8 Eylül 2018 Cumartesi

EN MUTEBER KAYNAKTAN GAYBI ÖĞRENMEK: BİR KURAN FALI MANZUMESİ

kuran ile fal bakımı ile ilgili görsel sonucu


EN MUTEBER KAYNAKTAN GAYBI ÖĞRENMEK:
Özet 
Fal, çok eski zamanlardan itibaren insanoğlunun gaipten yahut gelecekten haber almak için başvurduğu önemli bir kaynak olmuştur. Bu nedenle de fal olgusu sosyal hayata ve kültüre mal olmuş folklorik bir inceleme sahası olarak kendisini göstermiştir. Kültürün en muteber kaynaklarından olan dîni unsurların, türlü yönlerden fal konusu yapılışı bu anlamda dikkati çekmektedir. Kutsal kaynaklara dayandığını iddia eden birçok fal türü ile onları konu alan metinlerde bu husus tüm açıklığıyla kendisini göstermektedir. Bu minvaldeyazılan Kuran falları ise, falcıya duyulan şüphe unsurunu en aza indirgemek üzere tasarlanmış bir fal türü olarak ön plâna çıkmaktadır. Hem malzemesi hem de mucitleri itibariyle geçmişte gayba duyulan ilginin odak merkezlerinden biri olan Kuran falları, İbnü’l-Arabî ve Caferü’l-Sâdık gibi eski kültürümüze mal olan isimlere dayandırılmaktadır. Kimi Kuran falları manzum olmaları hasebiyle edebi bir değer arz etmektedir. Bu çalışmada incelenip metnine yer verilen “Fâl-ı Kur’ân-ı Azîm” isimli eser de bu türün karakteristiğini yansıtmaktadır. 
 Anahtar Kavramlar: Fal, Kuran Falı, İbnü’l-Arabî, Caferü’l-Sâdık, Fâl-ı Kur’ân-ı Azîm. Ibnü’l-Arabî, Caferü’l-Sâdık, Fâl-ı Kur’ân-ı Azîm. Doç. Dr.,Dokuz Eylül Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, En Muteber Kaynaktan Gaybı Öğrenmek: Bir Kuran Falı Manzumesi İnsanoğlunun geleceğe ve bilinmeyene gösterdiği ilgi, gaipten haber alabilmeyi uğraş hâline getiren kimselerin her zaman rağbet görmesi sonucunu doğurmuştur. Kişinin bir tercihin eşiğine geldiği ya da arayış içinde bulunduğu zamanlarda, merakını teskin etmek amacıyla başvurduğu fal; esasında akla ve mantığa karşı açılmış bir savaştır. Ancak insan ruhunda kahvenin dibindeki tortuda, çanak içindeki suda ya da iskambil kâğıtlarındageleceğe dair bazı işaretlerin bulunabileceğine inanmaya hazır bir boşluk bulunur. 
Bu boşluğu doldurma çabası, kendi kararlarını veremeyenleri, gelecekten haber verdiğine inanan kişilerin insafına havale eder. Kişinin iradesini, gelecekten haber verdiğini iddia eden yalancıların yahut da böyle bir yeteneğe sahip olduğuna inanan akıl hastalarının ellerine bırakır. Akademik yahut bilimsel herhangi bir metotla ispatlanmayan verilere dayansa da fal olgusu, sosyal hayata ve kültüre mal olmuş, folklorik bir inceleme sahası olarak değerlendirilebilir. Falın geçerliliği ya da güvenilirliği bir yana bırakılırsa, gaipten haber verme usulünün kendisi, bu amaçla kullanılan materyaller ve falcının karakteristiği gibi hususlar; ait oldukları toplumun kültürel kodlarını ihtiva ederler. Esasen bir toplumda fala inananların ve ona başvuranların sayısı dahi, o toplumdaki pozitif düşüncenin seviyesi hakkında sosyolojik değeri olan veriler sağlar. Bunun yanı sıra insanların hangi niyetlerle falcıların kapısını çaldığı da toplum psikolojisi hakkında fikir edinilmesine yardımcı olur. Yoksa fal metinlerinin ne kadar gerçek dışı ve uydurmaca olduklarını yahut da onların aslında insan ve evren arasında nedensellik dışı bir bağ ortaya çıkardıklarını ispatlamaya çalışmak; bir makale bünyesinde değerlendirilemeyecek meselelerdir. Bununla birlikte fal metotlarını nedensellik dışında birtakım yöntemlerle açıklamaya çalışanlar da bulunmaktadır. Sözgelimi Carl Gustav Jung, “senkronisite” adını verdiği yaklaşımıyla ruhsal olaylarla psikofizik olaylar arasında zaman-anlam koşutluğuna dikkat çekerek bilimsel süreçlerle açıklanamayacak bazı olasılıkların bulunabileceğini dile getirmiştir (2009: 159). Ona göre, “bir insanın yaşamındaki bütün olaylar temelde farklı türden iki bağlantı içindedir. İlkin nesnel olan, doğal süreçlerin nedensel bağlantısı; ikincisi, yalnızca onu yaşayan birey ile ilişkisinde var olan öznel bağlantı. Dolayısıyla bu bağlantı, bireyin düşleri kadar özneldir (Jung, 2009: 20).” Jung bu söyledikleriyle “İyi insan lâfının üstüne gelir.” atasözündeki gibi kesişmelerin bilimsel yöntemlerle izah edilemeyecek bazı ilişkiler neticesinde vuku bulduğunu iddia eder. Bilimsel süreçler ve İslâm dini her ne kadar falın, hükmü geçersiz bir bilgi alanı olduğunu söylese4 de falcılar, niyet sahibini etkileyebilmek için genellikle kültürün en muteber kaynaklarına yönelirler. Bu nedenle de dinî unsurların türlü yönlerden fal konusu yapılması dikkati çeker. Bir araştırmaya göre falcı, “ayet ve hadislerden delil gösterme yoluna gidiyorsa veya yanlış, eksik olarak bunları kullanıyor; üslûbunu anlaşılmaz ifadelerle güçlendiriyorsa o falcıya gösterilen ilgi bir hayli artmakta, hatta ‘Diğer falcılar yalancıdır, fakat bu mutlaka doğruyu söyler.’ kanaati hâkim olmaktadır (Duvarcı 1993: 18).” Bu düşünce geçmişte de son derece etkili olmuş, Jung, kitabında bu durumu örnekleyecek birçok olay anlatır. Bunlardan biri şudur: “Bugün Cuma. Öğle yemeğinde balık var. Birileri birilerine ‘nisan balığı’ şakası yapar. Aynı sabah ‘Est homo totus medius piscis ab imo’ yazan bir yazıtı not ettim. Öğleden sonra aylardır görmediğim eski bir hastam, o arada yaptığı etkileyici balık resimlerini gösterdi bana. Akşamleyin üzerinde balığımsı deniz canavarları işlenmiş bir nakış parçası gösterdiler (Jung, 2009: 18).” Kuran-ı Kerim’de Maide suresi 90. ayette cahiliye devri Arap toplumunda çok yaygın olan fal oklarının aynı put, kumar ve şarap gibi şeytan işi birer pislik olduğu şöyle dile getirilmektedir: “Ey imân edenler! Uyuşturucu/şarap, kumar, tapılmak için dikilen taşlar, fal okları şeytan işi birer pisliktir; bunlardan uzak durun ki, kurtuluşa eresiniz.” En Muteber Kaynaktan Gaybı Öğrenmek: Bir Kuran Falı Manzumesi sonuçta kutsal kaynaklara dayandığı iddia edilen birçok fal türü ve onları konu alan metinler ortaya çıkmıştır. Örneğin peygamber adlarından hareketle bakılan fal türü bunlardan biridir (bkz. Şenödeyici 2014). Kuran falları ise, falcıya duyulan şüphe unsurunu en aza indirgemek üzere tasarlanmış bir başka fal türüdür. Osmanlı döneminde Kuran fallarına müsamahayla yaklaşıldığı görülmektedir. Nitekim Fatih Sultan Mehmet’in bazı büyük din âlimlerine Kuran falı baktırdığı bilinmektedir. Keza Kanunî devrinin en önemli din bilgini olan Şeyhülislam Ebussuud Efendi’nin Kuran falı bakan bir kimse için şer’an bir ceza gerekmeyeceğine dair fetvası, Osmanlılarda Kuran falına verilen değeri göstermesi açısından önemlidir (Sezer, 1998: 11-13). İbnü’l-Arabî ve Caferü’l-Sâdık6 gibi isimlere dayandırılan Kuran falları, hem malzemesi hem de mucitleri itibariyle geçmişte gayba duyulan ilginin odak merkezlerinden biri olmuştur. Kuran falı metinlerinin yaygınlığı ve çeşitliliği göz önünde bulundurulursa bu türün, en çok rağbet edilenlerden biri olduğu dikkati çeker. Niyet tutulmadan önce bazı dinî vecibelerin (abdest alıp namaz kılmak, dua okumak gibi) yerine getirilmesi bile Kuran falına kutsal bir mahiyet kazandırmak amacıyla girişilen teşebbüsleri ortaya koyar. Konu hakkında yapılan araştırmalar Kuran falının iki metot izlediğine işaret etmektedir. Bunlardan ilkinde harflerden hareketle bazı sonuçlara ulaşıldığı dikkat çekmektedir (Uzun 1995: 142). Açılan bir sayfadan parmak basma ya da birkaç sayfa çevirme yoluyla belirli bir satırdaki belirli bir harfi seçmeye bağlı olarak uygulanan bu türde, her bir harfin nasıl bir sonuca işaret ettiğini anlatan metinler; kimi zaman edebî özellikler göstermektedir. Sözgelimi Fedâyî’ye (Şanlı 2003: 161-178) ve Firdevs-i Tavîl’e (İstanbul Türkçe Yazmalar T816) ait olan metinler, manzum olmalarıyla; bu türün edebî değer taşıyan örnekleri arasında anılabilir. Aşağıda, Firedevs-i Tavîl’e ait manzum bir metinde elif harfinin yorumlanış biçimine yer verilmiştir:

Elif geldi bu fâluñ ey dil-efrûz
Şük[ü]r Hak’dan erişdi rûz-ı pîrûz

 Kuran falı metni İbnü’l-Arabî’nin bu tarzda yazdığı eserin tercümesi mahiyetindedir:
“Zîrâ bu fâl hemân vahy menzilesindedür. Şekk getürmeye ve Kutbü’l-‘Ârifîn Şeyh Muhyeddîn ‘Arabî’nün kendü ‘amel itdüği fâldür.”
Falnâmelerde Cafer-i Sâdık’a atfedilen metinlerin sayısı oldukça fazladır. Genellikle bir duayla başlayan metinlerde, fal bakımından önce gerçekleştirilmesi gereken birtakım ritüeller, falın nasıl bakılacağı ve okunacak duaların sırası ve adedi anlatılır. Bu başlık altında toplanan fallar içinde en yaygın olanı, şüphesiz sûre fallarıdır. Sûre fallarının başında, bir daire içinde verilen rakamlar ve bu rakamların bulunduğu dilimlerde fal baktıran kişinin hâcetini ortaya koyan sualler ve en iç kısımda ise sûreler yer almaktadır (Gür,2002:206). Tarafımızca bir proje olarak hazırlanması düşünülen bazı Kuran falı metinleri şunlardır: 
Ayrıca İ.Hikmet Ertaylan da Falname (1951) adlı eserinde Kuran falı metinlerine yer vermiştir. En Muteber Kaynaktan Gaybı Öğrenmek: Bir Kuran Falı Manzumesi

Elif gelse işâret budur ey cân
Çerâğ-ı devletüñ yana şeb ü rûz
Elif geldi erişür devlet âhir
Hasûduñ nâr-ı gamdan cânı[dur] sûz
Elif geldi ne hâcet şerhin itmek
Kim oldı sâl ü mâhuñ ‘ıyd-ı Nev-rûz

Bunun yanı sıra arka arkaya seçilen harflerin kombinasyonlarının oluşturduğu gruplara göre de Kuran falı
bakıldığı görülmektedir (bkz. Bibliothek National, Turc, 192). İkinci tür Kuran falında ise ayetlerin mealleri üzerinden bazı çıkarımlar yapıldığı dikkati çekmektedir. Bu tür falnamelerde genellikle yirmi farklı sureden seçilen ayetlerle niyetin yorumlandığı görülür (Uzun 1995: 143). Sözgelimi Ali Emiri Şeriyye 549 numaralı yazma eserde yer alan Kuran falı, surelerdeki ayetlerin yorumlanmasına dayanmaktadır. 
Aşağıda söz konusu metinde çeşitli surelerdeki ayetlerin yorumlandığı ilk beş niyet yer almaktadır.

عظيماًواتيناهمملکا Delâlet ider sultân olmağa
يريداللهبکماليسرا Delâlet ider o cûdluğa ve hayr çoklığına
انيريدااالاالصالح Delâlet ider sultân olmağa
انماتوعدونالن Delâlet ider sorılan nesnenin olmasına
قالوبشرناکبالحق Delâlet ider ki aramış nesnenin olmasına

Bu makalede incelediğimiz Fâl-ı Kur’ân-ı ‘Azîm isimli fal metni, söz konusu yöntemlerden birincisine dâhil edilebilir. Çünkü bu metinde Arap alfabesindeki her bir harf ile ilgili manzum yorumlara yer verilmiştir. Bazı formellerle tutulan niyetin ne tür bir karşılığının bulunduğunu dile getiren müellif, tüm falcılar gibi olumsuz durumlar üzerinde çok durmaz, sabredildiği takdirde tüm sıkıntıların üstesinden gelinebileceğini telkin eder.
Fâl-ı Kur’ân-ı Azîm’in tek nüshası Süleymaniye Kütüphanesi Kemankeş Bölümü 260 numaradaki bir mecmuanın varakları arasında bulunmaktadır. Eserin müellifi ve müstensihi bilinmemektedir. Manzum olan eser aruz vezni ile yazılmıştır. Eserin toplam beyit sayısı 179’dur. Söz konusu Kuran falı, harekeli bir nesih yazıyla kaleme alınmıştır.
Eserin diline bakıldığında onun eski Anadolu Türkçesi özellikleri gösterdiği hemen göze çarpar. Nitekim eski Anadolu Türkçesinde kullanılan gelecek zaman eki -ısar / -iser ekine yer verilmesi ve bildirme ekinin -durur / - dürür şeklinde imlâ edilmesi bu iddiayı desteklemektedir. Bunun yanı sıra “yavuz, ivermek, uş, dükeli, sındır(mak), ıssı, tapu, bay, oñ(mak), yiğrek, yahşı” gibi arkaik sözcüklerin bulunması da metnin 15. yy. dolaylarında kaleme alındığını ortaya koyar. En Muteber Kaynaktan Gaybı Öğrenmek: Bir Kuran Falı Manzumesi Fâl-ı Kur’ân-ı ‘Azîm’de her bir harfin işaret ettiği durum ise şöyle özetlenebilir:
Elif: Mutluluk, muradına erişme, baht açıklığı, gam ve kederden kurtulma.
Be: Sabretme ve sonunda murada erme, diline hakim olma, adağını yerine getirme ve hayırda bulunma.
Te: Tanrı’nın şerri hayra döndürmesi, kaygılardan kurtulup murada erme, ümidini yitirmeme ve rızkın Tanrı tarafından arttırılması.
Se: Sabretme, Tanrı’ya ibadette bulunma ve onun doksan dokuz ismini okuma, sırrını on yedi gün kimselere açmama ve bunun sonunda bütün bağlı kapıların açılması.
Cim: Sabır sayesinde muradına erişme, lütuf ve ihsana erme ve tüm kaygılardan uzaklaşıp mutlu olma.
Hâ: Tanrı’nın inayetiyle bütün dileklere kavuşma, mal ve mülk sahibi olma.
Hı: Sabretmenin sonunda hayra ulaşma, lütuf ve ihsana erme, tüm kaygılardan kurtulup mutlu olma.
Dal: Gece-gündüz Tanrı’yı zikretme, lütuf ve ihsana ulaşarak bütün keder ve sıkıntının giderilmesi, mutluluğa erişme ve tüm noksanlıklardan kurtularak ömrün artması
Zel: Boş yere kederlenmeme ve Tanrı’ya güvenme.
Sin: Tanrı’nın yardımıyla sevdiğine ulaşma ve her yerde hürmet görme, itibarın artması, güzel haberler işitme, gamdan kurtulma ve murada erme.
Şın: Düşmanla savaşıp onu yenme, dokuz gün sabretme, tövbe etme, Kabe’yi ziyaret ve sonunda gönlün emin olması.
Sâd: Safa, iyilik, vefa, mutluluk, hâlin hoşluğu ve muradın hasıl olması.
Zâd: Hayır yapma, hoşluk, saadet, sevinç.
Tı: Niyette kararlı olma, bütün isteklere ulaşma, sevgiliye kavuşma, yüksek bir makam ve mevkiye gelme ve kutlu bir sefer.
Zı: Karışıklık, on dokuz gün boyunca sabretme, bağlı yolların açılması, eline, diline ve gözüne sahip olma.
‘Ayn: Mutluluk, Tanrı’nın yardımı, murada erişme, yapılacak bir seferden emin olma.
Gayn: Sabretme, mutluluk, oruç borcunun eda edilmesi, sonunda murada ve mutluluğa erme.
Fe: Düşmana karşı uyanık olma, sabretme, ahiret için hazırlık yapma ve tövbe etme.
Kâf: Hayır, mutluluk, isteğe ulaşma, lütuf ve ihsana kavuşma, mal ve mülk elde etme.
Kef: Mutluluk, sefere çıkma ve mübarek talih.
Mim: Malın artması ve rızık kapısının açılması, saadet, baht açıklığı, sevinç ve kaybedilen bir nesnenin bulunması.
En Muteber Kaynaktan Gaybı Öğrenmek: 
Bir Kuran Falı Manzumesi
Nun: Saadet, hoş hal, yüksek bir makam ve mevkiye ulaşma, bütün isteklerin elde edilmesi, ömrün artışı ve noksanlıklardan kurtulma.
Vav: Mutluluk, sefa, zevk, safa, talih açıklığı, zenginlik ve  murada erme.
He: Mübarek fal, her türlü dileğin yerine getirilmesi, Tanrı’dan lutuf ve yardımın gelmesi.
Lâmelif: Mutluluk, vuslata erme, ayrılıkların bitmesi ve çıkılacak bir yolculukta Tanrı’nın yardımını görme.
Ye: Sevgiliye kavuşma ve ondan iyilikler görme, düşmanı hor bırakma, işin hayırlı olması, can ve baş selameti. 
Metin transkribe edilirken şair ve müstensihten kaynaklanan hatalar büyük oranda düzeltilmiş, vezin gereği ilave edilmesi gereken sözcük ve ifadeler köşeli parantez içinde gösterilmiştir. Eserde son tef’ile olan fe’ûlün’ün kimi zaman fâ’lün olarak kabul edildiği anlaşılmaktadır. Yine vezne göre açık olması gereken ilk hece bazen kapalı olarak değerlendirilmiştir. Vezinle ilgili bir diğer problem ise eserin asıl vezni olan mefâ‘îlün mefâ‘îlün fe‘ûlün kalıbının bazı mısra veya beyitlerde fâ‘ilâtün fâ‘ilâtün fâ‘ilün vezni ile değiştirilmiş olmasıdır. Bu husus şairin aruz vezni konusunda çok başarılı olmadığını göstermektedir. Metnin transkripsiyonunda uzun ünlerin, ayın ve hemzelerin gösterilmesine önem verilmiş, ünsüzlerin ayrımına yönelik karakterler kullanılmamıştır.

FÂL-I KUR’ÂN-I ‘AZÎM

Bismillâhirrahmânirrahîm

(ا) ELİF

Elif geldi bu fâlüñ Allâh adı

Gider göñlüñ melâlin eyle şâdî

Elif geldi mübârek oldı fâlüñ

Bile günden güne hoş ola hâlüñ

Bu fâlüñ [sen ki] tutdun kutlu geldi

Mübârek tâli‘üñ hoş-menzil oldı

Yâri kıldı sañ Perverdigâr’uñ

Hemîşe baht u devlet oldı yâruñ

Ne gam yirsin saña devlet [irübdür]

Neden dirseñ murâduñ Hak virübdür

Sözcüğün Türkçe söyleyişe göre “yarı” şeklinde telaffuz edildiği, vezinden hareketle söylenebilir.

En Muteber Kaynaktan Gaybı Öğrenmek: Bir Kuran Falı Manzumesi 

Nasibüñ vardurur senüñ helâlden

Irak ol gussadan dahi melâlden

Uş az kaldı murâduña iresin

Göñülden cümle maksûduñ göresin

(ب) BE

Eger bî gelse budur fâlüñ i yâr

Bu niyyetde sabr eyleyesin zinhâr9

Eger bî gelse şöyle diyeler

Saña dil uzadub[en] ta‘n ideler

Sakın [sen] bu halâyıkuñ dilinden

Dilüñ saúla emîn ola halk elinden

Adağuñ var10 anı virmeñ revâdur

Hayır kılmaklık[uñ] derde devâdur

İfâl ıssı niyete11 sabr idesin

Sabırla her murâduña iresin

Yakındur kim işüñ hayra irişe

Sa‘âdet hem senüñle el virişe

Murâduñ ne ise anı bulasın

Dükeli kaygulardan kurtulasın
En Muteber Kaynaktan Gaybı Öğrenmek: Bir Kuran Falı Manzumesi

(ت) TE

Eger tî gelse fâlüñde ey yâr

Bu işde sen sabr eylegil zinhâr14

Çalap şerrüñi hayra döndiriser

… kayguñ şîşesim sındırısar

Dükeli kaygulardan kurtulasın

Murâduñ ne ise anı bulasın

Murâduñ hâsıl ide yüce Ma‘bûd

Ümîdüñ kesme yirine maksûd

Elüñ tuta senüñ ol yüce Hallâk

Ziyâde eyleye rızkuñı Rezzâk

Saña ni‘met kapusın açdı Allâh

Saña rahmet suyın[ı] saçdı Allâh

Tamâm oldı bu fâlüñ i karındaş

Eyü yavuz geçürür sağ olan baş

(ث) SE

Eger sî gelse fâlüñde hazer kıl

Gel i ‘âşık bu fâlüñe nazar kıl

Yüri sabr it bu niyete i kardaş15

Eger sabr itmeseñ olasın fâş

En Muteber Kaynaktan Gaybı Öğrenmek: 
Bir Kuran Falı Manzumesi 

‘İbâdet eylegil Perverdigâr’a

Kitâ yılduzuñ aydınlığa çıkar

Dilerseñ olmaya saña melûllik

Götür dil bâğı kim ola şâzlik

Götür toksan tokuz Allâh adın

Bulasın tâ göñülüñ murâduñ

Yüri on yedi gün sabr eyle râzuñ

Ola hâsıl senüñ cümle niyâzuñ

Dahi bağlu kapularuñ açıla

Sa‘âdet nûrı üstüñe saçıla

(ج) CİM

Eger cîm gelse fâlüñ [sen] hazer kıl

Gel ey ‘âşık bu fâlüñe nazar
En Muteber Kaynaktan Gaybı Öğrenmek: 
Bir Kuran Falı Manzumesi

Özüñe irişe lutf ile ihsân

Sa‘âdet yüzi tuta saña fermân

Murâduña irüben şâz olasın

Kamu kaygulardan âzâd olasın

(ح) HÂ

Eger hî gelse cihet eyle zinhâr

Ki fâlüñ eyüdür Tañrı saña yâr

Kamu maksûdlaruñ saña virür Hak

Ne kim diler isen rûzî kılur Hak

Bulasın dürlü dürlü bunca maksûd

‘İnâyet ide saña yüce Ma‘bûd

………….. sen kılursın

Beşâret olsun murâduñ bilürsin22

Bu niyyetden bulasın mülk ü mâlı

Yayında göresin sâhib-cemâli

Tamâm oldı bu fâlüñ tamâm

Sen murâduña iresin tamâm

(خ) HI

Eger hî gelse fâlüñde hazer kıl

Gel ey ‘âşık bu fâlüñe nazar kıl

Bu niyyet gelse fâlüñde ha
En Muteber Kaynaktan Gaybı Öğrenmek: 
Bir Kuran Falı Manzumesi

(د) DÂL

Eger dâl gelse bil fâlüñ añla

Koma Hak zikrini gice vü tañla

Bu fâl ider bugün sabra delâlet

Gelür şâzî gide cümle melâlet

Yüri toğrı yoluñca iste yâri

Ne yirdeyseñ saña Hak kıla yârî

Özüñe irise lutf ile ihsân

Sa‘âdet yüzi tuta saña [fermân]

Sevinüb dostlaruñ kör ola [düşmân]

Yine düşmân ola mağbûn u bişmân

Bu niyyet kim yidi gün ola nûrlu

Mesâdet söyleyen kör ola bed-hû

Elüñ tuta senüñ ol Rabb-i Mevlâ

Ziyâde olsa ‘ömrüñ gide noksân

(ذ) ZEL

Bir ırak endîşe vardur özüñde

Dahi bir korkacak vardur [gözüñde]

Melûl olma ki andan kaygu gelmez

Eteğüñe hasûduñ eli irmez

Beyit, daha önce de aynı şekilde geçen 
bir beyit yardımıyla tekmil edilmiştir.
En Muteber Kaynaktan Gaybı Öğrenmek: 
Bir Kuran Falı Manzumesi 

Ve hem Tañrı saña yarıcıdur

Kamu işlerüñi oñarıcıdur

Belâ-yı mihnet ile kâr-sâzuñ

Gidere andan ol Hak bî-niyâzuñ

Tamâm oldı bu fâlüñ i karındaş

Eyü yavuz geçürür sağ olan baş

(س) SİN

Bu fâlüñ çü sîndür selâmet olasın32

[Vü] cümle yirde [ sen] hürmet bulasın

Çü33 Hak’dan iriserdür saña yârî

Bulursun şübhesüz [ol demde] yâri

Dahi hem düşman olubdur saña râm

Tapuña bay u yohsul [ide] ikrâm

İşidesin gele hem hoş haberler

Kılurlar i‘tibârı mu‘teberler

Kamu gamdan seni Hak kurtarısar

Neye sunar iseñ elin iriser

Delîldür kim murâduña iresin

Ümîzüñ ne ise anı bulasın

Beşâret olsun işüñ hayr olısar

Her işüñ ‘âkıbet hayra geliser

En Muteber Kaynaktan Gaybı Öğrenmek: Bir Kuran Falı Manzumesi

(ش) ŞIN

Çü kim şin geldi fâlüñde i yâr

Bu niyyetde sabr eylegil zinhâr

Çü kim36 şindür savaşdur düşman ile

Velîkin ‘âkıbet düşmân yeñile

Gerekdür hem tokuz gün sabr idesin

Açıla bağlı işüñ yol gidesin

Revâdur hem tutasın dest-i tevbe

Kılasın ‘âkıbet ‘azm-i Ka‘be

Harâm yime dilerseñ oña işler

Bu ‘âlem içre çün şöyle dimişler

[Vü] hem bir düşmanuñ vardur senüñ

Dil bağı götür kör ola düşmenüñ

Nasîhat bu saña yiter hemîndür

Saña gam gussa yok göñlüñ emîndür

(ص) SÂD

Eger sâd gelse fâlüñ diñle yâre

Yüreği serd ü ‘aynuñ ola pâre

Bu fâlüñde senüñ sâddur safâdur

İşüñ dâ’im senüñ eylük vefâdur

En Muteber Kaynaktan Gaybı Öğrenmek: 
Bir Kuran Falı Manzumesi

Murâduñ ire sen bî-gam olasın

Sa‘âdet birle hem hürrem olasın

Murâduñ hâsıl ide Yüce Ma‘bûd

İrişesin yitesin neyse maksûd

Melûl olma niyetde gam yime sen

Ola mı olmaya mı hem dime sen

Yola gitmek dilerseñ korku yokdur

Şâzilik42 mâl u ni‘met ıssı çokdur

İfâl ıssı eyü geldi bu fâlüñ

Bile günden güne hoş ola hâlüñ

(ض) ZÂD

Eger zâd gelse fâlüñde i yâr

Bu niyyetde sabr eylegil her bâr

N’ola Kâdir’dür ol rahmet kılıcı

Dükeli kullaruñ sırrın bilici

Hay[ı]r kıl kim irişe şâzilikler

Olasın tatlu gide acılıklar

Zîre oldur saña her yirde yoldaş

Böyledür fâlüñ gözüñ aç i karındaş

 En Muteber Kaynaktan Gaybı Öğrenmek:
 Bir Kuran Falı Manzumesi

İrişe saña devlet bir nefesde

Ziyâde olmağı ola hevesde

Viriserdür saña demler kademler

Hele sen vaktüñi hoş gör bu demler

Ser-encâmuñ sa‘âdet bula senüñ

Sevinüb şâz ola cân ile tenüñ

(ط) TI

Bu fâlüñ tîdürür Allâh’a minnet

Elüñ devlet tuta devlet sa‘âdet

Bu niyyet üstine göñlüñ karâr kıl

Ki Hak Tañrı saña yârî kılur bil

Bu niyyetden tapuñ maksûd bulısar

Kerîm Allâh saña yârî kılısar

Bulasın bir uludan mansıb u câh

Kılasın bir sefer kutlu ola râh

Eyü fâlüñ var i sâhib-sa‘âdet

Velî Tañrı’ya kılgıl sen ‘ibâdet

[Vü] dâ’im ‘ömrüñe şâzlık tuta yüz

Gele şimden girü eylük budur söz

En Muteber Kaynaktan Gaybı Öğrenmek: 
Bir Kuran Falı Manzumesi 

(ظ) ZI

Çü zî geldi be-gâyet teşvîşüñ var

Çapurduñ bu ‘aceb turfe işüñ var

Gerekdür on tokuz gün sabr idesin

Açıla bağlu işler yol gidesin

Bir iş vardur saña el virmeye ol

Sefer kılmaklığuñda bağlana yol

İfâl ıssı bu sözi yirine tut

Elüñ gözüñ dilüñ kendüñde tut

Du‘âlar iste sâlih kişilerden

Halâs olgıl fesâdâne işlerden

Açıla üstüñe bağlu kapular

Niçeler karşuña kıla tapular

Olasın bahtlu vü baht ile râhat

Kılasın devlet ile hoş ferâgat

(ع) AYN‘

Çü kim ‘ayn geldi ol şâd u hürrem

Ki halk içinde olasın mükerrem

Bulasın dürlü dürlü bunca maksûd

‘İnâyet ide saña Yüce Ma‘bûd

Ola hâsıl senüñ cümle murâduñ

Hem eyü söylene dillerde aduñ

En Muteber Kaynaktan Gaybı Öğrenmek: 
Bir Kuran Falı Manzumesi

Bu iş içün [niçün sen] gussa yirsün

[Niçün] ola mı olmaya mı dirsin

Yola gitmek dilerseñ korku yokdur

Şâzilik mâl u ni‘met ıssıçokdur

Geçür şâziliğile ‘ömrüñ i yâr

İfâl ıssı mübârek tâlièüñ var

Tamâm oldı bu fâlüñ senüñ tamâm

İnşâallâh murâduña iresin tamâm

(غ) GAYN

Eger gayn gelse budur fâlüñ i yâr

Bu işde sabr eylegil zinhâr56

Bu fâl ider bugün sabra delâlet

Gelür şâdî gider cümle melâmet

Yüri fikrüñde ol niyyet ki vardur

Biraz ol niyete sabr eyleye tur

Oruç borcuñ var imiş öde anı

İder rahmet [saña] ol Yüce Ganî

Kazâya komagıl zinhâr namâzuñ

Dilerseñ Hak kabûl ide niyâzuñ

Murâduñ ‘âkıbet Tañrı viriser

Sitâreñ yine hem mes‘ûd olısar

Tamâm oldı bu fâlüñ [çünk

En Muteber Kaynaktan Gaybı Öğrenmek: 
Bir Kuran Falı Manzumesi

Bu fâl ider bugün hayra delâlet

Gelür şâdî gider cümle melâmet

Kamu maksûdlaruñ Hak saña virdi

Ne kim Hak’dan dilerseñ rûzî kıldı

Özüñe iriser lutf ile ihsân

Sa‘âdet yüzi tuta saña devrân

İki ‘âlemleri yaradan ol Hak

Beşâret olsun işüñ oñdı64 mutlak

Bu niyyetden bulasın mülk ü mâlı

Yanuñda göresin sâhib-cemâli

Gide gussa gele şâdî saña çok

Bulasın niyyetüñ saña ziyân yok

(ک) KEF

Çü kim kâf geldi var sende kifâyet

Dirüm toğrı saña yokdur kinâyet

Sa‘âdet burcına irdi [bu] fâlüñ

Gerek günden güne hoş ola hâlüñ

Sefer göründi fâlüñde yakında

Yaman fikr itmegil anuñ hakında

Giderseñ git bu fâlüñ eyü geldi

Mübârek tâli‘üñ hoş-menzil oldı

En Muteber Kaynaktan Gaybı Öğrenmek: 
Bir Kuran Falı Manzumesi 

Dahi bir uludan nesne umarsañ

Yine [sen] ‘ârlanub gözüñ yumarsañ

Saña yoldaş olan görmez melâlet

Aña eylük olur her dem delâlet

Ser-â-ser ‘âleme meşhûr olasın

Halâyık ortasında nûr olasın

(م) MİM

Çü kim mim geldiyise cem‘ ola mâl

Açar rızk[uñ] kapusın hoş ola hâl

Bu fâlüñ mâla [çün] ider delâlet

Virür Allâh devlet hem sa‘âdet

Gerekdür kim tapuña cem‘ ola mâl

Sa‘âdet yüz tutuben hoş ola [hâl]

Olasın bahtlu vü baht ile râhat

Kılasın devlet ile hoş ferâgat

Bulasın niyyetüñ ü şâzî demler

Mübârek fâlüñe kalmadı gamlar

Yitiğüñ var ise bulmak görinür

Sevinmek dahi gülmek [hem] görinür

Eger ‘âşık iseñ yâre iresin

Müyesserdür yüri dîzâr göresin

En Muteber Kaynaktan Gaybı Öğrenmek: 
Bir Kuran Falı Manzumesi

(ن) NÛN

Çü kim nûn geldi [bu] fâlüñ bil i yâr

Viriser niyyetün ol Ferd-i Cabbâr

Nazar eyle i fâl ıssı bu fâla

Özüñi Hak irişdüre kemâle

Sa‘âdet burcına irdi bu fâlüñ

Gerek günden güne hoş ola hâlüñ

Bu niyyet üstine göñlüñ kavî kıl

Hudâ72 hâcetlerin revâ kılur bil

Bulasın bir uludan mansıb-ı câh

Kılasın bir sefer kutlu ola râh

Kamu maksûdlaruñ [Hak sana] virdi

Ne kim Hak’dan dilerseñ saña virdi

Elüñ tuta senüñ ol Rabb-i Yezdân

Ziyâde ola ‘ömrüñ gide noksân

(و) VÂV

Bu fâlünde [çü kim] vâvdur vefâdur

[Vü] şâdîlikler [ü] zevk ü safâdur

Çü fâlüñ vâv geldi tutduğuñ fâl

Başuña kondı devlet hoş olur hâl

En Muteber Kaynaktan Gaybı Öğrenmek: 
Bir Kuran Falı Manzumesi 

Vefâlar bulısarsın her tarafdan

Vefâyile nasîbüñ var şerefden

Yiyesin yidüresin vire ol Hak

Tutagör sıdkuñı sen toğrı mutlak

Helâlden vire Tañrı mâl [ü] genci

Vire Tañrı kocasın hubla genci

Beşâret var yoluñda [sen] şükür it

Bu niyyet menziline iresin git

Delîldür kim murâduña iresin

Ümîdüñ ne ise anı bulasın

(ه) HE

Çü kim hîdür bu fâlüñde gelen hoş

Dileğüñ maksûduñ hâsıl dur[ur] uş

‘Azîz bir uludan eylük bulursın

Cihân içre ne dilersen kılursın75

Bilesin kim hâlüñ yahşı olupdur

Göñül dileğine elüñ irüpdür

Dilerseñ sevdüğüñ elüñe girmek

Gerekdür saña şîrînlük götürmek

Yime gam hâsıl oldı cümle işüñ

Çalap lutf u ‘inâyet kıldı işüñ

En Muteber Kaynaktan Gaybı Öğrenmek: 
Bir Kuran Falı Manzumesi

Geçür şâzilığile ‘ömrüñ i yâr

İfâl ıssı mübârek tâli‘üñ var

Tamâm oldı bu fâlüñ tamâm

Murâduña irişesin ve’s-selâm

(ال) LÂMELİF

Bu fâlüñde [gelen] lâmdur elifdür

‘Aceb fâldür bu fâlüñ lâm elifdür

Sa‘âdet senüñ ile yâr olısar

Dahi ‘ömr ile özüñ var olısar

Saña devlet gelüben ola vuslat

[Vü] hîç kalmaya ara yirde fürkat

Eger sefer kılursañ hem mübârek

Saña yardıcıdur Tañrı tebârek

Müfetteh ola saña her cihetden

Müsebbeb ola saña her sebebden

Bulasın mertebe rif‘at celâlet

Bu fâlüñ böyle kıldı hem delâlet

Saña bir dil bağı yazmak gerekdür

Getür Allâh adın ol yiğrekdür

(ی) YE

Bu fâlüñde ye’dür yâre iresin

Yâruñ katında eylükler göresin

saña yardıcıdur: yardıcıdur saña [metin]

En Muteber Kaynaktan Gaybı Öğrenmek: 
Bir Kuran Falı Manzumesi 

saña Hak demler kademler

Hele sen vaktüñe hoş gör bu demler

Murâd ile safâlar ola işüñ

Kör ola müdde‘îñ şâz ola işüñ

Bulasın niyyetüñ sağ u selâmet

Kılasın düşmanı hor-ı melâmet

Tamâm oldı bu fâlüñ bil tamâmet

Hemîşe başuñ u cânuñ selâme

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

vefk-örnekleri-111

  vefk-örnekleri-111 vefk-örnekleri-111 by Charion Charion