Büyük İskender’in Hayatı
M.Ö. 336 ile M.Ö. 323 yılları arasında Makedonya kralı olan, tarihteki en büyük imparatorlardan Büyük İskender’in hayatını ve başarılarını okuyabilirsiniz.
M.Ö. 356 yılında doğan İskender’in, babası II. Filip, annesi ise Olympias’tır. Oldukça başarılı bir kral olan II. Filip, Makedonya kralı olup kendini Olympos’un on üçüncü tanrısı ilan ettirmeye çalışacak derecede hırslı biridir. Babası gibi hırslı ve güçlü bir kral olmak isteyen İskender, çocukluk ve gençlik yıllarında enerjik, ağırbaşlı, zeki ve centilmen bir kişiliğe sahipti.
Babası M.Ö. 336 yılında düzenlemiş olduğu bir törende Atina’nın ünlü hatibi Demosthenes tarafından tertip edildiğine inanılan bir plan sonucunda Pausanias tarafından öldürülür ve böylelikle İskender hiç ummadığı bir anda tahta çıkar.
İskender, babasından kalan devlet sistemini korur ve herhangi bir değişikliğe gitmez. Babasının önem verdiği devlet adamlarına da yine aynı şekilde değer veren İskender, babasının gerçekleştirecek olduğu Asya Seferi’nin hazırlıklarına devam eder. Böylelikle, İskender hem kendisinin hem de babasının hayalini gerçekleştirmeye çalışır.
Gaspar de Crayer (1584 – 1669), Diyojen
Filozof Diyojen’in “Dile benden ne dilersin” diyen Büyük İskender’e “Gölge etme başka ihsan istemem” dediği bilinir.
İskender’in genç yaşta tahta çıkışının ardından yapacak olduğu seferler için hala çocuk olduğunu düşünen karşıt bir kesim, duruma tepki gösteriyordu. Efsanevi atı Bukefalos ve 35.000 kişilik orduyla Makedonya’nın kuzey-güney yönünde seferlere çıkan İskender başarılar elde ederek Hellenlerin ve Romalıların dahi cesaret edemediği topraklara ulaşmış, böylelikle olgun bir genç olduğunu gösterme fırsatını bulmuştur.
İskender oldukça önem verdiği Asya Seferi’ne hazırlanır, çocukluğundan bu yana ilgi duyduğu Homeros’un destanlarından bildiği Troya’yı gezer. Burada gerçekleşen savaşta, Akhilleus’un (Yunan mitolojisinin en önemli kahramanlarından, Homeros’un İlyada eserinde Greklerin en büyük savaşçısı) üstlendiği rolü kendisi üstlenerek onun gibi olağanüstü bir kahraman olarak anılma isteği, İskender’in binlerce kilometrelik bir alanı fethetmesindeki en büyük etkenlerden biridir.
Paolo Veronese, Büyük İskender Önünde Darius Ailesi (1565 – 1570)
M.Ö. 334 yılında Anadolu’da İskender ile başlayan istilalar sonucunda yaklaşık iki yüzyıl süren Pers egemenliği son bulmuş ve Hellenleşme süreci başlamıştır. Pers hükümdarı Darius ile arasındaki bu savaş etik değerler içerisinde geçer. Hatta Darius’un esir olan annesi, eşi ve çocukları için İskender elinden geldiğince hassas ve zarif davranmıştır.
M.Ö. 332 yılında Mısır’a gelir, artık Asya’nın bütün batı kısmı İskender’in hakimiyetine geçmiştir. Kazandığı bu zaferler sonucunda kendini Tanrı’nın oğlu olarak gören ve olağanüstü bir kahraman olarak anılmak için Ammon-Zeus Tapınağı’nı ziyaret eden İskender’in buradaki ilahi güçlerin kaynağını da araştırdığı bilinmektedir. Tapınakta Tanrı Amon’la konuşmuş, Asya Seferi’nin yazgısını sormuş. Ne yanıt aldığını bilen yok, çünkü yanıtı kimseye söylemez.
M.Ö. 330 yılında Persepolis’i de ele geçiren ve hayallerini gerçekleştiren İskender, M.Ö. 229 yılında Asya Fatihi ünvanını alır. İskender’in büyük başarılar elde etmesinde hocası Aristoteles ve babasının sadık askerlerinden General Parmenion’un katkısı da büyüktür. İskender’in bu dönemde alçak gönüllülük ve centilmenlik gibi karakter özelliklerinden ödün vermeye başladığı söylenir.
Tarihin en büyük askeri dehalarından biri olarak görülür. Silah ve güç dağılımı açısından çok iyi düzenlediği ordusundan mühendisleri, mimarları, bilginleri, tarihçileri eksik etmez. Tarihçiler çabuk öfkelenen, acımasız, inatçı bir adam olduğunu yazarlar. 33 yıllık yaşamında Trakya, Ege, Anadolu, Mısır, Mezopotamya, İran ve Hindistan’a ulaşır. Plutarkhos’a bakılırsa, 12 yıl 8 ay süren hükümdarlığı boyunca yetmişten fazla kent kurar. İskenderun da önce askeri birer üs olarak kurulan, ama zamanla birer kültür ve ticaret merkezine dönüşen bu kentler arasındadır.
Charles Le Brun, The Triumph of Alexander or The Entrance of Alexander, 1664
İskender’in meşhur Pers zaferinden sonra Babil’e girişini anlatıyor.
Yaşlı bir kahin, ünlü Gordion düğümünü çözenin tüm Asya’ya hakim olacağını öne sürmüştür. Ünlü Gordion Düğümü, bir öküz arabasını bir sütuna bağlayan düğümler yığınıymış, M.Ö. 334’te Frigler’in Gordion şehrine giren İskender, düğümü çözmek için uğraşsa da başarılı olmamış. Bunun üzerine çok öfkelenmiş ve kılıcıyla düğümü kesmiş. Tablo o anı tasvir ediyor.
Jean-Simon Berthélemy (1743–1811), Alexander Cuts The Gordian Knot
İhtişam ve kudret sahibi İskender elde ettiği tüm zaferleri kendine mal etmek ve babası gibi bir suikasta kurban gitmemek için savaşlarda önemli başarılara imza atmış komutanlarını öldürtür. İskender’in son zamanlarındaki fazla şarap tüketimi tam anlamıyla bir zalime dönüşmesine neden olur. Elde ettiği ganimet ile kendisine harem kurar, zevk ve aleme dalar.
Kendisini Tanrı’nın oğlu olarak nitelendiren İskender M.Ö. 323 yılında Babil’de büyük bir içki ziyafetinden sonra aniden ateşlenir, birkaç gün içinde yükselen ateş onu ölüme götürür. Ölmeden önce karın ağrısı, kusma nöbetleri geçirmiş ve hatta halüsinasyonlar bile görmüş. Onu neyin öldürdüğüyle ilgili sayısız hipotez var. Bunlar alkol zehirlenmesinden, tifo ve sıtmaya kadar uzanıyor. Ceset olmadan kesin olarak açıklanamaz. Çünkü İskender’in ne mezarı ne de bedeni hiçbir zaman bulunamamıştır.
En az iki kadınla evlendi, ama tahta geçecek varisini belirlemeyen İskender’in, yerine kimin geçeceği konusundaki soruları cevaplandırmadan bırakması, ölümü kendisinin de bu kadar erken beklemediğini göstermektedir. İskender’in ölümüne en çok Atina halkı sevinir. Babasının ölümüyle ilgili olarak sürgüne gönderilen Demosthenes geriye çağrılır ve bir kahraman edasıyla Atina’da karşılanır. Bugün arkeologların çoğu, tarihi verilere dayanarak İskender’in Mısır’da bir yere, büyük olasılıkla da onun adını taşıyan İskenderiye kentine gömüldüğünü düşünüyor.
İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde bulunan Büyük İskender Lahti: Büyük İskender’in İssos Savaşı esnasında III. Darius ile karşılaşmasını tasvir eden kabartmalar
Lahte İskender Lahti denmesinin nedeni, kabartmanın sol ucunda, at üstünde betimlenmiş figürün Büyük İskender olmasıdır. İskender atın üzerinde, sırtında Herakles’in (mitolojik kahraman Yunan mitolojisinde Herakles, Roma’da ise Herkül) aslan postu… At şaha kalkmış, ayaklarının altında bir ölü asker, elinde kılıç, amansızca çarpışıyor İskender.
İran, Türk ve Hint Edebiyatları’nda rastlanan İskendername’ler, Makedonya kralı Büyük İskender ile Kuran’da adı geçen İskender-i Zülkarneyn’in iç içe geçmiş efsanevi hayatlarını anlatır. Öykü, daha çok Büyük İskender’in düşünceleri, aşkları, fetihleri çevresinde gelişmesine karşın, bütünüyle İslam çerçevesi içinde ele alınır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder