6 Şubat 2018 Salı

HZ. ADEM (A.S.) VE İLK İNSANIN YARATILIŞI

HZ. ADEM (A.S.) VE İLK İNSANIN YARATILIŞI 
 Allah Azze ve Celle, hiç birşeyi yaratmadan önce kendi Nurundan Evrene Rahmet olarak gönderilen Enbiyaların Şah’ı Hz. Muhammed Mustafa Sallahu Aleyhi Vessellem’i yaratmıştır. ilk yaratılan Ruh ona aittir. Daha sonra melekler ve diğer cismani varlıklar yaratılmıştır.
İnsan yaratılışı Kuran-î Kerimde iki evre olarak geçmektedir. Bunlardan birincisi Hz. Adem (A.S.)’in yaratılışı ve diğer insanların yaratılışı olarak ele alırız. Hz. Adem (A.S.) yaratılışı ile ilgili olarak, yaratılmadan önce Allah Azze ve Celle Meleklere şöyle sesleniyor Yeryüzünde bir Abd yaratacağım, melekler ise yaratacağın bu Abd’ın yeryüzünde günah işleyeceğini kan dökeceklerini söylemektedir. Bunla ilgili olarak Bakara suresi 30. ayeti kerimede şöyle denmektedir.
 Ve iz kâle rabbuke lil melâiketi innî câilun fîl ardı halîfeh(halîfeten), kâlû e tec’alu fîhâ men yufsidu fîhâ ve yesfikud dimâ(dimâe), ve nahnu nusebbihu bi hamdike ve nukaddisu lek(leke), kâle innî a’lemu mâ lâ tâ’lemûn(tâ’lemûne). Düşün ki, Rabbin meleklere: «Muhakkak Ben, yeryüzünde bir halife tayin edeceğim.» dediği vakit, «Biz seni tesbih ve takdis edip dururken orada fesat çıkaracak ve kanlar akıtacak bir yaratık mı yaratacaksın?» dediler. «Her halde Ben sizin bilmeyeceğiniz şeyleri bilirim!» buyurdu. Âyetteki “halîfe” sözcüğü hılâfet kökünden ism-i fâil olup, sonundaki bitişik “te” harfi, anlamı güçlendirmek için eklenmiştir. Halîfe; başkasının yerini tutarak ve onu temsil etmek üzere görev üstlenen kimse demektir. (el-Kettâni, et-Terûtibu’l-İdâriyye, I, 2; Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, İstanbul t.y, I, 259; el-İsfehânî, el-Müfredât fî Garîbi’l-Kur’ân, İstanbul 1986, s.223; bk. el-En’âm, 6/135) Hz. Peygamber’den sonra gelen ve onun makamını işgal ederek İslâm toplumunu yöneten devlet başkanlarına da bu unvan verilmiştir. (Islam Fıkhı Muvahhid 1.16) Allah Azze ve Celle Hz. Cebrail’i yeryüzüne gönderir ve ondan 7 yerden çeşitli toprak alıp gelmesini emreder. Daha sonra bu toprak Su ile yoğrulup Çamur haline getirilir ve insan şeklinde pişirilir (Şekillendirilir). Bu evreler ile ilgili olarak Kuran-î Kerimde ki şu ayetlere bakabiliriz. Tâ-Hâ Suresi 55. Ayeti Kerime Minhâ halaknâkum ve fîhâ nuîdukum ve minhâ nuhricukum târeten uhrâ. Sizi (babanız Âdem’i), o arzdan (topraktan) yarattık; yine ölümünüzden sonra sizi ona döndüreceğiz. Hem de ondan sizi başka bir defa daha (çürümüş ve dağılmış bedenlerinizi toplayıp ruhlarınızı iade ederek) çıkaracağız. Rûm Suresi 20. Ayeti Kerime Ve min âyâtihî en halakakum min turâbin summe izâ entum beşerun tenteşirûn(tenteşirûne). Ve O'nun âyetlerinden (mucizelerinden)dir ki, sizi topraktan yarattı. Sonra siz, beşer (insan) haline gelince (çoğalıp yeryüzünde) yayılırsınız. Nûh Suresi 18.Ayeti Kerime Summe yuîdukum fîhâ ve yuhricukum ihrâcâ(ihrâcen). "Sonra sizi yine oraya geri çevirecek ve sizi (diriltici) bir çıkarışla diriltip çıkaracaktır." Hicr Suresi 26. Ayeti Kerime Ek olarak 27. Ayeti Kerime Cinlerin Yaratılışı Ve le kad halaknel insâne min salsâlin min hamein mesnûn(mesnûnin). Muhakkak ki, Biz insanı kuru bir çamurdan, tegayyür(Hâlden hâle geçmek, değişmek. * Bozulmak. * Zıt olmak. başkalaşma, dönüşme. ) etmiş bir balçıktan yarattık. Vel cânne halaknâhu min kablu min nâris semûm(semûmi). Cinleri de daha önce insan vücudunun gözeneklerinden geçebilen Semûm (Zehirli şey. * Sam yeli. * Gündüz vakti sıcak çölde esen pek sıcak rüzgar olup, bitki ve hayvanları mahveder. )bir ateşten yarattık. Sâffât Suresi 11. Ayeti Kerime Festeftihim e hum eşeddu halkan em men halaknâ, innâ halaknâhum min tînin lâzib(lâzibin). (Ey Muhammed!) Şimdi sen onlara sor: “Kendilerini yaratmak mı daha zor, yoksa yarattığımız diğer şeyleri yaratmak mı?" Şüphesiz biz onları yapışkan bir çamurdan yarattık. Mu’minûn Suresi 12, 13, 14.Ayeti Kerimeleri Ve lekad halaknal insâne min sulâletin min tîn(tînin). Summe cealnâhu nutfeten fî karârin mekîn(mekînin). Summe halaknen nutfete alakaten fe halaknel alakate mudgaten fe halaknel mudgate ızâmen fe kesevnel izâme lahmen summe enşe'nâhu halkan âhar(âhara), fe tebârekallâhu ahsenul hâlikîn(hâlikîne). Ve andolsun ki Biz, insanı balçığın (nemli organik ve inorganik toprağın) özünden yarattık. Sonra onu, mekin (sağlam) bir yerde karar kılmış (yerleşmiş) bir nutfe kıldık. Sonra da nutfeden (bir noktadan rahim duvarına bağlı) bir alaka yarattık. Sonra alakadan bir çiğnem et (görünümünde) bir mudga yarattık. Bundan sonra mudgadan kemikleri yarattık. Daha sonra kemiklere et giydirdik (üzerini et ile kapladık). Daha sonra da onu, başka bir yaratışla inşa ettik (şekillendirdik). İşte böyle Allah, Mübarek'tir, En Güzel Yaratıcı'dır. Bu ayetler de çok net görüyoruz ki İnsan oğlu Topraktan yaratılmıştır ve geri toğrağa gidecektir. Son baktığımız Ayet’i kerime de ise insanların ana rahminde ki evreleri anlatılmaktadır. Şuanda Tıp bu evreleri zaten kabul etmektedir. Furkân Suresi 54. Ayeti Kerime Ve huvellezî halaka minel mâi beşeren fe cealehû neseben ve sıhrâ(sıhran), ve kâne rabbuke kadîrâ(kadîren). Ve öyle bir mâbuttur o ki bir katre sudan insanı yaratmış ve ona ana baba tarafından soy sop, karı koca tarafından akrabalık vermiştir ve Rabbinin, her şeye gücü yeter. Al-î Îmran Suresi 59. Ayeti Kerime İnne mesele îsâ indallâhi ke meseli âdem(âdeme), halakahu min turâbin summe kâle lehu kun fe yekûn(yekûnu). Doğrusu Allah katında İsa'nın durumu Adem'in durumu gibidir. Onu topraktan yarattı sonra da ona: «Ol!» dedi. O da hemen oluverdi. Kıyâme Suresi 38.Ayeti Kerime Summe kâne alakaten fe halaka fe sevvâ. ve sonra döllenmiş hücre; bu safhada Allah (onu) yaratmış ve olması gerektiği gibi şekil vermişti, Insân (dehr) Suresi 2.Ayeti Kerime İnnâ halaknel insâne min nutfetin emşâcin nebtelîhi fe cealnâhu semîan basîrâ(basîren). Muhakkak Biz, insanı (iki hücrenin) birleşimi olan bir nutfeden yarattık. Onu imtihan edeceğiz. Bu sebeple onu işiten, gören (bir varlık) kıldık. Fâtır Suresi 11.Ayeti Kerime Vallâhu halakakum min turâbin summe min nutfetin summe cealekum ezvâcâ(ezvâcen), ve mâ tahmilu min unsâ ve lâ tedau illâ bi ilmih(ilmihî), ve mâ yuammeru min muammerin ve lâ yunkasu min umurihî illâ fî kitâb(kitâbin), inne zâlike alâllâhi yesîr(yesîrun). Allah, sizi önce topraktan, sonra da az bir sudan (meniden) yarattı. Sonra sizi (erkekli dişili) eşler yaptı. Allah’ın ilmine dayanmadan hiçbir dişi ne hamile kalır, ne de doğurur. Herhangi bir kimseye uzun ömür verilmez, yahut ömrü kısaltılmaz ki bu bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da yazılı) olmasın. Şüphesiz bu, Allah’a kolaydır. Târık Suresi 7.Ayeti Kerime Yahrucu min beynis sulbi vet terâib(terâibi). (O sıvı), omurga ile göğüs kafesi arasından (orada bulunan iki sinir merkezinin organize çalışması sonucu) çıkar. İnsanın ruh dışında iki unsuru toprak ve sudur. Toprak su ile yoğrulmuş ve içine Allah tarafından ruh üflenmiştir. Hz. Adem (A.S.) yaratıldıktan sonra Allah tarafında bütün meleklere secde edin emri vermiştir. Bütün melekler secde ettiği halde sadece iblis secde etmemiştir. İblis neden böyle birşey yapmıştı peki. Önce İblis ile ilgili güzel bir yazıyı sizinle paylaşmak istiyorum Onlardan biri AZAZİL idi… Melekler göğe çıkıp aralarınde büyüyüp, günden güne ilerledi. Öyle oldu ki: Meleklerin muallimi oldu. Bazıları derler, onun babası Hablis adında arslan suretinde idi. Annesının adı Teblis idi. Kurt süretinde idi. Baştan babasına isyan etti. Sonunda onun için bu belaya düştü. Bir rivayete göre göğe çıkmasına sebep Can evladı helak olunca fesatlerınden ötürü, AZAZİL onlardan ayrılıp, bir köşede ibadetle meşgül oldu.. Şöyle ki: Onun edebinden ve ibadeti çokluğundan melekler dua edip -”Böyle kimsenin meleklerle beraber olması uygundur” dediler. Hak teala meleklerin bu dileğini kabul buyurup. onu dünya göğüne çıkardı. Burada da o kadar ibadet etti ki İkinci gök melekleri bunu kendi yanlarına istediler. Hak Teala buyurdu. Böylece yedinci göğe kadar yükseldi. Cennet meleklerın reisi olan Rıdvan: -”Ya Rabbi bütün gök tabakalarındaki melekler onun ibadetiyle haz duydular birkaç gün de cennettekiler ondan istifade etsinler” dedi. Hak teala kabul buyurup AZAZİL’i cennete aldı. İbadetine devam etti. Arşı Alada yakuttan bir minber üzerinde oturur melekler başı ucunda nurdan bayrak tutarlardı. Bu vaziyette meleklere vaaz verirdi. Etrafına o kadar melek toplanırdı ki; Adedini Allah-u Teala bilir idi. Azazil böylece ibadette nice yıllar devam etti. Bir zaman geldi ki yeryüzünde vaktiyle helak olan kavminden sağ kalıp, öteye beriye dağılanlar ve dağlarda yaşayanlar zamanla çoğaldılar. Öyle ki; yeryüzünü doldurdular. Lakin hak tealaya nasıl ibadet edileceğini bilmezlerdi. Azazil bunları hak yoluna çağırmak için hak Teala’dan izin istedi. Kabul olup bir kısım melekler ile beraber yeryüzüne indiler. O kavmı doğru yola davet ettiler. Az kimse itaat etti. Bunun üzerine Azazil Cehlut Bin Belanet isminde salih bir kimseyi o kavmin büyüklerine gönderdi. Elçi emre uyarak o kavme geldi. Doğru yola davet etti. Lakin dinlemeyip şehid ettiler. Azazilin haberi olmadı. Elçi geç kalınca bir başkasını daha gönderdi. Onu da şehid ettiler o da gelmeyince Azazil birbiri ardınca bir çoklarını gönderdi. Hepsini şehid ettiler. En son gönderilen (Yusuf bin Yasif ) adında biri, bir hiyle ile ellerinden kurtulup Azazile geldi. Vaziyeti anlattı. Azazil Hak tealaden izin isteyip meleklerle beraber o kavmın üzerine yürüdü. Çoğunu öldürdü. Kalanı etrafa dağıldıler. Azazil yeryüzünü bunlarden temizleğince Hak Teala yeryüzünün idaresini de ona verdi. Azazil kah göklerde Hak tealaya ibadet eder, kah cennette taatla meşgül olurdu. Ne zaman kı yerin ve göklerin idaresini kendisine verildi, benlik sıfatı zahir oldu. Kendine GURUR geldi. Kendi kendine dedi ki: -”Eğer Hak Teala benim işimi başka bir kimseye verirse O’na İbadetten geri dururum. Zira İlim ve Amel bakımından benden üstün kimse yoktur. Benden başka bu hilafet işine layık kimse olamaz.” Bu halde iken meleklerden bazıları Levh-i Mahfuza baktılar, gördüler ki: Allah-u Teala’ya yakın olanlardan birisi pek yakında gadab-ı İlahiye uğrayıp mel’un olur ve tard edilir….. Mearicün Nübüvve Altıparmak (Peygamberler tarihi) http://www.fuadyusufoglu.com/azazil-seytan-aleyhillanet2/ Azazil yanlarına gelen ve dua için ricada bulunan melekleri kırmadı ve onlar için dua etti ve onları imandan emin kılmayı Allah Azze ve Celle’den istedi. Dua ederken o kadar kibirlenmişti ki kendisini dua’ya katmadı. Yazı’da okuduğunuz gibi Şeytan dediğimiz şey aslında ilk başlarda çok üstün makama sahip bir Cin idi. kendisini kibir ve üstünlük duygusu kapladıktan sonra ne hale geldiğini gördünüz. Kuran’i Kerimde bu konu ile ilgili olarak geçen ayetlere bir göz atarsak. Kehf Suresi 50.Ayeti Kerime Ve iz kulnâ lil melâiketiscudû li âdeme fe secedû illâ iblîs(iblîse), kâne minel cinni fe feseka an emri rabbih(rabbihî), e fe tettehızûnehu ve zurriyyetehû evliyâe min dûnî ve hum lekum aduvv(aduvvun), bi'se liz zâlimîne bedelâ(bedelen). Ve meleklere, “Âdem'e secde edin.” demiştik. İblis hariç, hemen secde ettiler. O cinlerdendi. Böylece Rabbinin emrini (yapmayarak) fıska düştü. Hâlâ onu ve onun zürriyyetini (neslini), onlar sizin düşmanınız (olduğu halde), Benim yerime dostlar mı ediniyorsunuz? Zalimler için ne kötü bir bedel (cehennem). A’râf Suresi 11 ve 12.Ayeti Kerime Ve lekad halaknâkum summe savvernâkum summe kulnâ lil melâiketiscudû li âdeme fe secedû illâ iblîs(iblîse), lem yekun mines sâcidîn(sâcidîne). Ve andolsun ki; sizi Biz yarattık. Sonra size suret (şekil) verdik. Sonra meleklere: “Âdem (A.S)'a secde edin.” dedik. İblis hariç, secde ettiler. O, secde edenlerden olmadı. Kâle mâ meneake ellâ tescude iz emertuk(emertuke), kâle ene hayrun minh(minhu), halaktenî min nârin ve halaktehu min tîn(tînin). (Allahû Tealâ) şöyle buyurdu: “Sana (secde etmeyi) emrettiğim zaman, seni secde etmekten men eden nedir?” İblis: “Ben ondan hayırlıyım,beni ateşten ve onu nemli topraktan (balçıktan) yarattın.” dedi. Hicr Suresi 31, 32, 33, 34, 35.Ayeti Kerime İllâ iblîs(iblîse), ebâ en yekûne meas sâcidîn(sâcidîne). Fakat İblis hariç! O, secde edenlerle beraber olmaktan kaçındı. Kâle yâ iblîsu mâ leke ellâ tekûne meas sâcidîn(sâcidîne). Allahû Tealâ şöyle buyurdu: “Ey iblis! Sen niçin secde edenlerle beraber olmadın?” Kâle lem ekun li escude li beşerin halaktehu min salsâlin min hamein mesnûn(mesnûnin). (İblis:) “Ben, hamein mesnun (standart bir şekil verilmiş, organik dönüşüme uğramış) olan salsalinden halkettiğin bir beşere secde etmem (eden olmam).” dedi. Kâle fahruc minhâ fe inneke recîm(recîmun).Ve inne aleykel lâ’nete ilâ yevmid dîn(dîni). Allah, “Öyleyse çık oradan, çünkü sen kovuldun. Şüphesiz hesap gününe kadar lânet senin üzerinedir” dedi. Bakara Suresi 34.Ayeti KerimeVe iz kulnâ lil melâiketiscudû li âdeme fe secedû illâ iblîs(iblîse), ebâ vestekbere ve kâne minel kâfirîn(kâfirîne). Hani meleklere, Âdem'e secde edin demiştik de İblisten başka bütün melekler secde etmişlerdi. O, secde etmekten çekinmiş, ululanmak istemişti de kâfirlerden olmuştu. Ayetlerden ve yazıdan çok net anlaşıldığı üzere Azazil adında olan ve büyük bir mevki sahibi olan iblis yaptığı hata sonucunda lanetlenmiş ve cennetten atılmıştır. Hz. Havvanın yaratılışı Yeryüzünde ilk kadın, Hz. Âdem’in eşi ve insanlık aleminin anası olan Hz. Havva’nın yaratılışı ile ilgili çeşitli rivayetler vardır. Kur’an-ı Kerîm’de, onun Hz. Adem’den veya Âdem aleyhisselâm ile aynı maddeden yaratıldığına şöyle işaret edilmiştir: “Sizi bir tek nefisten yaratan ve gönlünün huzura kavuşacağı eşini de ondan var eden Allah’tır.”(el-A’râf, 7/189) “Ey İnsanlar! Sizi tek nefisten yaratan, ondan eşini var eden ve her ikisinden pek çok erkek ve kadın türeten Rabbinize karşı gelmekten sakının.” (en-Nisâ, 4/1.) Bu âyetlere göre Hz. Havva, Adem’den sonra ve onunla aynı maddeden yaratılmıştır. Bazı bilginler “… ve eşini de ondan var eden Allah’tır” âyetine dayanarak, Havva’nın Hz. Adem’den, Âdem’in vücudunun bir uzvundan yaratıldığını öne sürmüşlerdir. Nitekim bu anlamı destekleyen bazı hadisler de nakledilmiştir. Ebû Hüreyre (r.a.), Hz. Peygamber’in şöyle buyurduğunu bildirmiştir: “Kadınlara iyi davranın, çünkü kadın kaburga kemiğinden yaratılmıştır. Kaburga kemiğinin en eğri kısmı üst tarafıdır. Onu doğrultmaya kalkarsan kırarsın, kendi haline bırakırsan sürekli olarak eğri kalır. O halde kadınlara karşı iyi davranın.” (Buhârî, Enbiyâ, 1, Nikâh, 80; Müslim, Radâ, 60; İbn Mâce, Tahâre, 77; Dârîmî, Nikâh, 35; Ahmed b. Hanbel. V, 8.) İblis’in Allah’a isyan edip, cennetten çıkarılışından sonra, Âdem (a.s) cennete yerleştirilir. Kendisi ile teselli olacağı bir eşi olmaksızın yalnız başına bir süre dolaşır. Bir ara uykuya dalıp uyanınca baş ucunda, kendi türünden bir canlı görür. “Sen kimsin?” diye sorar ve “Bir kadın” cevabını alır. Daha sonra, kadına yaratılış nedenini sorar. Kadın; “Benimle teselli bulman için yaratıldım” der. Bu arada, yanlarına gelen melekler, kadının kim olduğunu sorarlar. Hz. Âdem, onun “Havva” olduğunu ve canlı bir şeyden yaratıldığı için, kadına bu adı verdiğini söyler. (İbn Kesir, Muhtasar Tefsîr, İhtisar ve Tahk. M. Alî es-Sâbûnî, 7. baskı, Beyrut 1402/1981, I, 112vd.) Kur’an-ı Kerîm’de, Hz. Havva’nın yaratılma nedeni “Âdem’e hayat arkadaşı olması ve onunla huzur bulması” olarak belirtilir. (bk. el-A’râf, 7/189; Elmalılı, a.g.e. IV. 180-181.) Bu duruma göre, yine insan türünden, Âdem’in yadırgamayacağı, yakınlık ve ünsiyet duyacağı, birlikte yaşayıp, güçlükleri birlikte göğüsleyeceği ve belki en önemlisi de kıyamete kadar gelecek insan neslinin, ilk annesi olacak bir kadın yaratılmıştı. Yeryüzünde İnsan Soyunun Çoğalması İnsan türünün ilk ataları olan Hz. Âdem ve Havva’nın Cenâb-ı Hak tarafından yaratılması ve dünya hayatında ilk aile yuvasının kurulması ile yeni bir çoğalma yolu ortaya çıkmıştır. Bu da bölünme, üreme ve doğum yoludur. Bütün canlı varlıkları, cinleri ve bitkileri de kapsayan dişi ve erkek cinsler, türlerde sürekliliği sağlamıştır. Bu da tek hücreli canlılarda bölünme, bitkilerde tozlaşma, insan ve hayvanlarda ise doğum yolu ile olagelmiştir. Kur’an-ı Kerîm’de Hz. Âdem’den sonraki nesillerin devamı şöyle açıklanır: “Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Şüphesiz Allah yanında en şerefliniz O’ndan en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah herşeyi bilen ve herşeyden haberdar olandır.” (el-Hucurât, 49/13.) “Şüphesiz rahime atıldığında sprem’den (nutfe), erkek ve dişiden ibaret olan iki çifti O yarattı.” (en-Necm, 53/45-46.) “O, rahime akıtılan meninin içinden bir nutfe (sperm) değil miydi?. Sonra bu, alaka (aşılanmış yumurta-zigot) olmuş, derken Allah onu yaratıp şekillendirmişti. Ondan da iki eşi yani erkek ve dişiyi var etmişti” (el-Kıyâme, 75/37-39.) Diğer yandan yedi âyette insanlık alemine “Âdem oğulları” (bk. el-A’râf, 7/26, 27, 31, 35,172; el-İsrâ; 17/70; Yasin, 36/60.), bir yerde ise “Âdem’in zürriyeti” (bk. Meryem, 19/58.) diye hitap edilerek ilk menşe’e dikkat çekilmiştir. Yüce Allah hayvanları, bitkileri, madenleri, nehir, göl ve denizleri insanların yararlanması için yaratmıştır. Kur’an-ı Kerîm’de helal kılınan dört çift hayvandan söz edilirken bunların erkeğine, dişisine ve doğacak yavrularına dikkat çekilmiştir. Bunlar koyun, keçi, deve ve sığırdır. Erkekli dişili düşünüldüğünde sayı sekiz olur. (el-En’âm, 6/143, 144.) Allahü Teâlâ yeryüzünde herşeyi çift yaratmıştır: “Düşünüp ibret alasınız diye, Biz herşeyi çift çift yarattık.” (ez-Zâriyât, 51/49.) “Sen yeryüzünü kupkuru görürsün, fakat biz oraya su indirdiğimiz zaman harekete geçer, kabarır ve her çiftten güzel güzel bitkiler bitirir” (el-Enbiya, 21/15.) “Yeryüzüne bir bakmazlar mı ? Orada her güzel çiftten nice bitkiler yetiştirdik.” (eş-Şuarâ, 26/7.) “Sonunda emrimiz gelip de sular tandırdan fışkırmaya başlayınca Nuh’a dedik ki: (canlı türlerinin) her birinden iki eş ile (boğulacağına dair) aleyhinde söz geçmiş olanlar dışında aileni ve iman edenleri gemiye yükle”. Zaten onunla beraber pek azı iman etmişti.” (Hûd, 11/40.) “Yeri döşeyen, onda oturaklı dağlar ve ırmaklar yaratan ve orada bütün meyvelerden çifter çifter yaratan O’dur.” (er-Ra’d, 13/3) Bütün bu ve benzeri âyetlerdeki “zevç” terimi, sözlükte; karı, koca, eş, kadının erkeği, erkeğin kadını, sınıf gibi anlamlara gelir. Bir terim olarak ise zevç; cinsinden bir diğeri ile birlikte bulunan demek olup, bunlardan herbiri, diğerine göre zevç, yani “eş”, kendi başına ise “fert” adını alır: Bu duruma göre zevç, tam anlamıyla, Türkçe’deki “çift” sözcüğünü değil, “eş” yani çiftin her bir tek’ini ifade etmektedir. (Elmalılı, a.g.e. III, 530; İbnü’l-Manzûr, Lisânü’l-Arab, «Zevç» mad.) Ancak bu eşlerden birisi erkek, diğeri dişi niteliğindedir. Kur’an-ı Kerîm’de, erkek bitki tohumlarının, dişi bitkilere rüzgâr yoluyla aşılanması şöyle ifade buyurulur: “Biz, rüzgârları aşılayıcı olarak gönderdik ve gökten bir su indirdik de onunla su ihtiyacınızı karşıladık.” (el-Hıcr, 15/22.) Bütün öteki canlılar gibi bitkiler de, kendi türlerini devam ettirebilmek için ürerler. Bu üreme genel olarak eşeysiz ve eşeyli üreme olmak üzere ikiye ayrılır. Eşeysiz üreme çok basit bir üreme şekli olup, bitki önce parçalara ayrılır, sonra her parça yeni bir bitki haline gelir. Bazı yosun türleri ile bakterilerin ikiye bölünerek çoğalması böyledir. Eşeyli üreme, bitkiler dünyasının büyük bir bölümünü oluşturan çiçekli bitkilerde çiçekler aracılığı ile olur. Ergin hale gelen bir bitkinin tam olan çiçeğinde erkek ve dişi nitelikli çiçekler birlikte bulunur. Kimi bitkilerde yalnız erkek, kimisinde ise yalnız dişi çiçekler bulunur. Gül, badem, menekşe gibi bitkilerde erkek ve dişi organlar aynı çiçektedir. Fındıkta ise erkek ve dişi çiçekler aynı bitkinin üzerinde ise de, başka başka yerlerdedir. Söğütte ise erkek çiçekler bir ağaçta, dişi çiçekler başka bir ağaçta olur. İşte çiçekli bitkilerde üremenin olması için erkek ve dişi nitelikli çiçeklerin birleşmesi gerekir. Buna “tozlaşma” denir. Bunun için, olgun hale gelen erkek nitelikli çiçekler ya rüzgârla, ya da kuş, arı veya böceklerle bir bitkiden ötekine taşınır. Böyle bir aşılanma sonucunda tohum ve onun gelişmesi ile de meyve meydana gelir. Çiçeksiz bitkilerin çoğalması ise “spor” adı verilen üreme hücreleriyle olur. (Yeni Hayat Ansiklopedisi, Neşr. Dağan Kardeş, «Bitkiler» ve «Tozlaşma» mad.) Kaynaklar İslam Fıkhı Muvahhid 1.16 http://www.fuadyusufoglu.com/azazil-seytan-aleyhillanet2/ http://www.sorularlaislamiyet.com/subpage.php?s=article&aid=2461 http://www.tefekkur-dergisi.com/iblis_kimdir_.html http://www.kuranmeali.org/ http://www.mumsema.com/a-b/5238-azazil-seytanin-baska-bir-adi.html http://www.msxlabs.org/forum/x-sozluk/189913-azazil-azazil-nedir-azazil-hakkinda.html http://tr.wikipedia.org/wiki/Azazil

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

vefk-örnekleri-111

  vefk-örnekleri-111 vefk-örnekleri-111 by Charion Charion