"Rahman" ve "Rahim"
Yüce Allah'ın, başlangıçta
"Rahman" ve "Rahim" sıfatları ile nitelenmesi,
rahmetin bütün anlamlarını ve tüm değişik hallerini kapsar.
Bu iki sıfatı aynı anda kendisinde bulundurmak sadece Allah'a özgüdür;
tıpkı "Rahman" sıfatı ile nitelenmenin sadece O'na özgü olması gibi.
Buna göre herhangi bir kulun
"Rahim" sıfatı ile nitelenmesi caizdir.
"Rahim" sıfatı ile nitelenmesi caizdir.
Fakat "Rahman"
sıfatını herhangi bir kula yakıştırmak iman ilkeleriyle bağdaşmaz.
Yüce Allah'ın bu iki sıfatın her ikisi ile birlikte nitelenmesi ise gayet normaldir.
2- Hamd, tüm alemlerin Rabbi olan Allah `a mahsustur.
Allah'a hamd etmek, mü'min bir kulun Allah'ı anar-anmaz kalbinden taşan duygularının ifadesidir. Çünkü en başta bu kulun varoluşu bile yaratıcısına karşı hamd ve övgüyü gerektiren ilâhi bir lütuftur.
Her an, her saniye ve her adım başında yüce Allah'ın sayısız nimeti ardarda sıralanmakta, birbirini izlemekte ve başta insan olmak üzere bütün yaratıkları kapsamına almaktadır. Bundan dolayı her işin başında ve sonunda Allah'a hamd etmek İslâm düşüncesinin temel kurallarından biridir;
"O, kendisinden başka ilah olmayan Allah'tır.
En başta da en sonda da hamd O'na mahsustur."
(Kasas Suresi, 70)
Allah'ın mümin kuluna karşı olan bağış ve fazileti o derece yüksektir ki, bu kul "Elhamdülillah (Hamd Allah'a mahsustur)" dediğinde,
ona bütün ölçülere baskın gelen ağırlıkta sevap yazar.
Nitekim Sünen-i ibn-i Mace'de, Abdullah bin Ömer'e dayanarak kaydedildiğine göre Peygamber efendimiz şöyle buyuruyor:
"Allah'ın kullarından biri "
Ya Rabbi, sana zatının ululuğuna, saltanatının yüceliğine yaraşır biçimde hamd ederim" dedi.
Bu sözün değerini ölçemeyen kulun amellerini yazmakla görevli melekler ne yazacaklarını bilemediler.
Bunun üzerine Allah'ın huzuruna çıkarak:
"Ya Rabbi! Senin kullarından biri öyle bir söz söyledi ki, onu nasıl değerlendirip yazacağımızı bilemiyoruz" dediler.
Yüce Allah, - kulunun ne dediğini daha iyi bildiği halde- meleklere: "Kulum ne dedi?" diye sordu.
Melekler:
"Ya Rabbi! O, `Ey Rabbim! Sana zatının ululuğuna ve saltanatının yüceliğine yaraşır biçimde hamd ederim' dedi" diye cevap verdiler.
Bunun üzerine Allah o meleklere:
"Kulumun o sözünü ağzından çıktığı gibi yazın. O sözün karşılığını, kulum kıyamet günü huzuruma geldiğinde bizzat ben kararlaştırıp veririm.." buyurdu...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder