304 34. İnsan, İhtiraslı Bir Varlıktır ا ن ال ن س ان خ ل ق ه ل وع ا Şüphesiz insan çok hırslı ve sabırsız olarak yaratılmıştır. Mearic, 9 Rivayetlerde hırs hakkında oldukça fazla hadis nakledilmiştir. Bu rivayetlerden bazıları şöyledir: Hırs, rızkı fazlalaştırmaz. Her kimin hırsı fazla ise, zelil ve düşkün olur. Pek çok hırslı insan, hırsı yüzünden ölmüştür. Hırs sahibinin ihtiyaçları asla bitmez. Hırs sahibi, mürüvvetini ve mertliğini kaybeder. Hırs sahibi dünya malına ulaşmak için iffet ve hayâsını bir kenara bırakır. Hırs, sıkıntıların yatağıdır. Hırs sahibi, esirdir. Hırs, fakirliğin nişanesidir. Hırs, ilahi mukadderata olan kesin inancı bozar. Hırs, insanı birçok ayıbın içerisine sokar. Hırs sahibi insanın rahatlığı ve huzuru yoktur. 303
305 35. Mescide Dair ع الله ا ح د ا ساج د لل ه ف ل ت د ع وا م و ا ن ال م Şüphesiz mescitler, Allah ındır. O hâlde, Allah ile birlikte hiç kimseye kulluk etmeyin. Cin, 8 Yeryüzünde yapılan ilk bina mescit idi: Şüphesiz, insanlar için kurulan ilk ibadet evi, elbette Mekke de, âlemlere rahmet ve hidayet kaynağı olarak kurulan Kâbe dir. 2 Mescidin konumu en özel kutsiyete sahip olmalıdır: Nitekim halk, bunların hakkında çekişip duruyor: Onların mağaralarının çevresine bir bina kurun diyorlardı. Oysa Rableri onları çok iyi bilir. Tartışmayı kazananlar: Onların mağaralarının çevresinde mutlaka bir mescit kuracağız dediler. 2 3 Hz. Peygamber in (s.a.a) Medine de yaptığı ilk şey, bir mescit kurulmasıydı: İlk gününden beri Allah a karşı gelmekten sakınmak için kurulan mescitte bulunman daha uygundur. 3 4 Kur an da ondan fazla kez Mescidu l Haram ibaresi geçmiştir. 5 Allah, mescidi evi kabul edip böyle tanıtmıştır. İnsanların en iyilerinden olan Hz. İbrahim (a.s) ve Hz. İsmail i (a.s) mescidin hizmetçisi olarak tanıtmıştır: Evimi ziyaret edenler, kendini ibadete verenler, rükû ve secde edenler için temiz tutun diye İbrahim ve İsmail e ahd verdik. 4 6 Mescitte bulunmak için süslenilmesi tavsiye edilmiştir: Ey Âdemoğulları! Her mescide güzel elbiselerinizi giyinerek gidin 5 7 Eğer mescidin inşa edilmesi takva esasına göre olmaz da tefrikaya neden oluyorsa yıkılması gerekir: Bir de zararlı faaliyetlerde bulunmak, küfre yardım etmek, müminler arasına ayrılık sokmak için ve öteden Al i İmran, 96 Kehf, 2 Tevbe, 08 Bakara, 25 A raf, 3 304
306 beri Allah ve Resulüne karşı savaşanlara üs olsun diye bir mescit yapanlar vardır. Bunlar, Bizim iyilikten başka hiçbir kastımız yok diye de mutlaka yemin ederler. Ama Allah şâhitlik eder ki bunlar mutlaka yalancıdırlar. 6 8 Mescidin inşa ve tamir edilmesi için herkese hak tanınmamış olması, mescidin kutsiyetinin anlaşılması için yeterlidir: Müşriklerin kendileri inkârcı olduklarını itiraf edip dururken Allah ın mescitlerini onarmaları gerekmez. 7 Bu fiil sadece Allah tan başka kimseden çekinmeyen korkusuz muttaki müminler içindir: Allah ın mescitlerini, ancak Allah a ve ahiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. 8 9 Mescit Hıristiyan ve Yahudilerin ibadet ettiği kilise ve sinagog kadar kıymetlidir ki; gerektiğinde korunması için kan bile dökülür: Allah insanların bir kısmını diğeriyle savmasaydı, manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde Allah ın adı çok anılan camiler yıkılıp giderdi. 9 Eğer Allah korkusuz ve güçlü kimseleri bozgunculara musallat etmeseydi, semavi dinlerin ibadet yerleri de yıkılır ve ortadan kaldırılırdı. 0 Mescidde uyulması gereken bazı âdâb kuralları vardır. Mesela mescitte yüksek ses ile konuşmak, batıl konular açmak, alışveriş ve ticaret sohbetleri yapmak, boş ve gereksiz lakırdılar etmek uzak durulması gereken şeylerdendir. Mescide gitmek için atılan her adımda sevap vardır. 2 Mescitte oturmanın ve namazı beklemenin sevabı vardır. 3 İçinde namaz kılınmayan mescit bu durumu Allah a şikâyet eder. 4 Eğer mescidin komşuları namazlarını mescitte kılmıyorlarsa, bu kimselerin kıymeti yoktur. 5 Allah mescit ehlinin hatırına, diğerlerinden azabı kaldırır. (Onuncudan onbeşincisine kadar olan rivayetler Mizanu l Hikme kitabının mescit babından nakledilmiştir.) Tevbe, 07 Tevbe, 7 Tevbe, 8 Hacc,
307 36. Gece Namazının Önemi م ق يل ا ق و و ا ن اش ئ ة ال ي ل ه ى ا ش د وط پ ا ن Şüphesiz gece kalkışı, (kalp ve uzuvlar arasında) tam bir uyuma ve sağlam bir kıraate daha elverişlidir. Müzzemmil, 6 Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Sizlerin en iyisi; sözlerin en güzelini söyleyen, açlarınızı doyuran ve insanlar uykudayken gece namazı kılanınızdır. Hz. Peygamber (s.a.a), Hz. Emiru l Müminin Ali ye (a.s) şöyle buyurmuştur: Gece namazı üzerine olsun. Gece namazı üzerine olsun. Gece namazı üzerine olsun. 2 İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: Müminin şerefi, gece namazındadır. Bir başka rivayette ise: Müminin süsü ve iftiharı, gece namazı kılmasındadır. Bir şahıs İmam Ali ye (a.s) şöyle seslendi: Ben gece namazını kılmaktan mahrum kaldım. İmam ona şöyle cevap verdi: Günahların seni mahrum bırakmış. 3 Allah, Hz. Musa ya (a.s) şöyle buyurdu: Ey Musa! Geceye vardığında benimle konuşmayı bırakıp uykuyu tercih eden kimsenin sevgisi yalandır ve beni sevdiğini sanmaktadır. 4 Hz. Peygamber (s.a.a) buyurdular: Gecenin orta vaktinde kılınan iki rekât namaz, dünyadan ve içinde bulunanlardan daha sevimlidir. 5 Rivayetlerde gece namazının rızkın artmasını, dinin edasını, sıkıntı ve üzüntülerin giderilmesini ve gözün aydınlanmasını sağladığı söylenmiştir Biharu l Envar, c.87, s.42 Vesail u Şia, c.5, s.268 Biharu l Envar, c.8, s.28 İ lamu d Din, s.263 İlelu ş Şerai, s.363 Sefinetu l Bihar, c.2, s
308 Bir diğer nakledilen rivayete göre gece namazı, o günün günahlarının affedilmesini sağlamaktadır. 7 Gece namazı bedenin afiyeti ve ilahi rahmeti kazanmaya nedendir denilmiştir. 8 Allah Teâla Kur an da bazı amellerin sevabını beyan buyurmuştur. Ancak gece namazı için şöyle buyurur: Yaptıklarına karşılık onlar için saklanan müjdeyi kimse bilmez Furu u Kâfi, c.3, s.366 Biharu l Envar, c.84, s.44 Secde, 7 307
309 37. Haktan Yüz Çevirmenin Cezası ر است ك ب و ر ث م ا د ب Sonra da sırt çevirip büyüklük tasladı. Müdddessir, 23 Kur an, tam anlamıyla hakkı tanımalarına rağmen küfre yönelen ve sırtlarını dönen kimselerin çeşitli azaplara duçar olacaklarını buyurmuştur. İşte düşecekleri sıkıntı ve azaptan numuneler; Yaşamlarında hedef ve amaçlarını yitirecekler: Şeytanların saptırıp şaşkın olarak çöle düşürmek istedikleri 2 Allah bu kimselerin göğsüne sıkıntı ve darlık verir: Kimi de saptırmak isterse göğe çıkıyormuş gibi kalbini iyice daraltır. 2 3 Gergin ve buhranlı sosyal ilişkilerin içine atılırlar: Birbirinize düşman olarak hepiniz oradan (cennetten) inin! 3 4 Bedbahtlık ve üzüntü böyle bir kimseye musallat olur: Şüphesiz bugün rezillik ve kötülük kâfirleredir. 4 5 Allah ın dosdoğru yolunda ilahi nimetlerden istifade etmekten mahrum kalırlar. Kur an şöyle buyurur: Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Onların gözlerine de bir çeşit perde gerilmiştir ve onlar için (dünya ve ahirette) büyük bir azap vardır. 5 6 Bu kimselerin amelleri çölde görülen ve esasında hiçbir şey olmayan serap gibidir: İnkâr edenlere gelince, onların amelleri, ıssız çöllerdeki serap gibidir 6 Bir diğer ifadeye göre onların amelleri fırtınalı havalarda uçuşan kül taneleri gibidir: Rablerini inkâr edenlerin durumu Enam, 7 Enam, 25 Taha, 23 Nahl, 27 Bakara, 7 Nur,
310 (şudur): Onların amelleri fırtınalı bir günde rüzgârın, şiddetle savurduğu küle benzer. 7 7 Onların her anında, ziyanları daha da artmaktadır: Kâfirlerin küfrü, Rableri katında kendileri için ancak gazabı arttırır. 8 8 Zaman içerisinde hak yolundan daha da uzaklaşırlar: İnkâr eden ve (başkalarını da) Allah yolundan alıkoyanlar şüphesiz doğru yoldan çok uzaklaşmışlardır. 9 9 Sırtını hakka dönenlerin cehennemden başka gidecek yolları da yoktur: Ancak orada ebedî kalmak üzere cehennem onları yoluna (iletecektir) İbrahim, 8 Fatır, 39 Nisa, 67 Nisa,
311 38. Kadir Gecesi ا ن ا ا ن ز ل ن اه ل ة ف ى ل ي ال ق د ر Biz onu (Kur an ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadr, Allah, Kadir gecesinde bütün hareketlerin, amellerin ve işlerin takdirini belirler. Kur an ı Kerim in şu ayetinde de bu hususa işaret edilmiştir: Her hikmetli işe o gecede hükmedilir. O gecede her önemli iş tayin ve takdir edilir. Öyleyse Kadir gecesi Kur an ın nüzul olduğu ve sadece Hz. Peygamber in (s.a.a) zamanında olan bir gece değildir. Doğrusu her Ramazan ayında Kadir gecesi bulunmaktadır ve ertesi yılın bir sonraki Kadir gecesine kadar işlerin ölçüsü ve mukadderatı onda belirlenmektedir. Kadir gecesini uyumamak, dua, namaz, Kur an ile ihya etmek hususunda Hz. Peygamber (s.a.a) ve pak Ehl-i Beyt inin (a.s) tavsiyeleri olmuştur. Kadir gecesi olduklarına ihtimal verilen üç geceden özellikle yirmi üçüncü gece üzerinde oldukça durulmuş ve bu gece daha fazla vurgulanmıştır. Hz. Peygamber den (s.a.a) soruldu: Evimiz, Medine den uzak olduğu için bize bir gece tayin et ve biz o gece Medine ye gelelim. Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdular: Yirmi üçüncü gece Medine ye geliniz. 2 İmam Cafer Sadık (a.s) hasta oldukları halde Ramazan ayının yirmi üçüncü günü kendisinin mescide götürülmesini istemiştir. 3 Hz. Zehra (a.s) bu gecede çocuklar uyumasın ve uykuları kaçsın diye yüzlerine su serperdi. 4 Rivayetlerde Hz. Peygamber in (s.a.a) Ramazan ayının son on gününde uyku düzenini değiştirdiği ve son on geceyi ihya ettiği nakledilmiştir Duhan, 5 Vesail, c.3, s.307 Biharu l Envar, c.95, s.69 Biharu l Envar, c.94, s.0 Tefsiru l Mecmau l Beyan 30
312 Hz. Peygamber den (s.a.a) nakledilen uzun bir rivayette şöyle geçer: Hz. Musa (a.s) Allah a şöyle arz etti: Allah ım sana olan yakınlık makamını istiyorum. Kendisine hitap edildi: Bana olan yakınlık, Kadir gecesinde uyanık olmaktır. Hz. Musa (a.s): Allah ım senin rahmetini istiyorum dediğinde şöyle cevap verildi: Rahmetim, Kadir gecesinde miskinlere rahmet etmektedir. Hz. Musa (a.s): Allah ım, sırat köprüsünden geçme izni istiyorum dediğinde yanıt şöyle geldi: Sırat köprüsünden geçme sırrı, Kadir gecesinde verilen sadakadadır. Hz. Musa (a.s): Cennetini ve nimetlerini talep ediyorum. dediğinde Cennet ve nimetlerim Kadir gecesinde tesbih edilmeye bağlandı diye yanıt aldı. Hz. Musa (a.s): Allah ım! Cehennem azabından kurtuluş istiyorum dediğinde ise şöyle cevap verildi: Cehennem azabından kurtulmanın sırrı, Kadir gecesinde istiğfar etmektir. Hz. Musa (a.s): Allah ım rızanı kazanmayı istiyorum. dedi ve Her kim benim rızamı kazanmak istiyorsa, Kadir gecesinde namaz kılsın yanıtını aldı. Tarihin ilginç olaylarından biri de Hz. Ali nin (a.s) ın Kadir gecesinde ibadet mihrabında namaz ikame ederken şehid olacağı darbeyi almasıdır. Evet, en şerefli insan, en şerefli mekânda, en şerefli zamanda ve en şerefli bir hâlde şehid düşmüştür. 6 Kadir gecesinin uzunluğu, bir dünya gecesinin tamamı olan 24 saattir. Ne sadece Mekke gibi özel mekânlar ve ne de o bölgelerin ortalama 8 saat süren akşamlarıdır. Ramazan bayramından maksat nasıl dünyanın bir tam günü ve dünyanın tüm bölge ve kesimini kapsıyorsa Kadir gecesi de öyledir. Kur an ın nüzul olduğu geceyle ve insanın her şeyinin takdir edildiği gecenin aynı oluşu insanoğlunun kaderinin Kur an a bağlı olması gerektiğinin remzi olabilir. Eğer beşeriyet Kur an a tabi olursa kaderi kurtuluş ve mutluluk, eğer uzak olursa perişanlık ve bedbahtlık olacaktır. 6 Tefsir u Mecmau l Beyan 3
313 Ebuzer şöyle diyor: Hz. Peygamber e (s.a.a) arz ettim: Acaba Kadir gecesi geçmiş peygamberlerin de ahdinde var mıydı? Allah onlara da emri vahyediyor muydu? Onlar dünyadan göçtükten sonra acaba emrin o gece vahyolması artık bitiyor muydu? Hz. Peygamber (s.a.a) cevap buyurdular: Kadir gecesi kıyamete kadar varolacaktır. 7 Kadir gecesinin gizlenmiş olmasının sırrı insanların çeşitli gecelerde ibadetle meşgul olması için olabilir. Bu durum, muhtemelen, her kim Kadir gecesini idrak edip o geceyi ihya ederek geçirirse mağrurlanmasın ve her kim Kadir gecesini idrak edemeyip ihya edemezse, diğer gecelerden ümitsizliğe düşmesin diyedir. Rivayetlerde şöyle gelmiştir: Kadir gecesinde yapılan güzel işler, Kadir gecesi olmayan bin ayda yapılan hayırlı ve güzel işlerden daha iyidir. 8 Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır Tefsir i Burhan Men La Yehzeru l Fakih, c.2, s.58 Kadr 32
314 39. Çokluğun Anlamı ا ل ه الت ك اث ر یك م Çokluk kuruntusu sizi o derece oyaladı. Tekasür, İslam da çokluk ve ekseriyete bakış açışı şöyledir; Çokluk düşüncesinin itikat ve şirkteki görünümü: Ey zindan arkadaşlarım! Çeşitli ilahlar mı daha iyi, yoksa gücüne karşı durulamaz olan bir tek Allah mı? Yemeklerde çokluk: Hani siz (verilen nimetlere karşılık): Ey Musa! Bir tek yemekle yetinemeyiz. Bizim için Rabbine dua et de yerin bitirdiği şeylerden; sebzesinden, hıyarından, sarımsağından, mercimeğinden, soğanından bize çıkarsın, dediniz. 2 Ömürde çokluk: O ki, toplamış ve onu sayıp durmuştur. 3 Meskende çokluk: Kur an kimilerine serzeniş ederken şöyle buyurur: Siz her yüksek yere bir alâmet dikerek eğleniyor musunuz? Temelli kalacağınızı umarak sağlam yapılar mı ediniyorsunuz? 4 Şehvette çokluk: İslam cinsellik meselesinden evliliği uygun görmüştür ve eşlerin birbirlerinden bu yöndeki istifadesini de kınamamıştır. Ve onlar ki, iffetlerini korurlar; Ancak eşleri ve ellerinin sahip olduğu (cariyeleri) hariç. (Bunlarla ilişkilerden dolayı) kınanmış değillerdir. 5 Bunların dışındaki birliktelikler ise haddi aşma olarak kabul edilmiştir: Şu halde, kim bunun ötesine gitmek isterse, işte bunlar, haddi aşan kimselerdir. 6 Çokluk sadece cemiyetin çoğunluğu ile ilgili sayımlarda olmaz. Kimi zaman zenginlik ve evlat için de çokluk gündeme getirilir: Bilin ki dünya Yusuf, 39 Bakara, 6 Hümeze, 2 Şuara, 28 Muminun, 5-6 Muminun, 7 33
315 hayati ancak bir oyun, eğlence, bir süs, aranızda bir övünme ve daha çok mal ve evlât sahibi olma isteğinden ibarettir 7 Bundan dolayı Kur an malı ve evlatları nedeniyle dünyaya dalmaması hususunda insanı uyarmıştır: Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah ı anmaktan alıkoymasın. Kim bunu yaparsa iste onlar ziyana uğrayanlardır. 8 Hz. Peygamber (s.a.a) Tekasür suresini okuduktan sonra şöyle buyurmuştur: Meşru olmayan yollardan mal yığıp toplamak, o malda birikmiş olan vacip hakları ödememek ve kasalarda saklamak tekasürdür. 7 8 Hadid, 20 Münafikun, 9 34
316 40. Dünya Pazarı ا ن ال ن س ان ل ف ى خ س ر Kuşkusuz insan hüsrandadır. Asr, 2 Kur an ı genel bir bakışta incelediğimizde dünyanın bir pazar olduğunu ve tüm insanların bu pazara ömür ve yeteneklerini arz ettiklerini görmekteyiz. Bu pazarda satış yapmak zorunludur. Hz. Ali (a.s) şöyle buyurur: Alınan her nefes ölüme atılan bir adımdır. Öyleyse insan istesin yahut istemesin her an ömür sermayesinden harcamaktadır ve ömrün bitmemesi hususunda yapacak bir şey de yoktur. Biz istesek de istemesek de zaman su gibi avuçlarımızdan akıp gitmektedir. Bundan dolayı böyle bir pazarda sunduğumuz ürünler için müşteriyi doğru seçmemiz gerekmektedir. Allah ile muamele eden her ne kadar satıcı varsa ihlas yolundan geçmiştir ve O nun yolunda, O nun rızası için adım atmaktadır. Bu kimseler fani ömürlerini baki kılmış, dünya karşılığında cenneti ve ilahi rızayı satın almışlardır. Bunlar Allah ın gerçek kullarıdır. Çünkü evvela her şeyin sahibi olan Allah onların sattıklarının alıcısı olmuştur. İkinci olarak; Allah kıymeti olmayan şeyleri de satın alır: Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür. Üçüncü olara; alıcı olarak Allah, çok pahalıya alır ve karşılığında ebedi bir cennet verir: De ki: Size bunlardan daha iyisini bildireyim mi? Takva sahipleri için Rableri yanında, içinden ırmaklar akan, ebediyen kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve (hepsinin üstünde) Allah ın hoşnutluğu vardır. Allah kullarını çok iyi görür. 2 Dördüncü olarak; hayırlı bir iş yapmak istenip de gerçekleştirilemese de Allah karşılığını verir. Çünkü insan bu ameli yapabilmek için elinden geleni yapmıştır. Sevap ve karşılık verme esası, o amelin gerçekleşmesi esasına değil yapabilme ciddiyetine bağlıdır. Bilsin ki insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur Zilzal, 7 Al i İmran, 5 Necm, 39 35
317 Beşinci olarak; karşılığı kat kat fazlasıyla vermektedir: Kat kat arttırılmış olarak 4 Kur an 700 misliyle karşılık vereceğini ifade buyurmaktadır. Tavsiye edilen infakın sevabı, yedi başak bitiren ve her başağında yüz dane bulunan bir tohuma benzetilmiştir. Ancak ömürlerini nefislerinin ya da başkalarının heveslerine satan kimseler, Allah ın rızasını kazanma arzusunda olmayanlar ağır bir ziyan içindedirler. Kur an bu kimseler için şu tabirleri kullanmaktadır: Ticaretlerini kötü yapmışlardır: Allah ın kullarından dilediğine peygamberlik ihsan etmesini kıskandıkları için Allah ın indirdiğini (Kur an ı) inkâr ederek kendilerini harcamaları ne kötü bir şeydir! 5 Ticaretleri kendilerine bir kâr getirmemiştir: İşte onlar, hidayete karşılık dalâleti satın alanlardır. Ancak onların bu ticareti kazançlı olmamış ve kendileri de doğru yola girememişlerdir. 6 Ziyan etmişlerdir: Onlar cidden kendilerine yazık ettiler ve uydurdukları şeyler (putlar) da kendilerinden kaybolup gitti. 7 Çok belli ve zahir olan bir ziyan içindedirler: Kim Allah ı bırakır da şeytanı dost edinirse elbette apaçık bir ziyana düşmüştür. 8 Ziyanda boğulmuşlardır: Kuşkusuz insan ziyandadır. 9 Bu kimselerin görüş ve düşüncelerine göre, zeki kimse her ne iş ve hangi yöntemle olursa olsun, hangi yöntemle olursa olsun müreffeh ve rahat bir yaşam tarzına sahip kimsedir. Şöhretin ve unvanların önemli olduğu toplumlarda bir makam ya da madalyaya sahip olmak onlar için çok önemlidir. Aksi durumda, eğer bir unvanı yoksa kendisini ezilmiş ve zavallı o görür. Ancak İslam kültüründe zeki kimse, kendi nefsini hesaba çeker ve bu durumdan asla vazgeçmez. Ebedi bir hayat için çalışır ve her geçen günü bir önceki gününden daha iyidir. Ölümden gafil olmaz. Kötülük, ihtiras ve zulme doğru değil takva, kanaat ve adalete yönelir. İmam Hadi (a.s) şöyle buyurur: Dünya kimilerinin kâr, kimilerinin de zarar ettiği bir pazardır Al i İmran, 30 Bakara, 90 Bakara, 6 A raf, 53 Nisa, 9 Asr, 2 Tuhafu l Ukul, İmam Hadi nin (a.s) Özlü Sözleri 36
318 4. Kevser Nedir? ا ن ا ا ع ط ي ن اك ال ك وث ر (Resulüm!) Kuşkusuz biz sana Kevser i verdik. Kevser, Kevser suresinin sonundaki ayetten: Asıl soyu kesik olan, şüphesiz sana kin besleyendir. anlaşılacağı üzere Kevser, soyu kesik olmanın karşısında olan bir şeydir. Araplar, soyu, nesli kesik olup erkek çocuğu olmayan erkelere, eserleri bu dünyada kalmayacağı için ebter derler. Kevser için en güzel ve kabul edilen mısdak, Hz. Fatıma nın (s.a) neslinden gelen Masum İmamlardır ki onlar Hz. Peygamber in (s.a.a) zürriyetidir. Elbette genel bir anlamı da vardır ve her fazla olan hayır da bu ıstılah için kullanılmaktadır. Eğer Kevser den kasıt ilim ise, Hz. Peygamber (s.a.a) onu istemekle memur kılınmıştı: De ki: Rabbim benim ilmimi artır 2 Eğer Kevser den kastedilen güzel ahlak ise Hz. Peygamber (s.a.a) en yüce ahlaka sahip idi. Ve sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin. 3 Eğer Kevser den kastedilen ibadet ise, Hz. Peygamber (s.a.a) o denli ibadet ederdi ki; hakkında şu ayet nazil olmuştur: Biz, Kur an ı sana, güçlük çekesin diye değil, ancak Allah tan korkanlara bir öğüt olsun diye indirdik 4 Eğer Kevser den kastedilen neslin çok olması ise, bugün dünyada en çok onun nesli bulunmaktadır. Eğer Kevser den kastedilen ümmetin çokluğu ise, ilahi vade gereği İslam tüm dünyaya hakim olacaktır. Allah, müşrikler hoşlanmasalar da Kevser, 3 Tâhâ, 4 Kalem, 4 Taha,
319 dinini bütün dinlere üstün kılmak için Resulünü hidayet ve hak din ile gönderendir. 5 Eğer Kevser den kastedilen şefaat ise, Hz. Peygamber (s.a.a) razı olana kadar ümmetinden insanlar bağışlanacaktır: Şüphesiz, Rabbin sana verecek ve sen de hoşnut olacaksın. 6 Kevser, dünyevi bir şey değildir; Yiyip içmeden, ünden, makamdan ve dünyevi değerlerden daha geniş bir anlamı vardır. Çünkü Kur an dünyayı az 7 ve fani 8 olarak adlandırmıştır. Her fazla olan şey de Kevser değildir. Kur an şöyle buyurur: Artık onların malları ve çocukları seni imrendirmesin. Allah bunlarla, onlara dünya hayatında azap etmek ve canlarının inkârcı olarak çıkmasını ister. 9 Kur an da bir Kevser adında ve bir de Tekasür adında sure bulunur. Kevser kıymetliyken, tekasür değersiz olarak addedilmiştir. Zira Kevser için ilahi bir bağışlamadır denilir ki ayette şöyle geçer: Biz sana Kevser i verdik öyleyse namaz kıl 0 Tekasür için ise sonucunda Allah tan gafil olunan rekabettir denir: Mal ve evlat çoğaltma yarışı sizi oyaladı. Kevser bizi namaz kılmak için mescide yönlendirirken Öyleyse Rabbin için namaz kıl Tekasür ise bizi ölülerin sayılması için mezarlığa götürür: Ta ki, kabirleri ziyaret ediverdiniz. 2 Kevser in bağışlanması müjdedir. Biz sana Kevser i bağışladık. Tekasürde ise birbiri ardını izleyen tehditler vardır. Hayır! Yakında bileceksiniz. Elbette, yakında bileceksiniz Tevbe, 33 Duha, 5 bkz. Al i İmran, 97 bkz. Enfal, 67 Tevbe, 55 Kevser, -2 Tekasür, Tekasür, 2 Tekasür, 3 38
320 Kevser, Allah ın en küçük surede bahşettiği en büyük hediyedir. Şerefin ve büyüklüğün sahibi Allah ın en şerefli kuluna bahşettiği şey ancak Kevser gibi bir hediye olabilirdi. Biz sana Kevser i bağışladık Mekke nin fethi macerasında müşrikler akın akın İslam a yönelmeye başladılar. Allah bu durumda sadece tesbih edin emrini vermiştir: Ve insanların bölük Allah ın dinine girmekte olduklarını gördüğün vakit, Rabbine hamd ederek O nu tesbih et ve O ndan mağfiret dile. 4 Ancak Hz. Peygamber e (s.a.a) Kevser bağışlandığında namaz kılması istenmektedir. Kevser in bağışlanmasının müşriklerin Müslüman olmasından daha önemli olduğu bu şekilde anlatılmıştır. 4 Nasr, 2 39
321 42. Kıskançlık ح اس د ا ذ ا ح س د و م ن ش ر Ve haset ettiği zaman hasetçinin şerrinden Rabbim sana sığınırım. Felak, 5 Mükemmelliğe ve kemal sıfatlara sahip olmak için çaba göstermek değerli bir ameldir. Bununla birlikte, başka kimselerin üstün sıfatlarını yok etmeye çalışmak, bunu arzu etmek ise kıskançlıktır. Hasetçilik, yeteneğin azlığının ve dar görüşlü olmanın nişanesidir. Hadiste şöyle geçer: Ateşin çırayı yaktığı gibi haset de imanı yakar. Kur an ın Nisa suresinin 54. ayetinde şöyle buyrulur: Yoksa onlar, Allah ın lütfundan verdiği şeyler için insanlara haset mi ediyorlar? Oysa İbrahim soyuna kitabı ve hikmeti verdik ve onlara büyük bir hükümranlık bahşettik. Haset ve kıskançlık tüm çirkin sıfatların en kötüsüdür. Çünkü haset eden hedefine ulaşabilmek için planlar kurup hileler yaparak başka kötülüklere de bulaşır. Hz. Emiru l Müminin Ali (a.s) şöyle buyurur: Haset, haset edilenin ölümü ve hasetçinin helak olmasından başka birşeyle son bulmayan tehlikeli bir hastalıktır. 2 Hasetçi kişi gerçekte ona verdi bana vermedi diyerek aslında Allah ın hikmetine ve iradesine itiraz etmektedir. Haset eden kimse asla hayır istemez ve nasihat etmez. Kur an birçok günahının kökünü kıskançlık manasına gelen bağiyya olarak açıklamıştır. İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: Küfrün 2 Usul u Kâfi, c.2, s.306 Nehcu l Belağa, 493. Hikmet 320
322 kökü hasettir 3 Peygamberlere karşı kâfirler şöyle demişlerdi: Bir beşer mi bizi doğru yola götürecekmiş? dediler 4 Haset eden kimse, tevazu ve şükür ehli değildir. Asla bir başkasının üstün sıfatlarına şahitlik etmez ve haliyle hakkı gizleme günahına duçar olur. Hasetçi genellikle münafıktır da. Hz. Ali (a.s) şöyle buyurur: Haset eden kimse zahirdeki sözleriyle sevgi gösterir, ancak amellerinde düşmanlığını gizler. 5 Kıskançlık ve Çekememezliğin Nedeni İnsanlar arasında gereksiz ayrımcılıkların yaratılması, onlar arasında haset ortaya çıkarır. Örneğin bir baba ya da anne evlatlarından bir tanesine daha fazla ilgi gösterdiğinde ebeveynin bu davranışları diğer çocuklarının haset etmelerine neden olur. Kimi zaman insanlar cahilliklerinden şartların aynı olduğunu zannederler. Başkalarının üstünlüklerini ve imtiyazlarını gördüklerinde haset ederler. Eğer farklılıkların hikmet ve delilini bilselerdi huzur bulurlardı. Hasetçilik kimi zaman peygamberlerin evinde dahi görülmüştür. Hz. Yakub un (a.s) evinde yaşanılan haset gibi. Hz. Yakub un (a.s) çocukları kardeşlerini bir kuyuya atacak kadar hasede duçar olmuşlardı. Hasedin çerçevesi sadece maddi nimetlerle de sınırlı değildir. Kimi zaman iman ehline karşı da haset edilmiştir. Haset edenler, iman ehlini küfre döndürmeyi istemişlerdir: Ehl-i kitaptan çoğu, hakikat kendilerine apaçık belli olduktan sonra, sırf içlerindeki kıskançlıktan ötürü, sizi imanınızdan vazgeçirip küfre döndürmek istediler. 6 Açıkça görülmektedir ki haset başkalarının sahip olduğu nimetlerin yok olmasını arzulamaktır. Aksi takdirde Allah tan nimet talebinde bulunmak haset etmek değildir. Hz. Süleyman ın (a.s) Allah tan azim bir hü Usul u Kâfi, c.8, s.7 Teğabun, 6 Ğureru l Hikem Bakara, 09 32
323 kümet talebinde bulunmuş olmasındaki gibi: Süleyman: Rabbim! Beni bağışla, bana benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver. Sen şüphesiz, daima bağışta bulunansın dedi. 7 Hz. Ali (a.s) Kumeyl duasında Allah tan nasibinin daha fazla olmasını, O na daha yakın olmayı istemiştir: Allah ım! Ben sana zikrinle yaklaşmak istiyorum ve seninle senden şefaat diliyorum ve cömertliğin hakkına beni kendine yaklaştırmanı ve şükrünü eda etmeyi bana nasip kılmanı ve zikrini bana ilham etmeni diliyorum. 8 Hasedin tedavisi için şöyle düşünülmelidir: Dünya oldukça kısa ve küçüktür. Haliyle dünya için üzülmenin de bir değeri yoktur. Biz de başkalarının sahip olmadığı nimetlere sahibiz. Nimetler, her ne kadar bizler içyüzünü kavrayıp anlayamasak da hikmet esası üzerine taksim edilmektedir. Her kimin nimeti fazla ise, sorumluluğu da fazladır. Hasedin iyi bir neticesi olmadığını görmemiz gerekir. Allah kulunun nimetlerini görememesinden dolayı yine de lütfunu de o şahıstan kesmektedir. Hased ederek sadece kendimizi sıkıntıya sokmaktayız. 7 8 Sad, 35 Kumeyl Duası 322
324 43. Selim Kalbin Özellikleri خ ت م الله م ع ل ى ق ل وب ه و ع ل ى س م م ع ه و ع ل ى ا ب ص ار ه م غ ش او ة و ل ه م ع ذ اب ع ظ يم Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözleri üzerinde de bir perde vardır. Onlar için büyük bir azap vardır. Bakara, 7 - Kalbinde Allah tan başka bir şey yoktur. 2 - Hakkın yönlendirmesine bağlıdır, günahlarından tövbekâr ve hakka teslimdir Dünya sevgisinden korunmuş kalptir Allah ı hatırlayarak sakinleşir, huzur bulur Allah ın karşısında huşu içerisindedir. 5 Kuşkusuz müminin kalbi Allah ın zikriyle hem sükûnet bulur, hem de O nun kahrından korkar. Müminler ancak, Allah anıldığı zaman yürekleri titreyen, kendilerine Allah ın ayetleri okunduğunda imanlarını artıran ve yalnız Rablerine dayanıp güvenen kimselerdir. 6 Tıpkı bir çocuğun, anne ve babasının yanında hem dingin hem de çekingen oluşu gibi. Maraz Hasta- Kalbin Özellikleri Allah tan gafil olan bir kalbe itaat edilmesi yasaklanmıştır: Kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız, boş arzularına uymuş ve işi hep aşırılık olmuş kimselere boyun eğme Nuru l Sakaleyn, c.4, s.57 Nehcu l Belağa, 24. Hutbe Tefsir u Safi Fetih, 4 Hadid, 6 Enfal, 2 Kehf,
325 2 Fitnenin peşinde olan ve şüphelere duçar olmuş kalp: Kalplerinde eğrilik olan kimseler, fitne çıkarmak, kendilerine göre yorumlamak için onların çeşitli anlamlı olanlarına uyarlar. 8 3 Kalpleri karanlık olanlar: İşte, verdikleri sözlerini bozmaları sebebiyledir ki onları lânetledik, kalplerini de kaskatı kıldık. 9 4 Paslanmış olan kalpler: Hayır, hayır; onların kazandıkları kalplerini paslandırıp köreltmiştir. 0 5 Mühürlenmiş kalpler: Kalplerimiz perdelidir demelerinden ötürü Allah, evet, inkârlarına karşılık onların kalplerini mühürledi, onun için bunların ancak pek azı inanır Al i İmran, 7 Maide, 3 Mütaffifin, 4 Nisa,
326 44. Neden İbadet Etmeliyiz? ل ك م ت ت ق ون ق ب ل ع وال ذ ين م ن ل ك م ك م ال ذ ى خ ل ق ك م ب الن اس اع ب د وا ر ا ي ا ا ي ه Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk ediniz. Umulur ki, böylece korunmuş (Allah ın azabından kendinizi kurtarmış) olursunuz. Bakara, 2 Soru: Neden Allah a ibadet etmeliyiz? Cevap: Kur an ı Kerim in birkaç ayetinde bu soruya şöyle cevap gelmiştir: Çünkü Allah hem yaratıcıdır hem terbiye edendir (Rab): Sizi yaratan Rabbinize kulluk edin Müşrikler Allah ın yaratıcılığını kabul ederken Rububiyet ini inkâr etmektedirler. Allah bu ayet-i kerimede hem Rabbekum (Rabbiniz) hem de Halakakum kelimelerini birlikte kullanarak Rabbiniz, yaratıcınızdır anlamını zihinlere nakşetmiştir. Çünkü Allah hem rızkın teminini hem de emniyeti sağlayandır. Kendilerini besleyip açlıklarını gideren ve onları korkudan emin kılan bu evin (Kâbe nin) Rabbine kulluk etsin. 2 Çünkü bütün âlem, O nu tesbih ederek şükretmektedir: Yedi gök, yer ve bunların içinde bulunanlar Allah ı tespih ederler. Her şey O nu hamd ile tesbih eder. 3 Çünkü O ndan başka bir ilah daha yoktur: Şüphe yok ki ben Allah ım. Benden başka hiçbir ilâh yoktur. O hâlde bana ibadet et ve beni anmak için namaz kıl. 4 Nasıl İbadet Etmeliyiz? Ayet ve rivayetler, ibadet için gerekli şartları ve yöntemleri beyan etmiştir. Yeri geldiğinde bunlar açıklanacaktır. Ancak bu ayeti, Kur an da Kureyş, 2 4 İsra, 44 Taha, 4 325
327 insana hitap eden ilk ilahi emir olması nedeniyle bu bölümde de ana başlıklar halinde açıklayacağız. Böylelikle ibadetin nasıl yapılması gerektiği aydınlatılmış olacak. Kişinin kendisini memur gibi hissederek yaptığı ibadet; azaltma, artırma ve hurafelere uymadan. 2 Bilinçli ibadet: Muhatap ve ilahımızın kim olduğunu bilerek yapılan ibadet: Ey İnananlar! Sarhoşken, ne dediğinizi bilene kadar, cünübken, yolcu olan müstesna, gusledene kadar namaza yaklaşmayın. 5 3 İhlasla yapılan ibadet: Rabbine ibadette hiçbir şeyi ortak koşmasın. 6 4 Huşu ile yapılan ibadet: Onlar ki, namazlarında huşu içindedirler. 7 5 Gizli yapılan ibadet; Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuşlardır: En büyük sevabı olan ibadet, gizlilikle yapılandır. 8 6 Şevkle yapılan ibadet; Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdular: İnsanların en üstünü ibadetini aşkla yapandır. 9 Öyleyse konunun özeti şöyle yapılabilir. İbadet için üç çeşit şart vardır: - Sıhhat şartı: Taharet ve kıble şartında olduğu gibi. 2 - Kabul şartı: Takva şartı gibi. 3 - Kemal şartı: İbadetlerin; bilinç, huşu, gizlilik ve şevk ile yerine getirilmesi gibi Nisa, 43 Kehf, 0 Muminun, 2 Biharu l Envar, c.70, s.25 Biharu l Envar, c.70, s.253 Bu hususta daha fazla açıklama için yazarın Namazın Sırlarından Bölümler ve N - mazın Tefsiri adlı eserlerine müracaat edilebilir. 326
328 45. Allah ın Zikrinin Etki ve Manileri ون ت ك ف ر و ل واش وا ك ر ل ى ف اذ ك ر ون ى ا ذ ك رك م Öyle ise siz beni (ibadetle) anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin; sakın bana nankörlük etmeyin! Bakara, 52 Allah ın zikrine engel olan unsurlar: Şeytan: Şeytan onları etkisi altına aldı da kendilerine Allah ı anmayı unutturdu. 2 Çokluk arzusu ve rekabet: Çokluk kuruntusu sizi o derece oyaladı ki 2 3 Arzular ve hayalperestlik: Onları bırak; yesinler, eğlensinler ve boş ümit onları oyalaya dursun. (Kötü sonucu) yakında bilecekler! 3 Allah ı Anmanın Etkileri: Allah ın nimetlerini anmak, O nu tanıma ve şükrünü yerine getirmek için gerekli koşulları hazırlar. 2 Allah ın sonsuz kudretini anmak, tevekkül edebilme koşulunu hazırlar. 3 Allah ın ilim ve sonsuz bilgisini anmak, hayâ ve takva koşullarını hazırlar. 4 Allah ın lütfunu anmak, O na olan muhabbet koşulunu hazırlar. 5 Allah ın adaletini anmak, O ndan korkma koşulunu hazırlar. 6 Allah ın yardımlarını anmak, umutlu olma koşulunu hazırlar. 2 3 Mücadele, 9 Tekasür, Hicr, 3 327
329 46. Allah ın Sabredenlere İnayeti الث مرات و وال ن ف س وال وال ج وع و ن ق ص م ن ال م ىء م ن ال خ و ف ن ك م ب ش ل و و ل ن ب و ب ش ر الص اب ر ين And olsun ki sizi biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fakirlik) ile deneriz. (Ey Peygamber!) Sabredenleri müjdele! Bakara, 55 Allah ın sabredenlere özel inayeti vardır. Çeşitli ayetlerde sabredenler övülmüş ve sabrettikleri için bazı imtiyazlara sahip oldukları açıklanmıştır. Bu ayetlerden bazıları şöyledir; Sabredenler Allah ın sevdikleridir: Allah sabredenleri sever. 2 Allah ın himayesi altındadırlar: Allah sabredenlerle beraberdir. 2 3 Kurtuluşa erenler ve müjdelenenler sabredenlerdir: Sabredenleri müjdele 4 Onlara cennet ve nimetleri sunulacaktır: İşte onlara, sabretmelerine karşılık cennetin en yüksek makamı verilecek, orada hürmet ve selamla karşılanacaklardır. 3 5 Kendilerine hesap edilemeyecek sevap ve karşılık verilir: Yalnız sabredenlere, mükâfatları hesapsız ödenecektir. 4 Zorluklara Galip Gelmenin Yolları İlahi imtihanlarda başarılı olmanın yolları birkaç maddede açıklanabilir; Al i İmran, 46 Bakara, 53 Furkan, 75 Zümer, 0 328
330 Sabır ve mukavemet 2 Tarih süreci içerisinde geçmişte yaşamış kimselerin zorlukları nasıl aştıklarına teveccüh etmek. 3 Yaşadığımız zorlukların Allah ın bilgisi dahilinde olduğuna, haliyle her şeyin bir hesabı olduğuna teveccüh etmek. İmam Hüseyin (a.s) Kerbela da kundaktaki bebeği kollarında oklanarak şehit düştüğünde şöyle buyurmuştu: Bu yaşadığım zor ve çetin hadise Allah tarafından görüldüğü için artık benim için sabredilebilir bir hâl almıştır. 5 5 Biharu l Envar, c.45, s
331 47. İnsanlar ve Zorluklar ون اج ع ة يب ق ال وا ا ن ا لل ه ه وا ن ا ا ل ي ر ص م م ت ه ا ل ذ ين ا ذ ا ا ص اب O sabredenler, kendilerine bir belâ geldiği zaman: Biz Allah ın kullarıyız ve biz O na döneceğiz derler. Bakara, 56 İnsanlar musibetler ve zorluklar karşısında birkaç gruptan oluşur: Olumsuzluklar karşısında feryat figan eden kimseler: Kendisine kötülük dokunduğu zaman sızlanır. 2 Sabır ve tahammül gösteren kimseler: And olsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele. 2 3 Yaşadıkları olumsuzluklara karşı sabrın yanında şükredenler. Ziyaret-i Aşura nın son bölümünde secdede şu cümleleri zikrederiz: Allah ım onların musibetine karşı bana, şükredenlerin hamdı gibi hamd etmeyi nasip eyle. 3 Bu davranış şekillerinin her biri, insanların musibet ve zorluklar karşısındaki marifetini göstermektedir. 2 3 Mearic, 20 Bakara, 55 Aşura Ziyareti 330
332 48. Öğürecek Kadar Yemek Yasak م ما ف ى ال ر ض ح ل ل ط ي ا ب و ل ت ت ب ع وا خ ط و ات الش ي ط ان ا ن ه الن اس ك ل وا ا ي ا ا ي ه ب ين ل ك م ع د و م Ey insanlar! Yeryüzündeki şeylerin helâl ve temiz olanlarından yiyin! Şeytanın izinden yürümeyin. Çünkü o sizin için apaçık bir düşmandır. Bakara, 68 Genellikle Kur an harcama izninin yanında bazı şartları da ayrıca beyan etmiştir. Örneğin; Helal ve temiz olan şeylerden istifade edilsin: helâl ve temiz olanlarından yiyin. 2 Yiyin ancak fesat çıkarmayın: Allah ın rızkından yiyin, için. Yalnız, yeryüzünde bozgunculuk yaparak fesat çıkarmayın 3 Nimetlerden istifade edin ancak israf etmeyin: yiyin için fakat israf etmeyin, çünkü Allah müsrifleri sevmez. 2 4 Hem kendiniz istifade ediniz, hem başkalarına yediriniz: Artık ondan hem kendiniz yiyin, hem de yoksula, fakire yedirin Bakara, 60 A raf, 3 Hac, 28 33
333 49. Kur an da Duanın Şartları وا ت ج يب ل ى س و ا ذ ا س ا ل ك ع ب اد ى ع ن ى ف ا ن ى ق ر يب ا ج يب د ع وة الد اع ا ذ ا د ع ان ف ل ي ر ش د ون ي م ل ه و ؤ ل ي م ن وا ب ى ل ع Kullarım sana Beni sorarlarsa, bilsinler ki Ben, şüphesiz onlara yakınım. Benden isteyenin, dua ettiğinde duasını kabul ederim. Artık onlar da davetimi kabul edip Bana inansınlar ki doğru yolda yürüyenlerden olsunlar. Bakara, 86 Kur an ın dua hakkında bir takım tavsiyeleri olmuştur. Şöyle ki; Dua ve talepte bulunmak, ihlasla olmalıdır: Siz dini Allah a has kılarak O na ibadet edin. 2 Korku ve ümit birlikte olmalıdır: Allah a korkarak ve umutla yalvarın. 2 3 Şevkle, beklentiyle ve korku ile yerine getirilmelidir: Korkarak ve umarak Bize yalvarıyorlardı. Bize karşı gönülden saygı duyuyorlardı Gizlilikle ve tevazu ile yapılmalıdır: Rabbinize alçak gönüllüce ve gizlice dua edin. Çünkü O, haddi aşanları sevmez. 4 5 Yalvararak sessizce yapılmalıdır: Hani o, Rabbine gizli bir sesle yalvarmıştı Mümin, 4 A raf, 56 Enbiya, 90 A raf, 55 Meryem, 3 332
334 50. Farklı Düşünce ve Gruplarla Barışık Yaşamak ل م ك اف ة و ل ت ت ب ع وا خ ط و ات الش ي ط ان ا ن ه ل ك م ا ا ي ه ا ال ذ ين ا م ن وا اد خ ل وا ف ى الس ي ع د و م ب ين Ey İman edenler! Hep birden barışa girin, şeytana ayak uydurmayın, o sizin apaçık düşmanınızdır. Bakara, 208 Kur an farklı güruhlarla barışık yaşamak hususunu ele almıştır. Şöyle ki; Diğer Müslümanlarla: Ey İman edenler! Hep birden barışa girin 2 Kitap ehliyle: De ki: Ey kitap ehli! Bizimle sizin aranızda ortak bir söze gelin: Yalnız Allah a ibadet edelim. O na hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Allah ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilâh edinmesin. 3 Eziyet etmeyen müşriklerle: Allah, sizi, din konusunda sizinle savaşmamış, sizi yurtlarınızdan da çıkarmamış kimselere iyilik etmekten, onlara âdil davranmaktan men etmez. Şüphesiz Allah, âdil davrananları sever. 2 2 Al i İmran, 64 Mümtehine, 8 333
335 5. Ümitli Olma Koşulları ا ن ال ذ ين ا م ن وا و ال ذ ين ه اج ر وا و ج اه د وا ف ى س ب يل الله ا ول ئ ك ي ر ج ون ر ح م ت ح يم غ ف ور ر الله و الله İnananlar, hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler Allah ın rahmetini umarlar. Allah bağışlar ve merhamet eder. Bakara, 28 İslam ilahi lütfa karşı ümitvar olmak ve yeise düşmemek için bir takım zemineler hazırlamıştır. Şöyle ki; Yeis ve ümitsizlik büyük günahlardandır sayılmıştır. 2 Allah şöyle buyurur: Ben mümin kulumun zannı üzereyim... Eğer hakkımda iyi zan beslerse ben de ona iyilik veririm. 2 3 Peygamberler ve melekler, müminler için dua ederler, onların bağışlanması için istiğfar ederler. 3 4 İlahi karşılık yapılan şeyin mislinden çok daha fazladır. 4 5 Tövbe yolu açıktır. 5 6 Müminin sıkıntıları, günahların kefareti olarak hesap edilir. 6 7 Allah tövbeleri kabul ederek, kötülükleri güzelliklere dönüştürür Zümer, 53 Usul u Kâfi, c.2, s.72 bkz. Mümin, 7 İbrahim, 4 bkz. Bakara, 26 bkz. Zümer, 53 Biharu l Envar, c.8, s.76 bkz.furkan,
336 52. İnsan Kalbinin Hâlleri ا ف ى الس م و ات و م ا ف ى ال ر ض و ا ن ت ب د ك م وا م ا ف ى ا ن ف س ا و ت خ ف وه لل ه م ق د ير والله ع ل ى ك ل ش یء ش اء ن ي ل م ن ي ش اء و ي ع ذ ب م ي ح ك م اس ب ب ه الله غ ف ر ف ي Göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah ındır. İçinizdekini açığa vursanız da, gizleseniz de Allah sizi, onunla sorguya çeker de dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Allah ın gücü her şeye hakkıyla yeter. Bakara, 284 Allame Tabatabai, Tefsiru l Mizan da şöyle buyurur: İnsan kalbinin haleti iki çeşittir. Kimi zaman sürekli bir akışa maruzdur. İstemeden de olsa zihnine sürekli bir şeyler gelir ve insanın bu yönde hiçbir etkisi olamaz. Bu halet insan için günah değildir. Çünkü bu duruma mani olmak elimizde değildir. Ancak insanın kötü amellerinden kaynaklanan ruh haleti ruhumuzun derinliklerinde yerleşmiş bir durumdur ve bu haletten dolayı insan sorguya çekilecektir. İnsanın batıni haletinden dolayı cezalandırılacağı yönündeki ayetten kastedilenin, zati olarak içsel yönü olan ve kalbin ameli sayılan günahlar olması muhtemeldir. Örneğin; kâfirlik, hakkın gizlenmesi gibi, yoksa dışsal günahların girizgahı olan niyetler değil. Fikir ve Dürtülerde Sorumluluk İnsan; ruhiyesinden, haletlerinden ve hedeflerinden sorumludur ve bu konu Kur an da mükerrer olarak açıklanmıştır. Bunlardan bazıları şöyledir; Allah sizi rastgele yeminlerinizden dolayı değil, fakat kalplerinizin kastettiği yeminlerden dolayı sorumlu tutar. Şüphesiz onun kalbi günahkârdır. 2 2 Bakara, 225 Bakara,
337 Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur. 3 İnananlar arasında hayâsızlığın yayılmasını arzu eden kimseler var ya; onlar için dünya ve ahirette elem dolu bir azap vardır. 4 Hz. Emiru l Müminin Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: İnsanlar fikir ve niyetleri esasına göre cezalandırılırlar İsra, 36 Nur, 9 Nehcu l Belağa, 75. Hutbe 336
338 53. Dünyanın Çekiciliği ق ن ط رة م ن الذ ه ب وال ق ن اط ير ال م س ن ين اء وال ب ز ي ن ل لن اس ح ب الش ه و ات م ن الن وال ف ض ة و ال خ ي ل ال م س و م ة و ال ن ع ام و ال ح ر ث ذ ل ك م ت اع ال ح يوة الد ن ي ا و الله ع ن د ه ح س ن ال م ا ب Kadınlara, oğullara, kantar kantar altın ve gümüşe, nişanlı atlar ve develere, ekinlere karşı aşırı sevgi beslemek insanlara güzel gösterilmiştir. Bunlar dünya hayatının nimetleridir, oysa gidilecek yerin güzeli Allah katındadır. Al i İmran, 4 İnsanoğlu dünyayı çeşitli yönlerden çekici bulur. Kimi zaman bu durum hayalleri ve şahsi evhamından kaynaklıdır: İyi işler yaptıklarını sandıkları halde, dünya hayatında çabaları boşa giden kimselerdir. onu güzel gören kimse 2 Kimi zaman da şeytan yaptıklarını güzel gösterir: şeytan da yaptıklarını onlara güzel gösterdi. 3 Bazen de etrafındaki dalkavuk kimseler yaptıklarını ona güzel gösterir: böylece Firavun a yaptığı kötü iş süslü gösterildi ve doğru yoldan saptırıldı. 4 Dünyanın çekiciliğinin mısdakları bahsi geçen ayette zikredilmiştir. Bu ayetin nüzul zamanına dikkat edildiğinde her döneme mahsus yeni bir mısdağın olabileceği söylenebilir. Altın ve gümüş servet toplamanın, at ise ulaşım ve nakliye aracının kinayesidir. Soru: Allah mal ve çocukların ziynet olduklarını kabul etmesine rağmen - Mallar ve evlatlar, dünya hayatının süsüdür - 5 neden bu ayet-i kerimede eleştirmekte ve yermektedir? Cevap: Bir şeyin ziynet olması, ona gönül bağlanmasından farklı bir mana içerir. Bu ayet-i kerime gönül bağlama hususundadır ve bu durumu aşırı sevgi beslemek ifadesiyle yermektedir Kehf, 04 Fatır, 8 Enam, 43 Mümin, 37 Kehf,
339 54. Takva Sahiplerinin Özellikleri س ح ار س ت غ ف ر ين ب ال ن ف ق ين وال م الصاد ق ين وال ق ان ت ين وال م ا لص اب ر ين و Onlar, sabredenlerdir, doğru sözlülerdir, gönülden teslim olanlardır, insanlara yardım edenler ve seherlerde bağışlanma dileyenlerdir. Al i İmran, 7 Takva sahibi olan kimseler bir takım niteliklere sahiptirler: Zorluklara, günahların terk edilmesine ve vaciplerin yerine getirilmesinde sabır. 2 Söylem ve eylemde sadakat. 3 Emirleri, gururdan uzak bir şekilde, kendini üstün görmeden tevazu ve alçak gönüllülük ile yaparlar. 4 Allah ın kendilerine verdiği her rızktan infak ederler. 5 Seher vaktinde Allah ın günahlarını affetmesi için yakarışta bulunurlar. Evet! Seher vakti dua için en uygun vakittir. İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurur: Seherde istiğfar etmekten kasıt, o vakitte kılınan namazdır. Bazı rivayetlerde şöyle denmiştir: Eğer bir kimse bir yıl boyunca gece namazının kunutunda yetmiş defa istiğfar ederse bu ayet onun hakkında olmuş olur. Ebu Basir, İmam Cafer Sadık dan (a.s) ayette geçen seherlerde bağışlanma dileyenlerdir ayetini sorduğunda şu yanıtı alır: Hz. Peygamber (s.a.a) vitr namazında yetmiş defa istiğfar ederdi. 2 Mufazzal bin Ömer şöyle der: İmam Cafer Sadık a (a.s) arz ettim: Acaba gece namazını eda edemezsem sabah namazından sonra kazasını kılabilir miyim? İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurdular: Sorun olmaz. Ancak ailene bunu belli etme. Çünkü bu durumda onu sünnet zannederler ve Allah ın seherlerde bağışlanma dileyenlerdir ayetine değer verilmemiş olur Tefsiru l Mecmau l Beyan Tehzibu l Ahkam, c.2, s.20 Müstedrek, H
340 55. Terbiye Etmekte Müessir Yöntemler ا ك ل ما د خ ل ه ع ل ي ا ا ز ك ر ي و ك ف ل ه ات ا ن ب ح سن ا ا ول ب ق ب ح س ن ت ه وا ن ب ا ب ه ا ر ف ت ق ب ل ه هذ ا ق ال ت ه و م ن ع ن د الله م ا نه ى ل ك ي ر م ا و ج د ع ن د ه ا ر ز ق ا ق ال ي اب ز ك ر ي ا ال م ح ر ساب ش ر اء ب غ ي ح ن ي ا ن الله ي ر ز ق م Rabbi onu güzel bir kabulle karşıladı, güzel bir bitki gibi yetiştirdi; onu Zekeriya nın himayesine bıraktı. Zekeriya mabette onun yanına her girişinde, yanında bir yiyecek bulurdu. Ey Meryem! Bu sana nereden geldi? demiş, o da: Bu, Allah ın katındandır cevabını vermişti. Doğrusu Allah dilediğini hesapsız rızıklandırır. Al i İmran, 37 Her kim Allah ın yolunda adım atarsa, onun dünyası da temin edilir. Hz. Meryem in (s.a) annesi evladını Allah için nezir etmişti. Allah bu hususta şöyle buyuruyor: Hem onun bedenini olgunlaştırdık hem de onun sorumluluğunu Zekeriya gibi bir kimseye bıraktık. Diğer taraftan gökyüzünden ona bir maide (sofra) nazil ettik. Hesapsız rızık, hiç hesap kitabın yapılmayacağı anlamına gelmez. Gerçekte kastedilen ise genel hesabın dışında olmuş olmasıdır. Allah, dilediğine hesapsız rızık verir. Hz. Meryem (s.a) gibi bir anneyi, Hz. Zekeriya (a.s) gibi bir peygamber mescit gibi bir mekânda yetiştirmiş, akabinde kendisine hem cennet yemekleri sunulmuş hem de Hz. İsa (a.s) gibi bir erkek evlat verilmiştir. Terbiyede etkin yöntemler şöyledir: Annenin temiz ruhu: Rabbi onu güzel bir kabulle karşıladı Sağlıklı beden: güzel bir bitki gibi yetiştirdi. İlahi öğreti ve terbiye: onu Zekeriya nın himayesine bıraktı. Helal yemek: Zekeriya mabette onun yanına her girişinde yanında bir yiyecek bulurdu. Bakara,
341 56. Ahde Vefanın Zorunluluğu ت ق ين ح ب ال م وات ق ى ف ا ن الله ي ه ه د ن ا وف ى ب ع ب ل ى م Hayır, öyle değil; ahdini yerine getiren ve günahtan sakınan bilsin ki, Allah sakınanları şüphesiz sever. Al i İmran, 76 Aşağıda belirtilen tüm koşullarda ahde vefa etmek gerekir. - Allah ın insanlardan ya fıtrat ya da peygamberler yoluyla aldığı söz ve ahit. Ey Âdemoğulları! Şeytana tapmayın, o size apaçık bir düşmandır ve bana kulluk edin, doğru yol budur diye size and vermedim mi? 2 - İnsanın Allah a verdiği söz. Aralarında: Allah bize bol nimetinden verecek olursa, and olsun ki sadaka vereceğiz ve iyilerden olacağız diye O na and verenler vardır İnsanın başkalarıyla yapmış olduğu anlaşma ve sözleşmeler. antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin Rehberin ümmetine ve ümmetin rehberlerine verdiği söz. onlar, kendileriyle antlaşma yaptığın, sonra da her defasında antlaşmalarını hiç çekinmeden bozan kimselerdir Yasin, 60 6 Tevbe, 75 Bakara, 77 Enfal,
342 57. Bilgin ve Âlimlerin Günahı و ا ن م ن ه م ل ف ر يق ا ي ل و ن ا ل س ن ت ه م ب ال ك ت اب ل ت ح س ب وه م ن ال ك ت اب و م ا ه و م ن وي ق ول ون ه و م ن ع ن د الله و م ا ه و م ن ع ن د الله و ي ق ول ون ع ل ى الله ال ك ذ ب ال ك ت اب ون ل م ع و ه م ي Onlardan bir takımı, kitapta olmadığı halde kitaptan zannedesiniz diye dillerini eğip bükerler. O, Allah katından olmadığı halde: Allah katındandır derler, bile bile Allah a karşı yalan söylerler. Al i İmran, 78 Takvasız ulemanın günahlarının cezası birkaç misli olacaktır. Zira; - İnsanları yanlış yönlendirirler: kitapta olmadığı halde kitaptan zannedesiniz diye 2 - Allah a yalan nispet ederler: Allah katındandır derler 3 - Onların davranışları bilinçlidir. bile bile Allah a karşı yalan söylerler. 34
343 58. Allah ın Velileri Hususunda Aşırıcılık ve Ğuluv ق ول ل لن اس ك ون وا وة ث م ي والن ب وال ح ك م ه الله ال ك ت اب ؤ ت ي م ا ك ان ش ل ب ر ا ن ي ا ون ال ك ت اب و ب م ك ن ت م ل م ن ب ما ك ن ت م ت ع ان ي ب ع ب اد ا ل ى م ن د ون الله و ل ك ن ك ون وا ر ت د ر سون Allah ın kendisine Kitap ı, hükmü, peygamberliği verdiği insanoğluna: Allah ı bırakıp bana kulluk edin demek yaraşmaz, fakat: Kitabı öğrettiğinize, okuduğunuza göre Rabbe kul olun demek yaraşır. Al i İmran, 79 Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdular: İki grup benim hakkımda helak olacaklardır: Biri; hakkımda ifrat eden güruh ki benim beşer olma haddinden daha da yukarıya çıkaranlar. Diğeriyse bana insafsızca düşmanlık edenler. Onlar peygamberliğimi kabul etmediler ve ben bu iki gruptan da rencide oldum. Resulullah (s.a.a) şu sözünde de bu hususa işaret etmektedir: Beni olduğum yerden daha fazla yukarıya çıkarmayın. Allah beni peygamber olarak göndermeden önce beni kulu olarak yaratmıştır. Daha sonra bahsi geçen ayet-i kerimeyi tilavet buyurdular. Hz. İsa (a.s) da bu tür uyarıları kendisine tabi olanlara duyurmuştu. Benzer ifadelerin Nehcu l Belağa da Hz. Ali den (a.s) de nakledildiğine şahidiz. Tefsir u Nuru l Sakaleyn 342
344 59. Moral Veren Etkenler ن الن اس ي ا ب ام ن د او ل ه و ت ل ك ال ي س ال ق و م ق رح م ث ل ه سك م ق رح ف ق د م س ا ن ي م ح ب الظ ال م ين م ن ك م ش ه د اء والله ل ي ت خ ذ وي ن وا ل م الله ال ذ ين ا م ل ي و ع Size bir sıkıntı dokunduysa, düşman topluluğa da benzeri bir sıkıntı dokunmuştur. Böyle günleri, halkın arasında döndürüp duruyoruz ki Allah gerçek inananları ayırsın ve sizden bazılarını şahitler edinsin. Allah zalimleri sevmez. Al i İmran, 40 Müslümanlar aşağıda zikredilecek hususlara teveccüh ederek morallerini daha da güçlendirmelidirler. - mutlaka siz en üstünsünüzdür. 2 - düşman topluluğa da benzeri bir sıkıntı dokunmuştur. 3 - böyle günleri, halkın arasında döndürüp duruyoruz. 4 - Allah gerçek inananları ayırsın. 5 - sizden bazılarını şahitler edinsin. 6 - Allah zalimleri sevmez. İmam Cafer Sadık (a.s) bu ayet hakkında şöyle buyurmuştur: Allah, Hz. Âdem i (a.s) yarattığı o günde, ilahi kudret ve saltanat ile şeytanın hilesi ve entrikası karşı karşıya gelmişti. Mükemmel ilahi devlet ise İmam Mehdi nin (a.c) zuhuruyla tahakkuk bulacaktır. 2 2 Al i İmran, 39 Tefsir 343
345 60. İlahi Mühlet; Nimet veya Azap ز ل ي د اد وا م ن مل ى ل ه ا ن ما ه م م خ ر ي ل ن ف س ن مل ى ل ه ا ن ما ح ن سب ال ذ ين وا ك ف ر و ل ي ه ين ع ذ اب م م ول ه ا ث م ا İnkâr edenler, kendilerine vermiş olduğumuz mühletin, sakın kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Biz, onlara ancak günahları artsın diye mühlet veriyoruz. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır. Al i İmran, 78 Hz. Emiru l Müminin Ali (a.s) Biz, onlara ancak günahları artsın diye mühlet veriyoruz ayeti için şöyle buyurmuştur: Nice kimseler vardır ki Allah tarafından onlara verilen ihsan gerçekte istidraçtır ve pek çok kimse günahlarının ve ayıplarının örtülmesinden ötürü mağrur olmuştur. Pek çok kimseye de güzel sözleri yüzünden meftun olunmuştur. Allah ın kimseyi mühlet vermek gibisiyle mübtela etmemiştir. Tuhafu l Ukul, s
346 6. Övgü Beklemek ف ر ح ون ب ما ا ت و ا و ي ح ب ون ا ن ي ح م د وا ب م ل م ا ي ف ع ل وا ف ل ل ت ح س ن ب ال ذ ين ي ع ذ اب ا ل يم م ول ه ذ اب ب مف از ة م ن ال ع م ب ت ح س ن ه Ettiklerine sevinen ve yapmadıkları şeylerle övülmeyi seven kimselerin, sakın azaptan kurtulacaklarını sanma. Onlar için elem dolu bir azap vardır. Al i İmran, 88 İnsanlar üç gruptur: Yaptığı işlerin karşılığında insanlardan bir teşekkür ve karşılık beklentisinde olmayanlar: Size sırf Allah rızası için yemek yediriyoruz. Sizden ne bir karşılık, ne de bir teşekkür bekliyoruz. 2 Yaptığı işlerden insanların haberdar olmasını isteyen ve övgü bekleyenler: gösteriş için 2 3 Herhangi bir iş yapmadan insanlardan övgü bekleyenler: yapmadıkları şeylerle övülmeyi seven Salahiyeti olmamasına rağmen bir makama talip olan ve bir konuda uzmanlığı olduğunu söyleyen kimsenin gıybeti caiz kabul edilmiştir. Zira Yapmadıkları şeylerle övülmeyi seven kimseler in yolaçacağı durum kör edilmek istenmiştir. İslam dini her türlü dalkavukluğu ve bunun beklentisi içinde olmayı yasaklamıştır. 2 İnsan, 9 Nisa,
347 62. Sabrın Kısımları ل ك م ت ف ل ح ون وات ق وا الله ل ع اب ط وا ور وا صاب ر و وا اصب ر ن وا ا ال ذ ين ا م ي ا ا ي ه Ey iman edenler! Sabredin. Sabır yarışında düşmanlarınızı geçin. Hazırlıklı ve uyanık olun ve Allah a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz. Al i İmran, 200 Bu ayet-i kerime birkaç merhalede çeşitli zorluklara karşı sabrı tavsiye ediyor: - Şahsi olumsuzluklar ve heveslere karşı sabırlı olun: sabırlı olun. (isbiru) 2 - Kâfirlerin yarattığı sıkıntılar ve zorluklara karşı daha fazla mukavemet gösterin: sabırlı olun. (sabiru) 3 - Düşmanın ülke sınırlarına karşı ve itikadî ve fikri sınırlara karşı yaptığı saldırılarda, ilmi mesele yoluyla gönlün sınırlarına karşı yapılan hücumda ve vesvese taarruzlarında sabrı kuşanın: hazırlıklı ve uyanık olun. İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: Vacip emirleri yerine getirme hususunda sabırlı olun., Zorluklara karşı sabırlı olun., Rehberlerinizi savunun. Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdular: Gündelik namazlarınız hususunda sabırlı olun ve düşmana karşı cihatta faal ve Allah yolunda birbirinizle uyum içerisinde olun ki kurtuluşa eresiniz. 2 2 Usul u Kâfi, c.2, s.8 Durru l Mensur, c.2, s
348 63. Sırların İfşası وا ل ى سول ا ل ى الر د وه ل و ر و ا مر م ن ال م ن ا و ال خ و ف ا ذ اع وا ب ه ه م و ا ذ ا ج اء ست ن ب ط ون ه م ن ه م و ل و ل ف ض ل الله ع ل ي ك م و ر ح م ت ه ه ال ذ ين ي ل م م ل ع ا ول ى ال م ر م ن ه ت م الش ط ان ي ا ل ق ل يل ت ب ع ل Kendilerine güven veya korku hususunda bir haber geldiğinde onu yayarlar; hâlbuki o haberi Peygamber e veya kendilerinden buyruk sahibi olanlara götürselerdi, onlardan sonuç çıkarmaya kadir olanlar onu bilirdi. Allah ın size bol nimeti ve rahmeti olmasaydı, pek azınız bir yana, şeytana uyardınız. Nisa, 83 Mahrem haberlerin ve uydurma bilgilerin yayılması Müslümanlara her zaman zarar vermiştir. Böyle haberlerin yayılması genellikle saflıktan, intikam almaktan, zarar vermek istenmesinden, başkalarının emellerine alet olmaktan, maddiyata olan bağlılıktan ve böbürlenmekten kaynaklanır. İslam toplumsal yöne sahip olmasından dolayı bu meseleyi önemsemiştir. Bu ayette askeri sırların ifşa edilmesi, zafer ya da yenilginin toplum önderlerinden önce duyurulması, gereksiz bir gurura ya da düşmandan yersiz bir korkuya neden olduğundan yasaklanmıştır. Eğer ilahi uyarılar ve inayetler olmasaydı, Müslümanlar bu şeytani yolda (sırların yayılması) daha çok yer alacaklardı. 347
349 64. Şeytanın Kandırma Yolları ا ور غ ر ع د ه م الش ط ان ي ا ل ا ي وم ي ع د ه م و ي م ن م يه Şeytan onlara vadediyor, onları kuruntulara düşürüyor, ancak aldatmak için vaatte bulunuyor. Nisa, 20 Allah ın günahları affedeceğine dair Âli İmran suresinin 35. ayeti nazil olduğunda İblis acı bir feryatla tüm yardımcılarını topladı ve onlara şöyle seslendi: İnsan tövbe ederek tüm zahmetlerimizi boşa çıkarıyor. Her biri birşey söyledi, şeytanlardan biri öne çıkarak kendi topluluğuna şöyle seslendi: İnsanlardan her kim tövbe etme kararı alırsa, ona arzu ve uzun vadelere duçar ederek tövbe etmeyi ertelemesini sağlayacağım. İblis buna razı oldu. Hem Allah hem de Şeytan vaatte bulunmuştur. Ancak ilahi vaad gerçektir: Hâlbuki Allah, asla vaadinden caymaz. 2 Şeytanın vaadı ise yalan ve kandırmadan başka bir şey değildir: Şeytan, ancak aldatmak için vaatte bulunuyor Tefsir u Safi Hac, 47 Nisa,
350 65. İmanın Amel İle Birlikte Olduğundaki Değeri و م ن ي ع م ل م ن الص ال ح ات م ن ذ ك ر ا و ا ن ث ى و ه و م ؤ م ن ف ا ول ئ ك ي د خ ل ون ال ج ن ة ون ن ق يرا ظ ل م و ل ي Mümin olarak, erkek veya kadın, her kim salih ameller işlerse, işte onlar cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar. Nisa, 24 Cennete girebilme sebebi, iman ve salih ameldir. Cennet için yapılan ne iddianın, ne boş arzunun ve ne de ırkın önemi vardır. Zira Allah ın lütfundan istifade etmekte tüm ırk, renk ve milletler birdir: her kim salih ameller Yaptığınız salih amellerle cennete girebiliceğinizi ümit edin. Çünkü kadın ve erkek manevi kemale ulaşmada birdir. erkek veya kadın İman, amellerin kabul şartıdır ve imanı olmayan kimselerin yaptıkları güzel işler bu dünyada karşılık bulacak ve yaptıklarından ahirette nasipleri olmayacaktır. Ancak salih amel işleyen müminlerin mükâfatı cennettir. 349
351 66. Abdestin Felsefesi ال مراف ق ك م ا ل ى ي د وا ي و ج وه ك م الصل وة ف اغ س ل وا ق مت م ا ل ى ن وا ا ذ ا ا ال ذ ين ا م ي ا ا ي ه وام س ح وا ب ر ؤ ك م س و ا ر ج ل ك م ا ل ى ال ك ع ب ي ن و ا ن ك ن ت م ج ن ب ا ف اط ه ر وا و ا ن ك ن ت م س اء ف ل م ت ج د وا ت م س الن ل م ا و ا و ج اء ا ح د م ن ك م م ن ال غ ائ ط س ف ر ا و ع ل ى م ر ض ى ا ب ا ف ام س ح وا ب و ج وه ك م و ا ي د يك م م ن ه م ا ي ر يد الله ل ي ج ع ل اء ف ت ي م م وا ص ع يد ط ي م ل ك م ت ش ون ك ر ت ه ع ل ي ل ع ك م م ت م ول ي ن ع ع ل ي ك م م ن ح ر ج و ل ك ن ي ر يد ل ي ط ه ر ك م Ey iman edenler! Namaz kılmaya kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın. Başınızı ve ayaklarınızı, ayak çıkıntısına kadar, meshedin. Eğer cünüp iseniz, boy abdesti alin. Hasta yahut yolculuk halinde bulunursanız yahut biriniz tuvaletten gelirse yahut da kadınlara dokunmuşsanız ve bu hallerde su bulamamışsanız temiz toprakla teyemmüm edin de yüzünüzü ve (dirseklere kadar) ellerinizi onunla mesh edin. Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez; fakat sizi tertemiz kılmak ve size nimetini tamamlamak ister; umulur ki şükredersiniz. Maide, 6 İmam Rıza (a.s) abdestin felsefesi için şöyle buyurur: Allah ın huzurunda durulduğunda temizlenmek için bir önkoşuldur. Kulluğun ve itaatin bir nişanesidir. Her türlü pislik ve necasetten uzak durmayı sağlar. Kötü rüyalardan ve bezginlikten uzak tutar. Ruhun namaz için olgunlaşmasını sağlar. Vesail u Şia, c., s
352 67. Allah, En İyi Kanun Koyucu وق ن ون ل ق و م ي ن ا ح س ن م ن الله ح ك ما غ ون وم ب ا ف ح ك م ال ج ة اه ل ي ي Yoksa onlar cahiliye idaresini mi arıyorlar? İyi anlayan bir topluma göre, hükümranlığı Allah tan daha güzel kim vardır? Maide, 50 En iyi hüküm sahibi ve kanun koyucu şu şartlara sahip olandır: Tüm varlık ve insan âleminin sırlarına vakıf, an ve gelecekten haberdar olmak, Herhangi bir menfaat gözetmemek, Bilerek ya da bilmeyerek hiçbir hataya sahip olmamak, Herkesin hayrını isteyebilmek. Bu şartlar sadece Allah Teâla da bulunmaktadır. Zira ayette şöyle buyurur: Yoksa onlar cahiliye idaresini mi arıyorlar (çünkü ilahi olmayan kanunlar heves, arzu, korku, hırs, cehalet, hata, hayal ve sınırlı bilgilerden doğarlar.) 35
353 68. Kur an da Beslenme ؤ م ن ون وات ق وا الله ال ذ ى ا ن ت م ب ه م ب ا وك ل وا م م ر ز ق ك م ا الله ح ل ل ط ي Allah ın size helâl ve temiz olarak verdiği rızıklardan yiyin ve kendisine iman etmiş olduğunuz Allah tan korkun. Maide, 88 Genellikle Kur an da yiyiniz emri farklı emirlerle birlikte gelmiştir: Yiyiniz ve şükrediniz Yiyiniz ve tuğyan etmeyiniz 2 Yiyiniz ve güzel işler yapınız 3 Yiyiniz ve yediriniz 4 Yiyiniz ve israf etmeyiniz 5 Yiyiniz ve şeytanın ardına düşmeyiniz 6 Bir hadiste şöyle geçer: Allah Teâla, insanın rızkını helal olarak belirlemiştir. Her kim yüzünü haram rızka döndürürse, ona ait helal rızık miktarı azalır Bakara, 72 Taha, 8 Muminun, 5 Hac, 28 A raf, 3 Enam, 42 Tefsiru l Etibu l Beyan 352
354 69. Haccın İmtiyazları ج ع ل الله ال ك ع ب ة ال ب ي ت ال ح ر ام ق ي ام ا ل لن اس و الش ه ر ال ح ر ام و ال ه د ی و ال ق ل ئ د ذ ل ك ع ل يم وا ن الله ب ك ل ش یء ا ف ى ال ر ض وم وات م الس ا ف ى ل م م ع وا ا ن الله ي ل ت ع ل م Allah, hürmetli ev Kâbe yi, hürmetli ayı, kurbanı, boynu tasmalı kurbanlıkları insanların faydası için ortaya koydu. Bu, Allah ın göklerde ve yerde olanları bildiğini ve Allah ın şüphesiz her şeyi bilen olduğunu bilmeniz içindir. Maide, 97 Milyonlarca Müslümanın teşrifattan, ayrıcalıklardan, tartışma ve itiş kakışmadan uzak bir şekilde, mukaddes bir mekân Mekke de bir araya gelmesi İslam dininin ayrıcalıklarındandır. Hac merasimiyle birlikte çeşitli menfaatler elde edilir. Şöyle ki; Hac yolculuğuna çıkmadan önce helallik istenir, hacı adaylarının ziyaretlerine gelinir, hums ve zekât ödenir, İslami bilgiler ve geçmiş ümmetlerle aşina olunur. En eski tevhit merkezinde yer alınmış olur, peygamberlerin haykırışları dile getirilir, onların ayak bastığı yerlere ayak basılır. Arafat sahrasında tövbe edilir, kıyamet hatırlanır, siyasi toplantılar yapılır ve kâfirlerden beri olduğu duyurulur. İşte bütün bu bereketleri göz önüne aldığımızda hac programının Allah ın sonsuz ilminden ve tüm varlık âlemini kaplayan bilgisinden kaynaklandığını anlarız. Sınırlı bir bilgi asla böylesine bir kapsamlılık ve cezzabiyete sahip olan bir emri veremez. 353
355 70. Cevap Verilmemesi Gereken Sorular ا ل وا ع ن ه و ا ن ت سپ ت س ؤ ك م اء ا ن د ت ب ل ك م ل وا ع ن ا ش ي ن وا ل ت سپ ا ال ذ ين ا م ي ا ا ي ه ل يم والله غ ف ور ح ال ق ر ا ن د ت ب ل ك م ع ف ا الله ع ن ه ا ح ين ي ن ز ل Ey iman edenler! Açıklanırsa hoşunuza gitmeyecek olan şeyleri sormayın. Eğer Kur an indirilirken onları sorarsanız size açıklanır. Allah onları affetmiştir. Allah çok bağışlayıcıdır, aceleci değildir. Maide, 0 Sorumluların sahip oldukları bazı hassas konuları insanların bilgisine sunmamaları gerekir. Ekonomik sorunlardan olan buğdayın azlığında olduğu gibi Sadakat önemlidir ancak bilgi paylaşımı her zaman faydalı olmayabilir. Haber ve rapor sunumu, hiyerarşik ve rütbe sınıfına göre yapılmalıdır: (Cabir Cufi, İmam Muhammed Bakır dan (a.s) binlerce hadis öğrenmişti ancak bunların hepsini insanlarla paylaşma hakkına sahip değildi. ) Bazı özel haberler haber ajanslarına servis edilmemelidir. Zira bu durum halkın zararına sonuçlanabilir. (Kimi zaman da akıllıca sessizliği korumak ve haberi paylaşmamak gerekir) hoşunuza gitmeyecek olan şeyleri Bilginler ve entelektüellerin, dinleyicilerin algılama kapasitelerini hesap etmeleri gerekir. Bazı durumlarda takiyye yöntemini seçerek inanç gizlenmeli ve kimi zaman da sorulara yanıt verilmemelidir: hoşunuza gitmeyecek olan şeyleri Halkın ve ordunun sırlarını ifşa etme hakkına hiçkimse sahip değildir. Mucem Ricalu l Hadis, c.4, s
356 7. Kur an da Ecel ve Ölüm Çeşitleri ون ت مت ر مى ع ن د ه ث م ا ن ت م س ث م ق ض ى ا ج ل وا ج ل م ه و ال ذ ى خ ل ق ك م م ن ط ين Sizi bir çamurdan yaratan, sonra ölüm zamanını takdir eden ancak O dur. Bir de O nun katında muayyen bir ecel vardır. Siz hâlâ şüphe ediyorsunuz. Enam, 2 Allah, insan ömrü için iki tür vakit tayin etmiştir. Birincisi tüm koşulların olağan bir şekilde devam etmesiyle son bulacak (bir gaz lambasının olağan şekilde sönmesi) olan kesin ecel (ecel-i müsemma) ve diğeri de davranışlarımıza bağlı olarak değişen kesin olmayan ecel; bir gaz lambasının, yakıtı olmasına rağmen bir esinti tarafından sönmesindeki gibi. İmam Muhammed Bakır (a.s) ayette geçen kesin ve kesin olmayan ecel hakkında şöyle buyurmuştur: Bu iki türlü eceldir. Biri kesindir (mehtum), diğeriyse şartlara bağlanmıştır (mevkuf). İbn Abbas tan nakledildiğine göre; Allah insan için iki türlü ecel belirlemiştir. Birincisi doğumundan ölümüne kadar, diğeri de ölümünden kıyamete kadar olan eceldir. İnsan bazen amelleriyle bunlardan birini eksiltip diğerine ekleyebilir. Ama ecelin sonu hiçkimse için değiştirilebilir değildir. Bir canlıya ömür verilmesi de, onun ömründen azaltılması da mutlaka bir kitaptadır. 2 2 Usul u Kâfi, c., s.47 Fatır, 355
357 72. Kur an da Rahmet Örnekleri ق ل ل م ن م ا ف ى الس م و ات و ال ر ض ق ل لل ه ك ت ب الر ع ل ى ن ف س ه ح م ة ل ي ج م ع ن ك م ؤ م ن ون م ل ي ف ه م ا ن ف سه ب ف يه ا ل ذ ين خ وا س ر ي مة ل ر ي و م ال ق ي ا ل ى Göklerde ve yerde olanlar kimindir diye sor. Allah ındır de. O, merhamet etmeyi kendi zatına farz kıldı. Sizi, varlığında şüphe olmayan kıyamet gününde elbette toplayacaktır. Kendilerini ziyana sokanlar var ya iste onlar inanmazlar. Enam, 2 Kur an, ilahi rahmetin her şeyi kapsadığını beyan etmiştir: rahmetim ise her şeyi kuşatır Bu rahmetin misalleri oldukça fazladır. Şöyle ki; Yağmur: O, (insanlar) umutlarını kestikten sonra, yağmuru indiren, rahmetini her tarafa yayandır 2 Rüzgâr: Rüzgârları rahmetinin önünde müjde olarak gönderen O dur 3 Gece ve gündüz: Rahmetinden ötürü Allah, geceyi ve gündüzü yarattı ki geceleyin dinlenesiniz 4 Peygamber: Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik. 5 Kur an: Bu (Kur an), insanlar için basiret nurları, kesin olarak inanan bir toplum için hidayet ve rahmettir. 6 Tevrat: bir imam ve bir rahmet olarak Musa nın Kitabı 7 Özgürlük: onu ve onunla beraber olanları rahmetimizle kurtardık A raf, 56 Şura, 28 A raf, 57 Kasas, 73 Enbiya, 07 Casiye, 20 Hûd, 7 A raf,
358 Eşe bağlılık ve temayül: kaynaşmanız için size kendinizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve rahmet peyda etmesi de O nun (varlığının) delillerindendir. 9 Bitkiler ve meyveler: Allah ın rahmetinin eserlerine bir bak: Arzı, ölümünün ardından nasıl diriltiyor. 0 Tövbenin kabulü: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar Rum, 2 Rum, 50 Zümer,
359 73. İnsanın Alınyazısı Eylemlerine İpoteklidir ا ا ن ا وم ا ه ل ي ن ع م ى ف ع وم ه ر ف ل ن ف س ص ك م ف م ن ا ب ق د ج ك م اء ب ص ائ ر م ن ر ب ع ل ي ك م ب ح ف يظ Size Rabbiniz tarafından basiretler verilmiştir. Artık kim hakkı görürse faydası kendisine, kim de kör olursa zararı kendinedir. Ben üzerinize bekçi değilim. Enam, 04 Bu ayetin benzerleri Kur an ı Kerim de oldukça fazla yer bulmuştur. Bu tarz ayetlerde insanın iman ve küfrünün, iyilik ve kötülüğün, görüyor ya da kör oluşunun neticesinin yine insana döneceği beyan edilmektedir. Şu ayetlerde olduğu gibi; Herkesin kazandığı (hayır) kendine, yapacağı (şer) de kendinedir... Kim yararlı iş işlerse kendi lehinedir; kim de kötülük işlerse kendi aleyhinedir. Rabbin, kullara karşı zalim değildir. 2 İyilik ederseniz kendinize iyilik etmiş olursunuz. Kötülük ederseniz o da kendinizedir Bakara, 286 Fussilet, 46 İsra, 7 358
360 74. Duanın Adab ve Şartları و ل ت ف س د وا ف ى ال ر ض ب ع د ا ص ل ح ه ا و اد ع وه خ و ف ا و ط م ع ا ا ن ر ح م ت ح س ن ين الله ق ر يب م ن ال م Düzeltilmişken, yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. Allah a korkarak ve umutla yalvarın. Doğrusu Allah ın rahmeti iyi davrananlara yakındır. A raf, 56 Ele alınan ayet ve önceki ayette yer alan dua edin emirlerinin arasındaki yeryüzünde bozgunculuk yapmayın cümlesi dikkat çekicidir. Buna göre; dua eden kimsenin davranışları fesat değil, daima toplumu ıslah etme gayreti ve isteği içerisinde olmalıdır. Bu ve bir önceki ayet; en uygun duayı ve bunun adabını, duanın kabul olma şartlarını beyan etmiştir. Şöyle ki; - Dua daima alçak gönüllülükle edilmelidir: içtenlikle yalvarın Dua gizlice ve riyadan uzak edilmelidir: gizlice yalvarın. 3 - Dua, hak sınırlarını aşmadan edilmelidir: doğrusu O, haddi aşanları sevmez Dua, bozgunculuk yapmadan edilmelidir: yeryüzünde bozgunculuk yapmayın 5 - Dua, iyilik ve hayırla birlikte edilmelidir: doğrusu Allah ın rahmeti iyi davrananlara yakındır. 2 3 A raf, 55 A raf, 55 A raf,
361 75. Kırk (Erbain) Sayısının Sırları وق ال ع ين ل ة ل ي وسى ث ل ث ين ل ي ل ة و ا ت م م ن اه ا ب ع ش ف ت م ر م يق ات ر ب ه ا ر ب و و ع د ن ا م ف س د ين سب يل ال م ا ص ل ح و ل ت ت ب ع و ق وم ى ون هر اخ ل ف ن ى ف ى م وسى ل خ يه Musa ya otuz gece vade verip sonra buna on gece daha kattık; böylece Rabbinin tayin ettiği müddet kırk geceye tamamlandı. Musa, kardeşi Harun a, Kavmim içinde benim yerime geç, onları ıslah et, bozguncuların yoluna gitme dedi. A raf, 42 Kırk (erbain) sayısında bir takım esrarlar gizlenmiştir. Bu sayının aşağıda vereceğimiz örneklerde olduğu üzere, dinlerin kültüründe ve İslami rivayetlerde özel bir konumu vardır. Hz. Nuh (a.s) zamanında kâfirlerin azabı için kırk gün yağmur yağdırıldı. Hz. Musa nın (a.s) kavmi kırk yıl boyunca çöllerde başıboş dolaşmıştır. Hz. Peygamber (s.a.a), kırk gün boyunca gökyüzünden kendisine cennet yemeği sunulsun diye itikâfa girerek Hz. Hatice den (s.a) ayrı kalmıştır. Böylelikle Hz. Fatıma nın (s.a) doğumu için hazırlık yapılmıştır. Hz. Peygamber (s.a.a), 40 yaşındayken insanlara peygamberliği ilan edilmiştir. İnsanın şartları kırk yaşına kadar ruhi ve manevi kemali elde etmeye müsaittir. Kırk yaşından sonraysa bunu elde etmek insan için daha güçtür Kırk gün boyunca ihlasla yapılacak ameller neticesinde hikmet çeşmesi insanın kalbinden diline dökülür. Kimi sıkıntıların bertaraf edilmesi ve kurtuluşa ermek için bazı sure ve duaların kırk defa okunması tavsiye edilmiştir. Bazı günahların neticesinde kırk gün boyunca namaz gibi ameller kabul edilmez. Kırk mümin eğer bir ölünün iyi olduğuna şahitlik yaparsa, Allah böyle bir kişiyi affeder. Bazı kitaplar da bu sayıyı eksen edinerek yazılmışlardır, Kırk Hadis ler gibi. 2 2 Sefinetu l Bihar, c., s Tefsir-u Furkan ve Erbain der Ferhengi İslami, Seyid Rıza Takavi 360
362 76. Sapmanın Etkenleri وا ا ن ه ل ر ار ا ل م ي ل ه خ و م ه ع ج ل ج س د ا ه م ن ح ل ي وسى م ن ب ع د م م و ات خ ذ ق و وك ان وا ظ ال م ين سب يل ا ت خ ذ وه ه د يه م و ل ي م م ه ي ك ل Musa nın ardından kavmi, ziynet takımlarından, canlıymış gibi böğüren bir buzağı heykeli yaparak onu tanrı edindiler. O buzağının kendileriyle konuşmadığını ve yol da göstermediğini görmediler mi? Onu tanrı olarak benimseyip kendilerine yazık ettiler. A raf, 48 Sapmanın etkenleri şu birkaç şeydir: Rehberin yokluğu ya da gaybete çekilmesi. 2 İnsanların cehaleti ve bilgisizliği. 3 Sapkın âlim ve sanatçıların ilim ve sanatlarını kötü yönde kullanmaları. 4 Güzellik ve zahiri parıltıları 5 Uydurma propagandaların gürültüsü. 36
363 77. Tahrifin Çeşitleri ف ب د ل ال ذ ين ظ ل م وا م ن ه م ق و ل غ ي ر ال ذ ى ق يل ل ه م ف ا ر س ل ن ا ع ل ي ه م ر ج ز ا م ن ون ظ ل م اء ب ما ك ان وا ي الس م Onların zulmedenleri, kendilerine söylenen sözü başkasıyla değiştirdiler. Biz de, o zalimlere, zulümlerinden ötürü gökten azap indirdik. A raf, 62 Kur an ilahi kanunda üç çeşit tahrife işaret etmiştir: Terim ve ıstılahların değiştirilmesi: İsrailoğullarının af dileme ve bağışlanma talebi için kullanılan hıtta kelimesinin yerine buğday anlamına gelen hınta kelimesini kullanmaları gibi. 2 Zamanın değiştirilmesi: İsrailoğullarının Cumartesi günleri balık tutmaları haram edildiğinden onlar denizde yaptıkları küçük havuzlarda balıkları topluyor ve Pazar günü avlanmalarının kendileri için güya bir sorun teşkil etmediğini düşünerek Biz Cumartesi-tatil günü avlanmadık diyorlardı. Bunun karşılığındaysa şunu buldular: İçinizden cumartesi günü azgınlık edip de, bu yüzden kendilerine: aşağılık maymunlar olun! dediklerimizi elbette bilmektesiniz. 3 Doğal takvimi güya aydın görüşlülükle değiştirmeleri: Zira Cahiliye dönemindeki savaşmanın haram olduğu ayları, savaşı uzatabilmek adına ileriye taşımaktaydılar. Savaşmanın haram olduğu bu dört ayda çatışmaya ara vermek istemiyorlardı. Onlar hakkında şu ayet nazil olmuştur: Sapıtmak için hürmetli ayların yerlerini değiştirip geciktirmek, küfürde gerçekten ileri gitmektir Bakara, 65 Tevbe,
364 78. Şeytanın Vesvese Yolları ون ر ق ص ث م ف ى ل ي و ا خ و ان ه م ي م د ون ه م ال غ ى Şeytanın kardeşleri onları azgınlığa sürüklerler ve bundan hiç geri durmazlar. A raf, 202 Şeytanın vesveseleri kimi zaman uzaklardan gelir: Derken Şeytan ona uzaktan vesvese verdi Kimi zaman da insanın ruh ve canına nüfuz ederek vesvese verir: O ki, insanların göğüslerine vesveseler fısıldar. 2 Bazen yanında oturarak Kim, Rahman ın zikrini görmezlikten gelirse, biz onun başına bir şeytan sararız. Artık o, onun ayrılmaz dostudur. 3, bazen de temas kurarak vesvese verir: Onlara şeytan tarafından bir vesvese dokunduğunda Taha, 20 Nas, 5 Zuhruf, 36 A raf,
365 79. Kur an Karilerinin Çeşitleri ون ت ر ح م ل ك م وا ن ص ت وا ل ع ل ه وا و ا ذ ا ق ر ئ ال ق ر ا ن ف اس ت م ع Kur an okunduğu zaman ona kulak verip dinleyin ve susun ki size merhamet edilsin. A raf, 204 İmam Muhammed Bakır (a.s) Kur an karilerinin -okuyucularınınüç grup olduğunu buyurmuştur: Birinci grup okudukları Kur an ı meslek addeden ve kendilerini insanların sırtına yükleyen kariler. İkinci grup Kur an sadece dillerinde olup ilahi ahkâmına riayet etmeyen karilerdir. Üçüncü grup Kur an ı dertlerinin devası görür ve her zaman Kur an ile yakın bir bağ kurarlar. Allah bu kimselerin hürmetine insanlara gelecek azabı def eder. Ve onların hürmeti hakkına yağmur yağdırır ki bu kimseler gerçekten de oldukça azdır. Usul u Kâfi, c.2, s
366 80. Kur an ın, Hakkı Kabul Etmeyenler için Yaptığı Benzetmeler ق ل ون ع ع ن د الله الص م ك م ال ب ال ذ ين ل ي ر الد و اب ا ن ش Allah katında, yeryüzündeki canlıların en kötüsü gerçeği akletmeyen sağırlar ve dilsizlerdir. Enfal, 22 Kur an ifadesine göre, peygamberlerin ilahi terbiyesini kabul etmeyip, kalplerini hakka teslim etmeyen kimseler hakkında şu benzetmeler yapılmıştır: Kimi zaman ölülere benzetilirler: Çünkü sen ölülere işittiremezsin. O daveti, arkalarını dönmüş giderlerken sağırlara da duyuramazsın. 2 Kimi zaman dört ayaklılara teşbih edilirler: İşte onlar hayvanlar gibidir 2, Durakları ateş olduğu halde kâfirler, zevklenirler ve hayvanlar gibi yerler. 3 3 Kimi zaman dört ayaklılardan daha kötüsüne benzetilmişlerdir: Arkalarını dönüp giderlerken sağırlara o daveti işittiremezsin. 4 4 Bazen de canlıların en kötüsüne benzetilirler: canlıların en kötüsü Rum, 52 A raf, 79 Muhammed, 2 A raf, 79 Enfal,
367 8. Hakkı Tanımanın Ölçüsü ع ن ك م ر س ي ات ك م پ و ي غ ف ر وي ك ف ل ل ك م ف رق ان ا ج ع ن وا ا ن ت ت ق وا الله ي ا ال ذ ين ا م ي ا ا ي ه ظ يم ل ك م والله ذ و ال ف ض ل ال ع Ey inananlar! Allah tan sakınırsanız, O size iyiyi kötüden ayırt edecek bir anlayış verir, kötülüklerinizi örter, sizi bağışlar. Allah büyük, bol nimet sahibidir. Enfal, 29 Hakkı batıldan ayırt ederek tanımanın ölçü ve vesileleri çeşitlidir. Şöyle ki; - Peygamberler ve evliyalar. Hz. Peygamber in (s.a.a) Faruk (hakkı batıldan ayırt eden) olarak adlandırıldığı gibi. Bu hususta nakledilen bir hadis de şöyledir: Her kim Ali yi (a.s) terk ederse gerçekte Allah ı terk etmiştir Meseleler İlahi Kitab a sunulduğu zaman hak batıldan teşhis edilebilir 3 - Takva. İnsanın içinde taşıdığı arzu tufanı ve kimi saplantılar, takvasızlık ile birlikte olduğunda bazı hakikatlerin idrak edilmesine engel olur. 4 - Akıl ve basiret. Bunların olmamasıyla insan vahye bile ilgi duymayabilir. 2 Tefsir-u Furkan Mulhakat-i Ahkaku l Hak, c.4, s
368 82. Allah Velilerinin Varlığının Bereketi ون ت غ ف ر س وه م ي م ب ه وم ا ك ان الله م ع ذ وا ن ت ف يه م م ب ه ذ ا ك ان الله ع ل ي و م Oysa sen onların içinde iken, Allah onlara azap edecek değildi. Bağışlanma dilerlerken de Allah onlara azap edecek değildir. Enfal, 33 Hadislerde, bazı temiz ve rabbani âlimlerin hürmetine, Allah ın insanlara gelecek azabı ve zorlukları kaldırıcağı geçer. Hz. İbrahim in (a.s), kendisine gelen meleklerin, Hz. Lut (a.s) kavminin yaptığı kötü işlerden dolayı onlara azap etmekle görevlendirildiğini anladığında söylediği şu cümlede olduğu gibi: İbrahim: Ama orada Lût var dedi... Acaba rabbani bir adam varken siz onun olduğu şehri yok mu edeceksiniz? Melekler şöyle dediler: Onlar, Orada kimin bulunduğunu biz daha iyi biliriz. Biz, onu ve ailesini elbette kurtaracağız 2 Hz. Emiru l Müminin Ali (a.s), Hz. Peygamber in (s.a.a) vefatından sonra şöyle buyurmuştur: Aramızdaki iki güvenceden biri artık bizlerle değil. İkincisi olan istiğfar etmeyi sakın ihmal etmeyin. 3 Bir rivayette İmam Rıza nın (a.s) Zekeriya bin Âdem e şöyle buyurduğu geçer: Kum şehrinde kal. İmam Musa Kâzım ın (a.s) hürmetine Bağdat ehlinden nasıl bela ve azap kaldırıldıysa, senin varlığının hürmetine de bu şehirden belalar kaldırılacaktır. 4 Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Benim yaşamım ve ölümüm sizin için hayırdır. Hayatım boyunca Allah size azap göndermeyecektir. Vefatımdan sonra da amellerinizin sunumu esnasında hakkınızda yapacağım affedilme talebi ve istiğfar neticesinde hayır üzerine olacaksınız Ankebut, 32 Ankebut, 32 Nehcu l Belağa, 88. Hikmet Biharu l Envar, c.57, s.27 Tefsiru l Nuru l Sakaleyn 367
369 83. Komploculara Karşı Yaklaşım Yöntemleri ال ك ف ر و ا ن ن ك ث وا ا ي م ان ه م م ن ب ع د ع ه ه م د و د ين ك م ط ع ن وا ف ى ف ق ات ل وا ا ئ م ة ا ن ه م ون ن ت ه م ي ل ه م ل ع ل ا ي مان ل ه Eğer antlaşmalarından sonra yeminlerini bozup dininize dil uzatırlarsa, küfrün elebaşlarıyla savaşın. Çünkü onlar yeminlerine riayet etmeyen kimselerdir. Umulur ki, vazgeçerler. Tevbe, 2 Hz. Emiru l Müminin Ali ye (a.s) sordular: Cemel savaşından kaçan düşmanlarınızı takip etmemenize karşın neden Sıffin savaşından kaçan düşmanlarınızı takip ettiniz? Hz. Emiru l Müminin Ali (a.s): Sıffin da küfrün önderi hayatta idi ve meydandan kaçan düşman askerleri onun etrafından toplanıyorlar ve yeniden hamle yapabilmek için organize oluyorlardı. Ancak Cemel de düşmanın önderleri öldürülmüştü. Ve savaş meydanından kaçanların yeniden bir saldırı düzenine girecek durumları yok idi. İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurdular: Her kim dininize hakaret ederse, kuşkusuz kâfir olmuştur. Daha sonra şu ayet-i kerimeyi tilavet buyurdular: Eğer antlaşmalarından sonra yeminlerini bozup dininize dil uzatırlarsa, küfrün elebaşlarıyla savaşın. Savaşta öncelikli olarak fitnenin başı, komuta merkezi ve düşman teşkilatları yok edilmelidir. Nuru l Sakaleyn 368
370 84. Seyr-i Süluk Merhaleleri وق ال وا ح سب ن ا الله س ي ؤ ت ين ا الله م ن ف ض ل ه ول ه س م الله ور ا ت یه ا ض وا م م ر و ل و ا ن ه ون ب اغ ول ه ا ن ا ا ل ى الله ر س و ر Eğer onlar, Allah ve Peygamberinin kendilerine vermiş oldukları şeylere razı olsalar ve Allah bize yeter, O ve Peygamberi bol nimetinden bize verecektir; doğrusu biz Allah a gönül bağlayanlardanız deselerdi daha hayırlı olurdu. Tevbe, 59 Bu ayet-i kerimede dört merhale konu edilmiştir: İlahi kadere razı ve teslim olmak: Allah ve Peygamberinin kendilerine vermiş oldukları şeylere razı olsalar 2 Razı olunduğunun beyanı: Allah bize yeter 3 İlahi kerem ve lütfu ümit etmek: O ve Peygamberi, bize bol nimetinden verecektir. 4 Allah a olan rağbet ve dünyaya olan ilgisizlik: doğrusu biz Allah a gönül bağlayanlardanız. 369
371 85. Hz. Peygamber e (s.a.a) Eziyet ve Cefa و م ن ه م ال ذ ين ي ؤ ذ ون الن ب ى و ي ق ول ون ه و ا ذ ن ق ل ا ذ ن خ ي ر ل ك م ي ؤ م ن ب الله و ي ؤ م ن ع ذ اب ا ل يم م سول الله ل ه ؤ ذ ون ر وال ذ ين ي م ن ك م ن وا ح مة ل ل ذ ين ا م ل ل م ؤ م ن ين ور Münafıkların içinde O her şeye kulak kesiliyor diyerek Peygamberi incitenler vardır. De ki: O kulak, Allah a inanan ve müminlere inanan, sizin için hayırlı olan, içinizden inanan kimselere rahmet olan bir kulaktır. Allah ın Peygamberini incitenlere can yakıcı azap vardır. Tevbe, 6 Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Her kim benim Ehl-i Beyt ime eziyet ederse, Allah ın laneti onun üzerine olsun. Hz. Fatıma (s.a) için ise şöyle buyurmuştur: Her kim Fatıma ya eziyet ederse, bana eziyet etmiştir. Bilinçli bir rehberin sıfatlarından bazıları şöyledir; büyük bir sabır kapasitesi, tüm grupların sözünü dinlemek, insanlara muhabbet ile yaklaşmak, ayıpları örtmek, tövbe ve özür yolunu insanlar için açık tutmak. Elbette, her sözün dinlenmesi her zaman razı olunacağı anlamına gelmez. Eziyet ve cefa görmüş kimseyi himaye etmek gerekir. Allah, düşmanların Hz. Peygamber (s.a.a) için söylediği O her şeye kulak kesiliyor cümlesinin akabinde Hz. Peygamber (s.a.a) için dört değeri beyan ediyor: sizin için hayırlı olan kulaktır, Allah a inanan, müminlere inanan, rahmet olan bir kulaktır. Mulhikatu Ahkaku l Hak, c.8, s
372 86. Kendini Unutmak و ي ن ه و ن ع ن ن ك ر ون ب ال م ر ا م ض ي ع م م ن ب ض ه ع ن اف ق ات ب ا ل م ن اف ق ون وال م ن اف ق ين ه م ال ف اس ق ون م ا ن ال م ف ن س ي ن سوا الله ه م ه د ي ق ب ض ون ا ي وي وف ر ال م ع İkiyüzlü erkek ve kadınlar da birbirlerindendir: Kötülüğü emreder, iyiliğe engel olurlar; elleri de sıkıdır; Allah ı unuttular, bu yüzden Allah da onları unuttu. Doğrusu ikiyüzlüler fasıktırlar. Tevbe, 67 Soru: Allah ın unutması yoktur. Rabbin unutkan değildir ancak ele alınan ayetteki Allah onları unuttu cümlesinin açıklaması nedir? Cevap: Allah a isnat edilen unutkanlık mecaz anlamdadır. Yani Allah onlara unutulmuş kimseler olarak mukabele edecektir (yoksa gerçekten unutulmuş olmayacaklar) İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: Allah ı ve kıyamet gününü unutan kimseye verilecek ceza, şahsın kendisini unutmasıdır. 2 Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Allah ın unutması, onları hayırdan mahrum bırakmasıdır. 3 Fesadın yayılması, kötülüklere davet, iyiliklerin yasaklanması, nifak belirtileri, iyiliğin emredilmesinin, kötülüğün engellenmesinin ve Allah yolunda harcamanın yasaklanması Allah ın insanları unutmasının nişaneleridir. 2 3 Meryem, 64 Tefsir-u Nuru l Sakaleyn Tefsir-u Burhan 37
373 87. İman Ehli ve Nifak Ehli ا ار خ ال د ين ف يه ا ال ن ه ؤ م ن ات ج ن ات ت ج ر ى م ن ت ح ت ه ؤ م ن ين وال م و ع د الله ال م ظ يم ال ع ال ف وز ر ا ك ب ذ ل ك ه و و ر ض وان م ن الله ب ة ف ى ج ن ات ع د ن و م س اك ن ط ي Allah mümin erkeklere ve mümin kadınlara, temelli kalacakları, içlerinden ırmaklar akan cennetler, Adn cennetlerinde hoş meskenler vadetmiştir. Allah ın hoşnut olması en büyük şeydir. İşte büyük kurtuluş budur. Tevbe, 72 Tevbe suresinin 67 ve 68. ayetleri ile 7 ve 72. ayetlerinin karşılaştırılmasında müminler ile münafıkların hâleti ortaya çıkmaktadır. Şöyle ki; Nifak ehli: münafık erkek ve kadınlar da birbirlerindendir. İman ehli: mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridir. 2 Nifak ehli: kötülüğü emreder, iyiliğe engel olurlar. İman ehli: iyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar. 3 Nifak ehli: onlar Allah ı unuttular İman ehli: namazı ikame ederler 4 Nifak ehli: elleri sıkıdır İman ehli: zekât verirler 5 Nifak ehli: fasıktırlar İman ehli: Allah a itaat ederler 6 Allah nifak ehline cehennem ateşi ni, iman ehline ise Adn cennetlerinde güzel meskenler vadetti. 7 Nifak ehline Allah onlara lanet etmiştir, iman ehline ise Allah ın rızası ise hepsinden büyüktür müjdesi verilmiştir. 8 Nifak ehli için kalıcı azap, iman ehli için büyük kurtuluş vaadi verilmiştir. 372
374 88. Daha Fazla İstemenin Yıkımları ل ن ص د ق ن ول ن ك ون ن م ن الصال ح ين ف ل ما ن ع اه د الله ل ئ ن ا ت ین ا م ن ف ض ل ه م م و م ن ه ر ض ون ع وه م م ل وا ت و و خ ل وا ب ه ا ت یه م م ن ف ض ل ه ب İçlerinden, Eğer Allah bize lütuf ve kereminden verirse, mutlaka bol bol sadaka veririz ve mutlaka salihlerden oluruz diye Allah a söz verenler de vardır. Fakat Allah, lütuf ve kereminden onlara verince, onda cimrilik ettiler ve yüz çevirerek dönüp gittiler. Tevbe, Medine nin fakirlerinden olan Salebe bin Hatib, Hz. Peygamber den (s.a.a) kendisinin zengin olması için Allah a dua etmesini istedi. Hz. Peygamber (s.a.a) ona şöyle buyurdu: Şükrünü yerine getirdiğin az mal, şükrünü eda edemediğin ve sorumluluğunu taşıyamadığın fazla maldan daha iyidir. Salebe ise buna karşılık şöyle dedi: Eğer Allah bana lütfundan bağışlarsa ben de vermem gereken tüm vacip ödemeleri yerine getireceğim. Hz. Peygamber (s.a.a) onun için dua etti ve serveti fazlalaşmaya başladı. Öyle ki artık Cuma ve cemaat namazlarına katılamaz oldu. Zekât toplamak için gelen memura ise şöyle dedi: Biz cizye -Müslüman olmayanlardan alınan vergiyi- vermemek için Müslüman olduk. Fahrurrazi şöyle der: Salebe, söylediklerinden ve yaptıklarından rahatsızlık duyarak zekâtını ödemek için Hz. Peygamber in (s.a.a) yanına geldi ancak Hz. Peygamber (s.a.a) onun zekâtını kabul etmedi. Tefsir-u Nuru l Sakaleyn 373
375 89. Fakirin Eli Allah ın Elidir ب اد ه و ي ا خ ذ الص د ق ات و ا ن الله ه و ا ل م ي ع ل م وا ا ن الله ه و ي ق ب ل الت و ب ة ع ن ع اب الرح يم الت و Onlar, kullarının tövbesini kabul edenin ve sadakaları alanın Allah olduğunu; tövbeyi çok kabul edenin, çok merhametli olanın Allah olduğunu bilmediler mi? Tevbe, 04 Hz. Peygamber in (s.a.a) Allah ın emriyle zekât alması, esasında Allah ın zekât almasıdır. Bu biat alma ayetinde işaret edildiği gibidir: Şüphesiz sana baş eğerek ellerini verenler (biat edenler), Allah a baş eğip el vermiş sayılırlar. Kimileri Tebük savaşında emre itaatsizlik edip savaşmayınca, savaştan sonra Hz. Peygamber in (s.a.a) yanına pişman olarak gelip tövbelerinin kabul edilmesini istediler. Akabinde bahsi geçen bu ayet nazil oldu: Onlar, kullarının tövbesini kabul edenin ve sadakaları alanın Allah olduğunu; tövbeyi çok kabul edenin, çok merhametli olanın Allah olduğunu bilmediler mi? Evet, Allah ın peygamberinin dahi tövbeyi kabul etme hakkı yokken kiliselerdeki papazların ve keşişlerin tövbe kabul etme hakkı nasıl olabilir? İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurur: Sadaka Allah ın eline ulaşmadan fakirin eline ulaşmaz. Daha sonra konu edilen ayeti tilavet buyurdular. Sadakayı alan gerçekte Allah olduğu için biz de sadakayı içten bir şekilde, en güzel cinsinden ve en güzel üslupla verelim. Fetih, 0 374
376 90. Zararın Her Çeşidi Yasaklanmıştır صاد ا ا ر ؤ م ن ين و ن ال م ي و ت ف ر يق ا ب و ك ف را ا س ج د ا ض رار و ال ذ ين ات خ ذ وا م د ن ا ا ل ال ح س نى و الله ح ول ي ل ف ن ا ن ا ر ول ه م ن ل ق ب س ب الله ور ل م ن ح ار م ل ك اذ ب ون ي ش ه د ا ن ه Bir de zararlı faaliyetlerde bulunmak, küfre yardım etmek, müminler arasına ayrılık sokmak için ve öteden beri Allah ve Resulüne karşı savaşanlara üs olsun diye bir mescit yapanlar vardır. Bunlar, Bizim iyilikten başka hiçbir kastımız yok diye de mutlaka yemin ederler. Ama Allah şâhitlik eder ki bunlar mutlaka yalancıdırlar. Tevbe, 07 İslam da her türlü zarar yasaklanmıştır: zarara uğramak ve zarar vermek İslam da yoktur. Örneğin; - Cana gelecek zararlar: Hasta veya yolculukta olan, tutamadığı günlerin sayısınca diğer günlerde tutsun İnsanlara verilecek zararlar: Sizi Mescid-i Haram dan menettiği için bir topluluğa olan kininiz, aşırı gitmenize sebep olmasın Eşe verilecek zararlar: Eşlerinizi sıkıntıya sokmak için kendilerine zarar vermeye kalkışmayın Evlada verilecek zararlar: Ana çocuğundan, çocuk kendisinin olan baba da çocuğundan dolayı zarara sokulmasın Varislere verilecek zararlar: (Bu paylaştırma varislere) zarar vermeksizin yapılan vasiyetin yerine getirilmesinden yahut borcun ödenmesinden sonra yapılır Vesail u Şia, c.26, s.4 Bakara, 85 Maide, 2 Talak, 6 Bakara, 233 Nisa, 2 375
377 6 - Zararlı eğitimler: Kendilerine zarar veren, fayda getirmeyen şeyleri öğreniyorlardı Sözleşmelerde ve borçlulukta zararlar: Alışveriş yaptığınızda tanıklarınız bulunsun. Yazana da tanığa da zarar verilmesin Vahdete ve dine verilen zararlar: Allah ve Resulüne karşı savaşanlara üs olsun diye bir mescit yapanlar vardır. 7 8 Bakara, 02 Bakara,
378 9. Değer Ölçütü Takvadır و م ا ح ق ا ن ت ق وم ف يه ف يه الت ق وى م ن ا و ل ي س ع ل ى س ج د ا س ل م د ا ل ت ق م ف يه ا ب ر ج ال ي ح ب ون ا ن ي ت ط ه ر وا و الله ي ح ب ال م ط ه ر ين O mescide hiç girme! İlk gününden beri Allah a karşı gelmekten sakınmak için kurulan mescitte bulunman daha uygundur. Orada, arınmak isteyen insanlar vardır. Allah, arınmak isteyenleri sever. Tevbe, 08 Başlangıçta takva temellerinin üzerine kurularak yapılan mescit Kuba mescidi dir. Hicret zamanında Medine de inşa edilmiştir. Fahrurrazi şöyle der: Bir mescidin geçmişinde takvanın olması o mescide değer kazandırıyorsa, insanın da takva ve imanda öne geçmiş olması o insana daha fazla değer kazandıracaktır. Hz. Ali ilk günden mümin olduğundan dolayı, yıllar yılı şirkle kirlenip Müslüman olan kimselerden daha üstündür. İbadet, siyasetten ayrı değildir. Öyle ki namaz ile dahi bâtılı takviye etmemek gerekir. İslam düşmanlarının bir karargâh gibi kullandıkları mescitte namaz için bile durmamalıyız. Her şeyin kıymeti, kurulma niyetine ve hedefine bağlıdır. Mekânların değeri ise, oraya gelip gidenlere bağlıdır. Bir mescidin değeri, kubbesinden ve süslemesinden değil, orada namaz ikame eden kimselerden ötürüdür. Tefsir-u Kebir, Fahrurazi 377
379 ع ل ي ك م ب ال م ؤ م ن ين 92. Rahmet Resulü ر يص ع ن ت م ح ا سول م ن ا ن ف س ك م ع ز يز ه ع ل ي م ل ق د ج اء ك م ر ح يم ر ر ؤ ف And olsun size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir. Tevbe, 28 Allah, kendi isimlerinden iki tanesini Hz. Peygamber den (s.a.a) başka hiçbir peygamber için kullanmamıştır. rauf-u rahim (çok şefkatli ve merhametlidir) Bu ayet-i kerimede ilahi rehberlerin sıfatları konu edilmiştir. Onlarla başka sıfatlara sahip olan insanlığın önder kabul ettiği kimseler arasında mukayese yapıldığında, Allah ın beşeriyete olan lütfunu ve ilahi rehberlere mutlak itaatin lazım olduğunun işaretlerini göreceğiz. Resulullah (s.a.a) insanların içinden çıkmıştır, onlardan biridir: Size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir. 2 Hz. Resulullah (s.a.a) ümmetinin derdini dert edinmektedir: sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. 3 İslami önderler insanların sıkıntı ve zorluklarıyla hemdert olmalıdırlar: sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. 4 Allah ın Resulü, insanların hidayet ve irşadı meselesini hafife almaz. O, size çok düşkündür. 5 Diğerlerine sözün etki edebilmesi için, onlar için yürekten hayır istenmeli, şefkatli olunmalı, karşılık beklenmemeli ve mütevazı olunmalıdır. 6 İslami önderler herkese değil sadece müminlere çok şefkatli ve merhametlidir. Düşmanlara ise şedittirler. 378
380 93. Cehennemlik Olmanın Nedenleri ون ب ك س ب ما ك ان وا ي الن ار م ا ول ئ ك م ا ویه İşte bunların, elde ettikleri kötü ameller sebebiyle varacakları yer, cehennem ateşidir. Yunus, 8 Cehennemlik olmaya neden olan şeyler şunlardır: - Meadın ve uhrevi karşılığın inkârı: Öldükten sonra huzurumuzda hesap vereceklerini ummayanlar. 2 - Çarçabuk geçen dünyaya razı olmak: dünya hayatına razı İlahi ayetlerden gaflet etmek: ayetlerimizden gafil olanlar Çirkin davranışların yapılması: kötü ameller sebebiyle 2 3 Yunus, 7 Yunus, 7 Yunus, 7 379
381 94. İki Büyük Ders ق ب ل ه ه و ل م م ا ي ا ت ه ت ا ويل ه ك ذ ل ك ك ذ ب ال ذ ين م ن م ل ك ذ ب وا ب م ل م ا ي ح يط وا ب ع ل م ب ف ان ظ ر ف ك ي ك ان ة ع اق ب الظ ال م ين Onlar, ilmini kavrayamadıkları ve henüz yorumu da kendilerine bildirilmemiş olan şeyi yalanladılar. Onlardan öncekiler de böylece yalanlamışlardı. Zalimlerin sonunun nasıl olduğuna bir bak. Yunus, 39 İmam Cafer Sadık (a.s) buyurdular: Kur an ın iki ayetinden iki büyük ders alırız: - Bilgimiz olmadan herhangi bir açıklama yapmayız: Allah hakkında, gerçek dışında bir şey söylemeyeceklerine dair onlardan Kitap ta söz alınmamış mıydı? Onun içindekileri okumamışlar mıydı? 2- Bilgimiz olmadan herhangi bir sözü reddetmeyelim: Onlar, ilmini kavrayamadıkları ve henüz yorumu da kendilerine bildirilmemiş olan şeyi yalanladılar. A raf,
382 ل ك ب ه 95. Peygamber ve İmamların Takipçileri س ق ال ي ا ن وح ا ن ه ل ي م ن ا ه ل ك ا ن ه ع م س ا ل ي ل ن م صال ح ف ل ت سپ ر غ ي ل ع ل م ا ن ى ا ع ظ ك ا ن ت ك ون م ن ال ج اه ل ين Allah, Ey Nuh! O, asla senin ailenden değildir. Onun yaptığı, iyi olmayan bir iştir. O hâlde, hakkında hiçbir bilgin olmayan şeyi benden isteme. Ben, sana cahillerden olmamanı öğütlerim dedi. Hud, 46 Hz. Peygamber (s.a.a) ve Ehl-i Beyt inden (a.s) bizden değildir ifadesini içeren pekçok rivayet nakledilmiştir. Onlardan bazılarına işaret edeceğiz. Hz. Peygamber (s.a.a) buyurdular: Her kim bir Müslümana ihanette bulunursa, bizden değildir., İnsanların korkusundan dolayı hürmet ettiği kimse bizden değildir. Bir başka hadiste ise şöyle buyurmuştur: Her kim sabah uyandığında Müslümanlara hizmet etme niyeti taşımıyorsa, Müslüman değildir. Soru: Tahrim suresinin 0. ayetinde Hz. Nuh (a.s) ve Hz. Lut un (a.s) eşleri için hıyanet ettiler cümlesi geçmektedir. Burada ise şöyle buyuruyor: Ey Nuh! Oğlun, asla senin ailenden değildir. Bu iki ayetten Hz. Nuh un (a.s) oğlunun zinadan olduğu neticesini çıkarmak mümkün müdür? Cevap: Öncelikle Hz. Nuh un (a.s) eşinin ihanetinden kastedilen sırların ifşa edilmesi ve kâfirlere yaptığı yardım idi, başka bir şey değil. İkinci olarak Hz. Nuh un (a.s) oğlunun kendi ehlinden olmaması, salih amelinin olmaması yüzündendir. Bu durum başka bir nedene dayanmamaktadır. Bu rivayetler genellikle Sefinetu l Bihar kitabının 2. cildinin 38 ve 69. sayfalarında yer almıştır. 38
383 96. Kur an ın Bakiyyetullahı (Allah ın Geride Bıraktığı) ك م ا ن ا ع ل ي ب ح ف يظ ا ؤ م ن ين وم ي ل ك م ا ن ك ن ت م م ت ب ق ي الله خ ر Eğer inanan kimselerseniz Allah ın geride bıraktığı daha hayırlıdır. Ben sizin başınızda bir bekçi değilim. Hud, 86 Bu ayette bakiyyetullah (Allah ın geride bıraktığı) kâr ve elde edilen kazanç anlamındadır. Helal bir sermayeden Allah ın razı olduğu şekilde insan için geride kalan kazanca denir. Ancak rivayetlerde Allah ın iradesiyle insanlığa bırakılmış her varlığa bakiyyetullah dendiğini görüyoruz. Örneğin savaş meydanından ilahi irade ile baki kalarak zaferle döndüklerinden dolayı mümin savaşçılara bakiyetullah denmiştir. İmam Mehdi (Allah onun zuhurunu acil eylesin) için de bakiyetullah ifadesi kullanılır. Çünkü Allah ın iradesiyle o Hazret, insanların hidayeti için geride bırakılmış ve saklanmıştır. Rivayetlerde Hz. İmam Mehdi nin (Allah zuhurunu acil eylesin) mübarek isimlerinden birinin Bakiyetullah olduğu belirtilmektedir. Biz de o Hazret i bu isimle çağırır ve selamlarız: Selam olsun sana, ki sen Allah ın yeryüzünde geride bıraktığısın (Bakiyetullah sın) Hz. İmam Mehdi (Allah zuhurunu acil eylesin) Mekke de zuhur edeceği zaman bu ayeti okuyacak ve şöyle diyecektir: Ben o Bakiyetullah ım. Diğer Masum İmamlarımız için de Bakiyetullah lakabı kullanılmıştır. 2 2 Biharu l Envar, c.46, s.259 Tefsir u Kenzu l Dakaik 382
384 97. İyiliği Emredip Kötülüğe Engel Olan Kimselere Bir Tavsiye ع ل ى ن ة م ن ر ب ى و ر ز ق ن ى م ن ه ر ز ق ا ح س ن ا و م ا ا ر يد ا ق و ا ر ا ي ت م م ا ن ك ن ت ب ي ق ال ي اس ت ط ع ت و م ا ت و ف يق ى ا ل ا ص ل ح م ع ن ه ا ن ا ر يد ا ل ال ا ن هیك م ا ا ن ا خ ال ف ك م ا ل ى م ا ن يب ت و ك ل ت ه وا ل ي ب الله ع ل ي ه (Hz. Şuayb): Ey kavmim! Rabbimden benim apaçık bir delilim olduğu ve bana güzel bir rızık da verdiği halde, O na karşı gelebilir miyim? Söylesenize! Size yasak ettiğim şeylerde, aykırı hareket etmek istemem; gücümün yettiği kadar ıslah etmekten başka bir dileğim yoktur. Başarım ancak Allah tandır, O na güvendim; O na yöneliyorum dedi. Hud, 88 Bu ayette iyiliği emredip kötülükten alıkoyan kimseler için bazı tavsiyelerde bulunulmuştur. Şöyle ki; - Kendisi de söyledikleriyle amel etmelidir: size yasak ettiğim şeylerde, aykırı hareket etmek istemem. 2 - Hedefi toplumun ıslahı olmalıdır: gücümün yettiği kadar ıslah etmekten başka bir dileğim yoktur. 3 - Muvaffakiyet ve başarısının Allah tan olduğunu bilmelidir: başarım ancak Allah tandır. 4 - Her daim Allah a tevekkül etmelidir: O na güvendim. 5 - Sıkıntılarda Allah a sığınmalıdır: O na yöneliyorum. 383
385 98. Yaratılış Felsefesi ن م م ن ال ج ن ة ن ج ه ك ل م ل پ ن م ر ح ر ب ك و ل ذ ل ك خ ل ق ه م و ت م ت ك ل م ة ر ب ا ل م و الن اس ا ج مع ين Ancak Rabbinin merhamet ettikleri müstesnadır. Zaten Rabbin onları bunun için yarattı. Rabbinin, And olsun ki cehennemi tümüyle insanlar ve cinlerle dolduracağım sözü yerini buldu. Hud, 9 Yaratılışın hedefi, Kur an-ı Kerim de değişik şekillerde belirtilmiştir. Bir yerde şöyle buyrulur: Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım. Bir başka yerde ise şöyle: O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. 2 Yukarıdaki ayetten ise insanların yaratılış hedefinin ilahi rahmete şamil olmak olduğu anlaşılmaktadır. Böylece Kur an a göre insanın yaratılış felsefesi üç farklı başlıkta incelenebilir. İbadet, sınama (imtihan) ve rahmet. Ancak biraz dikkatlice baktığımızda üç başlığın da aslında bir noktada ortak olduğunu görebiliriz. O da kuşkusuz insanın manevi ve ruhi tekâmülüdür. Bir önceki ayette insanın özgür olduğu beyan edilirken, son ayette ise And olsun ki cehennemi tümüyle insanlar ve cinlerle dolduracağım buyrulmuştur. Bu iki ayetin ceminden şöyle bir netice çıkarabiliriz: İnsan seçim yolunda özgürdür. Ancak batıl yolu kabul etmesi yüzünden cehennemlik olmaktadır. İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurur: Allah insanı ilahi rahmetini hak edecek davranışları göstersin diye yaratmıştır Zariyat, 56 Mülk, 2 Tefsir-u Nuru l Sakaleyn, Tevhid u Saduk, s
386 99. Ağlama Çeşitleri ك ون ب اه م ع ش اء ي و ج اؤ ا ب (Kardeşleri Yusuf u kuyuya bırakıp) akşamleyin ağlayarak babalarına geldiler. Yusuf, 6 Kur an da dört çeşit ağlama ve gözyaşı dökme olduğunu görürüz: Gönülden ağlamak: Hıristiyanlardan kimi Kur an ayetlerini duydukları anda içtenlikle ağlıyorlardı: Peygambere indirilen Kuran ı işittiklerinde, gerçeği öğrenmelerinden gözlerinin yaşla dolarak, Rabbimiz! İnandık, bizi de şahidlerden yaz derler 2 Hüzün ve hasret ile ağlamak: Aşık müslümanlar, Hz. Peygamber in (s.a.a) savaşa katılmaya durumu olmayanlara izin vermediği anda candan hüzünlenip ağlıyorlardı: Binek vermen için sana geldiklerinde, Size binek bulamıyorum dediğin zaman, sarfedecek bir şey bulamadıkları için üzüntüden gözyaşı dökerek geri dönenlere de sorumluluk yoktur. 2 3 Korkudan ağlamak: Allah ın evliyası ayetler okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlardı: Rahman ın ayetleri onlara okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlardı. 3, Onlar ağlayarak yüzüstü yere kapanırlar. Bu da onların derin saygısını artırır. 4 4 Sahte ve yapmacık bir şekilde ağlamak: Hz. Yusuf un (a.s) kardeşleri, babaları Hz. Yakub un (a.s) yanına kardeşimizi kurt yedi deyip sahte gözyaşları dökmüşlerdi. ağlayarak babalarına geldiler Maide, 83 Tevbe, 92 Meryem, 58 İsra,
387 200. Küçük Memurların Büyük İşleri ع ظ يم ه ق د م ن د ب ر ق ال ا ن ه م ن د ك ي ك ن ا ن د ك ي ك ن ا ق م يص ف ل م ا ر Kadının kocası Yusuf un gömleğinin arkadan yırtıldığını görünce, dedi ki: Şüphesiz bu, siz kadınların tuzağıdır. Şüphesiz sizin tuzağınız çok büyüktür. Yusuf, 28 Allah kimi zaman büyük işleri çok küçük vesilelerle yerine getirir. Ebrehe nin ordusunu ebabil kuşları ile dağıtmasındaki örnek gibi, Hz. Peygamber in (s.a.a) canını silahlı müşriklerden bir örümceğin ağı ile korumasındaki gibi Karganın Kabil e defnetmeyi öğretmesinde olduğu gibi Yahudilerin attığı iftiralara karşılık Hz. Meryem in (s.a) iffet ve temizliğini, dünyaya yeni gelmiş oğlu Hz. İsa nın (a.s) insanlara anlatmasında olduğu gibi Hz. Yusuf un (a.s) suçsuzluğunun ispatının, gömleğinin arkadan parçalanmış oluşu gibi Bir ülkenin iman etmesinin bir Hudhud kuşunun seferine bağlanması gibi Ashab-ı Kehf in insanlar tarafından kim olduklarının anlaşılmasına, küçük bir madeni paranın sebep olmasındaki gibi 386
388 20. Yetkin İdareciliğin Şartları ث م ي ا ت ى م ن ب ع د ذ ل ك س ب ع ش د اد ي ا ك ل ن م ا ق د م ت م ل ه ن ا ل ق ل يل م م ا ت ح ص ن ون ون ر ص ع الن اس و ف يه ي غ اث د ذ ل ك ع ام ف يه ي ع ا ت ى م ن ب ث م ي Sonra bunun ardından yedi kurak yıl gelecek, saklayacağınız az bir miktar hariç bu yıllar için biriktirdiklerinizi yiyip bitirecek. Sonra da bunun ardından insanların yağmura kavuşacağı bir yıl gelecek. O zaman (bol rızka kavuşup) şıra ve yağ sıkacaklar. Yusuf, İdarecilerin toplumda başarılı olma koşulları şöyledir: İnsanların güveni: Bize bunu yorumla; senin iyi bir kimse olduğunu görüyoruz 2 Sadakat: Ey doğru sözlü Yusuf 2 3 İlim: Bu, bana Rabbimin öğrettiklerindendir 3 4 Doğru önseziş: Yiyeceğiniz az bir miktar hariç, biçtiklerinizi başağında bırakın 4 5 İnsanların itaati: Zira insanlar Hz. Yusuf un (a.s) programına harfiyen uyuyorlardı Yusuf, 36 Yusuf, 46 Yusuf, 37 Yusuf,
389 202. Seçim ve Tercihte Ölçüt ق ال اج ع ل ن ى ع ل ى خ ز ائ ن ال ر ض ا ن ى ح ف يظ ع ل يم Yusuf: Beni ülkenin hazinelerine bakmakla görevlendir. Çünkü ben iyi koruyucu ve bilgili bir kişiyim dedi. Yusuf, 55 Kur an bireylerin seçiminde bir takım ölçüler beyan buyurmuştur. Şöyle ki; İman: Hiç inanan kimse, yoldan çıkan kimse gibi olur mu? Elbette bunlar bir olmaz 2 Geçmiş hali: (İman ve amelde) öne geçenler ise (Ahirette de) öne geçenlerdir. İşte onlar (Allah a) yaklaştırılmış kimselerdir. 2 3 Hicret: Doğrusu inanıp hicret edenler, Allah yolunda mallarıyla canlarıyla cihad edenler ve muhacirleri barındırıp onlara yardım edenler, işte bunlar birbirinin velisidirler 3 4 İlmi ve bedensel yeterlilik: Doğrusu Allah size onu seçti, bilgice ve vücutça gücünü artırdı. 4 5 Aile asaleti: Ey Harun un kız kardeşi! Senin baban kötü bir insan değildi; annen de iffetsiz değildi. 5 6 Cihad ve mücadele: Allah, mallarıyla, canlarıyla cihad edenleri, derece itibariyle, cihattan geri kalanlardan üstün kılmıştır Secde, 8 Vakıa, 0 Enfal, 72 Bakara, 247 Meryem, 28 Nisa,
390 203. Kur an, Allah ın Zikridir ال م ين ذ ك ر ل ل ع ه ع ل ي م ن ا ج ر ا ن ه و ا ل م ل ه ت سپ ا و م Oysa sen buna karşılık onlardan bir ücret de istemiyorsun. Kuran, âlemler için sadece bir öğüttür. Yusuf, 04 Kur an, zikirdir (hatırlatmadır). Çünkü; İlahi sıfatları ve nimetleri hatırlatan ayetleri vardır. 2 İnsanın geçmişini ve geleceğini hatırlatır. 3 Toplumların güç ve zillet nedenlerini hatırlatır. 4 Kıyamet sahnelerini hatırlatır. 5 Tarihte iz bırakmış şahsiyetlerin hayat ve hadiselerini hatırlatır. 389
391 204. Yaratılış Düzenindeki Zevciyyet (Eşlik, Çift Olma) ل ف يه ا و م ن ك ل الث مرات ج ع ا وا ن ه ار اس ى و ل ف يه ا ر د ال ر ض و ج ع و ه و ال ذ ى م ون ت ف ك ر ل ق و م ي ات الن ه ار ا ن ف ى ذ ل ك ل ي ل ى ال ي غ ش ن ي اث ن ي ي ز و ج ن Yeri düzleyen, orada dağlar, nehirler var eden, her türlü üründen çift çift yetiştiren, gündüzü geceyle bürüyen de O dur. Doğrusu bunlarda, düşünen kimseler için ibretler vardır. R ad, 3 Yaratılış düzeni eşlilik üzerine kurulmuştur: - Bitkilerdeki eşlik durumu: Her güzel bitkiden çift çift yetiştirir. 2 - Hayvanlardaki eşlik durumu: Göklerin ve yerin yaratanı, size içinizden eşler, çift çift hayvanlar var etmiştir İnsandaki eşlik durumu: Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir Her şeyde hakim olan zevciyyet: Ve Biz, her şeyi iki çift yarattık. Umulur ki, öğüt alıp-düşünürsünüz Hac, 5 Şura, Rum, 2 Zariyat,
392 205. Batıl, Köpük Gibidir ا ن ز ل م ن الس م اء م اء ف س ال ت ا و د ي ة ب ق د ر ه ا ف اح ت م ل الس ي ل ز ب د ا ر اب ی ا و م م ا ي وق د ون ع ل ي ه ف ى الن ار اب ت غ اء ح ل ي ة ا و م ت اع ز ب د م ث ل ه ك ذ ل ك ي ض ر ب الله ال ح ق و ال ب اط ل ف ا م ا الز ب د ب الله ال مث ال ض ر ف ي م ك ث ف ى ال ر ض ك ذ ل ك ي الن اس ن ف ع ا ي ا م ف ي ذ ه ب ج ف اء وا م Allah gökten su indirir, dereler onunla dolar taşar. Sel, üste çıkan köpüğü alır götürür. Süslenmek veya faydalanmak için ateşte erittiklerinizin üzerinde de buna benzer bir köpük vardır. Allah, hak ve batıl için şöyle misal verir: Köpük uçup gider,insanlara fayda veren ise yerde kalır. Allah bunun gibi daha nice misaller verir. Ra d, 7 Ayette batılın tanınması için iki örnek verilmiştir. Suyun üzerinde beliren köpük ve madenlerin eridiği anda üzerlerini kaplayan köpük misalleri Batıl, suyun üzerindeki köpük gibidir. Zira; Kalıcı değil, gidicidir, 2 Ancak hakkın gölgesinde kendisini gösterebilir, 3 Hakkın üzerini örter. 4 Görünüşte cazip olsa da bir kıymeti yoktur. Çünkü ne susuzun susuzluğunu giderir ne de bir bitkinin yetişmesini sağlar. 5 Koşullar sakinleştiğinde ortadan kaybolur. 6 Çağlayarak gürül gürül gelir ancak içi boş ve muhtevasızdır. Başka ayetlerde de bu hususlara değinilmiş. Şöyle ki; Bilakis biz, hakkı batılın tepesine bindiririz de o, batılın işini bitirir. Ve Allah bâtılı yok eder; sözleriyle hakkı ortaya koyar. 2 De ki: Hak geldi; artik batıl ne bir seyi ortaya çıkarabilir ne de geri getirebilir. 3 Yine de ki: Hak geldi; batıl yıkılıp gitti. Zaten batıl yıkılmaya mahkûmdur Enbiya, 8 Şura, 24 Sebe, 49 İsra, 8 39
393 206. İnfakın Dereceleri س را ز ق ن اه م م ما ر الصل وة وا ن ف ق وا وا وا ق ام م ه وال ذ ين ص ب ر وا اب ت غ اء و ج ه ر ب ئ ة ا ول ئ ك ى ل ه م ع ق ب الد ار و ع ل ن ي ة و ي د ر ؤ ن ب ال ح س ن ة الس ي Yine onlar, Rablerinin rızasını isteyerek sabreden, namazı dosdoğru kılan, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açık olarak (Allah yolunda) harcayan ve kötülüğü iyilikle savan kimselerdir. İşte onlar var ya, dünya yurdunun (güzel) sonu sadece onlarındır. Ra d, 22 İnfakın dereceleri vardır:. adım; Allah ın fazlından, bolca verdiğinden bağışlamak: size verdiğimiz rızıktan hayır yolunda harcayın. 2. adım; helal kazançtan ve güçlükle elde edilenden vermek: Kazandıklarınızın iyilerinden ve rızık olarak yerden size çıkardıklarımızdan hayra harcayın 2 3. adım; değer verilen ve sevilen şeylerden bağışlamak: Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcamadıkça iyiliğe eremezsiniz adım; isâr, başkasını kendine tercih etmek: Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler Bakara, 254 Bakara, 267 Al i İmran, 92 Haşr, 9 392
394 207. Allah ı Zikretmenin Bereket ve Etkileri ال ق ل وب م ب ذ ك ر الله ا ل ب ذ ك ر الله ت ط م ئ ن ت ط م ئ ن ق ل وب ه و ا ل ذ ين ا م ن وا Bunlar, iman edenler ve gönülleri Allah ın zikriyle sükûnete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah ı anmakla huzur bulur. Ra d, 28 Allah ı hatırlamanın birçok bereketi bulunur: Allah ın verdiği nimetleri hatırlamak, O na şükretmeye sebep olur. 2 Allah ın kudretini hatırlamak, O na tevekkül etmeye neden olur. 3 Allah ın lütfunu hatırlamak, O na sevgi duymaya sebep olur. 4 Allah ın kahrını ve gazabını hatırlamak, O ndan korkmayı sağlar. 5 Allah ın azametini ve büyüklüğünü hatırlamak, O nun karşısında insanın kendisini küçük görmesine yol açar. 6 Allah ın gizlide ve açıkta her şeyi kuşatan ilmini hatırlamak, haya ve iffetli olmaya nedendir. 7 Allah ın kerem ve affını hatırlamak, ümitlenmeye ve tövbe etmeye sebeptir. 8 Allah ın adaletini hatırlamak, takvalı ve sakınan kimselerden olmaya nedendir. 393
395 208. İnsanların Kısımları ا ب و ح س ن م م ط وبى ل ه الصال ح ات و ع م ل وا ا ل ذ ين ا م ن وا İman edip iyi isler yapanlara ne mutlu! Varılacak güzel yurt da onlar içindir. Ra d, 29 İnsanlar dört kısımdan oluşur; Müminler; hem iman etmiş hem de salih amel yapan kimselerdir. 2 Kâfirler; ne iman etmiş ne de güzel amelleri olan kimselerdir. 3 Fasıklar; iman etmiş ancak salih amel yapmayan kimselerdir. 4 Münafıklar; iman etmemiş ancak zahirde amellerini güzel gösteren kimselerdir. 394
396 209. Ahiret Azabı م م ن الله م ن واق ل ه ا رة ا ش ق وم ذ اب ال خ ول ع ع ذ اب ف ى ال ح يوة الد ا ن ي ل ه م Dünya hayatında onlara sadece bir azap vardır. Ahiret azabı ise daha şiddetlidir. Onları Allah tan (onun azabından) koruyacak kimse de yoktur. Ra d, 34 Ahiret azabı bilinen bütün azaplardan çok daha elim ve acıdır: - Kıyamette vesileler ve sebepler yok olacaktır: İşte o zaman (görecekler ki) kendilerine uyulup arkalarından gidilenler, uyanlardan hızla uzaklaşırlar ve (o anda her iki taraf da) azabı görmüş, nihayet aralarındaki bağlar kopup parçalanmıştır. 2 - Aile ve soy sopun artık bir faydası olmayacaktır: Sura üflendiği zaman artık aralarında akrabalık bağları kalmamıştır; birbirlerini de arayıp sormazlar Fidye kabul edilmeyecektir: Birbirlerine gösterilirler (fakat herkes kendi derdindedir). Günahkâr kimse ister ki, o günün azabından (kurtuluş için), oğullarını, karısını ve kardeşini, kendisini koruyup barındıran tüm ailesini ve yeryüzünde kim varsa hepsini fidye olarak versin de, tek kendini kurtarsın Özür dilemenin de bir faydası olmayacaktır: O gün zalimlere, özür dilemeleri hiçbir fayda sağlamaz Dostlar birbirlerini terkedeceklerdir: Dost, dostu sormaz Devamlı ve ebedidir: Onlar ebediyen lânet içinde kalırlar Bir indirim ve azaltma söz konusu değildir: Artık ne azapları hafifletilir ne de onların yüzlerine bakılır Azap hem ruhsal hem de bedenseldir: Tat bakalım. Hani sen kendince üstündün, şerefliydin! Bakara, 66 Muminun, 0 Mearic, 4 Mümin, 52 Mearic, 0 Bakara, 62 Bakara, 62 Duhan,
397 20. Kâfirlerin Sapkınlık Merhaleleri ا غ ون ه ب ص د ون ع ن سب يل الله وي وي رة ون ال ح يوة الد ا ن ي ع ل ى ال خ ا ل ذ ين ي س ت ح ب ع يد ع و ج ا ا ول ئ ك ف ى ض ل ل ب Dünya hayatını ahirete tercih edenler, Allah yolundan alıkoyanlar ve başkalarının eğriliğini isteyenler var ya, işte onlar (haktan) uzak bir sapıklık içindedirler. İbrahim, 3 Kâfirler üç aşamayı geride bırakırlar: Birinci olarak dünyaya aldanarak haktan sapmaya başlarlar. Dünya hayatını ahirete tercih edenler. İkinci olarak davranışlarıyla başkalarına da engel olurlar Allah yolundan alıkoyanlar Ve üçüncü aşamada ise tüm güçleriyle hak yolunda olanları saptırmak isterler: başkalarının eğriliğini isteyenler var ya 396
398 2. Şükrün Aşamaları و ل ئ ن ك ف رت م ا ن ع ذ اب ى ل ش د يد ب ك م ل ئ ن ش ك رت م ل ز يد ن ك م و ا ذ ت ا ذ ن ر Hatırlayın ki Rabbiniz size: Eğer şükrederseniz, elbette size (nimetimi) artıracağım ve eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir! diye bildirmişti. İbrahim, 7 Nimete yapılan şükrün aşamaları vardır: - İnsanın tüm nimetlerin Allah tan geldiğine inanarak kalple yaptığı şükür. 2 - Elhamdulillah diyerek dille yapılan şükür. 3 - Ömrünü ve malını Allah rızasını kazanma adına harcama, insanlara hizmet ve ibadetle pratikte yapılan şükürdür. 397
399 22. Müminlerin Dünyaya Hâkim Olma Müjdesi و خ اف وع يد ق ام ى ه م ذ ل ك ل م ن خ اف م د ع و ل ن سك ن ن ك م ال ر ض م ن ب Ve (ey inananlar!) Onlardan sonra sizi mutlaka o yerde yerleştireceğiz. İşte bu, makamımdan korkan ve tehdidimden sakınan kimselere mahsustur. İbrahim, 4 Kur an defalarca, yeryüzü son bulmadan Allah ın velilerinin dünyaya hâkim olacağının ve düşmanlarının helak edileceğinin vaadini vermiştir. Bu bölümde üç unsuru beyan edeceğiz: Bizim ordumuz şüphesiz üstün gelecektir. 2 And olsun ki, Peygamber olan kullarımıza söz vermişizdir: Onlar mutlaka zafere ulaşacaklardır. 2 3 And olsun Zikir den (Tevrat dan) sonra Zebur da da: Yeryüzüne iyi kullarım vâris olacaktır diye yazmıştık. 3 Bahsedilen bu vaad henüz tam anlamıyla tahakkuk etmemiştir ve İmam-ı Zaman ın (a.s) zuhuruyla gerçekleşecektir. 2 3 Saffat, 73 Saffat, 7 72 Enbiya,
400 23. Suçluların Bahanesi ve Şeytanın Kınaması و ق ال الش ي ط ان ل م ى ا ق ض ال م ر ا ن الله و ع د ك م و ع د ال ح ق و و ع د ت ك م ف ا خ ل ف ت ك م وا ول وم ون ى ف اس ت ج ت م ب ل ى ف ل ت ل وم ك م ل ى ع ل ي م ن سل ط ان ا ل ا ن د ع وت ك م ا ك ان و م ون م ن ق ب ل ا ن ف س ك م م ا ا ن ا ب م ص ك م ر خ و ا ن ت م م ا ب م ص ى ر خ ا ن ك ف ر ى ت ب ما ا ش رك ت م ع ذ اب ا ل يم ا ن الظ ال م ين ل ه م (Hesapları görülüp) is bitirilince, şeytan diyecek ki: Şüphesiz Allah size gerçek olanı vadetti, ben de size vadettim ama size yalancı çıktım. Zaten benim size karşı bir gücüm yoktu. Ben, sadece sizi (inkâra) çağırdım, siz de benim davetime hemen koştunuz. O halde beni yermeyin, kendinizi yerin. Artık ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz! Kuşkusuz daha önce ben, beni (Allah a) ortak koşmanızı reddettim. Şüphesiz zalimler için elem verici bir azap vardır. İbrahim, 22 Günahkârlar kıyamet gününde ellerine yüzlerine vurarak işledikleri suçlara ortak ararlar ve kendi sapkınlıklarını bir başkasına yüklemek isterler. Günahkârlar kimi zaman şöyle derler: Çünkü Kur an bana gelmişken o, hakikaten beni ondan saptırdı Bazen de şöyle derler: Zayıf sayılanlar, büyüklük taslayanlara: Siz olmasaydınız, elbette biz inanan insanlar olurduk derler. 2 Bir başka yerde günahkârların, kendilerinin sapkın olmalarına neden olduğu için şeytanı suçlayacakları ifade edilmiştir. Ancak şeytan onların bu yersiz eleştirilerine ben size ancak vesvese vererek günaha davet ettim diyecek ve sapkınlıklarının sorumluluğunun kendilerine ait olduğunu söyleyecektir. 2 Furkan, 29 Sebe, 3 399
401 24. Nimetin Belaya ve Azaba Dönüşmesi وار د ار ال ب م ه ق وم وا ح ل وا ك ف را مة الله د ل وا ن ع ا ل م ت ر ا ل ى ال ذ ين ب Allah ın nimetine nankörlükle karşılık veren ve sonunda kavimlerini helâk yurduna sürükleyenleri görmedin mi? İbrahim, 28 Kâfirler ve müşrikler büyük ilahi nimetleri küfre dönüştürürler. - Tevhid gibi büyük bir nimeti, şirke tebdil ederler. 2 - Temiz fıtrat nimetini bırakıp, sapkınların yolunu takip ederler. 3 - Hurafeleri ilahi vahye tercih ederler. 4 - Allah ın evliyası gibi büyük bir nimete tabi olmayı bırakıp nankörlük ederek tağutlara itaat ederler. 5 - Birçok rivayette şöyle bir ifade geçer: Ehl-i Beyt İmamları (a.s) şöyle buyurmuştur: Allah a and olsun ki insanların değiştirdiği nimetler biziz. İnsanlar bizleri terk ettiler ve başka rehberlere tabi oldular. Mecmeu l Beyan 400
402 25. İyi ve Kötü Arzular ون ل م ع و ف ي ل ف س ه م ال م ل ه وي وا ت مت ع وي ا ك ل وا ذ ر ه م ي Onları bırak; yesinler, eğlensinler ve boş ümit onları oyalaya dursun. (Kötü sonucu) yakında bilecekler! Hicr, 3 İnsan arzularıyla yaşar ve insandan arzular alınırsa herhangi bir işi yapma gayreti içinde de olmayacaktır. İslam ın kınadığı arzular aşağıdaki gibidir: Uzun arzular. 2 Amelden fazla arzu. 3 Herhangi bir eylem yapılmadan duyulan arzular. 4 İnsanı gereksiz yere meşgul eden arzular. 5 Kötü insanlardan beklenen iyi arzular. 40
403 26. İsraf ب ذ ر ين سك ين و اب ن الس ب يل و ل ت ب ذ ر ذ ير ت ب ا ا ن ال م وال م بى ح ق ه و ا ت ذ ا ال ق ر ك ان وا ا خ وان الش ي اط ين و ك ان الش ي ط ان ل ر ب ه ك ف ور ا Akrabaya, yoksula ve yolda kalmışa haklarını ver! (Elindeki imkânları) gereksiz yere saçıp savurma! Çünkü saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı nankörlük etmiştir. İsra, Ayette geçen tebzir kelimesi, saçıp savurmak anlamına gelen bezr sözcüğünden türetilmiştir. İki kişilik misafir için on kişilik hazırlık yapmak gibi... İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurdular: Her kim Allah yolunun dışında harcama yaparsa müsriftir. Ve yine İmam Cafer Sadık (a.s) kendisine sorulan Acaba helal kazançta da israf olur mu? sorusuna şu yanıtı vermiştir: Evet. Malını dağıtıp kendisine birşey bırakmayan, helal harcamada israf etmiştir. Saçıp savurmak anlamına gelen tebzir genelde maddi konuları kapsasa da başka nimetler için de geçerlidir. Ömrün ve gençliğin heder edilmesi; düşünce, göz, kulak ve dili yanlış yolda kullanmak, salih olmayan insanlara mesuliyet verilmesi, liyakati olmadan gücünü aşan soumlulukların altına girmek, faydasız ve zorunlu olmayan bilgilerin öğrenimi ve öğretimi bunlardan başlıcalarıdır. 402
404 27. Konuşma Adabı ا سور ي ق و ل م م ك ت ر ج وه ا ف ق ل ل ه و ا م ا ت ع ر ض ن ع ن ه م اب ت غ اء ر ح م ة م ن ر ب Eğer Rabbinden umduğun bir rahmeti istemek için onlardan yüz çevirecek olursan, o zaman onlara yumuşak bir söz söyle. İsra, 28 Kur an, insanlarla ne şekilde konuşulması gerektiği hususunda bir takım düsturlar beyan etmiştir. Bazıları şöyledir; Yumuşak söz söyleyin: yumuşak bir söz söyle. 2 Mülayim bir ifade ile anlatın: ona yumuşakça söz söyleyin. 3 Tatlı söz söyleyin: anne babaya tatlı ve güzel söz söyle. 2 4 Doğru söz söyleyin: Allah tan sakınsınlar ve doğru söz söylesinler. 3 5 Meşru sözler söyleyin: onlara meşru söz dışında söz söylemeyin 4 6 Etkili söz söyleyin: kendilerine tesirli sözler söyle Taha, 44 İsra, 23 Nisa, 9 Bakara, 235 Nisa,
405 28. Kur an da Rızık ve Geçim يرا ص ا ن ه ك ان ب ع ب اد ه خ ب يرا ب ر ق د وي ش اء ز ق ل م ن ي ب ك ي ب س ط الر ا ن ر Şüphesiz Rabbin, dilediğine rızkı bol bol verir ve (dilediğine) kısar. Çünkü O, gerçekten kullarından haberdardır ve onları görmektedir. İsra, 30 Kur an da rızık ve geçim mevzusu oldukça geniş bir şekilde konu edilmiştir. Bu hususta ayetlerden elde edilen bazı noktalar şöyledir; - Yaşayan tüm varlıkların rızkı Allah a aittir: Yeryüzünde yaşayan bütün canlıların rızkı ancak Allah a aittir. 2 - Geçimin kaynağı gökyüzüdür: Gökte rızkınız ve size vaat olunan şeyler vardır Eğer bütün insanların rızkı geniş olursa bozgunculuk ve fesad da artar artıyor: Allah, kullarına (tümüne birden) rızkı bol bol verseydi, yeryüzünde mutlaka azgınlık ederlerdi İnsanlar rızıklarının peşinde koşmalı ve elde etmek için gayret göstermelidirler: Allah ı bırakarak taptıklarınızın size hiçbir rızık vermeye güçleri yetmez. Öyle ise rızkı Allah ın katında arayın Takva rızkın artmasına ve genişlemesine bir nedendir: Allah, kendisine karşı gelmekten sakınan kimseye kurtuluş yolu sağlar, ona beklemediği yerden rızık verir Hud, 6 Zariyat, 22 Şura, 27 Ankebut, 7 Talak, 3 404
406 29. Haksız Yere Cana Kıymanın Günahı ه الن ف س ال ت ى ح ر م الله ا ل ب ال ح ق و م ن ق ت ل م ظ ل وم ا ف ق د ج ع ل ن ا ل و ل ي و ل ت ق ت ل وا ا ن صور س ر ف ف ى ال ق ت ل ا ن ه ك ان م س ل ط ان ا ف ل ي Allah ın haram kıldığı cana haksız yere kıymayın. Haksız yere öldürülenin velisine bir yetki tanımışızdır. Artık o da öldürmekte aşırı gitmesin. Zira kendisi ne de olsa yardım görmüştür. İsra, 33 Bir kimsenin canını almak ve insan öldürmek büyük günahlardandır. Her kim kısas dışında ve fesat yolla bir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibidir. Bunun için İsrailoğullarına şöyle yazdık: Kim bir kimseyi bir kimseye veya yeryüzünde bozgunculuğa karşılık olmadan öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Böyle bir günahın cezası ise ebedi cehennemdir. Kim bir mümini kasten öldürürse cezası, içinde temelli kalacağı cehennemdir. 2 Bu ceza, silah çekerek ölümle tehdit eden ve müfsid ve muharib olarak tanınan kişi için de sabittir Maide, 32 Nisa, 93 Maide,
407 220. Yol Yürüme Adabı ر ح ا ا ن ك ل ن ت خ ر ق ال ر ض و ل ن ل غ ال ت ب ال ج ب ط ول ض م و ل ت م ش ف ى ال ر ك وه ا م ك ر ئ ه ع ن د ر ب س ك ل ذ ل ك ك ان ي Yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü sen ne yeri yarabilirsin ne de boyca dağlara erişebilirsin. Bütün bunlar, Rabbinin katında hoşlanılmayan kötü şeylerdir. İsra, İslam dini toplumlara itikadi, siyasi, askeri ve ekonomik meseleleri içerdiği gibi, yolda yürüme adabı gibi cüzi meselelerde de düstur vermektedir. Şöyle ki; - Yolda yürürken itidal üzerine ol: Yürüyüşünde tabiî ol. 2 - Kibirle yol yürüme: Yeryüzünde böbürlenerek yürüme Yolda vakarlı ve mütevazı olarak yürü: Rahman ın kulları, yeryüzünde vakar ve tevazu ile yürüyen kimselerdir Zengin bir şahıs olarak tanıtılan Karun un çarşı ve pazarda kibirlice ve övünerek yürümesi eleştirilmiştir Lokman, 9 Lokman, 8 Furkan, 63 bkz. Kasas,76 406
408 ق ال ء ا س ج د ل م ن خ ل ق ت ط ين ا 22. Kur an da İblis ل يس ف س ج د وا ا ل ا ب د م اس ج د وا ل ل ل م ل ئ ك ة و ا ذ ق ل ن ا Hani meleklere, Âdem için secde edin demiştik, onlar da secde etmişlerdi. Yalnız İblis secde etmemiş, Hiç ben, çamur hâlinde yarattığın kimse için secde eder miyim? demişti. İsra, 6 Kur an da İblis in özellikleri: İblis, cin taifesindendir: İblis cinlerdendi. 2 Orduları bulunmaktadır: Ve İblis in bütün orduları da 2 3 İblisin ordusu süvari ve piyade olarak insanları saptırmak için saldırır: Onlardan gücünün yettiği kimseleri davetinle şaşırt; süvarilerinle, yayalarınla onları yaygaraya boğ 3 4 İblisin Hz. Âdem e (a.s) secde etmemesindeki neden ateş ve toprağı kıyaslamasıydı: Ben Âdem den hayırlıyım çünkü beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın. 4 Kur an defalarca meleklerin secde edip şeytanın asilik yaptığını anlatmıştır Kehf, 50 Şuara, 95 İsra,64 A raf, 2 407
409 222. Allah ı Tanımanın Fıtri Olması ا ل ى وا ذ ا م س ك م الض ر ف ى ال ب ح ر ض ل م ن ت د ع ون ا ل ا ي اه ف ل م ا ن جه یك م ال ب ر ا ن سان ك ف ور وك ان ال ا ع ر ض ت م Denizde bir sıkıntıya düştüğünüz zaman, Allah tan başka yalvardıklarınız kaybolup gider, fakat O sizi karaya çıkararak kurtarınca yüz çevirirsiniz. Zaten insan pek nankördür. İsra, 67 Tevhidin fıtri olmasının delillerinden bir tanesi de insanın tüm maddi vesilelerden ümidini kestiği anda kendisini kurtarması için gönülden tek bir varlığa yönelmesidir. Allah ı reddeden bir şahıs İmam Cafer Sadık tan (a.s) Allah ı ispat edecek delili öğrenmek ister. İmam Cafer Sadık (a.s) bu şahsa: Acaba gemide olduğun vakit hiç bir hadiseye duçar oldun mu? diye sordu. İnanmayan şahıs cevap verdi: Evet, gemimiz fırtına eseri sonucu alabora oldu ve ben bir parça tahtaya tutunarak hayatta kaldım. İmam: Bu hadiseyi yaşarken kalpten seni kurtarması için bir kudrete sığındığın mı? deyince inanmayan şahıs evet dedi. İmam: İşte o sığındığın kudret, Allah tır buyurmuştur. 408
410 223. Kur an ın Özellikleri ن س ت ال ق ل ل ئ ن اج ت م ع و ال ج ن ع ل ى ا ن ي ا ت وا ب م ث ل ه ذ ا ال ق ر ا ن ل ي ا ت ون ب م ث ل ه ظ ه يرا ض ع ل ب م ض ه ع و ل و ك ان ب De ki: İnsanlar ve cinler, birbirine yardımcı olarak bu Kuran ın bir benzerini ortaya koymak için bir araya gelseler, and olsun ki, yine de benzerini ortaya koyamazlar. İsra, 88 Kur an ın eşsiz olması şu nedenlerden dolayıdır: Mucizedir. 2 Akıcı ve çok boyutlu bir dil kullanır. 3 Gelecekten haber verir. 4 En iyi kıssaları ve hikâyeleri anlatır. 5 En güzel davet yolunu kullanır. 6 Dünyevi ve uhrevi bütün sahalardaki bireyseli, toplumsal, dünyevi ve uhrevi tüm meseleleri bütün zamanlar için açıklar. 409
411 224. İnşallah Kelimesini Söylemek و ل ت ق ول ن ل ش اى ء ا ن ى ف اع ل ذ ل ك غ د ا ا ل ا ن ي ش اء الله و اذ ك ر ر ب ك ا ذ ا ن س يت ش د ا ب م ن هذ ا ر و ق ل ع سى ا ن ي ه د ي ن ر ب ق ر ى ل Herhangi bir şey için, Allah ın dilemesi dışında: Ben yarın onu yapacağım deme. Unuttuğun zaman Rabbini an ve şöyle de: Umulur ki, Rabbim beni doğruya daha yakın olana eriştirir. Kehf, İnşallah sözünü söylemek kişinin ilahi meşiyet ve kudrete olan itikadını yansıtır ve evliyaullahın dayanağıdır. Kur an ın Peygamberlerinin dilinden nakletmiş olduğu ayetler şöyledir: Hz. Yakub (a.s) evladına şöyle seslenir: Allah ın izniyle güven içinde Mısır a girin dedi. Hz. Musa (a.s), Hz. Hızır a (a.s) şöyle söyler: Musa: İnşallah beni sabırlı bulacaksın ve senin hiçbir işine karşı gelmeyeceğim dedi. 2 Hz. Şuayb (a.s), Hz. Musa ya (a.s) şöyle der: İnşallah beni iyi kimselerden bulacaksın. 3 Hz. İsmail (a.s), babası Hz. İbrahim e (a.s) a şöyle der: Babacığım! Emrolunduğun şeyi yap. İnşallah beni sabredenlerden bulursun dedi. 4 Elbette İnşallah ve Euzubillah demek sadece dilde kalan bir söylem değil, hayatın tüm boyutlarını kuşatan bir bilincin ve kalbin kabulünün göstergesi olmalıdır Yusuf, 99 Kehf, 69 Kasas, 27 Saffat, 02 40
412 225. Secdenin Şekilleri ل يس ك ان م ن ال ج ن ف ف س ق ع ن ف س ج د وا ا ل ا ب د م اس ج د وا ل ل ل م ل ئ ك ة و ا ذ ق ل ن ا ب ئ س ل لظ ال م ين ب د ل وه م ل ك م ع د و اء ا ول ي م ن د ون ى ذ ون ه و ذ ر ي ت ه ا م ر ر ب ه ا ف ت ت خ Hani biz meleklere, Âdem için saygı ile eğilin demiştik de iblisten başka hepsi saygı ile eğilmişlerdi. İblis ise cinlerdendi de Rabbinin emri dışına çıktı. Şimdi siz, beni bırakıp da iblisi ve neslini, kendinize dostlar mı ediniyorsunuz? Hâlbuki onlar sizin için birer düşmandırlar. Bu, zalimler için ne kötü bir bedeldir! Kehf, 50 Secde üç çeşittir: - Namaz secdesi gibi ibadet kastıyla yapılan, sadece Allah a mahsus olan secde. 2 - Meleklerin Allah ın emriyle Hz. Âdem e (a.s) a yaptıkları türden itaat secdesi. 3 - Hz. Yakub un (a.s) Hz. Yusuf un (a.s) akıbetini gördüğünde Allah a yaptığı şükür secdesi. 4
413 226. Kâmil ve Kuşatıcı Bir Ayet ق ل ا ن ما ا ن ا ب ش ر م ث ل ك م ا ل ی ي وحى ا ن م ا ل ه ك م ا ا ل ه و اح د ف م ن ك ان ي ر ج وا ل ق اء ب ع م ه ف ل ي ل ع م ل ص ال ح ا و ل ي ش ر ك ب ع ب اد ة ر ب ه ا ح د ا ر De ki: Ben de ancak sizin gibi bir insanım. Bana, Sizin ilâhınız ancak bir tek ilahtır diye vahyolunuyor. Kim Rabbine kavuşmayı ümit ediyorsa salih bir amel yapsın ve Rabbine ibadette kimseyi ortak koşmasın. Kehf, 0 Bu ayet-i kerimede hem tevhid - bir tek ilah -, hem nübüvvet - bana vahyolunuyor -, hem ahiret - Rabbine kavuşmayı -, hem ilahi rahmete ümit - ümit ediyorsa -, hem rahmete ulaşmak için gayret göstermek - salih bir amel yapsın - ve hem de amelde ihlaslı olmak kimseyi ortak koşmasın konuları birlikte zikredilmiştir. Bu yüzden Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Eğer ümmetime sadece Kehf suresinin son ayeti nazil olsaydı, bu onlar için yeterli olurdu. Tefsir-u Durru l Mensur 42
414 227. Namaz Secdelerinin Rumuz ve Sırrı ة ا خ رى ا ن خ ر ج ك م ت ار و م ن ه ا ن ع يد ك م وف يه م ن ه ا خ ل ق ن اك م Sizi yerden yarattık, oraya döndüreceğiz, sizi tekrar oradan çıkaracağız. Taha, 55 Emiru l Müminin Ali (a.s), namaz secdesinin sırrı olarak bu ayet-i kerimeye işaret etmiş ve şöyle buyurmuştur: İlk secdenin sırrı şudur: Allah ım! Ben ilk önce toprak idim, ve secdeden başını kaldırdığında ise şuna işaret eder: sen beni topraktan yarattın. İkinci secdeye varması Allah ım! Sen beni yeniden toprağa döndüreceksin ve secdeden yeniden kalkması da beni kıyamet gününde topraktan yeniden yaratacaksın anlamındadır. Biharu l Envar, c.85, s.23 43
415 228. Peygamberlerin Af Talebinde Bulunması ن و ع م ل صال ح ا ث م اه ت دى وا م و ا ن ى ل غ ف ار ل م ن ت اب Şüphe yok ki ben, tövbe edip inanan ve salih ameller işleyen, sonra da doğru yol üzere devam eden kimse için son derece affediciyim. Taha, 82 Peygamberler de Allah tan mağfiret talebinde bulunmuşlardır: Hz. Âdem (a.s): Bizi bağışlamaz ve bize merhamet etmezsen biz kaybedenlerden oluruz. Hz. Nuh (a.s): Eğer beni bağışlamaz ve bana merhamet etmezsen, şüphesiz ziyana uğrayanlardan olurum. 2 Hz. İbrahim (a.s): O, hesap gününde, hatalarımı bağışlayacağını umduğumdur. 3 Hz. Musa (a.s): Ey Rabbim! Beni ve kardeşimi bağışla! 4 Hz. İsa (a.s): Eğer onları bağışlarsan, yine şüphe yok ki sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin. 5 Hz. Muhammed (a.s): O ndan bağışlama dile A raf, 23 Hud, 47 Şuara, 82 A raf, 5 Maide, 8 Nasr, 3 44
416 229. Kıyamet Görüntüsü و ل ه ض ما خ اف ظ ل ما ؤ م ن ف ل ي ه و م و م ل م ن الصال ح ات ع ن ي و م Kim de inanmış olarak salih ameller işlerse, o, ne zulme uğramaktan korkar, ne yoksun bırakılmaktan. Taha, 2 Taha suresinin son ayetlerinde genel olarak kıyametten sahnelere işaret edilmiştir: - Sur a üflenir ve ölüler diriltilir: Sur a üflendiği gün 2 - Mücrimler yeniden haşredilir: Suçluları gözleri korkudan göğermiş olarak haşrederiz Dağlar un gibi savrulup dağıtılacak: Rabbim onları ufalayıp savuracak Tüm mevcudat Allah ın davetine kulak kesilir: O gün, hiçbir tarafa sapmadan davetçiye (Sur a üfleyenin çağrısına) uyarlar Şefaat, Allah ın izni olmadan gerçekleşmez: O gün, Rahman ın izin verdiği ve sözünden razı olduğu kimseden başkasının şefaati fayda vermez Allah, ilminin kuşatıcılığıyla herkese hesap soracaktır: Allah onların geçmişlerini de, geleceklerini de bilir. Onların hiçbirinin ilmi ise O nu kuşatamaz Her canlı Allah ın hükmünün karşısında teslim olmuştur: Bütün yüzler; diri, yaratıklarına hâkim ve onları koruyup gözeten Allah a boyun eğmiştir O gün zalimler ümitsizdirler: Zulüm yüklenen, mutlaka hüsrana uğramıştır Müminler ise sükûnet ve huzur içerisindedir: Kim de inanmış olarak salih ameller işlerse, o, ne zulme uğramaktan korkar, ne yoksun bırakılmaktan Taha, 02 Taha, 02 Taha, 05 Taha, 08 Taha, 09 Taha, 0 Taha, Taha, Taha, 2 45
417 230. Ölümün Siması و م ا ج ع ل ن ا ل ب ش ر م ن ق ب ل ك ال خ ل د ا ف ائ ن م ت ف ه م ال خ ال د ون ك ل ن ف س ذ ائ ق ة ون وا ل ي ت ر ج ع و ال خ ر ي ف ت ن ة ن ا ال م و ت و ن ب ل وك م ب الش ر Biz, senden önce de hiçbir beşere ölümsüzlük vermedik. Şimdi sen ölürsen, onlar ebedî mi kalacaklar? Her nefis ölümü tadacaktır. Bir imtihan olarak size iyilik ve kötülük veririz. Sonunda Bize dönersiniz. Enbiya, Kur an ve rivayetlerde ölümün siması şu şekilde beyan edilmiştir: Ölüme hazırlanmak, Allah ın velilerinin nişanelerindendir: Allah ın dostları olduğunu iddia ediyorsanız, (bunda da) samimi iseniz haydi ölümü isteyin! 2 Ölüm insan için, genç kızın boynuna takılan gerdanlık gibidir. 2 3 Ölüm yolun sonu değildir. İnsan hayatının ve yaşam şeklinin değişmesidir, tıpkı bir elbisenin yenilenmesi gibi. 3 4 Her nefis bu dünyadan göçüp gidecektir. Kimileri en zor şartlarda can verecektir, kimileri de bir gül koklar gibi 5 İnsanın ölümden korkması, tıpkı bir şoförün yakıtının az olmasından Ah! Azığın azlığından ve yolun uzunluğundan!.. 4, yüklememesi gereken yasaklı bir maddeyi (günahları) taşıması yüzünden ya da şoförlüğe hazır olmadığından korkması gibidir. Aksi takdirde ölümden niçin korkulsun ki? Cuma, 6 Bu, İmam Hüseyin in (a.s) Kerbela yolculuğu öncesinde yaptığı bir teşbihtir. Biharu l Envar, c.6, s.54 Nehcu l Belağa, 77. Hikmetli Sözler 46
418 23. Hedefli Tüketim ا اسم الله ه ع ل ي وا ي ف اذ ك ر ا خ ر ائ ر الله ل ك م ف يه ل ك م م ن ش ع ل ن اه ا و د ال ب ن ج ع ت ر ك ذ ل ك س خ رن اه ا ع وال م ال ق ان ع وا وا ط ع م و ج ت ب ج ن وب ه ا ف ك ل وا م ن ه ا ص واف ف ا ذ ا ل ك م ت ش ون ك ر ل ك م ل ع İşte kurbanlık deve ve sığırları Allah ın size olan nişanelerinden kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Bağlı halde keserken üzerlerine Allah ın adını anın. Yan üstü düşüp ölünce onlardan yiyin, isteyene de istemeyene de verin. Şükredersiniz diye onları böylece sizin buyruğunuza verdik. Hac, 36 İslam da ne zaman yemek meselesi konu edilse mutlaka yanında bir sorumluluk da zikredilir: yiyin için fakat israf etmeyin yiyin itaat edin... 2 yiyin ve salih amel işleyin... 3 yiyin ve şükredin A raf, 3 Hac, 36 Muminun, 5 Sebe, 5 47
419 232. Manevi Tekâmülün Aşamaları ون اج ع م ه ر وال ذ ين ي ؤ ت ون م ا ا ت و ا و ق ل وب ه م و ج ل ة ا ن ه م ا ل ى ر ب Rablerine dönecekleri için verdiklerini kalpleri ürpererek verirler. Muminun, 60 İnsanın manevi tekâmülü, ele alınan ayet-i kerimede de beyan edildiği üzere birkaç merhalede gerçekleşir: Birinci merhale; kulun Allah tan haşyet duymasına neden olan ilim ve bilinç: Rablerinin azametinden korkup titreyenler. İkinci merhale; kulun derkettiği şeye sürekli ve derin bir iman duyması: Rablerinin ayetlerine inananlar. 2 Üçüncü merhale; kulun her türlü aşikâr ve gizli şirkten uzak durması: Rablerine ortak koşmayanlar. 3 Dördüncü merhale; kulun Allah ın kendisine bahşetmiş olduklarından infak etmesi: Rablerine dönecekleri için verdiklerini kalpleri ürpererek verirler. 2 3 Muminun, 57 Muminun, 58 Muminun, 59 48
420 233. İdareciliğin Bazı Şartları ون ظ ل م س ع ه ا و ل د ي ن ا ك ت اب ي ن ط ق ب ال ح ق و ه م ل ي و ل ن ك ل ف ن ف س ا ا ل و Biz hiçbir kimseye gücünün yettiğinden fazla yük yüklemeyiz. Katımızda hakkı söyleyen bir kitap vardır. Onlar zulme, haksızlığa uğratılmazlar. Muminun, 62 İdareciliğin bazı koşulları aşağıdaki ayetlerde zikredilmiştir: - İşin şahıslara bırakılması onların bilgileri ve yetenekleri miktarınca olmalıdır: gücünün yettiğinden fazla 2 - Bu kişilerin faaliyetlerine dakik bir şekilde nezaret etmelidirler: katımızda hakkı söyleyen bir kitap vardır. 3 - Bireyleri tembih ve teşvik etmede adaletli olmalıdırlar: onlar zulme, haksızlığa uğratılmazlar. 49
421 234. Tuğyanın Cilveleri ve Kandırmaları ون مه ع ل ل ج وا ف ى ط غ ي ان ه م ي و ل و ر ح م ن اه م و ك ش م ف ن ا م ا ب ه م ن ض ر Biz onlara merhamet edip başlarına gelen zararı giderseydik, yine de azgınlıkları içinde bocalayıp kalırlardı. Muminun, 75 Tuğyan tarzı her insanda farklılık gösterir: Âlimlerin tuğyanı, ilimleri nedeniyle böbürlenme ve gururlanmalarıdır. Zenginlerin tuğyanı, sahip oldukları servetleri vesilesiyle cimrilik göstermeleridir. Salihlerin tuğyanı, yaptıkları güzel amellerinin vesilesiyle şöhret düşkünü ve riyakâr olmalarıdır. Heveslerine yenik düşenlerin tuğyanı, şehvetlerine uymalarında görünür. Tefsir-u Ruhu l Beyan 420
422 235. Azabın Ertelenmesinin Delilleri ون ا ن ع د ه م ل ق اد ر ك م و ا ن ا ع ل ى ا ن ن ر ي Bizim onlara yönelttiğimiz tehditleri sana göstermeye elbette gücümüz yeter. Muminun, 95 Allah bu ayetle peygamberine kâfir ve sapkınlara azap edebileceğini bildirerek O nu teselli etmiştir. Ancak bazı nedenlerden dolayı onların azabını ertelemektedir. Şöyle ki; - Onlara tövbe etme fırsatı ve mühleti vermektedir, 2 - Onlara hücceti tamamlamaktadır, 3 - Hz. Peygamber in (s.a.a) varlığı kâfirler için bile rahmet ve bereket nedenidir. 42
423 236. Ziyankârlar و م ن ي د ع م ع الله ا ل ه ا ا خ ر ل ب ر ه ان ل ه ب ه ف ا ن م ا ح س اب ه ع ن د ر ب ه ا ن ه ل ي ف ل ح ال ك اف ر ون Allah la beraber, varlığına hiçbir delili olmadığı halde başka tanrıya tapanın hesabını Rabbi görecektir. Kâfirler elbette kurtuluşa erişemezler. Muminun, 7 Muminun suresinin ilk ayetlerinde geçen kurtuluşa erenler hakkında beyanatımız olmuştu. Şimdi bu surenin sonunda haklarında kurtuluşa (felaha) erişemezler cümlesi kullanılan ziyankârlar hakkında verilen bilgilere geçelim: Zalimler: Zalimler felaha ulaşamazlar. Günahkârlar: Günahkârlar kurtuluşa eremezler. 2 Sihir yapanlar: Sihir yapanlar felaha ulaşamazlar. 3 Kâfirler: Kâfirler kurtuluşa eremezler. Allah a yalan isnat edenler: Allah a karşı yalan uyduranlar, kurtuluşa erişemezler Enam, 35 Yunus, 7 Yunus, 77 Yunus
424 237. Dilin Fayda ve Afetleri ن ا ل ك م ل م ب ه ع و ت ح س ب ون ه ه ي س ا ل ي وت ق ول ون ب ا ف واه ك م م ا ذ ت ل ق و ن ه ب ا ل س ن ت ك م ع ظ يم و ه و ع ن د الله Hani o iftirayı dilden dile dolaştırıyor; hakkında hiçbir bilginiz olmayan şeyleri ağzınıza alıp söylüyor ve bunu önemsiz bir iş sanıyordunuz. Hâlbuki bu, Allah katında büyük bir günahtır. Nur, 5 İnsanın ömrü boyunca hareket ettirmekten yorulmadığı ve ne de ağırdığına tanık olduğu tek uzvu dildir. Dilin hacmi küçük ancak günahı ve suçu büyüktür. Nice kafir iki cümleyle (şehadeteyn) Müslüman ve pak olmuş, nice Müslüman da küfür sözü ve dinin ahkâmını inkâr etmeleri yüzünden kâfir ve necis hale gelmiştir. Dil; doğru konuşmakla, zikir, dua ve başkalarına nasihat etmekle safa bulur. Diğer taraftan ona buna acı söyleyip laf sokmak suretiyle de kasvete yol açabilir. Dil, aklın kilidi ve ilmin meşalesidir. İlmi ve tecrübeleri nakletmede en ucuz ve en sade yol dildir. 423
425 238. Gaflet ve Aldırmazlığın Nedenleri س ب ح ان ك م ا ك ان ي ن ب غ ى ل ن ا ا ن ن ت خ ذ م ن د ون ك م ن ا و ل ي اء و ل ك ن م ت ع ت ه م ق ال وا ا ا ب ور ق وم ن سوا الذ ك ر وك ان وا اء ه م ح ته ى و ا ب Onlar: Haşa; Seni bırakıp başka dostlar edinmek bize yaraşmaz; fakat Sen onlara ve babalarına nimetler verdin de sonunda Seni anmayı unuttular ve helakı hak eden bir millet oldular derler. Furkan, 8 Kur an da gaflete neden olan bazı etkenler şu şekilde açıklanmıştır: - Ele aldığımız ayet-i kerimede geçtiği üzere mal ve servet. 2 - Evlat ve aile: Ey inananlar! Sizi, mallarınız ve çocuklarınız Allah ı anmaktan alıkoymasın; böyle olanlar hüsrana uğrayanlardır. 3 - Ticaret: Bunları ne ticaret ve ne de alışveriş Allah ı anmaktan, namaz kılmaktan, zekât vermekten alıkoyar Şeytan, tefrika, kumar ve şarap: Ey İnananlar! İçki, kumar, putlar ve fal okları şüphesiz şeytan işi pisliklerdir, bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz Münafikun, 9 Nur,37 Maide,
426 239. Kur an Okumada Tertil ت ب ه ف ؤ اد ك ه ال ق ر ع ل ي ا ن ج م ل ة و اح د ة ك ذ ل ك ل ن ث ب و ق ال ال ذ ين ك ف ر وا ل و ل ن ز ل ت رت يل ت ل ن اه و ر İnkâr edenler: Kuran ona bir defada indirilmeliydi derler. Oysa Biz onu böylece senin kalbine yerleştirmek için azar azar indirir ve onu ağır ağır okuruz. Furkan, 32 Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Tertil, Kur an ı açık bir beyan ile okumaktır (ne şiir, ne de nesir gibi). Kur an ın latif yerlerine geldiğiniz vakit durun. Ruh ve kalbinize safa verin. Okumadaki hedefiniz, surenin sonuna varmak olmasın. Hz. Emiru l Müminin Ali şöyle (a.s) buyurdular: Tertilden kasıt, Kur an da durulması gereken yerlere ve harflerin haklarına riayet etmektir. 2 İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurdular: Tertil; Kur an ı yavaş ve güzel okumaktır. Cehennem azabı ve ateşi hakkındaki ayetlere gelindiğinde durup Allah a sığınmak, cennet ayetlerini okurken ise dua ederek Rahim olan Allah tan cenneti dilemektir Tefsiru l Mecmau l Beyan Tefsir u Kenzu l Dakaik ve Minhacu s-sadıkin Tefsir-i Numune 425
427 240. Mutluluğa Yol Açan Etkenler ب الصال ح ين وا ل ح ق ن ى ه ب ل ى ح ك ما ب ر Ey Rabbim! Bana bir hikmet bahşet ve beni salih kimseler arasına kat. Şuara, 83 Hz. İbrahim in (a.s) duasında da işaret edildiği üzere insanın smutluluğu birkaç cümlede özetlenebilir: - Allah ı tanımak ve O na olan deruni bir marifet: Bana bir hikmet bahşet. 2 - Salih bir toplumda yaşamak: beni salih kimseler arasına kat. 3 - Tarihte güzel bir isim bırakmak: Sonra gelecekler arasında beni doğrulukla anılanlardan kıl. eyle Ebedi cennete girmek: Beni naim cennetinin varislerinden 2 Şuara, 84 Şuara,
428 24. Kur an ın Üstün Yönleri ان م ب ين الروح ال م ين ع ل ى ق ل ب ك ل ت ك ون م ن ال م ن ذ ر ين ب ل س ع ر ب ی ن ز ل ب ه ول ين و ا ن ه ل ف ى ز ب ر ال Şüphesiz bu Kur an, âlemlerin Rabbinin indirmesidir. Uyarıcılardan olasın diye onu Ruhu l Emin (Cebrail) senin kalbine apaçık Arapça bir dil ile indirmiştir. O, daha öncekilerin kitabında da zikredilmiştir. Şuara, Kur an ı basit bir kitap gibi algılamamız gerekir. Çünkü Kaynağı Âlemlerin Rabbidir. 2 Vasıtası Ruhu l-emin dir (Cebrail). 3 Nazil olduğu yer, Hz. Peygamber in (s.a.a) mukaddes kalbidir. 4 Hedefi, insanların uyanışıdır. Uyarıcılardan olasın diye 5 Dili, fasih ve kâmil olan apaçık Arapçadır. 6 Müjdelenişi önceki semavi kitaplarda yapılmıştır: öncekilerin kitabında da zikredilmiştir. 427
429 242. Duanın Kabul Olmama Nedenleri ن ي ج يب ال م ض ط ر ا ذ ا د ع اه و ي ك ش ف الس وء و ي ج ع ل ك م خ ل ف اء ال ر ض ء ا ل ه م ع ا م ون م ا ت ذ ك ر الله ق ل يل Yoksa darda kalana, kendisine yakardığı zaman karşılık veren, başındaki sıkıntıyı gideren ve sizi yeryüzünün sahipleri yapan mı? Allah ın yanında başka bir ilah mı? Pek kıt düşünüyorsunuz. Neml, 62 Dualarımız eğer kabul olmuyorsa bu bazı sebeplerden dolayıdır: - Dualarımız bizim sandığımız gibi bize hayır getirmeyeceğinden olabilir. (zaten dua hayır talebidir.) 2 - Dualarımız sıkıntılarımıza çözüm olacak ciddiyette ve kararlılıkta edilmemiş olabilir. 3 - Dua ederken ihlaslı olmayabiliriz. Yani Allah ın huzurunda dua edip hacetlerimizi isterken, başka kimselere de ümit besliyor olabiliriz. Kimi zaman dualarımızda istediklerimizin cevabında, Hekim olan Allah, birebir aynısını olmasa da bir benzerini bahşetmektedir. Kimi zaman da isteğimizin maslahatımıza uygun olmayışının Allah katında bilinmesinden dolayı, hacetimizi gidermek yerine bizi bulacak bir bela def edilir. Ve bazen de bu dünyada hacetimiz karşılanmayıp, ahirette telafisi yapılır. Bazen de dua eden şahsın kendisi yerine nesline lütufta bulunulur. Bu saydıklarımızın her biri rivayetlerde beyan edilmiştir. 428
430 243. Sükûnet ve Huzur Vesileleri ؤ م ن ون ل ق و م ي ات را ا ن ف ى ذ ل ك ل ي ص ب ار م والن ه سك ن وا ف يه ل ال ي ل ي ل ن ا وا ا ن ا ج ع ر ا ل م ي Size geceyi dinlenesiniz, karanlık ve gündüzü çalışasınız diye aydınlık olarak yarattığımızı görmediler mi? Doğrusu bunda, inanan millet için dersler vardır. Neml, 86 Kur an da bazı işler huzura ulaşma vesilesi olarak tanıtılmıştır. Bunlardan bazıları şöyledir: Allah ı hatırlamak: Onlar, inananlar ve kalpleri Allah ı anmakla huzura kavuşanlardır. 2 Gaybi yardımlar: O, inananların imanlarını kat kat artırmaları için kalplerine huzur ve güven indirendir. Göklerin ve yerin orduları Allah ındır. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. 2 3 Mukaddes eşya ve eserler: Peygamberleri onlara, Onun hükümdarlığının alameti, size sandığın gelmesidir, onda Rabbinizden gelen gönül rahatlığı ve Musa ailesinin ve Harun ailesinin bıraktıklarından kalanlar var; onu melekler taşır, eğer inanmışsanız bunda sizin için delil vardır dedi 3 4 Evliyaullahın teşvik ve duaları: Mallarının bir kısmını, kendilerini temizleyip arıtacak sadaka olarak al, onlara dua et; senin duan onlar için bir güvendir. Allah işitir ve bilir. 4 5 Evler: Allah size evlerinizi dinlenme yeri kıldı. 5 6 Eş: İçinizden, kendileriyle huzura kavuşacağınız eşler yaratıp; aranızda muhabbet ve rahmet var etmesi, O nun varlığının belgelerindendir. 6 7 Gece: Size geceyi dinlenesiniz diye karanlık ve gündüzü çalışasınız diye aydınlık olarak yarattığımızı görmediler mi? Ra d, 28 Fetih, 4 Bakara, 248 Tevbe, 03 Nahl, 80 Rum, 2 429
431 244. Minnet Duyulacak Nimetler ن ع ل ى ال ذ ين اس ت ض ع ف وا ف ى ال ر ض و ن ج ع ل ه م ا ئ م ة و ن ج ع ل ه م و ن ر يد ا ن ن م ال و ار ث ين Biz ise, istiyorduk ki yeryüzünde ezilmekte olanlara lütufta bulunalım, onları önderler yapalım ve onları varisler kılalım. Kasas, 5 Kuşkusuz bütün nimetler Allah tarafındandır. Allah ın her nimetine karşı kulların minnet duyması gerekirken bazı özel nimetler için minnet ifadesinin kullanılmış olması dikkat çekicidir. Bu durum bu nimetlerin değerinin yüksekliğine işarettir. Ezcümle: İslam nimeti: Allah size iyilikte bulundu, iyice araştırıp anlayın, Allah işlediklerinizden şüphesiz haberdardır. 2 Nübüvvet nimeti: And olsun ki Allah, inananlara, ayetlerini okuyan, onları arıtan, onlara kitap ve hikmeti öğreten, kendilerinden bir peygamber göndermekle iyilikte bulunmuştur. 2 3 Hidayet nimeti: Müslüman oldular diye seni minnet altında bırakmak isterler. De ki; Müslüman olmanızla beni minnet altında tutmayın, hayır; eğer doğru kimselerseniz, sizi imana eriştirmekle Allah sizi minnet altında bırakır. 3 4 Müminlerin hâkimiyeti nimeti: Biz ise, istiyorduk ki yeryüzünde ezilmekte olanlara lütufta bulunalım, onları önderler yapalım ve onları varisler kılalım 2 3 Nisa, 94 Al i İmran, 64 Hucurat, 7 430
432 245. Manevi Düşmanlar ست ج يب وا ل ك ف اع ل م ا ن م ا ي ت ب ع ون ا ه و اء ه م و م ن ا ض ل م م ن ات ب ع ه ویه ف ا ن ل م ي م الظ ال م ين ال ق و ه د ى ب غ ي ر ه د ى م ن الله ا ن الله ل ي Eğer, sana cevap veremezlerse, onların sadece heveslerine uyduklarını bil. Allah tan bir yol gösterici olmadan hevesine uyandan daha sapık kim vardır? Allah zalim milleti şüphesiz ki doğru yola eriştirmez. Kasas, 50 İnsan için üç manevi düşman sayılmıştır. Dünyevi cilveler, nefsani temayüller ve şeytanın vesveseleri. Bunlar içinde dünya ve dünyanın cilveleri bir kilit gibidir. Bu kilit bir yöne hareket ettirilerek kapıyı açar, aksi yönde de kapıyı kapatır. Yani hem bu durumdan güzelce yararlanılabilir hem de kötü yolda kullanılabilir. Şeytanın vesveseleri de her ne kadar tesirleri olsa da insanı günaha mecbur bırakacak mahiyette değildir. Ayrıca şunu da belirtmeliyiz ki şeytanın Allah ın velilerinin kalbine nüfuz ve tasallut etme kudreti yoktur. Ancak ikinci sırada yer alan düşman olan hevesler ve nefsani temayüller; insan için diğerlerinden daha etkili ve daha tehlikeli bir düşman kabul edilir. Tefsiru l Etibu l Beyan 43
433 246. Kıyamet Günü Soruları ل م ا ن الله ق د ا ه ل ك م ن ق ب ل ه م ن ون ال ق ر ع ا ول م ي ا وت يت ه ع ل ى ع ل م ع ن د ى ق ال ا ن م ا ون ج ر م ل ع ن ذ ن وب ه م ال م سپ و ل ي ا ق وة وا ك ث ر ج مع م ن ه و ا ش د م ن ه Karun: Bu servet ancak, bende mevcut bir ilimden ötürü bana verilmiştir demişti. Allah ın, önceleri, ondan daha güçlü ve topladığı şey daha fazla olan nice nesilleri yok ettiğini bilmez mi? Suçluların suçları kendilerinden sorulmaz. Kasas, 78 Soru: Birçok Kur an ayetinde kıyamet günü sorularının herkesi: And olsun ki, kendilerine peygamber gönderilenlere soracağız, her şeyi: İşlediklerinizden, and olsun ki, sorumlu tutulacaksınız. 2, bütün hallerini: İçinizdekini açıklasanız da gizleseniz de Allah sizi onunla hesaba çeker. 3 ve her yeri: Ey oğulcuğum! İşlediğin şey, bir hardal tanesi ağırlığınca olsa da, bir kayanın içinde veya göklerde yahut yerin derinliklerinde bulunsa, Allah onu getirip meydana kor. 4 kapsadığı ifade edilmişken konu edilen ayette neden Suçluların suçları kendilerinden sorulmaz ifadesi yer almıştır? Cevap: Soru sorulma hususundaki ayetler kıyamet günüyle ilgilidir ancak ele alınan ayet-i kerimedeki soru, Karun için dünyada vuku bulacak ilahi azabın nüzul zamanına işarettir. İlahi azabın indiği vakitte artık ne soru ve ne de cevap için mühlet verilmez A raf, 6 Nahl, 93 Bakara, 284 Lokman, 6 432
434 247. İtaatin Çeşitleri ما ف ى ه صاح ب و ما ه س ل ك ل م ب ه ع ف ل ت ط ع ا ل ي و ا ن ج اه د اك ع ل ى ا ن ت ش ر ك ب ى م مل ون ب ما ك ن ت م ت ع ئ ك م ج الد ا ن ي م ع ر وف ا و ات ب ع س ب يل م ن ا ن اب ا ل ی ث م ا ل ی م ر ع ك م ف ا ن ب Eğer, hakkında hiçbir bilgi sahibi olmadığın bir şeyi bana ortak koşman için seninle uğraşırlarsa, onlara itaat etme. Fakat dünyada onlarla iyi geçin. Bana yönelenlerin yoluna uy. Sonra dönüşünüz ancak banadır. Ben de size yapmakta olduğunuz şeyleri haber vereceğim. Lokman, 5 Kur an ı Kerim de üç çeşit itaat bulunur: Allah a, Peygamber e ve emir sahiplerine -Ehl-i Beyt e (a.s)- olan mutlak itaat: Ey İman edenler! Allah a itaat edin, Peygambere ve sizden olan emir sahiplerine itaat edin. 2 Kâfirlere, münafıklara, bozgunculara, günahkârlara, zalimlere olan mutlak itaatsizlik: kâfir ve münafıklara itaat etme. 2, Onlardan hiçbir günahkâra ve hiçbir kâfire itaat etme. 3, Nefis arzusuna uyma, yoksa seni Allah ın yolundan saptırır. 4 3 Ebeveyne yapılan şartlı itaat. Yani eğer faydalı ya da mubah bir emir verirlerse onlara itaat etmek gerekir. Ancak Allah yolundan başka bir yola davet ederlerse onlara itaat edilmemelidir Nisa, 59 Ahzab, İnsan, 24 Sad,
435 248. Soru Sormanın Nedenleri ل الساع ة ت ك ون ا ق ر يب د ر يك ل ع اي ا ع ن د الله وم ه ل ك الن اس ع ن الس اع ة ق ل ا ن ما ع ل م ی سپ İnsanlar senden kıyametin zamanını soruyorlar; de ki: Onun bilgisi ancak Allah katındadır; ne bilirsin, belki de zamanı yakındır. Ahzab, 63 Soru sorma nedenleri çeşitlilik gösterir: Kimi zaman sınamak için soru sorulur. İmtihan sorularında olduğu gibi. Kimi zaman istihza ve alay etmek için sorulur. Mütekebbir ve güçlü birinin zayıf kimseye sorduğu sorular gibi. Bazen de şaşkınlıktan soru sorulur. Korkak bir kimsenin cesur birisine soru sorması gibi. Kimi zaman muhatabı çıkmaz yola sokmak için soru sorulur. Sorgucuların suçluyu sorgulamalarında olduğu gibi. Kimi zaman konuyu değiştirmek için soru sorulur. Öğretmenin böyle bir durumda öğrencilerine soruduğu sorular gibi. Bazen de muhatabın şüpheye düşmesi için sorulur. Sapkın bir hocanın öğrencine sorduğu sorular bu türdendir. Kimi zaman da kaygıyı gidermek için soru sorulur. Annenin evladına sorduğu sorular gibi. Kimi zaman soru öğrenmek için sorulur. Cahilin âlime soru sorması gibi. Kimi zaman da soru azarlamak için sorulur. Öğretmeninin öğrencinin tembelliği yüzünden sorduğu sorular gibi. 434
436 249. Uğursuzluk İnancı ع ذ اب ا ل يم سن ك م م ن ا م ول ي ل ن ر ج من ك م وا ق ال وا ا ن ا ت ط ي رن ا ب ك م ل ئ ن ل م ت ن ت ه Dediler ki: Şüphesiz biz sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. Eğer vazgeçmezseniz, sizi mutlaka taşlarız ve bizim tarafımızdan size elem dolu bir azap dokunur. Yasin, 8 Uğursuzluk inancı eskiden beri mevcut olan hurafelerdendir. Bugün de dünyanın doğusunda da ve batısında da görülmektedir. Her halkın ve coğrafyanın uğursuz kabul ettiği birşey vardır. İslam dini, bunu şirk olarak kabul etmiş ve uğursuz kabul etme şirktir hükmü ile bu inancın üzerine butlan çizgisi çekmiştir. Uğursuzluk inancının telafisi ise Allah a tevekkül olarak açıklanmıştır: Uğursuzluk inancının kefareti tevekküldür. 2 Uğursuzluk inancının olumsuz etkileri vardır; insanlara suizanda bulunmak, işlerde durgunluk, yenilgi telkininde bulunma, kendini küçük görme hissiyatı gibi. En kötü uğursuzluk inancı ise, Allah ın velilerine ve mukaddesata duyulandır. 2 Biharu l Envar, c.55, s.322 Usul u Kâfi, c.8, s
437 250. Bir Ayet ile Kur an ın Siması اب ت ذ ك ر ول ي ا ول وا ال ل ب وا ا ي ات ه ر ك د ل ي ب ار ب ك ت اب ا ن ز ك ل ن اه ا ل ي م Bu Kur an, ayetlerini düşünsünler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. Sa d, 29 Kur an ın siması adeta bu ayette resmedilmiştir: - O nun metni yazılmıştır: kitap 2 - Kaynağı vahiy ve Allah ın sonsuz ilmidir. indirdiğimiz 3 - Vahyin nazil olduğu kişi masumdur: sana -Hz. Peygamber e- (s.a.a) 4 - Muhtevası çok bereketlidir: mübarek bir kitaptır 5 - Nazil olma hedefi, üzerinde düşünülmesidir: ayetlerini düşünsünler 6 - Maarif ve ilmi, manevi hareketin ve Allah a yakınlığın mukaddimesidir: öğüt alsınlar diye 7 - Her kim bu muvaffakiyete sahip olursa, akıl sahiplerindendir: akıl sahipleri 436
438 25. Örnek Hükümet غ واص ن اء و و الش اط ين ي ك ل ب ب ا م ر ه ر خ اء ح ي ث ا ص اب يح ت ج ر ى ف س خ ر ن ا ل ه الر ساب ا م س ك ر ب غ ي ح ف ام ن ن ا و هذ ا ع ط اؤ ن ا صف اد ق رن ين ف ى ال و ا خ ر ين م Bunun üzerine biz rüzgârı onun emrine verdik. Onun emriyle istediği yere yumuşacık akardı. Bina kuran ve dalgıçlık yapan şeytanları da, demir halkalarla bağlı diğerlerini de (onun emrine verdik). İşte Bizim bağışımız budur; ister ver, ister tut, hesapsızdır. dedik. Doğrusu onun katımızda yakınlığı ve güzel bir istikbali vardır. Sa d, Allah bu ayetinde Hz. Süleyman a (a.s) lütfettiği nimetlere işaret etmiştir. Şöyle ki; Rüzgâra hükmetme, cin taifesinin gücünden istifade etme, güçlü ordular seferber etme,, ilahi yakınlık makamı ve parlak bir gelecek. Bu nimetler Hz. Süleyman ın (a.s) istediği örnek devletin nimetlerinden bazılarıdır. Evet, örnek bir devlet şu özelliklere sahip olmalıdır; - Yıkıcı güçlerden yana güvencede olmalıdır: demir halkalarla bağlı diğerlerini de (Onun emrine verdik.) 2 - Hızlı ulaşım ve nakliye sorunlarını halletmiş olması gerekir: Bunun üzerine biz rüzgârı onun emrine verdik. Onun emriyle istediği yere yumuşacık akardı. 3 - Uzmanlardan yararlanmalıdır: Bina kuran ve dalgıçlık yapan şeytanları da(emrine verdik) 4 - Karar alma yetkisine sahip olmalıdır: İster ver, ister (elinde) tut 5 - Gerçekleştirmek istenilen icraatlar için eli açık olmalıdır: hesapsızdır 6 - Manevi geleceği temin edilmiş olmalıdır: Doğrusu onun, bizim katımızda büyük bir değeri ve güzel bir yeri vardır. 437
439 252. En Güzel Olmak ve En Güzeli İstemek ذ اب ب غ ت ة و ا ن ت م ل ك م ال ع ا ت ي ك م م ن ل ق ب ا ن ي وات ب ع وا ا ح س ن م ا ا ن ز ل ا ل ي ك م م ن ر ب ت ش ون ع ر Size ansızın, farkına varmadan azap gelmeden önce Rabbinizden size indirilen en güzel söze, Kuran a uyun. Zümer, 55 Allah ın tüm işleri en güzel vecih ile ve en güzel şekilde gerçekleşmiştir. Her ne yaratılmış ise en güzel şekilde yaratılmıştır: O ki, yarattığı her şeyi güzel yaptı. Yapıp yaratanların en güzeli olan Allah pek yücedir 2 Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık. 3 Allah ın kıssaları en güzel kıssalardır. Sana en güzel kıssaları anlatıyoruz. 4 Allah ın hükmü en güzel hükümdür: Kimin hükmü Allah ınkinden daha güzeldir? 5 Biz insanlardan da işlerimizi en güzel şekilde yapmamızı emretmiştir: En güzel söze tabi olalım: Sözü dinleyip de onun en güzeline uyanlar. 6 En güzel sözü söyleyelim: İnanan kullarıma söyle, en güzel şekilde konuşsunlar. 7 Kötülüklere en güzel şekilde yanıt verelim: İyilikle kötülük bir olmaz. Kötülüğü en güzel bir şekilde sav Secde, 7 Muminun, 4 Tin, 4 Yusuf, 3 Maide, 50 Zümer, 8 İsra, 53 Fussilet,
440 İnsanların hürmetine en güzel şekilde yanıt verelim: Size bir selam verildiği zaman, ondan daha iyisiyle selam verin. 9 Yetim malına karşı en güzel şekilde davranalım: Yetimin malına ergin çağa ulaşana kadar en güzel şeklin dışında yaklaşmayın. 0 İnsanlarla en güzel şekilde münakaşa edip, tartışalım: Rabbinin yoluna, hikmetle, güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et. 9 0 Nisa, 86 İsra, 34 Nahl,
441 253. Kur an da Mağfiret Nedenleri ير ال م ص الط و ل ل ا ل ه ا ل ه ه و ا ل ي غ اف ر الذ ن ب و ق اب ل الت و ب ش د يد ال ع ق اب ذ ى O, günahı bağışlayan, tövbeyi kabul eden, cezası şiddetli, lütfu bol olandır. O ndan başka tanrı yoktur, dönüş O nadır. Mümin, 3 Kur an da bağışlanmak için bazı vesilelerden bahsedilmiştir: Örneğin; İman: Bize, hatalarımızı ve senin bize zorla yaptırdığın büyüyü bağışlaması için Rabbimize iman ettik. 2 Takva: Ey iman edenler! Eğer Allah a karşı gelmekten sakınırsanız; O, size iyiyi kötüden ayırt edecek bir anlayış verir ve sizin kötülüklerinizi örter, sizi bağışlar. 2 3 Peygamberlere itaat: De ki: Eğer Allah ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın 3 4 İnsanları affedip, bağışlamak: Onlar affetsinler, vazgeçip iyi muamelede bulunsunlar. 4 5 Karzu l Hasane ve insanlara borç vermek: Eğer Allah a güzel bir ödünç takdiminde bulunursanız, onu sizin için kat kat yapar ve sizi bağışlar. 5 6 Cihad: Allah a ve Resulüne inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edersiniz. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. Böyle yaparsanız, Allah günahlarınızı size bağışlar. 6 7 İbadet: Allah a kulluk edin; O ndan sakının ve bana itaat edin ki Allah günahlarınızı size bağışlasın Taha, 73 Enfal, 29 Al i imran, 3 Nur, 22 Teğabun, 7 Saf, 2 Nuh,
442 8 Büyük günahlardan kaçınma: Size yasak edilen büyük günahlardan kaçınırsanız, kusurlarınızı örter ve sizi şerefli bir yere yerleştiririz. 8 9 Dua, istiğfar ve bağışlanma dileme: Beni affet dedi. 9 0 Allah ın velilerinin insan için dua etmesi: Ey babamız! Allah tan suçlarımızın bağışlanmasını dile Nisa, 3 Kasas, 6 Yusuf, 97 44
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder