmanov (Togolok Moldo), Bagıs Sazanov, M.Musulmankulov, I. Abdırakmanov, M. Çokmorov’dan kaydedilerek kağıda geçirilmiş varyantlarıdır. Şüphesiz bu varyantlar arasında, sadece hacim bakımından değil, sanatsal değer açısından da önemli farklılıklar mevcuttur.
Bu ilk derlemelerden sonra, XX. yüzyılda, Sagımbay Orazbakoğlu ve Sayakbay Karalaev isimli ünlü Manasçılardan, Manas Destanı’nın varyantları yayımlanırken, Ruslar tarafından müdahalede bulunularak Türklük ve İslamiyet ile ilgili kısımlar çıkarılmıştır. Bu yüzden, 1978-1982 yılları arasında yayımlanan Sagımbay Orazbakoğlu varyantı ile 1984-1990 yılları arasında yayımlanan Sayakbay Karalaev varyantları, W.Radlow tarafından derlenen metne göre çok daha zengin olmakla birlikte, sağlam metinler kabul edilemez.
Manas Destanı’na, Türkiye’de ilk defa dikkatleri çekenler ise Abdülkadir İnan, Fuad Köprülü ve Zeki Velîdî Togan olmuştur.
Büyüklüğü ve içine aldığı olaylar, hadiselerin çokluğu yönünden Manas Destanına denk gelebilecek dünyada bir başka eser yoktur. Hacim itibariyle eşsiz bir eser olan Manas, Homeros’un İlyada Destanı’nından 16 defa, Firdevsi’nin Şehname adlı destanından 2 ila 3 defa, Finlilerin Kalavela Destanı’ndan 10 defa, Mahabharatta’dan 2,5 defa daha büyüktür. Büyüklükleri dillere destan olan bu eserlerden kat kat geniş olan Manas, erişilemez bir değere sahiptir.
Manas Destanı’nda tanrı ve tanrılar kahramanların hayatına müdahale etmez; kendi aralarındaki çatışmaları insanlara yansıtmaz; kahramanın sahip olduğu güç, o şartlarda kişinin hayatını devam ettirebilmesi için sahip olmak zorunda olduğu güçten ibarettir. Bütün bu özellikleri dikkate alındığında, hem şimdiye kadar dünyanın en büyük destanı olarak kabul edilen destanlardan daha büyük hacmi, hem de evrensel insan davranışlarını yansıtması bakımından, Manas Destanı bütün dünya için de muazzam bir eserdir.
Asıl kahraman, destana da adını veren Manas’tır. Ayrıca Manas’ın oğlu Semetey ve torunu Seytek de destanın devamında asıl kahraman rolünü üstlenirler.
Manas Destanı, kahraman Manas‟ın doğumundan önce başlayarak, ölümü sonrasına dek müzikal öğelerle iç içedir. Farklı kaynaklardaki tüm alıntılar göz önüne alındığında, destanda toplam 183 müzikal öğe tespit edilmiştir. Destan boyunca Türk askeri müziği, Türk halk müziği ve Türk dini müziği konulu pek çok detaya yer verilmiştir.
Destanın UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alındığı 4 Aralık tarihi, her yıl Manas Destanı Günü olarak kutlanır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder