Görsel
İbrahim peygamberin oğlu İsmail’i kurban etmesi hadisesi ihtilafsız olarak anlatılagelen bir vakadır. 
Bununla ilgili Tevrat’ta “İshak” peygamberin kurban edilmesi geçmekteyse de şimdiye dek “İbrahim’in oğlunu kurban etmemesi” diye bir iddia ortaya atılmamıştır
(Tevrat, Yaratılış, 22, 9-12). 
Yani şimdiye dek bu mesele üzerindeki tek ihtilaf kurban edilen kişinin İsmail mi yoksa İshak mı olduğudur. Konumuz dışı olsa da bu kişinin İshak olamayacağı ayetlerdeki “kurban edilme” vakasından sonra İshak’ın müjdelenmesiyle açık ve nettir(Kuran, Saffat, 102-112). 
Nitekim Tevrat’ın bu ifadesine rağmen Yahudi geleneğinde “ilk çocuğun tanrıya ait olması” ve İsmail peygamberin büyük çocuk olduğunun ittifakla kabul edilmesi bu tezi desteklemektedir
(Luka, 2, 23).
 Ayrıca Kuran ayetlerinde İbrahim’e İshak’ın müjdelenmesi sırasında onun oğlu olan Yakup’tan da söz edilmesi İshak’ın koşacak yaşa eriştiğinde kurban edilemeyeceğini gösterir
(Saffat, 102; Hud, 69-72).
Diğer yandan İsmail peygamberin ayetlerde “kurban edilmesi” hadisesinin yanlış anlaşıldığı şeklindeki iddia dile getirilmiştir. Bu yorumu kuranın ayetleri “müteşabih” ayetler ile izah eden metodolojisi ile tenkid etmek gerekir(Hud, 1; Zümer, 26; Ali imran, 7). 
Çünkü insanın kafasına göre ayetleri yorumlaması şirk sebebidir(Hud, 2). Böyle bir metod izlendiğinde bilenler için kuran apaçık olacaktır (En’am, 97).
Şimdi sadece ayetleri izleyelim(saffat, 100-108):
100. Rabbi heb lî mines sâlihîn(rabbim bana salihlerden (bir oğul) bağışla).
101. Fe beşşernâhu bi gulâmin halîm(sonra ona halim bir çocuk müjdeledik). 
102. …yâ buneyye innî erâ fîl menâmi ennî ezbehuke fanzur mâzâ terâ…(oğlum, seni rüyamda boğazlarken gördüm, ne görüyorsun(ne dersin)).
102. …yâ ebetif’al mâ tû’meru setecidunî inşâallâhu mines sâbirîn(baba, emrolunduğun şeyi yap, inşallah beni sabırlı bulacaksın). 
103. Fe lemmâ eslemâ ve tellehu lil cebîn(sonra ikisi teslim oldu ve “onun” alnını yere yatırdı). 
104. Ve nâdeynâhu en yâ ibrâhîm(ey ibrahim diye nida ettik). 
105. Kad saddakter ru’yâ, innâ kezâlike neczîl muhsinîn(rüyanı gerçekleştirdin, ihsan edenleri böyle mükfatlandırırız). 
106. İnne hâzâ le huvel belâul mubîn(bu açık bir bela, imtihandır).
107. Ve fedeynâhu bi zibhın azîm(ve fidye olarak büyük bir kurban verdik).
108. Ve tereknâ aleyhi fîl âhirîn(onu sonralara taşıdık(ismini yaşattık)). 
1. Tez:
İsmail kurban edilmemiştir. İbrahim rüyasındaki hadiseyi gerçekleştirirse masum bir insanı öldürmüş olur. 
Masum insanı öldürmemek Allah’ın sünnetullahındandır. Allah’ın sünnetinde hiçbir değişiklik olmaz. 
Bu yüzden aslında “alnının üzerine yatırdı” ayeti “secde etti” şeklinde anlaşılmalıdır. 
Bu imtihanın zorluğuna yapılan vurgu da “peygamberliğin zorluğu” olarak anlaşılmalıdır.
1. İtiraz: Sünnetullah’ın Mahiyeti
Bu tezin doğruluğu ve yanlışlığının anlaşılmasında kullanılan argümanların tahlili önemlidir. “Sünnetullah” kavramının ne olduğunu idrak edilirse mesele büyük ölçüde anlaşılacaktır. 
“Sünnetullah” ifadesi Allah’ın değişmeyen nizamı ve kanunudur. Allah insanların hayatlarının idame etmesinde, onları muhatab alarak pek çok emir ve yasak göndermiştir. 
Bu kanun ve kaideler “şeriat” olarak bilinir. Nitekim ayetlerden din kuralları olarak şeriat kelimesinin kullanımını da görebiliriz(Şura, 13). 
Şeriat zamanın şartlarına göre değişebilmektedir, bunun için Allah geçmiş ümmetlere bazen ceza olarak, bazen farklı sosyolojik sebeplerden değişik şeriatler tatbik ettirmiştir(Bakara, 143). 
Bu demek oluyor ki, şeriat ve “sünnetullah” farklı şeylerdir. Sünnetullah hiç değişmez iken, şeriat değişebilmiştir ve son şeriat da Kuran’dır(Ahzap, 62).
Domuz eti yememek kesin bir emirdir(Nahl, 115). Ancak burada amaç domuz eti midir yoksa “temiz yemek ve sağlıklı olmak” mıdır? Temiz yiyeceklerden yeyin emri(Nahl, 114) sağlığın teminatı içindir. 
Ölüm ise sağlığın tamamen yok olduğu andır. Bu yüzden aynı ayetler “ölünecekse domuz etini helal” sayar. 
Buradaki esas amaç “sağlık” iken domuz eti “araç”tır. Yani kısacası “domuz eti yememek” bir sünnetullah değildir. Sünnetullah olan şey “temiz davranış”tır.
Buna benzer olan insan öldürmek fiili yasaklanmış olsa da “savaşılanlarla, yurttan çıkaran hainlerle, onlara yardımcı olanlarla” savaşmak helal kılınmıştır(Mümtahine, 8-9). 
Yani “öldürmek” bir sünnetullah değildir. Öldürmemenin yanında “haksızlığı önlemek” ondan daha büyük bir önceliğe sahiptir. 
“Masum bir insanı öldürmek” de bir “sünnetullah”tır demek tüm sünnetullah kanunlarını bildiğini iddia etmektir. 
Misalen bundan 100 sene önce “Kuantum Teorisi” ortaya atılmadan evvel maddeye “yerel olmayan” kuvvetin etki etmeyeceğini kesin bir dille söyleyen 
Fizikçiler şimdi “Aspect Deneyleri” ile bunu gözlemsel olarak fark etmiş bulunuyorlar. 
Demek istediğimiz o ki, mevcut sınırlı bilgimizle tüm “sünnetullah”ı çözdüğümüzü iddia etmek sonradan çok vahim ve elim neticelere sebep olabilir. 
Aynı şekilde “Musa’nın denizi yarması “yerçekimi sünnetullahı”na terstir” diyerek büyük bir hata yapılabilir. 
Kuantum Teorisi “yerel olmayan” kuvvetlerin de bir etkide bulunabileceğini göstermiştir. 
Bununla ilgili çok karmaşık ve henüz anlaşılmamış mahiyette bilgiler olsa da “bilmediğimiz fizik kuralları” olduğunu deneysel verilerimizden anlıyoruz.
Deniz yarılmamıştır, Musa ayetinde mecaz kullanılmıştır demek, sadece yerçekimi kanununu “sünnetullah” kabul etmek küstahlığıdır. 
Kısacası “sünnetullah”ın tamamen keşfedildiğini iddia edenlerce bu söylenebilir. Daha bilmediği bir çok fizik kanunu olabilecek iken, mevcut kısıtlı bilgiler ile böyle büyük laflar etmek ancak “ihtisas ile kazanılan cehalet” ile mümkündür. 
Aynı şekilde “masum insanı öldürmek Allah’ın sünnetine uymaz” demek ve “İbrahim çocuğunu masum iken öldüremez” diyerek “sünnetullah uzmanlığı” taslamak yine aynı hezimete götüren bir vahim durumdur.
2. İtiraz: Peygamberlik Emri
İsmail peygamberin kurban edilişinin başka manalara geldiğini iddia eden tezin ayetlerce tetkiki çok mühimdir. İbrahim peygamber oğluna rüyasını anlatınca oğlu; “emrolunduğun şeyi yap, ben sabrederim” demiştir(Saffat, 102). 
Bu bir peygamberlik emri ise daha önce İbrahim’in peygamber olmaması gerekmektedir. 
Halbuki İbrahim çocuğu olmadan önce, babasını ve kavmini de uyarmış bir peygamberdi(En’am, 74-80). Yani burada “peygamberlik emri” kastedilmemektedir. 
Burada özel bir emir vardır. Bu da kurban emridir.
3. İtiraz: Secde Ettirme
Aynı ayetlerde “alnını yere yatırdı” gibi “oldurgan” fiil kullanılmıştır. Yani “alnın yere getirilmesi” fiili yaptırılmıştır. Oysa ki bunun “secde” manasına gelmesi için fiili oğlunun icra etmesi gerekirdi. Secde etmenin bir insana öğretilmesi taklid yoluyla olmaktadır. 
Bu hem mantık itibariyle böyle olmuştur, hem de tüm rivayetlerde de “Cebrail’in peygamberimize öğretme şeklinde de bu vardır. 
Kimse namazı öğretirken bir kişinin alnını yere kendisi getirmeye çalışmaz. Bunu kendisi yapar ve taklid ederek öğrenen kişi öğrenir. 
Bu ayetteki “tellehu lil cebin” ifadesinden “secde” manası çıkmamaktadır. Buradan “alnını yere koydu, yüz üstü yatırdı” gibi manalar çıkmaktadır. 
Bu yüzden burada İsmail kurban edilmektedir. Tezi doğru çıkarmak için zorlama yorumlar yapan insanlar her çağda olmuştur ve olacaktır. Ancak bu şekilde mantığa yenileceklerdir.
4. İtiraz: Rüyanın Gerçekleşmesi
Aynı ayetlerde “rüyanı gerçekleştirdin, rüyana sadık kaldın” şeklindeki ifadeler de “rüyadaki mesaja uygun hareket etme” şeklinde olduğunu vurgulamaktadır. 
İlk ayetlerdeki “emrolunduğun şeyi yap” ifadesini “peygamberlik görevi” olarak algılamak burada bir görev halledildiğini gösterir. Yani rüyadaki mesaj ile bu hal arasında bir bitirilmiş görev göze çarpmaktadır. 
Yani çocuğunu secde ettirdi diye “rüyanı gerçekleştirdin” denmesi bir mantık boşluğu yaratırken, “çocuğunu kurban etmesi” akabinde “rüyanı gerçekleştirdin denmesi çok daha ayetlerle uyumludur. 
Bütün bu deliller hep bir noktaya işaret etmekte ve birbirini güçlendirmektedir. Aynı anda farklı noktalardan da ilk tezi zayıflatmaktadır.
5. İtiraz: Fidye Verilmesi
Ayetlerin devamında “bu bir imtihandır” ve “fidye olarak kurban” ifadeleri hadisenin netleşmesinde önemlidir. 
“Fidye” kelimesi Arapça’da bir yükümlülükten kurtulmak için verilen bedel manasına gelmektedir. “Zebh” kelimesi de “boğazlanacak” manasında kullanılır. 
Yani fidye olarak “boğazlanacak bir kurban” verilmektedir. Bu neyin fidyesidir? İlk teze göre açıklaması olmamasına rağmen, 
İsmail peygamberin kurban edilmesi yerine bir fidye verilmiştir. Yani daha önceki bilgilerle tamamen uyumlu ayetler görülmektedir.
6. İtiraz: Önceki Metinler
Tevratta ve İncilde İbrahim’in oğlunu kurban etmesi ve bunun üzerine ona bedel olarak bir kurban verilmesi kıssası anlatılır(İncil, İbraniler, 11, 17-19; Tevrat, Yaratılış, 22, 9-12). Kuran’da da evvelden serdedilen ayetlerde bu kıssa anlatılmaktadır. 
Daha önceki kitapların tahrife uğradığı ve bu yüzden böyle bir şekli aldığı iddia edilebilse de, kurban meselesinde neden bir insanın kurban edilmesi gibi bir yalan söylenmiş olabileceği izah edilemez. 
Yani kimse bir kitabı tahrif, tevil, tahkir etmek için “oğlunu kurban etme hikayesi” uydurmaz. 
Çünkü daha pek çok konuda daha net bozukluklar yaratmak varken, böyle tartışmaya açık bir konuda bu şekilde bir hikaye veya yalan söylenmesinin bir anlamı yoktur. 
Tabi ki sadece bir anlamı olmadığı için bunu doğru kabul etmemiz gerektiğini söylemek mantıklı değildir, ancak diğer deliller ile birleştiğinde bu da ilk tezi çok zayıflatan ek bir delildir. Bu hikayenin yoktan uydurulmasına bir sebep bulunamaz.
Sonuç olarak, masum bir insanın öldürülmesinin “sünnetullah”a uymadığı fikri temelsiz ve yanlıştır. 
Kuran’daki ifadeler birbirini destekleyen 6 delil ile beraber bütüncül olarak incelendiğinde kesinlikle bir insanın kurban edilmesinden bahsetmektedir. 
Tezin kullandığı argümanlar ve gerekçeler içindeki birbirini tutmayan ve açıklanamayan mantık boşlukları bir kat daha yanlışlığını gösterir. 
Bu yüzden insanların kafalarına göre değil, bütüncül ve sistematik düşünmeleri gerekmektedir. 
Ufak bir anlayış bozukluğunda bu şekilde büyük yorumlar yapılırsa “ayetleri tevil” etmenin suçu olarak “şirk dairesi”nde kendilerini bulurlar.
"""""Buradaki temel YANLIŞı anlamak için Kurandaki HÜKÜM ayetlere bakılması gerekir. Kuranda çelişki olmıyacağına göre özellikle HÜKÜM ayetleri ile çelişmemeniz gerekmektedir.

( Bir MASUM u öldürmek bütün insanlığı öldürmekle eş değerdir ) Hüküm ayetine göre
1=) Allah HÜKÜM ayetine ters olacak MASUM oğlunu öldür EMRİ verebilirmi ?
2=) yufka yürekli tanıtılan bir NEBİ MASUM oğlunu alarak aslında bütün insanlığı öldürmekle eş değer bir eyleme kalkışabilirmi ? RESUller insanlığa örnek olması için gönderilmişlerdir. 
MASUM oğlunu kesmeye kalkarak bütün insanlığı öldürmekle eş değer bir eyleme karışan bir NEBİ nasıl örneklik teşkil eder ?
3=) İbrahimin kavminde olsanız sizlere gelip (zina etmeyin,hırsızlık yapmayın MASUM öldürmeyin) yoksa cezanız cehennem olur diye TEBLİĞ yapan bir nebi ertesi gün dağ tarafından bir elinde KOÇ bir elinde MASUM oğlu ile gelip ben MASUM oğlumu rüyamda gördüm ve kesmeye götürdüm ama koç verildi dese kavmi ona ne der =? Daha dün geldin MASUM öldürmeyin cezanız cehennem olur dedin şimdi MASUM oğlumu kesmeye götürdüm diyorsun bu ne yaman ÇELİŞKİ diye sormazlarmı idi ?
4=) Yusufun kuyuya atılışını bile DETAylı anlatan Allah şayet KURBAN gibi bir ibadetin çıkışı bu olay olsa neden TEK Ayetle bile İbrahim aldı oğlunu kesmeye götürdü demesin ? Oğlunu kesmeye götürdüğü ile ilgili tek ayet yokken rivayetler nede çok şeyi DETAYlı anlatmış maaşallah.
5=) oysa ayetler TEBLİĞ EMRİ verildiği ilk günü anlatmaktadır. Kavmine çıkmış TEBLİĞE başlamış ama hakaretlere küfürlere maruz kalıp gecede oğlunu rüyada PUTperestlerin arasında görünce BOĞAZLAMAYA kalkmış ama uyanmış bu bir RÜYAdır sonrada ertesi günü bu RÜYAyı anlatarak oğlundan YORUM beklemiş çünki DİNDE ZORLAMA yoktur. şayet oğlu RÜYAdaki gibi davranırsa onu NUHUN oğlunu zorlamadığı gibi zorlamıyacaktır. oğluda ( emronulan şeyi yani tebliğ emrini yerine getir ) demiş oğluna tebliğ yapmış oğlu kabul etmişki ESLEMA diyor ayet yani allaha ve islama teslim olan oğluna NAMAZı öğretip bu gün her müslümanın yaptığı gibi alnı üzre yatırmıştır.
6=) internette HZ ibrahimden mektup var LİNKİ ni bulup okuyabilir DETAYLI açıklamayı okuyarak aydınlanabilirsiniz.""""""""

1=) FİDYE = Bir şeye karşılık bir şeydir. örneğin ORUÇ ayetlerine bakın .oruç tutamayan FİDYE olarak bir fakiri doyurmalıdır.
hz.İbrahimin zorlu RESULlük görevii karşılığı FİDYE olarak onun adı ile AZİM yani kıyamete kadar sürecek şerefli bir İBADETi başlatmıştır. Siz hani çocuğu kaçırılına FİDYE isteniyor ya siz onla karıştırıp oğlunu kesmemesi karşılığı FİDYE olarak verildi sanabiliyorsunuz.
2=) Kurban emri vardır. Kurbana karşı sözümüz yok. hayvan Kurban ibadetinin başlaması için İnsan kurban edilecek diye neden bağlantı kuruyorsunuz. Kurban emrinin hz. İsmaille zerre kadar alakası yoktur aslada olamaz. Kuranın HÜKÜM ayetleri ile çelişki olur. yüzyıllardır ÖLDÜRMEYECEKSİN emri olan Allah ve her RESUlü ile kavimlere bunu .tebliğ eden RESULler varken Allah NEBİSİNE asla böyle bir emir vermez vermemiştir verdi diyorsanız nerde hangi ayette verdi DELİL alalım? İsmailin (sen ne ile emronuldusan onu yap ) sözü Ona emredilen TEBLİĞ emrini kasdetmektedir. Beni kes öldür diye bir söz asla yoktur. Hz İbrahime ne emredilmiştir TEBLİĞ emri verildi değilmi ? Zaten oğluna tebliğ yapmış oğlu kabul etmişki hemen ayetin burasında ESLEMA diyor oğlu islama allaha teslim olmuş. yahu arkadaşım oğlunu kesmenin esleması olmazki.
3=) Allahın sünneti var Allahın HÜKÜM leri var Allah İbrahime has böyle kendi ile çelişen bir TEST yapmaz. Allahta YASALarına sünnetine uyar çünki. Çelişki olur. Ayrıca hz ibrahim çok akıllı bir adam . kainata göğe yıldızlara güneşe bakan fikir yürüten aklını çalıştıran Allaha bile bana ölüleri nasıl diriltiyorsun diye sorabilen biri. Şayet böyle bir emir olsa hz ibrahim Allaha bile bunun sebebini sorar hüküm ayetlerin var senin sünnetinde böyle bir uygulama asla olamaz derdi inanın. Hud 74. ayetini açın LUT kavminin helaki için gelen melekler var İbrahime anlattıkları anda İbrahim bizimle lut kavmi hakkında MÜCADELEYE girişti diyor. Hani TESLİMİYET ? Allahın emri gelmiiş lut kavmi helak olacak. Allahın emri derdi ve teslimiyet gösterirdi değilmi ? Bir kavim hakkında mğcadele eden canı kanı tek evladı hakkındamı mğcadele etmiyecek. Ayetler arasındaki bu diologları anlamassanız. UYDURMACILARA her zama iş düşecektir. TESLİMİYET Allahın fıtrat üzre emrettiği DOĞRU İYİ Ve güzel olan herşeyedir. TESLİMİYET Allahın kötü olan şeyleri yasakladığı şeylere uzak durmaktır. APTALCA şeylere TESLİMİYET olmaz. Yüzyıllardır öldürmeyin diyeceksin………..sonra oğlunu öldür diyeceksin bir nebine sonra dur dur vazgeçtim alsana koç diyeceksin. allah MÜSAMEREmi yapıyor sizce ? Allahın DİNini oyuncak maskara yapanlarla bir olmayın. KURBAN garibanlar ,et yiyemeyenler,fakirler düşünülerek TOPLUMSAL bir ibadet ve toplumsal bir dayanışma olması için gönderilmiştir.
4=) Hz İbrahim 3 saniyemi bir RÜYA gördü ? Rüyanın tamamı nedir ? Hz Yusuf suresinde mahkumların, kıralın rüyası bile DETAYlı anlatılırken bu ayetlerde rüyanın tamamı anlatılmamıştır. ( rüyada oğlunu resullüğüne inanmayıp karşı gelirken görmüş ve kızgınlıkla BOĞAZLAMIŞ olabilir ) ertesi günde bu rüyayı anlatıp ( oğulcağızım ben bir rüya gördüm deyip ”rüyasını anlatmış” ve devamında seni boğazlıyordum demiş ).. Oğlundan bu rüyanın yorumunu istiyorki ona tebliğ yapacak şayet rüyadaki gibi karşı gelirse DİNDE ZORLAMA yoktur ilkesi vardır. Lakin oğlu = emronulduğun şeyi yani tebliğ emrini yap diyerek babasına destek vermiş oda oğluna tebliğ yapmış ve oğlu kabul etmişki ayet ESLEMA diyerek oğulun islama ,Allah teslim olduğunu yazıyor. Hatta İSlama giren oğluna NAMAZı öğretip onu ALNIZ ÜZERine yatırmış siz namazda ALNI ÜZRE yatmıyormusunuz ?
5=) Gelelim MUSA ve ALİM Kul yani sizin Hızır dediğiniz ama Kuranda Hızır ismi geçmeyen RESUL anlatısına. Bu ayettede Alim kuıl asla bir çocuk hatta MASUM bir çocuk öldürmemiştir. Çünki ayette ( bir cana karşılık bir can ) denerek KISAS tan bahsediliyor. Yüzyıllardır ÇOCUK lara asla KISAS uygulanmaz. Şimdi madem ÇOCUKLARA kısas yapılmıyorsa neden ayet KISAStan bahsediyor. Bu gulam= genç delikanlıdır. Reşittir ve Allaha savaş açmış hatta bu yüzden bir yada bir kaç kişiyi öldürmüş bir KATİLdir. MUSA o BELDE de YABANCıdır ve orayı ve insanları tanımamaktadır. Kuran MUsanın gözü ile olayları anlatmaktadır. ALİM kulda orada gerçekten bir RESUldür ve Yüksek bir makamda o halkın Saygı duyduğu ve YASALarı uygulayan biridir. O genç yakalanmış KISAS uygulanmış ama mUsa olayın iç yüzünü bilmediği için ( KISAS olmadanmı öldürdün ) diye söylemiştirç Musanın böyle söylemesi o olayı öyle olduğunu kanıtlamaz. Adam bilmiyor ve böyle bir soruyu sorabiliyor. Ayetlerin sonunda ( tefsirciler ayeti yamultarak anne babasını yoldan çıkarmamak için öldürtdüğünü söylüyorlar ama ayet asla bunun için öldürdük demiyor. Yani ÖLDÜRME sebebi değil bir temenni sözü anlatıyor. Çünki Bu genç yakalanınca KISAS yapılacağı için ve genç öldürüleceği için anne ve babaya Allahın temiz bir evlat vermesini temenni ediyor. Yani bu konuşmanın az evveli verilmiş olsa Kısas için öldürüleceği anlatılmış ve devamında ailesi hakkında bir temenni sözcüğü olduğu anlaşılacaktır. UYDURMA RİVAYTE ve anlatılar devreye girmiş ve bir kuıyamet olmayan HIZIR hikayeleri anlatılmıştır. Musa ve alim kul kıssasındada asla MASUM bir ÇOCUK öldürülmemiştir. Bu iddia Allaha ve nebilerine iftiradır. kanmayın. Çünki allahın sünnetinde ( sünnetullah) Asla bir değişiklik göremessiniz ve Kuranda asla çelişki olmaz.