Hep okuruz, Ashab-ı Kiram’ın örnek hayatı vs. diye.
Gerçekten örnek olmuşlar mıdır?
Yoksa birbirlerinin kızlarını alarak bir saadet zinciri mi kurmaya çalışmışlardır?
Forumlarda peygamberin eşlerini, cariyelerini bol bol okuduk. Nerdeyse artık ezbere sayacağız adlarını. Zamanında ise Hatice anamız, Ayşe anamız diye yutturulurdu hepimize. Sanırdık ki 2 eşi var. Biri ölünce öbürünü almış diye bilirdik. Meğer neymiş Muhammed Hazretleri..
Hala öyle biliyor çok büyük çoğunluk. Hadi farzedelim ki peygamber koruma için, şefkat için, onore etmek için, siyasi vs. nedenlerle böyle çok evlendi. Peki ama diğerlerine ne oluyor?Halife Ömer peygamberin kızının kızını nikahlayarak, hem de 60 yaşında ve 12-13 yaşında bir kızı alarak herhalde peygamber sünnetini yerine getirmiş oluyordu.
Ebebekir’in kızı Muhammed’e, Muhammed’in kızı Osman’a, Ömer’in kızı Muhammed’e, Muhammed’in kızı Ali’ye, Ali’nin kızı Ömer’e vs. vs. tam bir cümbüş.“Ömer adaleti” diye adaleti simgeleştirmiş olan müslümanlar, bu adalet anlayışlarının içinde bu konuyu da kıstas olarak alıyorlar mı acaba? Eminim büyük çoğunluk bilmiyordur.
Bence bu işin içinde başka iş var. Ne olabilir?
Bir insan böyle hassas bir konuda kendini alçaltmaz.
Hele de topluma önder olan, topluma örnek olması gereken insanlar, bir dini temsil eden, dinin başında olanlar böyle toplumun nefretini kazanacakları bir konuda nasıl zaaf içinde olabilirler?
Bu davranışları, küçük kızlara meyilleri Allah’tan mı? Yoksa şeytandan mı?
Ya da nefislerinden mi?
Yoksa peygamberle akraba olmuş olmak için mi?
Cesaretiyle, yiğitliğiyle tanınan Ali nasıl olur da kızını Ömer’e verir?
Bu evlilik Fatma oldükten yıllar sonra gerçekleşiyor. Bu arada Ali kimlerle evlenmiş acaba?
Sanki birisinden cesaret alıp hepsi aynı yolda devam etmiş.
Osman’ın peygamberin 2 kızıyla birden evlenmesi nasıl izah edilebilir?
Biz bunları yazarken ve sorarken müslüman arkadaşlar gücenecek, rencide olacak diye sıkılırken bu işleri yapanlarda hiç sıkılmak yok muydu?
Hiç mi düşünmediler geleceğin müslümanları bizim bu çılgınlığımıza ne diyecek, bunları nasıl izah edecek diye?
Arif Tekin’den:
Kısa tutmak için bir kısmını atlıyorum:
ÖMER KIZCAĞIZIN ETEK ALTINA BAKIYOR:Şimdi yeniden Ali’nin kızı Ümmü Gülsüm’e dönelim: Az önce izahına çalıştığım gibi, Ömer bu kızla evlendiği zaman kızcağız ancak 9–10 yaş civarındaydı. Ömer ise, yaklaşık olarak altmış 60 yaşlarında.Peki, Hz. Ali nasıl oldu da bu yaştaki çocuğunu Ömer’e verdi?
Olay şöyle gelişiyor: Ömer bir gün Ali’ye, “Kızın Ümmü Gülsüm’ü bana ver ki, Muhammed’le olan akrabalığım daha da pekişsin diyor”Önce Ali “Kızım hem küçüktür, hem de büyüyünce onu ağabeyim Cafer’in çocuklarından birine vermeyi düşünüyorum” diyerek kabul etmiyor.
Ancak Ali sonunda bir yolu bulunarak bu evliliğe ikna ediliyor. Bunun nasıl olduğu konusunda değişik görüşler olmakla birlikte en akla yakın olanı Ömer’in Halife olarak elindeki gücü kullandığıdır. Güvenilir bazı İslami kaynaklar, Ömer halife olduğu için Ali’yi tehdit ettiğini, bunun sonucu olarak Ali’nin buna rıza göstermek zorunda kaldığını yazıyorlar.
Bana göre en mantıklı olanı da budur.
Benzer yorumlar üzerinde durmadan sadece İslam’a göre sağlam diye bilinen kaynaklara bakarak bu olayı aydınlatmak mümkündür. Elimizin altında var olan bu bilgiler, konunun aydınlatılması için yeterli.
Olaya ilişkin İslami kaynaklarda var olan bilgileri kısaca özetleyelim: Ömer Ali’yi ikna edince sıra Ömer’in kızı görmesine gelir. Ali kendisine, “O zaman ben sana kızı bir aba ile birlikte göndereyim; güya sana o abayı hediye ediyorum. Şayet kızı beğenirsen ona, ‘Aba güzeldir, beğendim’ de, ben de onu sana nikâhladım” diyor. Yani, burada kıza bir oyun oynanıyor.
Kız Ömer‘in yanına varınca, Ömer hiç abaya bakmadan direkt olarak kızın fistanını kaldırıp etek altına bakıyor. Onun bu davranışına karşı kız kendisine, “Eğer sen halife olmasaydın burnunu kırardım” diyor ve dönüp eve gelince babası Ali’ye, “Baba sen beni ne kötü bir adama gönderdin! O hiç abaya bakmıyordu; sadece bana bakıyordu ve fistanımı kaldırdı” diye anlatıyor. Ali ise buna karşı kendi kızına, “ Kızım, ben seni onunla nikâhladım, o artık senin eşindir” diyor ve böylece bu zavallı çocuk o andan itibaren Ömer’in hanımı oluyor.
Çoğu kaynaklarda “Kız henüz ergenlik çağına gelmemişti” ifadesi de var. Zaten aşağıdaki kaynakların çoğunda bu ifade vardır. Bu fistan kaldırma, bu senaryo çok vahşi bir olay olduğu için, okuyucunun kafasında şüphe kalmasın diye İslam tarihinde kabul görmüş bir sürü kaynak aşağıya alıyorum.
Ayrıca bu evlilik sonucu Ömer’le Ümmü Gülsüm’den Zeyd ve Rukiye adlarında iki çocuk dünyaya geldiğini, aşağıdaki kaynakların tümü yazıyor. İşte cahil halkın bilmediği ve adaleti ve kendisine ’Adaletin kılıcı’ dedikleri Ömer böyle bir Ömer’dir işte. Bu, onun halk nezdinde bilinmeyen yönlerinden küçük bir vahşet örneğidir. Çünkü inananların bilmediği buna benzer daha nice vahşet örnekleriyle, dosyaları doludur.
Kaynaklar:
TDV. İslam Ansiklopedisi,12/219;
İbni’l Cevzi, Sıfat-i Safve, 1/152;
Askalani, İsabe, no:5740,11583, Tehzib-i Tehzib, no:2860-12/468;
İbni Abdi’l Berr, İstiab no: 1878, 4057;
Halebi, İnsanü’l Uyun, 3/367;
Zehebi, Sireti Alam..,2/119;
Ali Nasıf, “Tac” Fedail kısmı, dipnotta, 3/378
İbni Sad, Tabakat, no: 6420.
Kandehlevi, Hayat-i Sahabe, Ahmet Meylani terc. 3/319 ve devamı Kenz.., 8/291’den alıntı.
Zehebi, “Tarihi İslam” 2/254 Müaviye bölümünde, Sireti Alami Nübela, 2/500-502, el-İber, 1/16.
Prof. İ. Canan, Kütüb-i sitte, 15/527
Askalani, İsabe, no:12233
İbni Beşkeval, Gavamıd.., 2/787..
İbni Abdi’l Berr, no:4204;
İbni Esir, Üsd, no:7578 8-
ibni İshak, terc. Sezai Özel, 311-12 9-
Ömer Rıda Kehhale, Alami Nisa, 4/255
Halit A. Rahman, Mevsuatu Uzemain Havle’r-Resul, 3/2170
Muhibbüddin Taberi, Riyadü’n-Nadre, 2/80… ve Semti Semin, 133
Diyarbekiri, Tarih’ül Hamis, 2/251- 2/284..
İbni Küteybe, el-Maarif, 58..
Buhari, megazi, 22;
Yakubi, 2/40;
Salihi, Ezvaci Nebi, 214;
İbni Esir, el-Kamil, 2/537, 3/54, 3/206;
Ali-Naci Tantavi, 363.
İbni’l Cevzi, Sıfat-i Safve, 1/142,162,2/5, el- Mücteba.., 97;
Semhudi, el-Musannaf..no.10354; Şevkani, Derrü’s-sahabe, 549;
Taberani, Mucemi Kebir, 9/173 Ehli Beyt bölümü;
Taberi Tarihi, 5/19,6/69;
İbni Sad, Tabakat, no; 4620;
Zehebi, Tecrid-i Esma, no:4049;
Endülüsi, Ikdü’l Ferid, 4/365, 6/89..;
İbni Asakir, Tarihi Medineti Dımaşk, 3/179;
İbni Habib, Muhabber, 53,56,101, 399,437…;
Hindi, Kenz. no: 37586 ..;
Hakim Müstedrek, 4/142;
Mahmut Halebi, 125;
Halil Cuma, Nisaü Ehli’l Beyt,659;
M.Sait Mübeyyed, Mevsuat, 188-91;
Beyhaki, Delail-i Nübüve, 7/283;
Hafız Temimi, Kitabü’s-Sükat,2/216 vs
Halife Ömer’in, kızı karşılığında Ali’ye 40.000 dirhem ödediği söylenir:
Muhammed İbn İsahk’ın beyanına göre, halife Ömer b. Hattab, Hz. Ali’den Hz. Muhammed’in kızı Fatıma’dan olma kızı Ümmü Gülsüm’ü istemiş; Hz. Ali’de kızını ona vermiştir. Ömer b. Hattab, bu evlilik için 40 bin dirhem başlık ödemiştir. Ümmü Gülsüm’den Zeyd ve Rükiyya adlarında iki çocuğa sahip olmuştur. Kaynak: Muhammed İbn İsahk (M. 704-769) Siyer, sa.311-312 A.Y.
Halife Ömer’in 7 eşi ve 2 cariyesi olduğu rivayet edilir.
Şunu bir hakikat olarak söylemek lazımdır ki, mevcut ve mevsuk en eski kaynaklara göre, halife Ömer b. Hattab, müslüman olmadan önce Zeynep, Müleyke ve Kureybe adındaki hanımlarla evlenmiştir. Müslüman olduktan sonra Ümmü Hakime, Cemile, Ümmü Gülsüm ve Atike adındaki hanımlarla evlenmiştir. Ayrıca Bahiyye ve Fekihe adında iki caryesi de vardı.
Kaynak: Taberi (M.839-923) Tarih-i Taberi, c.3, sa.135-137 E.O.Y. İbnü’l-Esir (M.1160-1234) El-Kamil, c.3, sa.59-60 B.Y.
İbnü’l-Esir, Taberi’ye itifak ederek aynı malumatı verir.
Müslümanlar Ali’nin sadece Fatma ile evli olduğunu sanırlar, hatta Aleviler bile.
Çünkü genelde torunları Hasan ve Hüseyin’den bahsedilir.
Ama durum öyle değildir.
Taberi’nin beyanına göre, Hz. Ali şehit olduğu gün 14 erkek çocuğu ve 17 tane de kız çocuğu hayatta idi. Hz. Ali’nin nesli, Hasan, Hüseyin, Muhammed b. Hanefiyye, Abbas ve Ömer adlı oğullarından yürümüştür.
Kaynak: Taberi (M.839-923) Tarih-i Taberi, c.3, sa.217-219 E.O.Y. İbnü’l-Esir (M.1160-1234) El-Kamil, c.3, sa.404-405 B.Y. İslam ansiklopedisi, Leyden tabı, ma.Ali M.E.B.Y.
Muhammed hazretleri sağlığında Ali’nin evlilik isteklerini reddetmiş, Fatma sağken başka kadınlar almasına engel olmuştu.
Misver b. Mahreme’dan rivayet olunduğuna göre o şöyle demiştir:
Hz. Muhammed’in minber üzerinde şöyle buyurduğunu işittim:
“Hişam b. Muğire oğulları, kızlarını Ali b. Ebü Talib’e nikahlamak hususunda benden müsaade istediler. Müsaade etmem, gene müsaade etmem, gene müsaade etmem, Ancak Ebü Talib’in oğlu (Ali), benim kızımı boşayıp onların kızıyla evlenmek isterse o başka! Çünkü Fatima benden bir parçadır. Onu kuşkulandıran beni de kuşkulandırır ve onu üzen de üzer.”
Kaynak: Sünen-i Tirmizi, hadis No: 4121,Y.E.Y.
“Ali, bu kadar çocuğu kimden yapmış?” diye sorarsanız, tabi ki sadece Fatma’dan değil.
Bu 14 erkek, 17 kız ise sağ kalanlar. Küçük yaşta ölenler dahil değil.
Ali’nin eş sayısının 10’dan fazla olduğu tahmin ediliyor.
Bilinen eşlerinin isimleri şöyle rivayet ediliyor:
1. Fatma 2. Ummu’l-Benin binti Haram el-Kellabiye 3. Leyla binti Mesud 4. Esma binti Umeys
5. Sahba 6. Umame 7. Havle binti Cafer 8. Ümmü Said 9. Mahabba
Bu sayıya bakıp da çok görmeyin.
Hiçbiri eş sayısında Muhammed hazretlerine yetişememiştir ama torunu Hasan hariç.
Hasan dudak uçurtacak sayıda eşe ve cariyeye sahiptir.
Eş sayısının 100, cariye sayısının 200-300 civarında olduğu rivayet edilir.
Alır alır boşarmış. Tam keyfi bir durum.
Sürekli alıp boşaması yüzünden çok boşayan anlamında Mıtlak ismiyle anılır olmuş.
Hasan’ın peygamber dedesine çektiği söylenir.
Bu çok boşaması nedeniyle babası Ali’nin şöyle söylediği rivayet edilir:
“Kufeliler, Hasan’ı evlendirmeyin, (ona kız vermeyin) Çünkü o çok boşayan bir adamdır. (racülün mıtlak)” Bunun üzerine Hemedanlı birisi şöyle demişti: “Mutlaka onu evlendireceğiz. O razı olduğunu (nikâhında) tutar, razı olmadığını boşar.”
Heytemi, s. 136- 137. (İbn-i Sad’ın Tabakat’ından) ; Ebul- Fida, İsmail b Ömer, el-Bidaye, I- XIV, Mısır ty, VIII, 38; Yakubi, Ahmed b. Ebi Yakub, Tarihu’l- Ya’kubi, I-II, Daru’s- Sadır, Beyrut 1960, II, 228.
Bu sayıların abartılı olduğu, 13 eşi, 23 çocuğu olduğunu öne sürenler de vardır.
Ashabın cariyelerinin yanısıra çok sayıda eş sahibi olmalarının nedeni acaba Kur’an’daki Nisa-3 ayeti olabilir mi?
Bu ayet hep şöyle anlaşılmıştır:
“Dört kadınla evlilik yapabilirsiniz ama sizin için doğru olan tek kadınla evliliktir.”
Acaba öyle mi?
Bakalım ayet tam olarak ne diyor:
Nisa-3. Ve eğer yetimler konusunda adalete riayet edemeyeceğinizden korkarsanız, o taktirde hoşunuza giden kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikâhlayın.
Fakat, eğer adaletle davranamayacağınızdan korkarsanız o zaman bir tane ile veya elinizin altındaki sahip olduklarınızla yetinin.
İşte bu, adaletten ayrılmamanız için daha uygundur.
Yetimler konusunda adalete riayet edememekten korkulmazsa ne olacak:
O zaman istenildiği kadar kadın alınılabilir. 10, 15, 20 hatta isterse daha fazla.
Çünkü müfessirlere göre; bu ayetten önce insanlar çok sayıda kadınla evlenirlermiş ve aynı zamanda yetim malı yerlermiş. Ayet yetim malı yemekten korkanlar için bir çözümmüş.
Yine deniyor ki çok sayıda kadına adaletli davranamamaktan korkuyorsanız, tek kadınla evlenin.
Şimdi mümkün mü hiç erkeklik havası atan ve hatta bunu şeref meselesi yapanların “adaletli davranamam” diye çekinmesi?
Ayet korkak, pısırık ve de kılıbık erkekler için geçerli. Taş fırın erkekleri için değil.
Kendine güvenen erkek yetimlerin adaletine riayet edeceğini düşünür ve kadın sayısını 4’le sınırlandırmaz ve 8-10-15 kadının üstesinden gelir.
Serdar Kaangil
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder