21 Kasım 2020 Cumartesi

MARİFETNAME......DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI HZ.  
Buraya kadar yaptığımız açıklamalardan görüleceği üzere, omurganın ,belkemiğinin tamamı birşey gibidir. Şekli, daire şeklindedir Çünkü bunlar, herhangi bir çarpma veya tehlike anında, bunlan kabulden en uzak şekil dairedir. Bel kemiklerinin omurbaşlanmn aşağıya, alttakilerin de yukanya dönük olmasının sebebi budur. 

 Onuncu omur, bel kemiğinin, omurganm uzunluğu sebebiyle senâsin (çıkıntı) lerin ortalaması olup, iki taraftan birine dönüktür. Bunun sebebi de, iki taraftaki 9 omur, bu onuncu üzerine toplanıp düzen ve intizam içinde olması içindir. Boyunda ve omurgadaki omurların tamamı 26’dır. 

 KISIM: 4 KABURGA KEMİKLERİ 
 Ey Aziz! Anatomi ile meşgul olanlar diyorlar ki: Kaburga kemiğinin yaratılması, yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, solunum ve sindirim organları olan nefes borusu ile yemek borusu v.s. gibi organları muhafaza etmek içindir. Bu organlar herhangi bir yükün binmemesi ve birine gelen zararın diğerlerine de dokunmaması, alınan gıdanın ve kişinin muhtaç olduğu havanın dışarıdan alınabilmesi, solunum, yani nefes alıp verme organları olan göğüs kaslarının rahat çalışabilmeleri ve bu çalışmalarının sekteye uğramamas ıiçin kaburga kemiklerinin yaptıkları göreve büyük ihtiyaç vardır. 

Bu vazifenin rahat ifa edilebilmesi için büyük ve tek kemik halinde değil, ayrı ayrı olmuştur. Kaburga kemikleri, organların Meliki durumunda olan, kalbi ve onun yanında olan organlan içine alıp, muhafaza etmiştir. Bunlan çok dikkatle korumak gerekir. Çünkü, bu organlarda meydana gelecek bir zararın, bedene vereceği zarar diğer organlara nisbetle daha büyük olur. Kaburgalar muhafaza altına aldıkları bu önemi büyük organlan düz değil, kavisli bir şekil almış ve bu organlan her taraftan sararak çember içine almışlardır. 

 Aşağıdaki kaburgalar .sindirim organlanna yakın olduğundan, karaciğer, dalak ve diğer organları arkadan korurlar. Bun­lar birbirinden ayrı, yani bitişik olmayıp, tedrici olarak uzunlamasına birbirlerinden ayrılmışlardır. Yukarıda bulunanların uçları birbirine yakın olduğu halde, aşağıdakilerin uçlan birbirine uzaktır. 

Midenin yeri bu sayede genişlemiş, gıda ve hava ile dolsa bile ,insana zahmet vermiyen ve acımayan bir duruma gelmiştir. Üst tarafta bulunan yedi kaburga kemiğine aynı zamanda göğüs kaburga kemikleri de denilir. Bunlardan ortada bulunan iki kaburga kemiği daha uzun, bunun çevresinde kalan diğer kemikler ise daha kısadır. Çünkü kemiklerin böyle olması göğüsteki muhafaza edilen organların daha güzel sarılmalarını sağlar. 

Kaburga kemikleri önce aşağıya doğru eğilir, sonra da yukarıya döner ve ortada tekrar birleşirler ki, bu da göğüs kafesinin daha geniş olmasını sağlar. Kaburgalardan herbirinden çıkan iki uzantı, bel kemiğinin kanatlanndaki mevcut iki omur çukuruna girerek çift bir eklem meydana gelmiştir. Bu kaburga kemiklerinin göğüs kemiği ile olan birleşmeleri aynen omurga ile olan birleşmeleri gibidir. Bu iki kaburga kemiğinin haricinde kalan 5 kaburga kemiği arka taraftadırlar. Bunların uçlan kıkırdakla örtülmüş ve muhafaza altına alınmış olup, kendilerine gelecek çarpma, darb ve kırılma tehlikelerinden uzaktır. Kıkırdak maddesi ne fazla yumuşak ve ne de fazla serttir. Kaburga kemkleri bu kıkırdakla yumuşak organlarla birleşme temin etmektedir. 

 Göğüs kemiği 7 kemikten meydana gelmiştir. Yumuşak kıkırdakla bağlanmış olup, eklemleri sağlam ve kuvvetlidir. Bu nefes alıp verme işini gören solunum organlarının kabarmalanna ve rahat hareket etmelerine sebep olur. Bu kemiklerin sayısı kendilerine bitişik haldeki kaburgaların sayısına eşittir. Yani, 7 tanedir. Bu kemiğin alt tarafına geniş denecek kadar bir kıkırdak bitişmiştir ki, bunun alt tarafı da daire şeklinde olup, hançere benzer. Bu sebepledir ki, buna hançer kemiği denilmiştir. Hançer kemiği, mideyi korur, göğüs kemiği ile diğer organlar arasında geçit temin eder. Sert ve yumuşak arasında, yani bunlann birleşmesinde uygun zemin hazırlar ki, bu da hançer kemiğinin önemli vazifeler gördüğünü gösterir.  
 KISIM: 5 EYE (KÖPRÜCÜK) KEMİĞİ 

 Ey Aziz! Anatomi ile meşgul olanlar diyorlar ki : Köprücük (eye) kemiği, göğüs kemiğinin üstünün iki tarafından çıkar ve göğüs kemikleri üzerinde bulunur. Onun boğazın yanında kalan derin ve boş bir yeri vardır. Beyne inip çıkan damarlar ve sinirler onun bulunduğu yerden geçiş temin ederler. Sağ ve sola eğimli halde olan bu kemik, omuz tarafıyle bitişik haldedir. Omuz bu kemikle bağlanmıştır. Bunların ikisi beraberce kol kemiğine bağlanmışlardır. 

 Köprücük (eye) kemiğinin bedene sağladığı birçok faydaları vardır ki, önemlileri şunlardır: 
 1 — El ve kol kemikleri ona bitişmiş olup, göğse yapışmış değildirler. Böylelikle eller kolayca ve zorlukla karşılaşmadan hareket eder. 
 2 — Omuz kaburgadan uzak olunca kolların hareket açıları daha geniş ve daha rahat olur.
 3 — Bu kemik, göğüse mahsus en şerefli organları muhafaza eden bir kalkan vazifesi görür. Omurların diş ve kanatları sabit durur ve göğsü de çeşitli zarar ve tehlikelerden muhafaza eder. Bu kemiğin bir tarafı ince olup diğeri kalındır. Omuz kısmında, yani kalın tarafında çok derin olmayan bir boşluk vardır ki, kol kemiğinin yuvarlak kısmı araya girmiştir. Bunun iki uzantısı vardır ki, biri yukarı diğeri de arka tarafa dönmüş haldedir. 

Onunla omuz köprücük kemiğine bağlanmıştır. Uzantı kol kemiğinin başının yukarı doğru eğilmesine mani olur. Diğer uzantı ise aşağıya ön tarafa doğru gelmiştir ki, bu da kol kemik başının çıkmasını engeller. İnce taraftan uzaklaştıkça daha da genişlemiştir. Bu uzantmın dışında üçgen şeklinde bir uzantı daha vardır. Bunun kaidesi omuzdan taraf, geniş açısı ise göğüsten taraftır. Arka düzlüğünün şeklinin bozulmaması için omurganın dişlerini muhafaza etmiş, bu uzantıya bitişik haldeki kıkırdağın daireye benzer yanıyla, omuz genişliği son bulmuştur. Bu kıkırdağın bitişmesi aynen öbür kıkırdakların bağlanmasına benzer şekilde olur. 

 KONU:3 EL VE AYAK KEMİKLERİ, İSİM VE HUSUSİYETLERİ YEDİ KISIMDAN İBARETTİR  
KISIM: 1 PAZU KEMİKLERİ 
 Ey Aziz! Anatomi ile meşgul olanlar diyorlar ki: Pazu kemiğinin şekli yuvarlak olup, buna kol kemikleri de denilmektedir. Yuvarlak oluşu kendisinden zarar isabet etme ihtimalini uzaklaştırmıştır. Üstü yumru ve omuz kemiğinin boşluğuna rahatça girecek şekildedir. Rahat durması onun sık sık bulunduğu yerden çıkmasına yol açar. Fakat böyle olmasının sağladığı iki fayda vardır: ------- 
1 — İhtiyaç. 
 2 — Emniyet ve selâmet. İhtiyaç »dilediği yöne hareket etme serbestisidir. Emniyet ve selâmet ise, sabit kalmaktır. Çünkü kol kemiği, gerçi her yönden hareket etme ihtiyacım hissederse de, yapacağı hareketler çok ve sürekli değildir. Bağlarının kopma tehlikesi ortadan kalkmış olur. Kol ekseriyetle yakın ve diğer eklemlerle hareket eder halde olduğundan, o mafsallar, kolun mafsalından daha kuvvetli olarak yaratılmıştır. Kol mafsalını tutan 4 mafsal olup, biri genişliğine perde olup diğerleri gibi çevresini sarmıştır. Bağlardan ikisi arkadan iner, birinin tarafı genişçe olup, pazuyu sarar. Birinin yanı enli olup büyüklüğü de fazladır. Diğer biri de vardır ki, o da içlerinde en büyük ve en sert olanıdır. Uzantı çukurundan dördüncü rabıta üe uzantı teşkü eden kargaburnundan iner. Şekilleri genişçe olup pazuya dokunmuş haldedir. Kol kemiği, göğüs tarafmdan çukur olup, arka tarafa doğru yumrudur. Bunun faydası, üzeri, kas, sinir ve damarlarla örtülü olur, kucağma aldığı şeyi rahatça ve kolayca alır. Eller birbirine kolayca yetişir ve kenetlenir. Ancak kol kemiğinin alt kısmında bitişik halde iki uzantı vardır ki, bunların içte olam hem daha uzun ve hem daha incedir. Bu birşeye ayrıntılı değildir. Görevi sinirleri ve damarları muhafaza etmektir. 

Dış çevredeki uzantı ve dirsekteki çukur ve ondaki lokma ile dirsek eklemi tamamlanmıştır. Bunlar arasında bir boyun ve bu boynun iki tarafında da çukurumsu iki oyuk vardır. Üstteki önde »alttaki de arkadadır. Üst dış oyuğun engeli yoktur. Gayet düzgündür. Bu karşılık diğer oyuk daha büyük, yeri ön kol kemiğine yakın bir yer olup, düz değildir. Oyuğu da yuvarlak değildir. Duvar misâli dik bir halde olduğundan arkaya doğru hareket edildiğinde aniden durur. Bu eklemlere eşikler adı da verilmiştir. 

 KISIM: 2 KOL KEMİKLERİ 
 Ey Aziz! Anatomi ile meşgul olanlar diyorlar ki: Kol kemikleri iki kemikten meydana gelmiş olup, bunlara çift bilek de denir. Bu kemiklerden başparmağa yakın olanı, yani üstteki incedir ki, buna ön kol denilir. Alt tarafta, yani küçük parmağa 'yakın olam ise daha kalın oı> p, ona da arka kol denilir ki, bu aynı zamanda taşıyıcı görevini yapar. Kol onun sayesinde eğik ve bükük olarak hareket eder. Arka kol kemiğinin faydası ise; kolun açılması ve kapanması bunun sayesindedir. Bu kemiklerin orta kısımları ince ve lâtif olup kalın kaslar tarafmdan satılmışlardır. Çevreleri et ve kaslardan sıyrık ve bağlarla gizlendikleri ve mafsalların hareketleriyle yıkıcı ve sert çarpmalara maruz kaldıkları için sağlam ve kuvvetli bir yapıya sahiptirler. Üstte olanı eğridir. Fakat eğri hareketleri yapmaya uygun olduğundan, faydalıdır. Altta olan ise düzdür ve bu da açılıp kapanmaya yarar.  

Dirsek eklemi ,pazu, ön ve arka kolların eklemlerinden hasıl olmuş olur, üst kol kemiğinin üstünde küçükçe bir çukur vardır. Pazunun arkasındaki lokma ona bağlıdır. Bu lokmanın o çukurda dönmesi eğik hareketin meydana gelmesini sağlar. Alt kol kemiğinin iki uzantısı vardır. Bunlar arasmda sin şekline benzer bir hal mevcuttur. İçindeki yüzü yumrudur. Girintiler ve çıkıntılar alt tarafa ve arkaya hareket edecek olsa, bu durumda el açılır. Girinti duvarı lokmayı tutmakta olan çukurdan ayrılsa, bu durum elin çok açılmasını engeller. Pazu ve kollar aynı yönde dururlar. Eğer sözünü ettiğimiz bu iki boyun birbiri üzerinde ön ve yukarıya doğru hareket edecek olsalar, bu durumda el kapanır. İki uzantının alt yanlan birleşse tek parça halinde birşey olur vs bunlardan da genişçe bir çukur meydana gelir. Uzantıların ekserisi alttakinde bulunur. Bu çukur geride kalan tehlikelerden korunması için yumru ve kaygan bir şekilde yaratılmıştır. Alt kol kemiğin arka tarafında uzunca bir uzantı vardır. Bunun görevi, saklama ve muhafazadır. 

 KISIM: 3 EL BİLEK KEMİKLERİ 
 Ey Aziz! Anatomi ile meşgul olanlar diyorlar ki: Bilekte mevcut birçok kemikler vardır ki, bunlardan bir kısmına gelen zarar, diğerlerini etkilemez. El yumulduğu zaman bu kemikler sayesinde et çukurlaşır ve sıvı maddeleri dahi tutabilir. Kemik eklemleri birbirine bağlı bir haldedir ki, bu da onlann dağılmalarını ve avucun tuttuğu şeyleri kuvvetlice tutmasını temin içindir. Şayet elin iç kısım derisi soğulsa bu kemiklerin tamamının birbirine bitişen tek kemik halinde olduğu görülür. Kemiklerin böyle bir birleşme ile birbirine bağlanmalan çok sağlam olduğu gibi, biraz da uygunluk kabiliyeti kazanmıştır. Bu da avu çiçi çukurunun meydana gelişini temin etmiştir. Bilekte 7 kemik ile 1 uzantı vardır. Mevcut yedi kemik, belirli iki sıra üzeredir. 

Bu sıra kola ta­raftır ki, bu kemikler 3 tane olup, narin ve ince yapılıdırlar. İkinci sıradaki kemikler, parmakların tarak kemiklerinin tarafında ve geniştirler ki, bunların sayıları da 4 tanedir. İlk sıradaki sözünü ettiğimiz üç kemik, sarılı bir halde ve bileğe yakın yanlan ince ve uzantısı ile bitişmiştir. Öbür sıraya yakın olan yanlan geniş ve birleşmeleri de azdır. Sekizinci kemik bilekteki iki sıra gemiği sağlamlaştırmak için olmayıp, el ayasına yakın bir yerdeki siniri korumak içindir. Üçüncü sıra kemik, kemik başlarının birleşmesiyle bir tek baş meydana gelir. İki kol kemiği uçlarından meydana gelen geniş çukura girmesiyle eklemler açılıp kapanır. Alt bilek kemik uzantılarına yakın olan kemiğin çukuruna giren eklem, onunla yapışmış ve sarılmıştır. 

 Tarak kemikleri dört tanedir ve bunlar 4 parmağın karşısında bulunurlar. Bileğe yakın olan kısımda birbirlerine yaklaşmışlardır. Yapışık bir durum aızeden bu kemiğin bileğe birleşen kısmı küçük olmuştur. Parmaklara doğru olan kısımlan ise biraz daha açık olup ,açık kemiklerle birleşmeleri daha güzel ve daha uygun olmaktadır. İç taraftan ise biraz çukurlaşmıştı ki ,buna sebep de genişliğine yardımc lolmasıdır. Bilek eklemleri ve tarak kemikleri çevresindeki çukurlara kıkırdaklar ıile tarak kemiklerinin parçalannın girmesiyle kurulu bir halde yaratılmışlardır. 

 KISIM: 4 EL PARMAK KEMİKLERİ 
 Ey Aziz! Anatomi ile meşgul olanla diyorlar ki: El parmaklan eşyaların tutulmasına yardımcı olan çok önemli âletlerdir. Parmak etleri kemiklerden boş olarak yaratılmış değildir. Eğer kemikli olarak yaıatılmasaydı çeşitli hareketleri yapamaz, tıpkı solucan ve balık gibi olurdu. Evet, parmaklar titrek bir el gibi zayıf değildir. Bilâkis, sağlam, kuvvetli ve içleri kemikle doldurulmuştur. Parmaklar sadece bir kemikten yaratılmamış olup, birkaç kemikten meydana gelmiştir. Böyle olması onun zor işini kolaylaştırmıştır. Parmaklardaki kemikler 3 boğumdan meydana gelmiştir. Eğer daha fazla olsay­dı, ağır şeyleri kaldırmakta zorluk çeker veya kuvveti kâfi gelmezdi. Boğumlar 3’ten az olsaydı o zaman da parmakların hareketi noksan olurdu. Parmak kemikleri sıra iledir. Yani dipten itibaren uca doğru incelir. Uçtaki kemik ince, ondan sonraki biraz kalın, en sondaki ise diğer ikisinden daha kalındır. Yani, en uçta olanı en küçük, en dipte olanı en büyük olmuş oluyor. Bu durum, taşıyan ile taşınan arasındaki münasebetin güzel olmasını temin eder. 

 Parmak kemikleri şekil itibariyle yuvarlaktır ki, bu da onların tehlikelere karşı korunmalarına yarar. Parmakların içi boş ve ilikli yaratılmamıştır. Bu sebep de hareket etmede, tutmada, çekmede sağlam ve kuvvetli olmaları içindir. Tutmak ve oğmanın kolay temini için de parmakların içleri oyuk, dışları yumrudur. Dış tarafları baş ve küçük parmak gibi parmak olmıyan yerleri yumrudur. Bu da onların tehlkelerden ikorunması için dairevî bir şekil almalarım sağlamıştır. Parmakların içinde çok et vardır. Bunun faydası da, tutmayı kolaylaştırdığı gibi, tutulan şey ile kemik arasında perde teşkil eder. Parmak dışları etsiz olup, hafifliğin temini içindir. Parmakların ucunda tırnaklar vardır ki .bunlar gerektiğinde silâh ve gerektiği zamanda daha başka işler yaparlar. Sağlamlık ve eşitlik bakımından hepsi birdir. Şayet baş parmak bulunduğu yerden başka bir yerde olsaydı, hiçbir fayda temin etmediği gibi, diğe r parmakların yapacağı işlere mani olurdu. Meselâ, elin iç kısmında olsaydı el içi ile yapılan işlerin hemen hemen hepsi olmazdı. Şayet küçük parmağa yakın bir yerde olsaydı, iki elin birlikte kaldırdıkları birşeyde aralarında uygunluk ve denge sağlanamaz ve eller birbirinin yardımcıları olamazlardı. Baş parmak eğer elin üzerinde olsaydı, çok uzak olacağından, sağlıyacağı hiçbir fayda olmazdı. Baş parmak avuç tarağına bağlanmamıştır. Buna sebep de, baş parmakla diğer dört parmak arasındaki uzaklığın kısa ve dar olmaması içindir. Şu halde, 4 parmak herhangi birşeyi kavrar, baş parmak da tam onların karşısına gelir ve kavranan şeyin tutulmasmı sağlar. Böylece büyük birşeyin tutulması, alınması, ya da kaldırılması mümkün olur. Eklemlerini kuvvetli bağlar tutmuş olup, birbirine kıkırdak perdeleri ile dokunmuşlardır. Bu da kuvvetli ve sağlamlığı artınr. _ 

 Parmakların daha kuvvetli ve daha sağlam olabilmeleri için eklemlerindeki boşluklar küçük kemiklerle doldurulmuş ve böylece daha sağlat» ve daha kuvvetli olmalan sağlanmıştır. 

 Tırnakların yaratılış sebepleri 
4 faydanın temini İçindir ki bu faydalar şunlardır: 
 1 — Herhangi birşeyin bağlanması ya da iliklenmesinde parmağın dayanağı olur. 
 2 — Ufak şeylerin kaldırılması ve toplanmasmi temin eder. 
 3 — Kanşmayı, kazanmayı ve temizlemeyi kolaylaştım. 
 4 — Kendisine iş düştüğü takdirde ,âdeta silâh gibi kullanılır ve'düşmandan intikam alır. Saldırılardan korunmak daha kolay olacağı için, tırnakların uçlan yuvarlak yapılmıştır. 
Tırnaklar yuvarlak kemikten yapılmış olup, herhangi bir zorluk karşısında eğilmeleri ve bükülmeleri mümkün olmaktadır. Aynca mukavemet anında yarılıp kırılmaktan uzak dururlar. Tırnaklan koruma ve kazıma mevkiinde olup, devamlı büyürler. Buna sebep de, kırılanların yerine daha düzgün olan tırnakların çıkmasıdır. Normal seyrinde zaman zaman tırnakların kesilmesi, yani kısaltılması gereklidir. 

 KISIM: 5 KASIK VE BALDIR KEMİKLERİ 
 Ey Azizi Anatomi ile meşgul olanlar diyorlar ki: Vücuttaki mevcut kemiklerden biri de kuyruk sokumu yanındaki sağlı sollu iki kemikten meydana gelen kasık kemiğidir. Kasık kemiğini meydana getiren kemikler kasık ortasındaki sağlam bir ekletale birbirlerine geçmiş haldedirler. Bunlar, yukarıdaki kebir eklemle birbirlerine geçmiş haldedirler. Bunlar .yukarıdaki kemiklerin de taşıyıcısı durumundadırlar. Bu iki kemik 4'er bölüme ayrılmış vaziyettedir. Dış kısımda olanlara kalça kemiği, ön kısımda olanlara da kasık kemiği adım vermişlerdir. Arkada kalan parçalarına ise, oyluk kemiği, altta ve iç tarafta olanlanna da baldır kemiği denilmiştir. Çünkü bunlarda oyluk kemiklerinin yumru şekildeki başlarının gireceği biçimde çukurlar vardır. 

 Bu kemikler üzerinde bulunan organlar şunlardır: 
 1 — Meni âleti. 
 2— Rahim. 
 3 — Mak’ad (oturak). 
 4 — Sidik torbası (mesane). 
Bunlardan başka çok önemli başka organlar da bulunmaktadır. 
 Ayakların iki faydası vardır ki, onlar da:  
1 — Ayağa kalkmak, düzgün bir şekilde ayakta durmak ve, 
 2 — İniş, çıkış ve düz hallerde geçiş, yani yürümektir. Bunlar da ancak iki baldır gemiği ile ayak kemikleri sayesinde olabilmektedir. 
Çünkü ayağa herhangi bir zarar isabet etse veya ayak iş yapamaz duruma gelse, ayakta durmak zorlaşır. Yürümek ise durmaya nisbetle daha kolay olur. Eğer oyluk veya baldırlara herhangi bir âfet gelse, hu durumda ayakta durmak kolay olur, fakat yürümek güçleşir. Ayak kemiklerinin ilki bedendeki kemiklerin en büyüğü durumunda olan oyluk kemikleridir ki, bunlar iki tanedir. Bu kemikler üstteki organları yüklenmiş olup, alttakilerini de çekmektedirler. Bunların üstü kubbe gibi yumrudur ve oyluk kemiği istikametindeki bir çukura girmiş durumdadır. Bu kemikler, dıştan ve önden yumru ,içten ve arka taraftan çukurumsu ve kesiktirler. Böyle olmalarına sebep de .birçok sinirlerin ve damarların korunmasının güzel olması, hepsinde düzgün birşey meydana gelerek bu şekille en güzel oturma şeklinin bulunması içindir. Eğer kalça kemiğinin üst tarafı beraber olsaydı, oylukların (2 oyluk) arası uygun olmıyan bir şekilde geniş ve yamuk olurdu. Bu kemiklerin alt taraflarında diz eklemleri için herbirinden çıkan iki uzantı vardır. Biz diz ekleminden önce baldır kemiklerini anlatalım. Bunları anlatırsak diz kemiklerinin anlatılması ve anlaşılması daha kolay olur. 

 KISIM: 6 BALDIR KEMİKLERİ VE DİZ KEMİKLERİ 
 Ey Aziz!  Anatomi ilmiyle meşgul olanlar diyorlar ki: Baldır kemiği de 'aynen kol kemiği gibi iki kemikten meydana gelmiştir .Bu kemiklerden biri hem daha büyük ve daha uzun, diğeri de buna karşılık daha küçük ve daha kısadır. İkinci kemiğin üstü oyluk kemiğine kadar varmaz. Buna, kaval kemiği adı verilmektedir. Baldır kemiğinin dış kısmı aynen oyluk kemiğinde olduğu gibi yumru olmuştur. Hareketinin hafifletilmesi için baldır kemiği oyluk kemiğinden daha kısa olmuştur. Bu öyle bir ölçüdedir ki, üstündekini taşıyamadığı zaman olmadığı gibi, hareketinde zorluk çektiği de olmaz. Buna bir de küçük kemikle yapılan bir takviye vardır. Bu küçük kemiğin faydası, hem büyük kemikle arasında olan kas, damar ve sinirleri korur ve hem de ayak ekleminde büyük kemiğin ortağı ve yardımcısı' olur. 

Diz eklemi, oyluk kemiğinin altındaki iki uzantının, baldır kemiğinin üstündeki iki girintiye ulaşmasıyle meydana gelmiştir. Bunlar, sarılmış birer lifle bağlanmış ve iki yanından iki kuvvetli ve sağlam kirişle birbirlerine bağlanmışlardır. Ön kısımları dizkapağında birleşmiştir. Dizkapağı yuvarlak bir kemik olması dolayısıyle, aynürrekehe adı verilmiştir. Bunun sayesinde, dizin üzerine oturtulduğu zaman, diz eklemi ayrılmaktan kurtulmaktadır. Bu, ağır vücudu taşıyan eklemlerin hareketiyle kuvvetlendirip ,ona direk olmaktır. Bu kemik eklemin ön kısmmdadır. Zira bu ekleme vaki saldırı ve tehlikeler ekseriyetle ön taraftan gelir. Zorlansa bile arkaya eğilmesi mümkün olmaz. Sağa ve sola eğilmesi ise çok az olur. Bu durumda, aniden yerden kalkış ve oturuşta diz eklemine önden zorluk gelmektedir. 

 KISIM: 7 AYAK KEMİKLERİ 
 Ey Aziz! Anatomi ilmiyle meşgul olanlar diyorlar ki: Ayak, bedenin ayakta durmasına yarayan bir âlet olarak yaratılmıştır. Biçimi öne doğru olup, uzundur. Üzerine dayanmak ve durmak böylece mümkün olmuş olur. İçi ortaya doğru incelir. Buna sebep de, ayağa kalkıldığı zaman ön tarafın ayağa eş olması ve yürürken inecek ayağın eşi üzerine emin olup adımlan güvenle atması, ayağa dikenin girmemesi için dikene dikkatli basması, merdiven v.s. gibi şeylere basarken sağlam basması ve ayağın kaymaması içindir. Ayakta birçok kemiklerin olması çeşitli faydalar sağlamıştır. 

 1 — Faydaların biri, ayak üzerine bastığı şeyi, elin birşeyi sağlamca tutması gibi sağlam bir şekilde durur. 
 2 — Diğer faydası da, aynen diğer kemiği çok organlann faydaları gibidir. Bir ayaktaki mevcut kemiklerin sayısı 26’dır. Kemiklerden biri, kendisiyle baldır kemiğinin eklemi tamamlanan topuk kemiğidir. Kemiklerden bir diğeri ökçe kemiğidir ki, ayakta durmak esase nona bağlıdır. Ayak kemiklerinin bir diğeri, kayık kemiğidir ki ,ayak ortası onunla yükselir ,ön tarafı da onunla yere konar. Ayak bileğinde 4 kemik bulunur ki, ayak, tarağına bunlarla yetişir. 

 Kemiklerden biri 6 gen şeklindeki merdiven kemiğidir. Ayak dışardan bunun üzerine konulmuş vaziyettedir. T tarafın yer üzerindeki sebatı küçük olur. Baş kemik de ayak tarağının olduğu kısımdadır. Topuk kemiğinin çıkıntısı insanlarda hayvanlardan daha fazladır. Bu bakımdan insanın ayağı küp şeklinde olup, ön tarafından yürümede en büyük rol de onundur. Ayakta dururken de bu kemiğin büyük önemi vardır. Topuk, sözü edilen iki baldır kemiğinin alt tarafında yuvarlak kısımları arasında bulunur ki, onu üst, arka sağ ve solundan sarmışlardır. Onun iki yanı topuk kemiğinin iki çukuruna girmiştir. Topuk kemiği baldır ile topuk arasında bir geçit teşkil ettiği gibi, onları güzelce birbirine bağlıyarak aralarında kuvvetli bir eklem meydana getirir. Ancak topuk ortada ve önden kayık kemiği eklem bağları ile ona bağlanmış haldedir. 

Kasık kemiği arkadan ökçe kemiğine önden bilek kemiklerinin üstüne, dıştan baldır genliğine yapışmış vaziyettedir. ökçe kemiği, topuk kemiğinin alt kısmında ve sert bir kemiktir. Arkası yuvarlak olup, tehlikelere böylece karşı koyar. Kendisine şiddetle çarpan şeyleri yana atar ve darbenin fazla olmasını engeller. ökçe kemiğinin altı düz olup, düzgün basmaya yarar. Bastığında rahatça durur. Biçimi itibariyle büyük bir kemiktir. Bu haliyle bütün bedeni taşıyacak güçtedir. Üçgen şeklinde olup yavaş yavaş incelir. Ayağın ortasına vardığında sona erer. Ayak ucu ortaya doğru tedrici olarak genişler. Ayak bileğinin durumu el bileğine uymaz, tamamen elin tersidir. Ayak bileğine ait kemikler bir sıra ,el bileğine ait kemikler ise iki sıradır. Ayak bileğindeki kemik sayısı daha azdır. Çünkü tutmak ve almak ihtiyacına el daha çok muhtaçtır. Ayağın gayesi bedeni sağlamca ayakta tutmaktır. Eğer kemikler ve eklemler fazla olur», ayağın bedeni ayakta sağlamca tutmasına zararlı olur. Hiç olmamış olsalar bu durumda aynı şekilde zararlı olur. Cenabı Hak Jıerşeyin hayırlısını bildiği için ayağın şeklini böyle yarattı. Ayak tarağı 5 kemikten meydana gelir. Böyle olmasına sebep, herbirine ayak parmaklarının bitişmesi ve dizilişlerinin düz olması içindir. Ayak parmaklan el parmaklarından daha kısadır. Çünkü ayaktan kasıt .ayakta durmak; elden kasıt, yani gaye ise tutmaktır. Baş parmağın haricindeki parmaklar 3 boğum, baş parmak ise 2 boğum olur. Bu, yürümenin daha düzenli şekilde olmasını temin eder. İnsan bedenindeki kemikler direk ve dayanak olan kemiklerle toplam 300 tanedir. Bu kemikleri, dizilişlerini ve büyük bir âtıenk içerisindeki çalışmalan görebilen gözler için, bir hayret ve şaşkınlık vesilesi ve ibret dersidir. Onların noksansız ve garip çalışmalanndaki Allah’ın yüce sanat ve kudretini düşünenler hayretle riçerisinde kalırlar. Buna hayret edenler ise, bu yüce sanata bakıp onun yapıcısını tanımak ve bilmekten zevk alırlar. Sübhâne Hâlik il-Bari. 

 100 BÖLÜM: 2 ORGANLARIN HAREKETLERİ, KASLARIN MAHİYETİ VE CÜZLERİ, SAĞLAMLIK VE HUSUSİYETLERİ ÜÇ KONUDAN İBARETTİR KONU: 

1 KASLARIN BİR ARAYA GELİŞİ İLE BAŞ VE BOYUNDA OLAN HAREKETLERİ YEDİ KISIMDAN İBARETTİR KISIM: 

1 KASLARIN OLUŞMASI VE ONLARCA MEYDANA GELEN HAREKETLERİ 
 Ey Aziz! Anatomi ilmi ile meşgul olanlar diyorlar ki: İnsan bedenindeki mevcut 420 tane irade ve isteğe bağlı olan hareketlerin tam ve noksansız olması sinirler aracılığı İle yürekten beyine ve oradan da diğer organlara geçen kuvvetle meydana gelir. Hareket halindeki organlarm temeli durumundaki kemiklerle ,ince ve yumucak sinirler arasında bir birleşmenin meydana gelmesi uygun görülmediğinden, Cenabı Hak yardım ve. inayetiyle lütfederek organlardaki kemiklerden, sinirlere benzeyen bağlantılar çıkarmış ,ikisini birşey gibi biraraya getirmiştir. Bağ ve sinirlerin birleşimiyle oluşan cisim, baş, beyin ve omurilik, hacimlerine uymak suretiyle buralarda incelmiş, özellikle   organlara bölünüp dallara ayrıldığı zaman her kemiğe düşen bir pay, çok İnce ve zayıf olup esas çıkış yerinden uzaklaştıkça, bozulma tehlikesiyle karşı karşıya gelir. 

Cenabı Hak yüce hikmetiyle bunun tedbirini almış, sinir ve bağlardan oluşan kasları gayet güzel kalınlaştırmış ve aralarını etle doldurmak suretiyle zorla perdelemiş ve sinir cevherinden olan direğin orta kısmında muhafaza etmiştir. Şu halde, sözünü ettiğimiz bu organ bütünüyle sinir, lif, et, perde ve zardan oluşan bir organ olmuş oluyor ki, burada kas (adale) adı verilmiştir. Kas toplanıp kısalınca organ tarafına geçen lifi çeker ki, bu durumda o organ büzülür ve çekilir. Bu kas kendi açılma mikdarmca açılıp uzayınca, o lif gevşer. Bu durumda da o organ açılır ve uzaklaşır. Bütün istekli hareketlerin meydana gelişi böyledir. Yani, türlü ve değişik durumlarda ve değişik yerlerde değişik şekillerde meydana gelir. 

 KISIM: 2 
 BAZI YÜZ KASLARI VE ONLARLA MEYDANA GELEN HAREKETLERİ 
 Ey Aziz! Anatomi ilmi ile meşgul olanlar diyorlar ki: Yüzdeki kaslann sayısı, yüzdeki hareket halinde olan organlann sayısına eşit, yani onlar kadardır. 
 Yüzün hareket eden organları : 
 1 — Alın, 
2 — Göz, 
3 — Göz kapakları, 
4 — Yanaklar, 
5 — Burun uçları, 
6 — Alt çene, 
7 — Dudaklardır. 
 Alın hareketi, ince geniş ve örtülü bir kasla meydana gelir. Bu kas, alnın derisi altına öyle yayılmış ve orasıyla öyle kaynaşmıştı ki, âdeta alın derisinin bir parçası haline gelmiş ve ondan ayrılması imkânsızlaşmıştır. Alm derisi hareketini kastan alan organa kiriş olur ve bu kasın toplanması kaşların yukanya doğru kalkmasını temin eder. Rahat bırakılmasıyla kaşlar yine eski haline döner. Bu derinin gözün yumulmasına yardımcı olduğu da bilinmektedir. Göze hareket veren 6 kas vardır. 4 kas gözün 4 yanındadır. ve herbiri de gözü kendine doğru çekmek ve hareket ettirmek ister. Kaslardan ikisi gözün arka kısmında bulunur ve gözün daireye benzer hareketinin meydana gelmesine yardım eder. Gözün arka tarafındaki bir kas sonra anlatılacak olan çukurumsu bir sinire dayanak olmuş ve ona kendi perdeleriyle dayanıklılık vermiştir. 

Bu hal, onun geçmemesini engellemiştir. Üst göz kapağınm harekete geçmesiyle gözleri kapama işi tamamlanır. Bu durumda ilk göz kapaklarının hareket etmesine ihtiyaç kalmaz. Allah’ın inayet ve yardımı mümkün mertebe az âlete harcanmıştır. Çünkü âletlerin sayısı ne kadar çok olursa isabet edecek âfet ve tehlikeler de o kadar çok olur. Üst göz kapaklarının hareketi yerme alt göz kapaklan hareket edebilir ve üst göz kapakları sabit kalabilirdi. Fakat üst kapak sinirlerin çıktığı yere yakın olduğu içinğ sinirlerin ona kavuştuğu anda katlanmaya veya değişmeye hitiyaç duymadığı bilinen birşeydir. Üst göz kapakları için gözün açılması anındaki hareket yukanya doğru yumması anındaki hareketle aşağı doğru olmayı icabettirir. 

 Gözün yumulması için aşağıya çeken adalelere ihtiyaç olduğu için, gözün iki tarafında iki kas vardır ve bu kaslar göz kapağım aşağıya taraf çeker. Göz kapaklarının açılması için ortadan bir sinirin inmesine gerek vardır. Kirişin yanı göz kapağının yanına taraf açılınca o büzülüp toplandığı sürece göz açüır. Bu iş için yaratılan bir sinir vardır ki, bu doğruca aşağıya iner, göz kapağının perdeleri arasında kıkırdak gibi genişçe bir cisimdir. Bu cisim göz kirpiklerinin bittiği yerin alt kısmına yayılmıştır. Göz kapağının görevi, gözü korumak, kirpiklerin görevi de isabet edecek tozlardan gözleri korumaktır ve zaten yaratılış sebepleri de budur. Şu halde bedenin bütün parçalan çeşitli ve türlü hikmet ve faydalar için yaratılmıştır. 

 KISIM: 3 YANAK, DUDAK VE BURUN UÇLARINDA HAREKETE SEBEP OLAN KASLAR 

 Ey Aziz! Anatomi ilmiyle meşgul olanlar diyorlar ki: Yanağın iki çeşit hareketi vardır : 
 1 — Alt çeneye bağlı olan hareket. 
 2 — Dudağa ortak başka bir organın hareketine tabi olan kendi hareketidir. 
Bu sebeple yanaklar o organın müşterek bir sinirleri vardır. Bu sinir her yanakta geniş olup, bu isimle bilinmiştir. Bu hareketlerin iki sinirinin herbiri dört cüzden meydana gelmiştir. Çünkü herbirine dört yerden gelen lif vardır. Bir sürü boyun kemiğinden çıkmış olup, sonları aşağıdan dudak kenarlarına bitişmiştir ki, bu durumda ağzı aşağıya ve yana çeker. Diğer cüzü, iki yanda göğüs ve boyun kemiğinden çıkıp lifleri dudak yanlarına kadar gitmiştir. Sağdan çıkan, soldan çıkanla keşişmekte ve öyle gitmektedir. 

Bu durumda sağ taraftan çıkan lif dudağın soluna, sol taraftan çıkan da sağ tarafın üst kısmına varmıştır. Ağız iki lifin birleşmeleriyle daralır ve dudaklar öne doğru gelir. Kesenin ipi sıkıldığında kesenin ağzım nasıl bir araya topluyorsa, ağız da aynı şekilde toplanır. Üçüncüsü, omuzda bulunan göğüs kemiğinin yan tarafından çıkar ve o kasın bitiştiği yerin üstüne varır ve orada birleşerek dudağı iki tarafa eşit bir şekilde eğer. Dördüncüsü, boyundaki dişli çıkıntılardan çıkar, kulakların yamndan geçerek yanaklara varır. Yanağın öyle hareketi vardır ki, bu harekete dudak bile uyar. Fakat önceden izahını yaptığımız gibi dudak kaslarının biri yanakla ortak olan kastır. 

 Dudaklara ait 4 kas vardır. Bunlardan ikisi adına elmacık denilen göz altıdaki kısmın üstünden gelerek dudağın iki tarafına varmıştır. Diğer iki kas ise, aşağıdan gelerek dudağa kavuşur. Bu dört kas dudakların hareketleri için kâfidir. Çünkü bu kaslar kendi kendilerine hareket ettikleri takdirde, dudağı kendi taraflarına çekerler. İkisi bir taraftan diğer ikisi öbür taraftan çektiği takdirde dudak iki tarafa ayrılır. Dördü birlikte hareketederlerse dudağın 4 tarafa doğru olan hareketi tamamlanır ve herhangi bir noksanlık olmaz. Bunun haricinde de zaten dudağın hareketi olmaz. Ortak kasların uçlan dudak ile öyle kaynaşmıştır ki, onun ana cevheri olan etten ayırdedilemez. Burun kanatlan küçük iki sağlam kasın birleşmesi sonucu meydana gelmiştir. Küçük oldukları için çok hareket eden dudak  ve yanak kaslarının yerlerinin geniş olmaları icabeder. Bu kaslar elmacık kemiklerinin yanından çıkarlar. Çünkü. elmacık lifine karışarak burcun uç kapaklarını o tarafa doğru kımıldatır. Burun kanatları ve diğer bütün organların yerli yerine konmaları Allah’ m hikmetiyle olmuştur. 

KISIM: 4 ALT ÇENENİN HAREKETLERİ, FAYDALARI VE KASLARI 

 Ey Aziz! Anatomi ilmiyle meşgul olanlar diyorlar ki: Üst çene hareketsizdir, yani yerinden oynamaz. Fakat alt çene hareket halindedir ki, böyle oluşunun sağladığı birçok faydalar vardır ki, bu faydaların başlıcaları şunlardır : 
 1 — Hafif olan şeyin hareketi daha uygun ve hem de daha kolay olur. 
 2 — Hareket etmesi doğru olmayan organları taşıyan hareket ettirmek hatalı olacağı gibi, bu azalan taşımayan hareket ettirmek daha uygun ve daha doğru olur. 
 3 — Sabit duran üst çene eklemiyle baş eklemini kuvvetli ve sağlam tutar. 

 Hareket halinde olan alt çenenin 3 çeşit hareketi vardır : 1 — Ağzı açmak. 2 — Ağzı kapamak. 3 — Çiğnemek ve öğütmek. Ağzın açılması halinde çene aşağıya iner. Kapanınca yukarıya çıkar. Çiğneme ve öğütme hareketi ise çeneyi sağa ve sola doğru hareket ettirir. Çenenin kapanmasını temin eden iki kas vardır. Bu kaslar yukarıdan inerek çeneyi aşağıdan yukarıya doğru çekerler. insan çenesi hafif ve hayvanlarda olduğu gibi sertçe koparma ve kesmeye muhtaç olmadığından, bu kaslann mikdan küçük şekilde yaratılmıştır. 

Çok yumuşak bir cisim olan beyin, bunların başlangıcıdır. Beyine yakın olduklarından bunlar da yumuşaktırlar. Çünkü bu kaslarla beyin arasında sadece bir kemik vardır. Beyinden çıktıkları zaman iki kemik Allah tarafından çift olarak gömülmüş ve perdeden geçirilmiştir. Böylece kemiklerin boyu, çıkış yerlerinden uzak kalır ve yapılarında biraz sertleşme olur. Sözünü ettiğimiz bu iki kasın herbirinde birer büyük kirişleri . vardır ki, bunlar alt çeneyi çevrelemişlerdir. Bir araya geldiklerinde çenenin önünü kaldırır ve üst çene ile birleştirirler. 

Bu iki kasa yardımcı durumda olan iki kas daha vardır. Onlar ağızdan gelerek alt çene boşluğuna inerler. Ağızdan gelen kaslardan çıkan kirişlerin sağlam olmaları için ortalarından çıkmaları gerekmiştir. Ağzın açılmasıyle çenenin inmesini temin eden kasların lifleri kulak arkasındaki etlerden inmek suretiyle toplanır ve tek kas haline gelir. Bu kastan çıkan bir kısım kiriş, çene kemiğine katlanacak yere gelir. O kasa eklendiğinde çeneyi alt tarafa çekerek aşağıya iner. Çünkü çenenin tabiî şekli onun aşağıya kolayca inmesini temin etmiştir. Bunun içindir ki, ona iki kas yeterli olmuş ve başka bir yardımcıya gerek kalmamıştır. Ancak çiğneme ve emme işini görmek üzere yaratılan iki kas vardır ki, bunlar her tarafa birer üçgen kaş şeklindedirler. Kapalı köşeleri olan tarafı elmacık kemiğine girince gövdeleri uzar ve biri alt çeneye iner, diğeri de karşı tarafa geçer. Üçgenin tabanı aralarında düz olarak yerleşir ve her köşe kendine ait olan yere gider. Böylece sözü edilen üçgen kasın toplanmasıyle çeşitli yönleri meydana çıkar, çiğneme ve öğütme ihtiyacı giderilmiş olur. Subhanellah-i ve bihamdihi. 

 KISIM: 5 BAŞ VE BOYNUN HAREKETLERİ VE KASLARI ' 
 Ey Aziz! Anatomi (teşrih) ile meşgul olanlar diyorlar ki: Başın kendine has bazı hareketleri vardır. Meselâ, başın eğil' meşine boynun eğilmesi de ilâve olunur. Bu iki ortak hareket, ya öne, ya arkaya, ya sağa, yahut da sol tarafa dönük olur. Bazan  bu hareketlerin birleştiği görülür ki, bu durumda hareket dairevî bir şekil alır. Başa ait olan hareketin başın yan tarafından çıkan iki kası vardır. Çünkü lifleriyle yukarıda kulak ardından, aşağıda göğüs kemiklerinden çıkıp, birleşmiş ve bu şekilde başa çıkmıştır. Şayet biri hareket edecek olursa baş o tarafa meyleder (eğilir,) ikisi beraberce hareket edecek olurlarsa o zaman baş normal olarak ön tarafa eğilir. Baş ve boynu birlikte ön tarafa eğdiren kaslar yemek borusunun altmda olup, bir çifttir. 

Bunlar, 1. ve 2. omura kavuşmuş ve onlarla birleşmiş ve kaynaşmıştır. Bu durumda şayet yemek borusuna yakın cüzleri topladıysa, sadece baş eğilir, boyun eğilmez. Şayet omurlara karışan cüzleri de topladıysa o zaman boyun da öne doğru eğilir. Başı arka tarafa doğru eğen kaslar 4 çifttir. Bunlar izahım yaptığımız bir çift kasın altında saklıdırlar. Bunların bitiş noktaları eklemin üstündedir. Bu çiftlerden biri .omurun iki kanadına gelmiş vaziyettedir. Diğer bir çift de .omurun dişlisine bitişiktir. Bunun hususiyeti, başın arka tarafa eğildiği anda başı dik tutmak ve eski normal haline getirmektir. Dördüncü çiftin çıkış yeri, onların üstü olup, 3. çiftin altında, dıştan yana doğru geçmiş ve 1. omurun kanadına varmıştır. Önceki iki çift, başı sağa ve sola eğmeden arkaya çevirir. Ancak hemen ifade edelim ki, başı boyunla birlikte arkaya çeviren kasların sayısı dört çifttir. Bunlardan 3 çifti 4. çift kasın altında gizlenmiş olup, dördüncü çift durumunda olan kas bunları çepeçevre sarmıştır. Dördüncünün heıbiri üçgen şeklindedir ve tabam da beynin arka kemiğidir. Öndeki boyuna iner. Bunun altında yaygın olan üç çiftin birisi boyun omurunun iki yanıyla aşağıya iner. Çiftlerden biri de, sağ kanatlara eğilip gider. Bir çifti de omurun yanla rıyle kanatların uçlarını birleştirir. Başı iki yana eğen kaslar kafa eklemine bitişmiş olup, iki çifttir. Çiftlerden birinin yeri ön taraftır. Onun biri baş ile ikinci omurun arasım sağdan, öbürü de soldan bitiştiımiştir. İkinci çiftin yeri arka taraftır. Kasların biri baş ile omur arasını sağdan, diğeri de soldan birleştirmiştir. Söaü edilen bu kaslardan biri kısalır veya büzülürse baş onun tarafına doğru eğilir. Eğer bunlardan ikisi bir tarafta ise ve ikisi birlikte kısalırsa bu durumda bazı onların tarafına doğruca, yani dik olarak döner. Kasların, hepsi birlikte hareket ettiği takdirde baş olduğu gibi durur ve hiç bir tarafa hareket etmez. Bu kaslar öbür kaslardan küçük oldukları halde yerleri yakın ve diziliş itibariyle diğer kasların altmda bulunduklarından, büyük kasların yaptığı görevi yapmaktadırlar. 

 KISIM: 6 HANÇERE (GIRTLAK KIKIRDAĞI) NİN KAS VE HAREKETLERİ 
 Ey Aziz! Anatomi ilmiyle meşgul olan âlimler diyorlar ki: Hançere, kıkırdaktan meydana gelen bir organ olup, ses çıkarma vazifesini görmek için yaratılmıştır. Hançere 3 kıkırdaktan meydana gelir. Bunlann biri, boğazın ön kısmında ve çenenin de altında bulunur ki ,el ile yoklanıp tutulması mümkündür. İç kısmı çukurumsu, dış kısmı yumru şekilde olduğu için, ona durkî (kalkan mânâsına gelir ki, burada gırtlak kapağı demektir) denir. İkinci kıkırdak ise onun arka tarafında ve boyna yakın bir yerde olup, boyna bağlanmış haldedir. Üçüncü kıkırdak, ikinci kıkırdağın üzerine tas misâli kapanmış ve onunla birleşmiş halde olup, birincisiyle birleşme yapmamıştır. 3. kıkırdak ile 2. kıkırdak arasında iki çukurlu bir mafsal mevcuttur. 2. kıkırdaktan çıkan iki uzantı sözünü ettiğimiz çukura girer ve gırtlak borusu genişleyip sonra da daralınca hançerenin genişliğine göre birbirinden uzaklaşır ve aynhrlar. Hançere (gırtlağın) nin daralması ve açılması 2. kıkırdağın Ü kıkırdak üzerine eğilmesi, ona yaklaşması ve uzaklaşmasıyle olur. Böylece hançere açılır ve kapamr. Gırtlağın ön kısmında üçgen biçiminde bir kemik vardır. 

Bunun şekli Lâtince L harfine benzediğinden/ ona L ya da «lam» kemiği adı verilmiştir. Bu kemik, hançereye dayanak olur. Kasların lifleri buradan çıkar. Birinci kıkırdağa 2. kıkırdağı ilâve etmek, 3. kıkırdağın diğer ikisi ile uyum sağlamasını temin için, 3. yü diğer iki kıkırdaktan uzaklaştırarak hançerenin açılmasını temin için daha başka birçok kaslara ihtiyaç vardır. Zaten bu görevleri ifâ eden birçok kas vardır. Gırtlağın önüne gelmiş ve onun üzerine yayılarak ona yapışmıştır. Büzülerek toplandığında, eğik halde olan 3. kıkırdak, önde olur ve yukarıya çıkarsa, gırtlak açılır ve genişler. Bir çift kas, boğazı aşağı doğru çeken kaslarla ortaktır. Bunların başlangıç yeri .birinci kıkırdağın tarafındaki görüş kemiğinin içidir. Ondan çıkan iki çift kas vardır ki, bir çifti iki kastır. Onlar 3. kıkırdağa gelerek arkadan onunla birleşmişlerdir. Büzülmekle bir araya gelseler de, 3. kıkırdağı kaldırarak arkaya çekse, bağlar birinciden uzaklaşır ve gırtlak genişler . 2. çiftin iki kası 3. kıkırdağın iki yanına gelerek açılmıştır. Bunlar büzüldükleri zaman 3. çifti birinciden yere doğru çekerek gırtlağın genişlemesine yardım eder. Gırtlağı daraltan kaslann bir çifti lam kemiğinden gelerek, birinci kıkırdağa bitişir. Sonra genişleyerek ikinci kıkırdağa sarılarak arka kısmında iki adalenin iki tarafı bitişir. Bu kaslar büzüldüğünde hançere daralır ve 4 kası da 1. ve 2. kıkırdağın yanlarının arasını birbirine bitiştirir. Sonra büzüldükçe de hançerenin altı daralır. Hançereyi örten ve uyumunu sağlıyan bir çift kas vardır. Bu kıkırdağın aslına eğilir ve 3. kıkırdağın sağ ve soluyla bitişir. Kalktıklarında eklemi bağlar ve gırtlağı öyle sararlar ki, nefesi tutar ve bu hususta göğüs kaslan ile göğüs perdesine karşı dururlar. Bu küçük kaslann yaratılışı sağlam ve kuvvetlidir. Böyle yaratılmalarına sebep de, hançereden zorlukla karşılaşmadan kuvvetle hançereyi kapatıp nefesi tutmaları içindir. Bu kasların sapmaları gayet azdır ve doğru olarak yükselmişlerdir. 1. ve 2. kıkırdağın arasını birleştirmeye giden bu iki kası büzülen 3. kıkırdağın altındaki küçük kaslara yardım etmekle görevlendirilmişlerdir. Bu kasların yaratılmasında da çeşitli ve nice san’atlar vardır. Subhanellah ve bihamdihi. KISIM: 7 BOĞAZ, LAM KEMİĞİ, BOYUN KASLARI VE HAREKETLERİ Ey Aziz! 109 ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI HZ. Anatomi ile meşgul olanlar diyorlar ki: Boğaz bir bütün halindedir. Onun kendisini aşağıya çeken iki çift kası vardır. Bu kasların bir çifti hançerede anlatılanlardır. Diğer çifti ise, göğüs tahta kemiğinden çıkar ve yukarı çıkarak lam gemiğine, oradan da boğaza kavuşup, onu aşağıya çekerler. Boğaz kasları, boğaz İçindeki iki ettir. Bunların görevi yutmaya yardımcı olmaktır. Lam kemiğinin kendine ait ve diğer bir kas ile ortak kasları vardır. Kendine ait olan kasları 3 çifttir. Bunlardan 1 çifti çenenin iki tarafından gelerek bu kemik üzerindeki düz hatta bitişmiş ve kemiği çeneden tarafa çekmiştir. Diğer bir çifti de, çene altından çıkmış olup, dilin altından geçmiş ve bu kemiğin üst kısmına varmıştır. Bu da aynı şekilde kemiği çeneden tarafa çekmiştir. Diğer bir çifti de, kulakların yanındaki uzantılardan çıkarak bu kemiğin üzerindeki doğru hattın altına bitişmiş ve onu aşağıya çekmiştir. Dile hareket veren kasların sayısı dokuzdur. Bu kaslann ikisi uzantılardan çıkmış ve genişlemesine giderek iki tarafında birleşmişlerdir. Diğer iki kas lam kemiğinin üstünden çıkar, uzun olup dilin orta kısmına bitmiştir. Diğer ikisi de, lam kemiğinin altından çıkar. Geniştir, uzun kaslann arasından dile varır ve onu bükmek suretiyle hareket ettirir. Diğer iki kas ise dili açar. Bunların yeri anlattıklarımızın alt kısmındadıı* ve lifleri dilin altında genişlemesine yayılmıştır. Bu İki kas aynı zamanda at çene kemiğinin alt tarafına yayılmıştır. Biri de dil ile lam kemiğini birleştirmiş ve birbirine çekmştr. Bu izahtan insanın sadece başında ve boynunda Cenabı Hakk’m eşsiz sanatından örnekler görmenin mümkün olduğu anlaşılıyor. Artık bunu düşünmeli ve her kul, yaratanını iyice tanımalıdır. 110 KONU: 2 GÖĞÜS KEMİĞİ, OMUZLAR, EL VE PARMAKLARDAKİ KASLAR VE HAREKETLERİ ALTI KISIMDAN İBARETTİR KISIM: 1 GÖĞÜS SIKAN VE AÇAN KASLAR Ey Aziz! Anatomi ile meşgul olanlar diyorlar ki: Göğsü hareket ettiren kasların bir kısmı sadece göğsü açar göğsü sıkmaz. Solunum, (nefes alıp verme) organlan ile, yeme içme organları perde görevini gören kısımdaki kaslar bunlardandır. Ayrıca* boyun kemiğinin altmda da bir çift kas vardır ki, bu kaslar omuz başlarmdan çıkarlar. Bunlar, sağ ve soldan göğsün birinci kaburgasına bitişip kaburgayı çekmek içindirler. Bir çift adalenin her birinin iki cüzünün üst kısmı boyun kısmına bitişik halde olup, ona hareket vermektedir. Aşağılan da göğüse hareket verirler. Göğüsün 5. ve 6. kaburgasına bitişik olan bir kasa kanşıp gitmiştir ki, ilerde bu kas hakkında izahat verilecektir. Kaslardan bir çifti de, omuzun biraz derininden gitmiş ve birinci omurdan omuza inmekte olan bir çift kasa gelmiştir. Bunların ikisi arka kaburgalara gitmiş olup, âdeta bir kas haline gelmişlerdir. Dördüncü çift kası da boyunun yedinci omuru ile göğsün ilk iki omurundan çıkıp göğüs kemiğine gitmiştir ki, bunlar göğsü açan kaslardır. Göğsü tutan, yani sıkan ve daraltan kaslardan bilil ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI IIZ. ri genişliğine sıkan perdeden ve bizzat tutan kaslardan bir çift kasdır. Bunlar üst kasların altında uzanıp göğsü bir araya toplamıştır. Bu kaslardan bir çifti de, kaburga uçlarına yakın boyun kemiği ile gırtlak arasındaki yere bitişmiş bir haldedir ve düzgün iç kaslara kanşmıştır. Kaslardan iki çifti de, bu çifte yardımcı olmak üzere yaratılmıştır. Göğsü hem daraltan ve hem sıkan kaslar, kaburgaların arasım birleştiren kaslardır. Kaburga kemiklerinin herbirinin arasında 4 kas vardır. Bazı lifler kaburgaların dışına, bazıları da içine bitişmiş haldedir. İki kas boyun kemiğinden geçerek omura doğru gelir, sağ ve soldan birinci köprücük kemiği ile birleşir. Bitiştiği köprücük kemiğini yu karıya kaldırarak göğüsün genişlemesine yardımcı olur. Bu durumda göğüsteki mevcut kasların sayısı doksana çıkmıştır. Omuza hareket veren kaslar yedi çifttir. Bu çiftlerden ikisi başın arka kısmından gelir. Diğer bir çifti, omuzun üstünden eye kemiğine kadar gider ve baş tarafına eğilmesiyle, omuzu kaldırır. Çiftlerden diğer biri de, esas omuz köküne birleşerek onu başın hizasma kaldırır. Kaslarm diğer bir çifti de, birinci omurdan gelerek, omuzun yukan kısmına bitişir ve omuzun boyuna yaklaşmasını temin eder. 4. çift kas, lam kemiğinden çıkar ve tekrar omuzun yukarı kısmına bitişir ve omuzun boyuna yaklaşmasını temin eder. 4. çift kas, lam kemiğinden çıkar ve tekrar omuzun yukarı kısmına giderek onu yukarı kaldırır. Kaslardan diğer iki çifti ise, göğüs ve boyun omurlarındaki uzantılardan çıkar. Bunların faydası da, omuzu arka ve aşağıya doğru hareket ettirmektir. Yedinci çift kas ise, bel bölgesinden çıkar ve yalnızca omuzu aşağıya ve öne çekme işini görür. Bir de omuzu damarlarla beraber yukarıya kaldırır ki, bu da onların göğsün gerilip açılmasına yardımcı olduklarını gösterir. La havle ve lâ kuvvete illa billahil aliyyil azim. 112 MARİFETNAME KISIM : 2 OMUZ EKLEMİNİ PAZU İLE HAREKET ETTİREN KASLAR Ey Aziz! Anatomi ile meşgul olan âlimler diyorlar ki: Omuz eklemini hareket ettiren kaslar uçlan göğüsten çıkan pazu kaslarıdır. Bu kaslar pazuyu aşağıya doğru çekerler Kaslar 3 tane olup, bir memenin altından çıkar ve pazuyu yakından omuzun önünde, pazunun ön kısmına bitişir. Omuzun altma geldiği için de pazuyu göğüse yaklaştırır. Kasların diğer biri ve en büyüğü, bütün göğüs kemiğinden çıkmış ve pazunun ön aşağı kısmına bitişmiştir. Üst parçanın lifiyle amel etmesi halinde pazuyu yukarıdan aşağıya doğru bir hareketle göğse getirir. Eğer iki parça ile iş görmesi halinde pazuyu göğüse düz olarak getirir. Pazunun iki kası koltuk altından çıkar ve sözü edilen büyük kasın bağlanışından sıkıca bağlanır. Bu büyük kaslann biri koltuk altı kemiğinden ve arka kaburgadan gelerek pazuyu düz olarak bu kaburgalara taraf çeker. İkinci ince kas da ,koltuk altı derisinden eğili olarak ortaya gelir ve memenin yanından yukarıya çıkan kasın kirişi ile birleşir ve arkaya dönerek içe gömülür, yani kaybolur. Bu kas da önceki kasa yardımcı olmuştur. Bu pazunun hepsi omuz kemiğinden çıkan 5 kası vardır. Bu kaslardan biri ,omuzun üst kemiği ile aralığı doldurmuş olup başı, pazudan dış kısmının üstüne geçer gider. Yine bu kaslardan ikisinin çıkış yeri omuzun üst dili, yani köprücük kemiğidir. Bu kaslalarla (diyafram) alt kaburga arasındaki kısmı doldurmuştur. Kasın biri büyük olup, lifini kasların üst cüzlerine göndermiş ve Pazunun ucuna, dışının son kısmında bitişmiş ve pazuyu dıştan eğerek uzaklaştırmıştır. İkinci kas kendisinden evvel olan birinci kasa bitişmiş olup, birlikte onun işini görür olmuşlardır. Fakat ikinci kas, omuzun üstüne bağlanıp pazunun dışına eğri olarak bitişmiş olup, onu dışarıya doğru eğdirmiştir. Dördüncü kas omuz kemiğinin iç kısmını doldurmuş, kirişi 113 ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI HZ. pazu başının iç tarafından giren kasın parçalarına bitişmiş ve böylece pazuyu arkaya doğru bükmüştür. Beşinci kasın çıkış yeri omuzun alt köprücük (eye) kemiğinin alt kısmıdır. Kirişi, koltuk altının üstünden yükselen büyük kasın birleştiği yerin üstünde pazu ile birleşir. Bu kasm işi kol kemiğini, yani pazu ucunu yukarıya doğru çekmektir. Pazunun iki başı olan bir kası daha vardır ki, bu boynun altından ve boyundan gelen pazuyu sarma işini görmektir. Bu kasm başlarından biri pazunun içinde ve dolaşık halde bulunur. Diğer başı ise dışardan omuzun alt kısmından çıkmış olup, biraz bükülmüş ve eğiktir. İki cüz ile iş görmesi halinde kolu düz olarak kaldırır. Pazunun biri meme üzerinden gelen iki küçük kas daha vardır ki, diğeri de omuz eklemi içine gömülmüş haldedir. La havle velâ kuvvete illa billahil aliyyil azîm. KISIM: 3 KOL KASLARI VE HAREKETLERİ Ey Azizi Anatomi ile meşgul olan âlimler diyorlar ki: Kolu açan ve kapayan kaslar, pazu üzerinde bulunur. Kasların bir kısmı açma bir kısmı da kapama vazifesi görür. Kasların bazısı pazuyu yüzüstü kapadığı gibi, bazısı da açar. Ancak bu kaslar pazu üzerinde değildirler. Kolun açılmasını temin eden kaslar bir çifttir. Bu kaslardan biri içeriye doğru kıvrılarak kolu açar. Çünkü bu pazunun ön kısmının aşağısından omuzun alt kaburgasından çıkar ve iç parçalan ile dirseğe bitişir. Diğer kas ise dışa dönük olup, bileği açar. Çünkü bu kas, pazunun arka tarafından gelerek dirsekten çıkan cüzlere bitişir. Bu kaslar bu işi görmek üzere birleştikleri zaman kolu düz olarak açarlar. Kolu kapayan kaslar, bir çift kastan ibarettir. Bunlardan büyük olanı kolu içe doğru eğerek kapatır. Çünkü bu kas, omuzun alt uzantısından ve karga burnundan meydana gelerek, pazu içine eğilerek, dirseğin ön üst kirişine bitişmiştir. İkinci kas ise bileği IH MARİFETNÂME dışa doğru eğerek tutar. Çünkü bu kasın çıkış yeri, dış pazunun arka tarafıdır. Bu öyle bir kasdır ki, etli iki başı vardır. Bu başlardan biri, pazunun arkasından, diğeri de önünden geçerler ve dış tarafa meylederek tutan alt dirseğin ön altına ve içine meylederek tutan kasın üstüne bitişmiştir ki, bunun sebebi de kuvvetle çekmelerini temin içindir. Bu iki kas, bu iki işi beraberce yapmak için bir araya geldikleri zaman kolu düz olarak tutarlar. Bu basit kasların içinde pazu kemiğini kuşatan ve tutan bir kas daha vardır. Kolu yüzüstü olarak tutan bir çift kas vardır ki, bunlar dışarıdan görülebilirler. Bu kasların biri pazu başının iç yanının üstünden çıkmış ve üst direğe bitişerek bileğin mafsalı olmuştur. İkinci kas birinciden daha kısa, lifi geni, uçları sinirlidir. Bu dirseğin alt kısmından çıkmış ve bilek mafsalının yanında üst kısma çıkmıştır. Fakat kolu dıştan açan kaslar bir çifttir. Bu kasların biri iki eklemin dışmda olup, üst direğe kirişsiz olarak birleştirilmiştir. Diğer kasın çıkış yeri ise pazu başımn dışından ve sadece üstünden uzanan ince kemiktendir. Koldan geçerek içerisine girmiş ve bilek mafsalına yaklaşana kadar gitmiştir. Bu suretle bileğin üstünden iç kısma gelerek kiriş perdeleri ile bu kasa bitişmiştir. KISIM : 4 BİLEK KASLARI VE HAREKETLERİ Ey Aziz! Anatomi ile meşgul olan âlimler diyorlar ki: Bilek eklemini hareket ettiren kasların bir kısmı basit, yani açıcı ve yayıcı, bir kısmı kapatıcı ve birleştirici, bir kısmı arkaya açıcı, bir kısmı da temeli üzerine kapatıcıdır. Bileği aşan kasların bir kısmı birbirine bitişmiş haldedir. Bunlardan biri, bileğin alt ortasından çıkar ki, bunun kirişi baş parmağa bitişik olup böylece işaret parmağından uzak durması temin edilmiş olur. Diğeri de, üst mafsaldan çıkar ve kirişi de, bilek kemiğinden itibaren baş parmak hizasındaki evvelki kemikle birleşir. Bu iki kas aynı işi görmek için birlikte hareket edince bileği US ERZURUMLU İBRAHİM HAKKİ HZ. az bükülmüş olacak şekilde açarlar. Eğer beraberce değil de, sadece pazu hareket ederse, hem bileği büker ve hem de baş parmakla işaret parmağını birbirinden ayırır. Bir kas, pazu ucunun alt kısmından çıkar, üst direğin dış yanında allıyarak iki ucu olan bir kirişini uzatır. Bunun bir ucu işaret parmağı ile orta parmağın önündeki tarağın ortasına bitişir. Diğer baş ise bileğin yanındaki üst dirseğe dayanarak bileği kavrar ve açar. Ancak bileği tutan kaslardan bir çift kas, bileğin dış tarafı üzerinde bulunur. Onun altmda bulunan tek kas, pazunun ucunun içinden çıkar ve küçük parmağın önündeki tarağa bitişir. Üstteki ise, onun üst kısmından çıkmış ve yine sözünü ettiğimiz tarağa bağlanmıştır. Onunla bir kası pazunun alttaki cüzlerinden çıkmış ve açıklanan iki kasın yerlerini ortalamıştır. Bunun birbirine çaprazlamasına gelen iki başı vardır ki, bunlar işaret parmağı ile orta parmak arasında kalan kısma bağlanmışlardır. Bu İkisi aynı işi görmek üzere hareket ettikleri takdirde bileği tutarlar. Yukarıda izahı yapılan açan ve kapayan kaslar, bileği bizzat eğer ve bükerler. Şayet küçük parmağın önündeki tarak kemiğine bitişmiş durumda olan kas yalnız başına hareket etse, eli biraz da olsa sırt üstü döndürür. Şayet baş parmağın izahını sonra yapacağımız kası bu sözünü ettiğimiz kasa yardımcı olursa, eli tamamen döndürebilir. Şayet baş parmak önündeki bileğe bitişmiş vaziyetteki kas tek bir hareket ettirici bir halde olsa ,eli biraz yüz üstü katlar. Şayet küçük parmağın izahını yapacağımız kası buna yardımcı olursa el bütünüyle kapanmış olur. KISIM: 5 PARMAKLARIN KAS VE HAREKETLERİ Ey Aziz! Anatomi ilmi ile meşgul olanlar diyorlar ki: El parmaklarına hareket veren kasların bir kısmı el ayası kemiklerinin üzerinde meydana gelmekte, diğer bir kısmı da kol kemiklerine bitişik halde bulunmaktadır. Şayet bunların hepsi avuç 116 MARİFETNAME içinde topjlansalardı, avuç fazla et sebebiyle büyük ve ağır olur, hafifliği gider ve kendisinden hiç bir lâtif özellik kalmazdı. Bilek kasları parmaklara uzun olmaları sebebiyle, kirişleri yuvarlak, sağlam ve uzun olup, her taraftan gelen zarları ile kuvvetlenmişlerdir. Hareket halindeki organlarla birleşme temin edebilmeleri için geniş ve kaplayıcı liflere sahiptirler. Parmaklan aralayıp, onları aşağı doğru hareket ettiren kasların hepsi kol kemiğindedir. Öyle ise, parmakları aşağıya doğru hareket ettirerek açan kasların biri kolun dış yüzünün ortasındadır. Bu kas ,pazunun alt ucunun dış yüzünden çıkmış, kirişlerle .dört parmağa gönderilmiş ve o da parmaklara aşağıya doğru hareket vererek onları açmıştır. Bu açan kaslann hepsi bir tarafta ve birbirine bitişmiş bir haldedirler. Bunlardan biri, pazunun dıştaki başının iki uzantısı arasında ve ortadan çıkar, küçük parmak ile onun yanındaki parmağa iki kiriş gönderir. îki katlı olan bu kasların birincisi pazu kemiğinin iki uzantısının altından ve alt dirseğin yanından çıkmış ve ortasından orta parmak ile işaret parmaklarına iki kiriş göndermiştir. Üçüncü kas, üst dirseğin yukarı kısmından çıkmış olup, baş parmağa bir kiriş göndermiştir. Bu kasın yanında bir kas daha vardır ki, onun hakkında gerekli bilgi bilek kasları anlatılırken verilmişti. Bu kasın çıkış yeri alt dirseğin ortasıdır ve bu kasın kirişi baş parmağı işaret parmağından ayırmıştır. Parmaklan toplıyan ve yuman kasların bir kısmı kol kemiği üzerinde, diğer bir kısmı da avuç içindedir. Kol üzerindekiler 3 kastan ibarettir. Kolun ortasında ve birbirinin üzerinde sıra halinde düzenli olarak koyulmuşlardır. En kıymetlileri altta ve içte olup, bileğin alt oynak kısmının kemiğine bitişmiş durumundaki kastır. Gördüğü iş çok önsnıli ve kendisi de kıymetli olduğu için yeri de korunmuştur. Bu alt kas, pazunun dış uzantısının ortasından çıkar. Kirişte oradan genişler. Beşe ayrılan kirişin her bir parçası baş parmağa gider. Dört parmaktaki eklemlerin 1, 2.ve 3. lcrini tutar. Baş parmağın kirişi ise 2. ve 3. eklemleri tutar. İkinci kas bunun hem üzerinde bulunur ve hem de ondan daha küçüktür. Bu kasın çıkış yeri pazu kemiğinin içidir. Alttaki dirseğe bitişmesi pek nadirdir. Üst dirseğin üst yüzü iç ve dış yüzlerin biıleştğ ortak çzgidir. Onun üstünden geçerek beş parmak yanına geldiğinde, içi eğilmiş, kirişleri117 ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI HZ. ni dört parmağın eklemlerine göndermiştir. Buna sebep de parmak eklemlerinin tutma ve yummalarını temin içindir. Üçüncü kas, tutmak ya da yummak için değildir. Fakat kirişiyle, avucun içine girerek avuç ayası içinde genişlemiş ve yayılmıştır. Böylece avuç içine dokunma hissi verilmiştir. Tüy çıkmasına engel olmuş, alma ve vermede kuvvetli olmasını sağla* mıştır. La havle eveiâ kuvvete illa billahil aliyyil azîm. KISIM: 6 EL AYASINDAKİ KASLAR VE FAYDALARI Ey Aziz! Anatomi Ue meşgul olan âlimler diyorlar ki: El kaslarından baş parmağın tutmak için sadece bir kası vardır. Geriye kalan dört parmağın ikişer kas ile kapanmalarının hikmeti şudur': Dört parmağın yapacağı en önemli iş, yumulmak ve tutmaktır. Baş parmağın en önemli işi ise ,açılmak ve şahadet parmağı dediğimiz parmaktan uzaklaşmaktır. Avucun kendisinde 18 kas mevcuttur. Birbiri üzerine iki sıra halinde düzenli olaraks ıralanmışlardır. İlk sıra el ayasının altındadır. Bu elin dış yüzünün en yakınında olan sıradır. İlk sırada sıralanmış halde bulunan 7 kas vardır. Bu kasların beşi eli yukarıya çeker ve bükerler. Baş parmak kasının çıkış yeri bilek kemikleridir. Altıncı kas, kısa ve genişçedir ve lifi de düz değildir. Fakat kuvvetlidir. Başı ortası hizasında elin tarağına bitişmiştir. Kirişi baş parmağa varmış ve onu aşağı yollamıştır. Yedinci kas, küçük parmağın yakınındaki tarak kemiğinden çıkmış ve küçük parmağı aşağıya indirmiştir. Bu yedi kasın hiçbiri elin parmaklannın yumulması için değildir. Ancak 5 tanesi kaldırmak için, 2 tanesi de indirmek içindir. İkinci sırada, yani üstte sıralanan 11 kas vardır. Bu kasların sekizinden her ikisi, dört parmağın eklemlerinin birinci eklemlerine ve birbirinin üstüne bitişik haldedirler. 

Bu durumda ilk ek118 MARİFETNÂME lemlerini sağlamca yumarlar. Bu kaslann geriye kalan 3’ü de baş parmağa ait olup ,biri ilk eklemini, ikisi ikinci eklemini tutarlar. Sonra baş parmak ile serçe parmak ile serçe parmağa üçer kas koruyucu ve indirici olarak görevlendirilmiş olup, diğer üç parmağın birbirine de ikişer kas, indirici ve koruyucu olarak verilmiştir Her parmak için dört tutucu ve. bird e kaldırıcı kas yaratılmış tır. Sübhane men hüvel-hâlik. 

BÖLÜM: 3 BEL KEMİĞİ, KARIN, TENASÜL (ERKEKLİK VE KADINLIK) ORGANLARI, AYAK VE PARMAKLAR, KAS, HAREKET VE FAYDALARI. YEDİ KISIMDAN İBARETTİR 
 KISIM: 1 BEL KASLARI Ey Azizi Anatomi âiimleri diyorlar ki: Beli hareket ettirmekte olan kaslarm bir kısmı, beli ön tarafa, diğer bir kısmı da arka tarafa eğerler. Belin öbür hareketleri de bu iki hareketten doğar. Beli bu tarafa eğen kaslar iki çifttir. Bunlann bir kısmı üst tarafta olup, boynun ucuna hareket veren kaslardandır. Bunlar yemek borusunun iki yanından geçerek, aşağısı göğsün üst omuzlarından beş omurla birleşir. Üstü ise boyuna ve başa gelmiştir. Bunun alt kısmında bir çift kas daha vardır ki, ikisi de göğsün 10 ve 11. omurlarından çıkarak aşağıya iner ve bel kemiğini fazlaca öne doğru eğer. Belin arkaya eğilmesini sağlıyan iKi kas vardır ki, bunlara bel kaslan denir. Bu kaslardan herbiri 23 kastan meydana gelir. Çünkü bunlann herbirine birinci omurun haricinde her omurdan bir kas gelmiştir ki, bunlar tam ve birleştirici liflerdir. Bu kaslarm hepsi normal şekilde uzasalar, bel kemiği düz olur. Çok uzayacak olurlarsa, bel kemiğini arkaya eğer ve bükerler. Şayet bir taraftaki mevcut kaslar, hareket etse ve uzansalar bu du120 MARİFETNÂME rumda bel kemiği diğer tarafa eğilir. Bu kaslar bel kemiğinin diğer normal hareketlerinin yapılması için yeterlidir. Zira, bel kemiğinin her yöne eğilmesi ve bükülmesinde ön tarafa ve arka tarafa olan hareketlere bağlılığının esas olduğu bilinmiştir. KISIM: 2 KARIN KASLARI Ey Aziz! Anatomi ile meşgul olan âlimler diyorlar ki: Karın kasları 8 tanedir. Bunların birçok ortak faydalan vardır ki, bazıları şunlardır: 1 — Sidik torbasındaki sidiği, rahimdeki cenin, yani küçük çocuğu tutup korumaya yardım eder. 2 — Zar (perde) a dayanak olur ve ona kuvvet verir. Yellenme ve kabızlık hallerinde yardımcı olur. 3 — Sıcaklığı ile mide ve barsakları ısıtır. Bu sekiz kastan bir çift düz kas gırtlak kıkırdağının yanından inip lifi, kasığa ulaşıncaya kadar uzunlamasına giderek uçları kasıkların çevresini sarmıştır. Bu çiftin temeli, başlangıcından itibaren sonuna kadar etten oluşmuştur. İki kas daha vardır ki, bunlar da kasm üzerindeki uzayan perdenin üzerinden çıkar ve sözü edilen iki uzun kas ile genişlemesine ve dikine kesişerek aşağıya iner. Kaslann iki çifti de bahsedilen kaslarm uzvunda olup herbiri bir yanda, sağda ve soldadır. Çiftlerin herbiri iki kas olup, köprücü kemiğinin yumuşak kısmından kasığa kadar ve böğürden gırtlağa kadar bel kemiğini kolayca keserek ikisinin iki yanından; sağdan ve soldan kasığın yanından birbirleri ile karşılaşırlar. öbür iki kasın iki tarafı da gırtlağın yanında karşılaşırlar. Bu ikisi her yönden genişlemesine iki kasın et cüzlerine konulmuştur. Bu iki çift kasın esasları da, tadü zkaslara kadar ve zar lar gibi geniş kirişlerle dokununcaya kadar ettendir. Bunların üzerine konulan iki uzun kas daha vardır. Bunlar da Cenabı Hakkın yüce sanatının açık delilleridir. Sübhane-sâni-ül-Hakîm. 121

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

vefk-örnekleri-111

  vefk-örnekleri-111 vefk-örnekleri-111 by Charion Charion