6 Şubat 2018 Salı

El Aliyy (c.c.) Zikri Fazileti Ve Faydaları


Esmaül hüsna El Aliyy anlamı, fazileti, arapçası

El Aliyy (c.c.) Zikri Fazileti Ve Faydaları

El-Aliyy (c.c.) esmasının manası : 
Mutlak ve hakiki yüce, yüceler yücesi, O’nun şanı şerefi mertebe ve hükümranlığı pek yüce, her şeyiyle yüce olan.
El-Aliyy : العلي 
Fazileti ve faydaları :
* Her gün 100 kere ” Ya Aliyy celle celâlühû ” ism-i şerifini okumaya devam edenin rızkı bollaşır ve zenginleşir.
* Her gün 110 kere ” Ya Aliyy celle celâlühû ” zikrine devam eden herkes tarafından sevilir, ilimde ve mesleğinde ilerler.
* 232 kere ” Ya Aliyy celle celâlühû ” ism-i şerifini okuyan ilimde ilerler ve bu nimetlerle ödüllendirilir.
* 5 vakit namazdan sonra 110 kere ” Ya Aliyy celle celâlühû ” zikrine devam eden ömrü boyunca kimseye muhtaç olmaz ve her türlü kötülüklerden korunur.
* Birbirine küskün eşler yenen yemek üzerine 100 kere ” Ya Aliyy celle celâlühû ” okuduktan sonra bu yemekten yerse barışırlar ve yuvalarına huzur gelir.
* Borcu olanların, işi bozulanların 100 kere ” Ya Aliyy celle celâlühû ” zikrine devam etmeleri halinde borçlarını ödemesi kolaylaşır, işleri yoluna girer.
* Zillet ve hakaretten kurtulmak ve ilahi yardım ile insanların gözünde büyük görünüp sözlerinin kabülü için, “Ya Aliyyü Celle Celalühü” diyerek 110 kere okunur.
* Yazılarak küçük çocuk üzerine asılırsa çocuk sağlıklı büyür. Gurbete giden kişi üzerine alırsa; selametle döner. Fakir kişi üzerine alırsa inşallah zengin olur.
* Bu ismin zikrini devam eden kimse,her yerde ve her işte sevilen,sayılan ve aranan bir kimse olur. Ancak dikkatli olmak gerekir zira yükseldiği mevkinin kıymetini bilemeyip, şükrünü eda edemeyip, ismin zikrini terk eden kimse, bir daha düştüğü yerden eski makamına ulaşamaz.
* Her gün namazlardan sonra (110) defa okumayı adet edinen kimseyi Cenabı Hakk, her türlü zillet ve meskenetten beri kılar. Kendisine ilim kapılarını açar. Kalbinde hikmet pınarlarını kaynatır. Onu gören kimseler muhabbetinden dolayı ona boyun eğerler. Bütün isteklerini severek yaparlar. Herkes tarafından çok büyük sevgi ve mehabbet görür.
* Aliyy ism-i şerifini zikrederken “Aliyyül azıym” suretinde zikretmek hem dualarının çabucak kabul olunmasına, hem de matlup ve muradlarının kat kat üstünde nimetlerin verilmesine sebep olur.
* Okumayı adet edinenlerin ahlakı düzelir, insanlara şirin görünür.
* Okumayı adet edinenler, hikmetten konuşur.İlmin derinliklerine nüfuz eder. Görenlerinmuhabbetini celb eder. Kısmetinde darlık olanın okuması bir iksirdir. Kötü komşu veya kötü arkadaşı olan, onların ıslahları için okumaya devam ederse, Allah onların ahlaklarını düzeltir.

El-Aliyy esmasının ebced değeri, zikir sayısı, zikir günü ve zikir saati :
Ebced değeri ve zikir sayısı ; 110
Zikir günü ; Pazar
Zikir saati ; Güneş (Sabah güneş doğarken ve ikindi namazı sonrası.)
Vücut haritasındaki yeri (Zikri hangi organa iyi gelir.) : Sol böğür sağ ayak ucu.
Gezegeni : Jüpiter.

İçinde El Aliyy İsm-i şerifi geçen kur’an ayetleri :
1-) Bakara suresi 255. ayet
اللّهُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ لاَ تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلاَ نَوْمٌ لَّهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ مَن ذَا الَّذِي يَشْفَعُ عِنْدَهُ إِلاَّ بِإِذْنِهِ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَلاَ يُحِيطُونَ بِشَيْءٍ مِّنْ عِلْمِهِ إِلاَّ بِمَا شَاء وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ وَلاَ يَؤُودُهُ حِفْظُهُمَا وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ
Okunuşu :
Allâhu lâ ilâhe illâ huvel hayyul kayyûm (kayyûmu), lâ te’huzuhu sinetun ve lâ nevm (nevmun), lehu mâ fîs semâvâti ve mâ fil ard (ardı), menzellezî yeşfeu indehû illâ bi iznih (iznihî) ya’lemu mâ beyne eydîhim ve mâ halfehum, ve lâ yuhîtûne bi şey’in min ilmihî illâ bi mâ şâe, vesia kursiyyuhus semâvâti vel ard (arda), ve lâ yeûduhu hıfzuhumâ ve huvel aliyyul azîm (azîmu).
Anlamı :
Allah ki, O’ndan başka ilâh yoktur (Sadece O vardır). Hayy’dır Kayyum’dur. O’nu ne bir uyuklama ve ne de bir uyku hali tutmaz. Göklerde ve yerde olan herşey O’nundur. O’nun izni olmadan, O’nun katında kim şefaat etme yetkisine sahiptir? Onların önlerinde ve arkalarında olanları (geçmiş ve geleceklerini) bilir. Ve O’nun lminden, O’nun dilediğinden başka bir şey ihata edemezler (kavrayamazlar). O’nun kürsüsü gökleri ve yeri kaplamıştır. Ve o ikisini muhafaza etmek (yerlerin ve göklerin dengesini korumak, gözetmek), Kendisine zor gelmez ve O Alâ’dır (çok yücedir), Azîm’dir (çok büyüktür).
2-) Nisa suresi 34. ayet
الرِّجَالُ قَوَّامُونَ عَلَى النِّسَاء بِمَا فَضَّلَ اللّهُ بَعْضَهُمْ عَلَى بَعْضٍ وَبِمَا أَنفَقُواْ مِنْ أَمْوَالِهِمْ فَالصَّالِحَاتُ قَانِتَاتٌ حَافِظَاتٌ لِّلْغَيْبِ بِمَا حَفِظَ اللّهُ وَاللاَّتِي تَخَافُونَ نُشُوزَهُنَّ فَعِظُوهُنَّ وَاهْجُرُوهُنَّ فِي الْمَضَاجِعِ وَاضْرِبُوهُنَّ فَإِنْ أَطَعْنَكُمْ فَلاَ تَبْغُواْ عَلَيْهِنَّ سَبِيلاً إِنَّ اللّهَ كَانَ عَلِيًّا كَبِيرًا
Okunuşu :
Er ricâlu kavvâmûne alân nisâi bi mâ faddalallâhu ba’dahum alâ ba’dın ve bi mâ enfekû min emvâlihim. Fes sâlihâtu kânitâtun hâfizâtun lil gaybi bi mâ hafizallâh (hafizallâhu). Vellâtî tehâfûne nuşûzehunne fe ızûhunne vahcurûhunn (vahcurûhunne) fîl medâcıı vadrıbûhunne, fe in ata’nekum fe lâ tebgû aleyhinne sebîlâ (sebîlen). İnnallâhe kâne aliyyen kebîrâ (kebîran).
Anlamı :
Erkekler, mallarından (kadınlar için mehir ve nafaka olarak) harcamaları sebebiyle ve Allah’ın, onların bir kısmını, diğerlerine üstün kılmasından dolayı, kadınların üzerinde daha çok kâimdirler (koruyup gözetici, idare edicidirler). Bu bakımdan salih amel (nefs tezkiyesi) yapan kadınlar itaatkârdırlar, Allah’ın (onların haklarını ve iffetlerini) korumasıyla, onlar da gaybde (kocalarının yokluğunda hem kendilerini, hem kocalarının mal ve şerefini) koruyucudurlar. İtaatsizliklerinden (baş kaldırmalarından) korktuğunuz (kadınlara) ise (önce) nasihat ediniz. Ve (sonra da) yataklarında yalnız bırakınız. Ve (hâlâ itaat etmezlerse) onlara vurunuz. Bundan sonra eğer size itaat ederlerse, artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Muhakkak ki Allah Âli’dir (yücedir), Kebîr’dir (büyüktür).
3-) Lokman suresi 30. ayet
ذَلِكَ بِأَنَّ اللَّهَ هُوَ الْحَقُّ وَأَنَّ مَا يَدْعُونَ مِن دُونِهِ الْبَاطِلُ وَأَنَّ اللَّهَ هُوَ الْعَلِيُّ الْكَبِيرُ
Okunuşu :
Zâlike bi ennallâhe huvel hakku ve enne mâ yed’ûne min dûnihil bâtılu ve ennallâhe huvel aliyyul kebîr (kebîru).
Anlamı :
İşte bu, Allah’ın hak olması sebebiyledir. Ve O’ndan başka taptıkları şeyler mutlaka batıldır. Muhakkak ki Allah; Âli’dir (yüce), Kebir’dir (büyük).
4-) Şura suresi 4. ayet
لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ 
Okunuşu :
Lehu mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ard (ardı), ve huvel aliyyul azîm (azîmu).
Anlamı :
Göklerde ve yerde olan her şey, O’nundur. Ve O, Âli’dir (Yüce), Azîm’dir (Büyük).
5-) Şura suresi 51. ayet
وَمَا كَانَ لِبَشَرٍ أَن يُكَلِّمَهُ اللَّهُ إِلَّا وَحْيًا أَوْ مِن وَرَاء حِجَابٍ أَوْ يُرْسِلَ رَسُولًا فَيُوحِيَ بِإِذْنِهِ مَا يَشَاء إِنَّهُ عَلِيٌّ حَكِيمٌ
Okunuşu :
Ve mâ kâne li beşerin en yukellimehullâhu illâ vahyen ev min verâi hıcâbin ev yursile resûlen fe yûhıye bi iznihî mâ yeşâu, innehu aliyyun hakîm (hakîmun).
Anlamı :
Allah’ın hiçbir insanla konuşması olmamıştır, illâ vahyile veya perde arkasından veya dilediğine izniyle vahyetsin diye resûl (melek) göndererek. Allah, bilir ve hikmet sahibidir.
6-) Sebe suresi 23. ayet
وَلَا تَنفَعُ الشَّفَاعَةُ عِندَهُ إِلَّا لِمَنْ أَذِنَ لَهُ حَتَّى إِذَا فُزِّعَ عَن قُلُوبِهِمْ قَالُوا مَاذَا قَالَ رَبُّكُمْ قَالُوا الْحَقَّ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْكَبِيرُ
Okunuşu :
Ve lâ tenfeuş şefâatu indehû illâ li men ezine lehu, hattâ izâ fuzzia an kulûbihim kâlû mâzâ kâle rabbukum, kâlûl hakka, ve huvel aliyyul kebîr (kebîru).
Anlamı :
Ve O’nun huzurunda, kendisine izin verdiği kimseden başkasının şefaati bir fayda vermez. Onların kalplerinden korku giderilince: “Rabbiniz ne buyurdu?” dediler. (Onlar da) “Hakkı buyurdu.” dediler. Ve O; Âli’dir (çok yüce), Kebir’dir (çok büyük).
7-) Rad suresi 9. ayet
عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ الْكَبِيرُ الْمُتَعَالِ
Okunuşu :
Âlimul gaybi veş şehâdetil kebîrul muteâl (muteâli).
Anlamı :
Görünen (şahit olunan) ve görünmeyeni (gaybı) bilir. Büyüktür, Âlîdir (Yücedir).
37
Gündüz korkusunun izalesi için
Ve es’elüke biesmâike
Yâ Kâfi
Yâ Şâfî
Yâ Vâfî
Yâ Mu’âfî
Yâ ‘Âlî
Yâ Dâ’î
Yâ Râdî
Yâ Kâdî
Yâ Bakî
Yâ Hâdî
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ اَجِرْنَا مِنَ النَّارِ Sübhâneke yâ îâ ilahe illâ ente’l-emâ-ne’I-emâne ecirnâ mine’n-nâr.

Allah’ım ben (mübarek) İsmin hürmetine (Hacetlerimi) senden diliyorum;
Ey (kendisine, güvenip yönelene) yeterle gelen,
Ey (bütün dertlere) şifa veren,
Ey (verdiği ahde) vefa eden,
Ey sıhhat ve afiyet veren,
Ey (yaratıkları) hidayet eden,
Ey (kullarını iyiliğe ve cennete) davet eden,
Ey (hak üzere) hüküm veren,
Ey (salih ve itaatkar) kullarından hoşnut olan,
Ey (her şeyiyle) yüce ve âli olan,
Ey (ebediyen) baki kalan!
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilah yok. Eman ver bize. Bizi cehennemden kurtar.

Cevşen-i Kebir duası
21
Fayda ve menfaat bulmak için
Ve es’elüke biesmâike
Yâ ‘Aliyy
Yâ Vefiyy
Yâ Veliyy
Yâ Ganiyy
Yâ Meliyy
Yâ Zekiyy
Yâ Radiyy
Yâ Bediyy
Yâ HafIyy
Yâ Kaviyy
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ اَجِرْنَا مِنَ النَّارِ Sübhâneke yâ lâ ilahe illâ ente’l-emâ-ne’l-emâne hallisnâ mine’n-nâr.”

Allah’ım ben, ismin hürmetine sana el açıyor (yalvarıyorum),
Ey her şeyiyle yüce olan Ali,
Ey sözünde vefalı olan ve vaadinden dönmeyen Vefi,
Ey Müminlerin dostu olan Veli,
Ey gerçek zenginlik sahibi ve hiçbir şeye muhtaç olmayan Gani,
Ey sonsuz servet ve tükenmez hazineler sahibi Meli,
Ey her cihetten temiz ve pak olan Zeki,
Ey kendisine kulluk edenlerden hoşnut olan Razi,
Ey eser ve ihsanlarıyla varlığı apaçık görünen Bedi,
Ey siddet-i zuhurundan gizlenen Hafi,
Ey güç ve kuvveti sonsuz olan Kavi,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilah yok. Eman ver bize. Bizi cehennemden kurtar.


Allahın 99 ismi (Esmaül hüsna El Aliyy ne anlama gelir yani El Aliyy anlamı nedir? İşte El Aliyy ne demekEl Aliyy isminin fazileti, sırlarıEl Aliyy arapça yazılışı ile El Aliyy ile ilgili ayetler hakkında bilgi.

EL ALİYY : Pek yüce, Pek yüksek yani En üstün ve en yüksek anlamına gelir.

Cenab-ı Hak buyuruyor:

"O, yücedir, büyüktür." (Bakara, 255)

"Allah yücedir,  büyüktür." (Nisa, 34)

"O, görüleni de görülmeyeni de bilir; çok büyüktür, yücedir." (Rad, 9)
Allah'ın yüceliğinin üstünde hiçbir yücelik yoktur. Bütün dereceler ve mertebeler O'ndan aşağıdır. Allah, her üstün ve yüksek makamın daha üstündedir. Zira varlıklar ya etkileyen veya etkilenendir. Etkileyen etkilenenden üstündür. Allah Teâlâ, her varlığı etkileyendir. Bütün varlıklara O'nun bir eseri ve etkilenenidir. Bu yüzden O, bütün varlıklardan daha üstün ve yücedir.

Allahın 99 İsmi ve Anlamları Detaylı Bilgi İçin Tıklayın!

Bismillahirrahmanirrahim.

El-Aliyy ism-i şerifi "kemal derecelerinin en yücesinde bulunan' anlamına gelir. Bu isim kelime manasıyla yükseklik, yücelik anlamındaki "ulüvv' kökünden gelir. Ulüvv kelimesi, alçak ve aşağıda bulunan manasındaki "süfli' kelimesinin zıddıdır.

Ulüvv kökünden türeyen el-Aliyy ismi "her şeyiyle yüce olan'; el-A'lâ ismi "en yüce olan'; el-Müteâlî ismi ise "sonsuz ve sınırsız yüceliğe sahip olan' demektir. Müteâlî ismi anlam olarak daha çok mübalağa ifade eder.

Cenab-ı Hakk Aliyy'dir, A'lâ'dır, Müteâlî'dir. Kendi zatında yüce olandır. Her hususta her şeyden yüce, makamı pek yüksek, şanı büyük, mutlak yüce olandır; mutlak kemal sahibidir. Ortağı, dengi, benzeri ve yardımcısı olmayandır. Ulûhiyetle bağdaşmayan, şanına yaraşmayan her türlü noksanlıklardan münezzeh, celâl yüceliklere sahip olandır. O'ndan (CC) daha üstün bir varlığın kabulü mümkün değildir. O (CC) her şeyin üstündedir. Fakat bu üstünlük, maddenin üstünlüğü gibi mekân anlamında değil rütbe itibariyledir.

Zaman ve mekândan münezzeh; ezeli ve ebedi olan varlığı, kendinden ve zorunludur. Varlık mertebelerinin en yücesine sahip olması zatının kemalindendir. Var olabilmesi için hiçbir şeye muhtaç değildir. O'nun (CC) dışında olan her şey ise var olabilmek için muhtaç durumdadır. Var olup-olmamaları, onları yaratanın iradesine bağlıdır.

Zatına mahsus şuunatında yücelik sahibidir. Mesela ilahi muhabbeti mukaddestir; her türlü kusurdan, kötülükten münezzehtir. Mahlûkatın muhabbeti ise şartlı, sınırlı, kusurlu ve sonludur. Bunun gibi kullarına gösterdiği merhameti de bütün merhametlerin fevkinde ve üstündedir.

Allah, rahmeti yüz parça yaratmış, doksan dokuzunu kendi nezdinde tutmuş, yeryüzüne bir parçasını indirmiştir. İşte mahlûkat, bu bir parçadan dolayı birbirlerine merhamet ederler…” (Buhari)

Şuunatı gibi sıfatları da ezelidir, ebedidir, sonsuzdur, muhittir ve mutlaktır. Zatî olan sıfatları için derece, kayıt ve sınır düşünülemez. Mahlûkatın sıfatları ise zatî olmayıp, Cenab-ı Hakk tarafından sonradan verildiğinden başı olan, sonu olan, kayıtlı, sınırlı ve cüz'idir.

O Hayy'dir, devamlı hayat sahibidir. Bütün mahlûkat ise ancak O'nun (CC) vermesiyle hayat bulacak fanilerdir.

O Kadir'dir, her şeye kudreti yetendir. Bütün mahlûkat ise kuvveti sınırlı, acz ve zaaf içerisindedir. Allah mahlûkat üzerindeki kudretiyle yücelik sahibidir. Bu onlardan uzaklık anlamına gelmez; çünkü “O (CC) kuvvetinde yüce olan yüceliğinde de yakın olandır.”(2)

O Hâkim'dir, hüküm verendir. Hükümranlıkta kendisine ortak veya daha üstün bir merci yoktur. Bütün mahlûkat ise hükümlerine, emirlerine boyun eğen; emirlerini geri çeviremeyen çaresizlerdir. Âlemlere nüfuz eden hükümleriyle her şeyin nihayet derecede fevkindedir.

O, Ğaniyy'dir; nimet ve rahmet hazineleri sonsuz olan, ihtiyaçtan uzak, her şeyden müstağni olandır. Bütün mahlûkat ise mutlak bir fakr ve sürekli bir ihtiyaç içindedir. Büyük-küçük bütün ihtiyaçları yerine getiren ve hazinelerinden bir şey eksilmeyen, elbette en yüce ve en üstün olandır.

Kısacası bütün kemal sıfatlarında sınırsız yücedir. Bu makamın üstünde başka bir makam yoktur. Bütün rütbeler ondan aşağıdır. Her şeyin üzerinde izzet, şeref, şan, galibiyet sahibi aziz ve kahirdir.

Varlıkların toplamının sahip oldukları sınırlı ve kayıtlı sıfatlar, Aliyy olan Allah'ın sonsuz ve mutlak sıfatlarının yanında çok aşağı ve süfli kalır. Zaten o sıfatları onlara veren de yücelik sahibi Rableri değil mi?

Rabbimizi en iyi tanıtan ve O'na kulluğa davet eden Kur'an-ı Kerim “A'lâ Rabbinin ismini tesbih et” (A'lâ / 1) ayet-i kerimesinde bizleri, a'lâ olan Rabbimizin her türlü kusurdan münezzeh ve yüceliğinde en yüksek sıfatlarla muttasıf olduğuna dair tesbih etmeye çağırır. Böyle bir çağrıyı cevapsız bırakmayan Efendimiz (SAV), ilahi emirlerin birinci derecede muhatabı olarak bu ayeti okuduğu zaman “Subhane rabbiye'l-a'lâ” derdi. (Ahmed bin Hanbel)

Sizden biri secde edince üç kere "Subhane rabbiye'l-a'lâ' desin, bu da en az miktardır.” (Ebu Davud)

Sacid bir abd fıtratında yaratılmış olan mümin, rububiyete karşı ubudiyetle mukabele eder. Rabbinin yüceliğini ve kendi gerçeğini anlamış olarak, kusurlarını görür ve Rububiyetin kemali önünde yerlere kapanır. Zaaf ve acizliklerini bilerek, Kudret-i Samedâniye'nin; fakr ve ihtiyaç halini görerek, Rahmet-i İlahiye'nin önünde secde eder.

Üstadımız secdenin taşıdığı manaları “hayretâlûd bir muhabbet, bekaâlûd bir mahviyet, izzetâlûd bir tezellül”(3) gibi veciz sözlerle tarif etmiştir.

Secde yücelikler karşısında baş eğmedir. Bedenin secdesi olduğu gibi aklın ve kalbin de secdesi vardır. Bedenle yapılan secde diğer secdelerin maddi âlemdeki şeklidir, suretidir.  Aklın secdesi, Rabbinin sanatı üzerinde okuduğu mucizelerine ve benzersiz kudretine hayret etmesidir. Kalbin secdesi, Rabbini anmakla mutmain olması ve muhabbet etmesidir.

“Hayretâlûd bir muhabbet” anlamını taşıyan secde ile misalsiz cemalin huzurunda yerlere kapanılır. O'ndan (CC) gayri bütün fani sevgililer terk edilir ve O'na olan muhabbet beden dili ile ifade edilir. Secde yakın olmaktır.

Kulun secdedeki anı, rabbine en yakın olduğu andır…” (Ebu Davud)

İlahi aşk için yaratılmış olan kalp, maşukuna yaklaşmak ister ve hayretle karışık bir muhabbetle secde eder.

“Bekaâlûd bir mahviyet” manası taşıyan secde ile Aliyy olan Rabbin huzurunda lisan-ı hal ve lisan-ı kal ile gereken yapılır. Rükûda acziyet izharıyla beraber, az da olsa bir varlık iddiası var. Secdede o iddia minimize edilerek mahviyet ilan edilir. Secde, namazın diğer kısımları gibi bir semboldür. Ulûhiyetinin sonsuzluğu karşısında layık bir tevazu ile benliğinden geçen kul, neredeyse yok hükmündeki varlığının hakikatini secde şeklinde ifade eder.

“İzzetâlûd bir tezellül” anlamını ihtiva eden secde ile zevalsiz ve kusursuz sıfatlar ve sermedî kemal sahibi tesbih ve takdis edilir. Azametinin yüceliğini anlayan insanı tatmin edebilecek olan zikir ve duruş ancak secdedir. Belki değerli uzuvların yere kapanması zillet gibi bir görüntü verir. Fakat Rabbin yüceliğinin aklen kabul edildiği, kalben tatmin olunduğu ve bedenen gereğinin yapıldığı secde izzetin ta kendisidir.

En Yüce'nin huzurunda halisane secde, A'lâ ismine ayinedârlık yapmak, Aliyy olan Rabbe yaklaşmak ve böylece O'nun katında makamını yükseltmektir.

…(Rabbine) secde et ve (O'na) yaklaş!” (Alak / 19)

Subhane'l-Aliyy'ul-A'lâ, subhanehu we Tealâ.  Wel-hamdu lillahi Rabb'il-'alemin.

العلي El Aliyy isminin faziletleri ve faydaları

El-Aliyy (c.c.) esmasının manası : Mutlak ve hakiki yüce, yüceler yücesi, O"nun şanı şerefi mertebe ve hükümranlığı pek yüce, her şeyiyle yüce olan.

* Her gün 100 kere ” Ya Aliyy celle celâlühû ” ism-i şerifini okumaya devam edenin rızkı bollaşır ve zenginleşir.

* Her gün 110 kere ” Ya Aliyy celle celâlühû ” zikrine devam eden herkes tarafından sevilir, ilimde ve mesleğinde ilerler.

* 232 kere ” Ya Aliyy celle celâlühû ” ism-i şerifini okuyan ilimde ilerler ve bu nimetlerle ödüllendirilir.

* 5 vakit namazdan sonra 110 kere ” Ya Aliyy celle celâlühû ” zikrine devam eden ömrü boyunca kimseye muhtaç olmaz ve her türlü kötülüklerden korunur.

* Birbirine küskün eşler yenen yemek üzerine 100 kere ” Ya Aliyy celle celâlühû ” okuduktan sonra bu yemekten yerse barışırlar ve yuvalarına huzur gelir.

* Borcu olanların, işi bozulanların 100 kere ” Ya Aliyy celle celâlühû ” zikrine devam etmeleri halinde borçlarını ödemesi kolaylaşır, işleri yoluna girer.

* Zillet ve hakaretten kurtulmak ve ilahi yardım ile insanların gözünde büyük görünüp sözlerinin kabülü için, “Ya Aliyyü Celle Celalühü” diyerek 110 kere okunur.

* Yazılarak küçük çocuk üzerine asılırsa çocuk sağlıklı büyür. Gurbete giden kişi üzerine alırsa; selametle döner. Fakir kişi üzerine alırsa inşallah zengin olur.

* Bu ismin zikrini devam eden kimse,her yerde ve her işte sevilen,sayılan ve aranan bir kimse olur. Ancak dikkatli olmak gerekir zira yükseldiği mevkinin kıymetini bilemeyip, şükrünü eda edemeyip, ismin zikrini terk eden kimse, bir daha düştüğü yerden eski makamına ulaşamaz.

* Her gün namazlardan sonra (110) defa okumayı adet edinen kimseyi Cenabı Hakk, her türlü zillet ve meskenetten beri kılar. Kendisine ilim kapılarını açar. Kalbinde hikmet pınarlarını kaynatır. Onu gören kimseler muhabbetinden dolayı ona boyun eğerler. Bütün isteklerini severek yaparlar. Herkes tarafından çok büyük sevgi ve mehabbet görür.

* Aliyy ism-i şerifini zikrederken “Aliyyül azıym” suretinde zikretmek hem dualarının çabucak kabul olunmasına, hem de matlup ve muradlarının kat kat üstünde nimetlerin verilmesine sebep olur.

* Okumayı adet edinenlerin ahlakı düzelir, insanlara şirin görünür.

* Okumayı adet edinenler, hikmetten konuşur.İlmin derinliklerine nüfuz eder. Görenlerinmuhabbetini celb eder. Kısmetinde darlık olanın okuması bir iksirdir. Kötü komşu veya kötü arkadaşı olan, onların ıslahları için okumaya devam ederse, Allah onların ahlaklarını düzeltir.

El-Aliyy esmasının ebced değeri, zikir sayısı, zikir günü ve zikir saati :
Ebced değeri ve zikir sayısı ; 110
Zikir günü ; Pazar
Zikir saati ; Güneş (Sabah güneş doğarken ve ikindi namazı sonrası.)
Vücut haritasındaki yeri (Zikri hangi organa iyi gelir.) : Sol böğür sağ ayak ucu.
Gezegeni : Jüpiter (Nevin Yapıcıoğlu - Huzursayfası)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

vefk-örnekleri-111

  vefk-örnekleri-111 vefk-örnekleri-111 by Charion Charion