ALLAH DOSTU DER Kİ 1. CİLT
01-ÖNSÖZ
02- HER MADDİ OLAN CİSMİN SONU GELECEKTİR
03- MERHABA
04-MANEVİYAT BAHÇESi
I
05-MANEVİYAT BAHÇESi
II
06-BiR ALLAH DOSTU RÜYASINDA GÖRMÜŞ DE ANLATIYORDU.
07-MANEVİYAT BAHÇESiNDEN
08-ALLAH DOSTLARI DİYORLAR Ki
09-VEYSEL KARANİ (Tabiinin En Büyüğü)
10-RÜHANİYET-î RESÛLULLAH'IN HAKÎKÎ MÜMİNE İLTİFATI
11-KADİR GECESi
12-DUA
13-PEYGAMBERİMİZ (s.a.) İN SAĞLIĞA DAiR DÜŞÜNCE VE BUYRUKLARI
14-TAAHHÜD ŞUDUR
15-ORUÇ
16-PENİSİLİN...
17-ORUÇ'UN ESRARI
18-KÂBE
19-IMAN (BU SIR, PERDE ARKASINDA GÎZLİDİR VE GiZLi KALACAKTIR.)
20-TEKRAR DİRİLECEĞİZ
21-HAMD VE ŞÜKÜR
22-KAZÂ VE KADER
23-RIZA VE HUZUR
24-GENÇ BİR FRANSIZ PAPAZININ iSLÂMİYET HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERi
25-BAY ENVER ÇALIŞ
26-BiR SUALE CEVAP
27-ALLAH DOSTLARINDAN HATIRALAR
28-KENDiNi ÖRSELEME YAZIKTIR 29-MUHTEREMLER
ÖN SÖZ
“BEN insanın sırrıyım İnsan BEN’im sırrım…”
ALLAH (c.c.)
Gece değmemiş semâ
Dalga görmemiş deniz gibi
Gönlü olanalara selâm olsun!.. Bizden…
İnsanın süsü hayâ duygusudur.
Dil ile öğüt verene uyma, Fiili ile öğüt verene uy.
Nefsinle hasımlarınma o senin değildir Sahibine bırak.
Hâlini gizleyen velîdir.
Gıpta, haset, tamah hisleri ile, fazilet, doğruluk, adalet, şefkat süslerine toz kondurma. Dünyada tek bir mabet vardır.
O da insan vücudu.
Bu vücud bir mekândır.
Kendini temiz tut. Kudret âlemine cehâlet ayağı ile vurma.
Beyazla olduğun zaman siyahı unutma.
İsbata uğraşma inançlarını; isbat, varlığından şüphe edilen meçhullerin aranma, yoludur.
Kireç taştır, Su da sudur, Fakat su onu eritir, Su yumuşaktır,
Taş serttir, Sen de yumuşak ol. Sertler, geç de olsa önünde diz çöker.
Sabır, hilesi olmayanın hilesidir. Sabırlı ol....
Yaptığımızdan utanırız, elimizde bir ihtiyar olduğunun delilidir.
Söze dikkat edin. Gelişi güzel lâkırdı değildir.
Yapıp yapmamada ihtiyacınız varsa, o hâlde utanma nedir?
Bu bir edeb mes’elesidir, cevabı söylenemez.
Duvara dayanma yıkılır. Ağaca dayanma, kurur. İnsana dayanma ölür.
ALLAH’a dayanan ne yıkılır, ne kurur, ne ölür.
Bu sözleri, noksanlarımızı düzeltmek için söylüyoruz.
Bağırmıyoruz. Bağırsak iş değişir. Bu kubbenin altında bir göz ara!
Seni sevsin. Kör, görenin koluna girerse çabuk yol alır.
Deniz korkunçtur ama balıklar için değil.
Kurt zâlimdir ama düzeni, hilesi yoktur. Resûller Resûlü buyurur:
“Helâk olacağınızı bilseniz dahi doğruluktan ayrılmayınız, kurtulmak için tek ümit dahi olsa yalanabaş vurmayınız!”
Vicdanı ferahlandıran şey sevaptır, içi kemiren şey, günahtır.
Gül kokan bir cesed, semâlar kadar temiz bir ruh.
Büyük nehirler gibi coşkun iç âlemleri olanlara, Bağrını secde-yi Rahmâna koyanlara söylüyoruz. Şişmeyi Semizlik sayanlara sözümüz yok.
Bu sözler rasgele kimselerin kulağına girmekten çok yücedir.
İrfan sahibinin makamı yükseldikçe, halk gözünden düşerler.
Yıldızlar da böyledir. “Kabahat kimsede değil yıldızlarda mı?” “Hayır!” “Halkta mı?” “Hayır!” “Ne onda ne bunda. Bütün ayıp ve kabahat tam görmeyen gözlerdedir!”
Tek elle alkışlanmaz. Boş tarafınız varsa onu ALLAH ile doldurun.
Söz bağladık. Huzur içinde kalın…
Hayâ: Hicab, utanma, edeb, ar, namus. Allah korkusu ile günahtan kaçınmak.
Hasım: Kesip atma, kesme, kat'etme. * Kat'i olarak bir mes'eleyi hâlledip neticeye varma. Kavgalılı olanlar. Velî: Sahib, mâlik. * Evliya. * Muin. Muhafaza eden. * Küçük çocukların hâlinden mes'ul kimse. *Sıddık. * Baba. Babanın babası, cedde de denir. *
Fık: Hayatını mücadelelerle ve azimet ve fevkalâde bir zühd ve takva ile ibadet ve taata sarfederek kendisinden Allah'ın (C.C.) izniyle gaybdan haber vermek ve gaybî ahvali keşfetmek gibi ilmî ve kevnî hârikalar zuhura gelen zât.
Allah'a (C.C.) manevî yakınlık kesbetmiş olan şerif zât.
* Cenab-ı Hakk'ın (C.C.) isimlerinden birisi. Hased: Başkasının iyi hallerini veya zenginliğini istemeyip, kendisinin o hallere veya zenginliğe kavuşmasını istemek.
Çekememezlik. Kıskançlık. Kıskanmak.Tamah: (Tımah - Tumuh) Bir şeye göz dikip bakma.
Ma’bed: (Mâbet) (İsm-i mekân) İbadet edilen yer. (Mescid, câmi gibi)Hile: Sed. Hâil. * Çare. * Maslahat ve hayırlı işlerde tedbirli ve tecrübeli olmak.
* Aldatacak tarz ve tedbir. Fend. Mekir. Dabara. * Zeval ve intikal. * Sahtekârlık, yalancılık, düzenbazlık.
İhtiyar: Yaşlanmış kimse. Yaşlı.
* Ist: İstek, arzu. Razı olmak. Katlanmak. Seçmek. Tensib etmek.Seçilmek. (Bak: İrade)Lakırdı : Boş söz, konuşulan laf İrade: İstek, arzu. Dilemek. Emir. Ferman. * Bir şeyi yapmak veya yapmamak için olan iktidar, güç. (İrade, ihtiyardan daha geniştir, umumidir. İhtiyar, taraflardan birini diğerine tafdil ile beraber tercihtir. İrade; yalnız tercihtir. Mütekellimler bazan iradeyi ihtiyar mânasında kullanmışlardır. İradenin zıddı kerâhet; ihtiyarın zıddı icâb ve ıztırardır. İrade, hakikatte dâima ma'duma taallukeder. Çünkü, bir emrin husûl ve vücudu için o, tahsis ve takdir eder.)
* Fık: Cenab-ı Hak irade sıfatıile muttasıftır ve iradesi ezelîdir. Yaratacağı şeyleri bu irade sıfatı ile kendi hikmeti ile birer vechetahsis buyurur ve onun irade buyurduğu mutlak olur.(Âdetullah üzerine irade-i külliye-i İlâhiye,abdin irade-i cüz'iyesine bakar. Yani, bunun bir fiile taallukundan sonra o taalluk eder. Öyle isecebir yoktur. İ.İ.) (Bak: Vicdan)
Fiil : (Fi'l) Müessirin te'siri. Amel, iş. *Gr: Hâdiseye veya zamana delâlet eden kelime.(Sarf bilgisinde geniş izahı vardır.)
Türkçede; gelme, gitme, yazma, okuma, gezme gibi kelimelere de fiil denir. (Fi'l diye de yazılır.) Ef’al : işler, fiiller. Tegayyur : Hâlden hâle geçmek, değişmek.
* Bozulmak.
* Zıt olmak. (Bak: Hâdis) Hacet : İhtiyac olan şey. Mükedder : Kederli. Sıkıntılı.
* Tekdir edilmiş. Azarlanmış. * Bulandırılmış. Bulanık. Muhayyile : Kuvve-i hayâliye. Hayâl kurma merkezi. Zihinde bulunan hayal kuvveti. Meleke : Tekrar tekrar yapılan bir iş veya tecrübeden sonra hasıl olan bilgi ve mehâret.
*Mümârese. Mümeyyiz : Temyiz eden, ayıran, iyiyi kötüyü farkeden.
* İmtihandaki talebenin bilgisiniimtihan ederek yoklayan kimse.
* Gr: Tırnak işareti. Halâs : Saflaşma, hulus bulma.Muhakeme . (C.: Muhakemât) (Hüküm. den) Dava için iki tarafın mahkemeye başvurması.
* İki tarafın mahkemeye baş vurması.
* İki tarafı dinleyip hüküm vermek. *Düşünmek. * Zihinde inceleme yapmak. * Karar vermek için iyice düşünmek. Sevk-i tabi’ : Hayvan veya insanların düşünmeksizin Cenab-ı Hakk'ın sevki ile olan hikmete uygun hareketi. Sevk-i kaderî, ilham veya sevk-i İlâhî demek daha doğrudur.
Müsavi : Eşit. İdame-yi hayat : Hayatın devamı. İltimas : Tavsiye. Rica. İstirham.
* Kayırmak, tutmak, haksız olarak yardımda bulunmak.
* Yapılmasını isteme. Vizite : ing. Ziyaret.
* Doktorun bir hastayı ziyareti.
* Hekim ücreti. Tedavi : İlâç verme. İyileşmesi için bakma.
* Hastalığı iyi etme tarzı. Şifâ : Hastalıktan iyi olma, iyileşme. Hastalıktan kurtulma.(...Hastalık seni uyandırıncayakadar sabra çalış ve hastalık vazifesini bitirdikten sonra Hâlik-ı Rahim inşaallah sana şifâverir. L.) Zeval : Zâil olma, sona erme.
* Gitmek. Yerinden ayrılıp gitmek.
* Güneşin tam ortada gibi, baş ucunda bulunduğu zaman.
* Güneşin nısf-ı nehar dairesinden batmaya doğrudönmesi. Seyrinin sonuna yaklaşması. Zâil olma, sona erme.
* Gitmek. Yerinden ayrılıp gitmek.
* Güneşin tam ortada gibi, başucunda bulunduğu zaman.
* Güneşin nısf-ı nehar dairesinden batmaya doğru dönmesi.
Seyrinin sonuna yaklaşması.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder