31 Mayıs 2021 Pazartesi

Arthur Schopenhauer’in Yaşam Bilgeliği Üzerine 18 Sözü




 Arthur Schopenhauer’in Yaşam Bilgeliği Üzerine 18 Sözü

 20/07/2016  Dünya Edebiyatı



Arthur Schopenhauer’ın Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar kitabından seçtiğimiz alıntıları Selma Gürbüz’ün resimleri eşliğinde sunuyoruz.

selma gurbuz - ay isiginda guzeller

Selma Gürbüz, Ay Işığında Güzeller

Schopenhauer kitabıyla ilgili olarak şunları söylüyor: “Burada, kusursuzluğu başka bir yerde olduğundan daha az amaçlıyorum; yoksa, tüm zamanların düşünürlerinin ortaya koydukları, bir kısmı mükemmel olan yaşam kuralları­nı burada yinelemiş olurdum; bu arada, şimdiden çok kullanılmış çok sayıdaki basmakalıp sözden de kaçınamazdım. Bu sadece, aklıma o anda geleni, aktarmaya değer görü­neni ve anımsadığım kadarıyla henüz söylenmemiş, en azından tam olarak ve bu biçimde söylenmemiş olanı verdim; yani bu uçsuz bucaksız alanda, başkalarının yapıtlarında ele aldıkları konulardan geriye kalanların bir derlemesini yaptım.”

selma gurbuz - gupegunduz dolunay

Selma Gürbüz, Güpegündüz Dolunay. Köprü. Deniz. Gezinti

Yaşamını ancak hem zihinsel, hem bedensel, çok büyük acılar yaşamadan geçiren kimse en mutlu yazgıya sahiptir; ama en canlı zevkleri ya da en büyük hazları tatmış olan değil. Bir yaşamın mutluluğunu bu ikincilere göre ölçmek isteyen, yanlış bir ölçüte başvurmaktadır. Çünkü hazlar negatiftirler ve öyle de kalırlar. Hazların mutluluk verdiği, kıskanç­lığın kendi kendini cezalandırmak için kapıldığı bir kuruntudur. Buna karşılık acılar pozitif olarak duyumsanırlar. Bu yüzden onların yokluğu, yaşamın mutluluğunun ölçütünü oluşturur. Acısız bir duruma bir de can sıkıntısının yokluğu eklenirse, işte o zaman dünyevi mutluluğa büyük ölçüde eri­şilmiştir, çünkü geri kalan bir hayaldir.

selma gurbuz - araf

Selma Gürbüz, Araf

Tüm varoluşumuzun, olmasaydı daha iyi olacak bir şey oldu­ğunu, bu yüzden onu yadsımanın ve geri çevirmenin en bü­yük bilgelik olduğunu bilen birisinin, hiçbir şeye ya da duruma ilişkin büyük bir beklentisi de olmayacak, dünyada hiç­bir şeyin peşinden tutkuyla koşmayacak, herhangi bir şeye ulaşamamaktan yakınmayacaktır.

Bir dünya malı elinden gittiyse,
Üzülme buna, hiçtir o;
Ve bir dünya malı geçtiyse eline
Sevinme buna, hiçtir o.
Önünden geçer acılar ve zevkler
Geç dünyanın önünden, hiçtir o.

Anwari Soheili (Sadi’nin Gülistan’ı için yazılan önsöz)

selma gurbuz - after hunting

Selma Gürbüz, After Hunting

Bir insanın durumu, mutluluğuna göre değerlendirmek isteniyorsa, onu hoşnut edenin değil, onun canını sıkanın ne olduğunu sormak gerekir. Çünkü, bu ikincisi, kendi başına ne denli azsa, insan da o denli mutludur; çünkü bir esenlik durumu, ayrıntılara karşı duyarlı olmayı da içerir, mutsuzken ayrıntıları duyumsamayız bile.

selma gurbuz - masal kopru periler

Selma Gürbüz, Masal. Köprü. Periler

Neden yorarsın zayıf ruhunu
Sonu gelmez planlarla.
(Horatius’un dizeleri)

Sık rastlanan bu yanlış davranışın nedeni, gönül gözünün kaçınılmaz optik yanılgısıdır. Onunla, başlangıç noktasından baktığımızda yaşam sonsuz, ama yolun sonundan geriye doğru baktığımızda ise çok kısa görünür. Elbette onun da bir iyi yönü vardır. Çünkü gönül gözü olmasaydı, büyük şeylerin ortaya çıkması zordu. Ama genel olarak yaşamımızda, bir dağ gezgininin karşı­laştığı durumla karşılaşırız. Gezgin yolunda ilerledikçe, nesneler uzaktan görüldüklerinden farklı biçimlere bürünürler ve onlara yakınlaştıkça adeta değişirler. Özellikle arzuları­mızda durum böyledir. Çoğu kez, aradığımızdan bütünüyle başkasını, hatta daha iyisini buluruz; aradığımız şey de çoğu kez bizim başlangıçta boş yere koyulduğumuz yolun götürdüğünden bütünüyle başka bir yerdedir. Özellikle, hazzı, mutluluğu, neşeyi aradığımız yerde, onların yerine ders, kavrayış ve bilgi; geçici ve görünüşteki bir mülkün yerine, kalı­cı, sahici bir mülk buluruz.

selma gurbuz - dolunay

Selma Gürbüz, Dolunay

Yaşam bilgeliğinin önemli bir noktası, biri diğerine zarar vermesin diye dikkatimizi biraz bugüne biraz da gelece­ğe yöneltişimiz arasındaki orantının doğruluğuna dayanır. Çoğu kimse, fazlasıyla bugünde yaşar, bunlar düşüncesizlerdir; bazıları da fazlasıyla gelecekte yaşarlar, bunlar da korkaklar ve endişelilerdir. Bir kimsenin doğru ölçüyü tutturdu­ğu ender görülür. Çabalama ve umut etme yoluyla, yalnızca gelecekte yaşayanlar, hep ileriye bakanlar ve her şeyden önce hakiki mutluluğu getirecekleri düşünülen gelecek olaylar karşısında sabırsızlıkla acele edenler, ama bu arada bugüne dikkat etmeyen ve onu tatmadan geçip gitmesine izin verenler, çok kurnaz çehrelerine karşın, İtalya’daki kafalarına bağlanmış bir sopaya bir demet ot asılan ve bu yüzden hep önlerine bakan ve bu ot demetine ulaşmayı umut ederek adımlarını sıklaştıran eşeklere benzerler. Çünkü, sürekli sadece anlık yaşamakla, bütün yaşamları konusunda ölünceye dek kendi kendilerini aldatırlar. Yani planlarla ve kaygı­larla, sadece ve sonsuza dek gelecekle meşgul olmak yerine ya da kendimizi geçmişe özleme adamak yerine, tek gerçeğin ve tek kesin olanın bugün olduğunu asla unutmamalıyız.

selma gurbuz - gecmis zaman

Selma Gürbüz, Geçmiş Zaman

Her türlü sınırlandırma mutlu eder. Görüş, etkime ve dokunma ufuklarımız ne denli dar iseler, o denli mutluyuzdur. Ne denli geniş iseler, kendimizi o denli sıkıntılı ya da endişeli duyumsarız. Çünkü bu ufuklarla birlikte, sorunlar, arzular ve korkular da büyür.

selma gurbuz - sair

Selma Gürbüz, Şair

Gençliğin başlıca eğitim konularından birisi, yalnızlığa katlanmayı öğrenmek olmalı­dır; çünkü yalnızlık, mutluluğun ve içsel huzurun bir kayna­ğıdır. Tüm bunlardan, yalnızca kendi kendine güvenmiş olan ve kendi başına her şey olabilen bir kişinin, en iyi iç huzuruna ve mutluluğa sahip olabileceği sonucu çıkar. Üstelik, bir insan kendinde ne çok şeye sahip olursa başkaları onun için o kadar az şey ifade ederler. İçsel değeri ve zenginliği olan insanları, baş­ka insanlarla bir arada olmayı, belirgin bir kendini yadsımayla aramak bir yana, bu bir arada olmanın istediği fedakarlıkları yapmaktan bile uzak tutan şey, belirli bir her şeye yeterlilik duygusudur. Sıradan insanlar bunun tam tersini arkadaş canlılığı ve uyumluluk içinde yaparlar. Çünkü bunlar için, başkalarına katlanmak, kendi kendilerine katlanmaktan daha kolaydır. Dahası, dünyada, gerçekten değerli olana saygı gösterilmez ve saygı gösterilenin de hiçbir değeri yoktur. Bu yüzden kendi köşesine çekilmiş olmak, değerliliğin ve seçkinliğin kanıtı ve sonucudur.

selma gurbuz - kedili doga

Selma Gürbüz, Kedili Doğa

Kıskançlık insanın doğasında vardır. Yine de, aynı zamanda hem bir kötülük hem de bir beladır. Bu yüzden ona, mutluluğumuzun düşmanı gözüyle bakmalı ve kötü bir cin olarak onu boğmaya çalışmalıyız. Seneca, burada bize güzel sözleriyle yol gösteriyor: “İnsan, karşılaştırma yapmadan, kendinde olana sevinmeli. Daha mutlu birini rahatsız eden kimse, asla mutlu olmayacaktır” ve yine “Senin önünde ne çok kimse olduğunu görürsen, ne çok kimsenin de senin arkanda olduğunu düşün.”

selma gurbuz - golge

Selma Gürbüz, Gölge

Zaten olmuş, yani artık değiştirilemez bir kötü olay karşısında, ne bunun başka türlü olabileceği, ne de bundan neyle sakınılmış olabileceği düşüncesine izin verilmelidir. Çünkü tam da bu düşünce, acıyı dayanılmaz ölçüde artırır, öyle ki bu yüzden insan bir heautontimorumenos (Antik Romalı oyun yazarı Terentius’un bir oyununun adı, kendi kendine eziyet eden anlamında) olur.

selma gurbuz - melankoli

Selma Gürbüz, Melankoli

Arzularımıza bir hedef koymak, hırslarınıza ket vurmak, öfkemizi dizginlemek, bireyin, arzulanabilir olanların sadece sonsuz küçük bir bölümüne ulaşabileceğini, buna karşılık, herkesin payına çok sayıda kötülük düştüğünü sü­rekli akılda tutmak, yani tek bir sözcükle vazgeçmek ve katlanmak bu öyle bir kuraldır ki, buna uymadığımızda ne gözlem, ne zenginlik, ne de erk kendimizi sefil duyumsamamızı engelleyebilir.

selma gurbuz - gece

Selma Gürbüz, Gece. Uyku Güzelleri

İnsan, sağlıklı olduğu sürece bedeninin hem bütününe hem de her parçasına çok fazla yük yükleyerek ve onları zorlayarak sağlamlaşmalı ve her türden ters etkiye karşı koymaya alışmalıdır. Buna karşılık, bedenin bütününde ya da bir parçasında hastalıklı bir durum ortaya çıktığında, hemen buna karşıt yönteme sarılmalı ve hasta bedene ya da parçasına, her biçimde bakmalı ve onu korumalıdır. Çünkü acı çeken ve zayıflamış bir beden, sağlamlaşmaya yatkın değildir. Kaslar, sıkı bir biçimde kullanılarak güçlendirilirler; buna karşılık sinirler bu yoldan zayıflarlar. Demek ki, kaslara her türlü uygun zorlama uygulanmalı, buna karşılık sinirler her türlü zorlamadan sakınılmalıdır; gözler de parlak, özellikle yansıyan ışıkta, karanlıkta, her türlü zorlamadan, küçük nesneleri sürekli gözlemlenmekten sakınılmalıdır; kulaklar da şiddetli gürültüden; ama özellikle beyin zorlayıcı, sürekli ya da zamansız çalışmadan sakınılmalıdır.

selma gurbuz - gunesli golgeli

Selma Gürbüz, Güneşli. Gölgeli

Dünyadan sağ salim geçebilmek için, beraberinde büyük bir özen ve hoşgörü yedeği bulundurmak yararlı olur. Birincisi sayesinde zararlardan ve yitimden, ikinci sayesinde de tartışma ve kavgadan korunulur.

selma gurbuz - mountain

Selma Gürbüz, Mountain

İnsan, nasıl ki kendi ağırlığını, devindirmek istediği yabancı bir ağırlık gibi duyumsamadan taşıyorsa; kendi hatalarını ve suçlarını da ayrımsamaz da, salt başkalarınınkileri görür. Bu yüzden, herkes başkasında, kendisinin her türden suçlarını, hatalarını, kötü davranışlarını ve çirkinliklerini açıkça gördüğü bir ayna bulur. Ancak, çoğu durumda, bu ayna karşısında, kendini gördüğünü bilmediği ve karşısında bir başka köpeğin olduğunu zannettiği için aynaya havlayan bir köpek gibi davranır.

selma gurbuz - dolunay 9

Selma Gürbüz, Dolunay 9

Vurgulama yapmadan konuş. Bilgelerin bu eski kuralı, insanın ne söylediğinin anlaşılmasını ötekilerin aklına bırakmasını amaçlar. Ötekilerin aklı yavaş çalışır ve anladı­ğında da oradan gidilmiştir. Buna karşılık, vurguyla konuşmak demek duygularla konuşmak demektir; bu durumda her şey tersine döner. Kimilerine, nazik bir tavırla ve dostça bir sesle, doğrudan bir tehlikeye maruz kalmadan, gerçek kabalıklar bile söylenebilir.

selma gurbuz - yaprak dokumu

Selma Gürbüz, Yaprak Dökümü

İnsan yaşamı hangi biçime bürünürse bürünsün, hep aynı unsurlardan oluşur ve bu yüzden, ister barakada ister sarayda, isterse manastırda ya da kışlada sürdürülsün, esas olarak her yerde aynıdır. İnsanın başına gelen olaylar, serü­venler, mutluluk ve mutsuzluk durumları ne kadar çeşitli olsalar da, hepsi kurabiyelere benzerler. Çok sayıda ve çok çe­şitli ve hatta tuhaf rengarenk figürlerdir. Ama hepsi bir hamurdan yoğurulmuşlardır ve birinin başına gelen, bir baş­kasının başından geçene, anlatıldığı sırada düşündüğünden de çok benzer. Yaşamımızdaki olaylar her döndürüşte başka bir şey gördüğümüz, ama aslında hep aynı şeyi gözümüzde tuttuğumuz kaleydoskoba da benzerler.

selma gurbuz - yilanli doga

Selma Gürbüz, Yılanlı Doğa

Bir bilge, dünyaya hükmeden üç güç vardır diyor çok haklı olarak. Bunlar akıllılık, güçlülük ve şanstır. Sanı­rım bu sonuncusu dünyaya en çok hükmedendir. Çünkü ya­şam yolumuz bir geminin rotasına benzetilebilir. Yazgı, iyi ya da kötü talih, bizi hızla ileri götürmekle ya da çok yana savurmakla bir rüzgar rolünü oynar; kendi çabalarımız ve çalışmalarımız ise buna karşı çok az etkilidirler. Kendi çabalarımız kürek rolünü üstlenirler. Kürekler saatler süren çalış­ma sonunda bizi biraz ileri götürdükten sonra, apansız bir rüzgar bizi yine geriye savurur.

selma gurbuz - hasat

Selma Gürbüz, Hasat

Toplum yaşamında sıradan ve akıllı kafalar arasında çok sık ortaya çıkan karakteristik bir fark, birincilerin, olası tehlikeleri düşünüş ve değerlendirişlerinde şimdiye kadar bu türden nelerin olduğunu sormaları ve göz önünde bulundurmaları, berikilerin ise olasılıkla nelerin olabileceğini düşünmeleridir.

Kaynak
Arthur Schopenhauer, Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar, Çeviren: Mustafa Tüzel

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

vefk-örnekleri-111

  vefk-örnekleri-111 vefk-örnekleri-111 by Charion Charion